10 Temmuz 2024 13:00

98 Bergama’dan 24’ Dikili’ye enternasyonal mücadele: 21. Gençlik Yaz Kampı

Biliyoruz ki yakıp yıkanlara karşı bıkmadan usanmadan inşa eden, edecek olan ve bir gün kendi inşa ettiği savaşsız, sömürüsüz bir dünyada barış ve umut dolu bir geleceğe uyanacak olan bizleriz.

İzmir Selçuk’ta düzenlenen 17. Gençlik Yaz Kampı

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Sude ŞENER

21. Gençlik Yaz Kampı Komite Üyesi

 

98 Dünya Gençliği Buluşması; dünyanın ve Türkiye’nin birçok yerinden gençlerin, derneklerin, öğrenci örgütlerinin düzenlediği onlarca sanatçı ve aydının konuk olduğu o kamp: 1. Gençlik Yaz Kampı…

90’ların sonuna doğru bugünden belki de bugünden pek farklı olmayacak biçimde Türkiye gençliği baskı ve yasakların, sömürünün pençesinden kurtulmak niyetinde bir arayış içerisindeydi. Liselerde, üniversitelerde, atölyelerde, semtlerde bir araya geldi o gençler ve başka bir dünyanın mümkün olup olamayacağını tartışmaya başladılar. Bir araya geldiler ve gelecekten bir hafta çalma umuduyla bu kampı inşa ettiler. Başlangıç noktalarındaki tartışmalarına uygun bir şekilde kamp İzmir’in Bergama ilçesinde yapıldı çünkü o yıllarda direniş deyince akla Bergama geliyordu.

TALANA DUR DEMEK İÇİN, KAPİTALİZME KARŞI, BERGAMA’DA

Yüzlerce dava, gözaltı, hukuk kitaplarına giren maceralar ve kazanımlar… Bergama’da altın madeninin siyanür kullanılarak açılmasına itiraz eden, doğanın talan edilmesine hayır diyen köylüler yıllarca dillerden düşmeyen bir direniş bıraktılar geriye. Direniş, Türkiye’nin ilk altın madeni olan Bergama altın madeninin ruhsatının alınmasıyla başladı ve maden aramak için dinamitlerin patlatılmasıyla hızlandı.

Alman ve Avustralyalı şirketlerin ortak girişimi olan Eurogold şirketine 16 Ağustos 1989’da maden arama lisansı verildi. Tesisin inşaatına ve madenin ilk hazırlıklarına 1991 yılında başlandı. Maden 2005 yılından bu yana Koza Altın İşletmeleri tarafından işletilmekte. Ancak madenin mülkiyeti 1990'lar ve 2000'ler boyunca birçok kez el değiştirdi; hisseler ABD, Almanya, Avusturya, Fransa ve Kanada'dan şirketlerin elindeydi.

Bergama’dan Kazdağları’na, Kazdağları’ndan İliç’e hatırlamak lazım ki doğa ve insan katliamına sebep olan bu maden işletmelerinin birçoğu yabancı firmalara ait. Yerli ve milli sloganlarıyla her gün iktidarını süsleyen hükümet; on yıllardır ülkemizdeki madenleri, doğal yaşam alanlarını ve insan hayatını umursamayan, sadece karnını büyütmeye odaklanmış bu firmalara satıyor. ABD, Almanya ve Kanada gibi emperyalist ülkeler için bu denetimsizlik, ağır sömürü koşulları ve ucuz iş gücü “cennet” anlamına geliyor. Bu cennet de emperyalistlerin cennetiyse de şayet; köylülerin, işçilerin, gençlerin kâbusu oluyor.

Günün sonunda gençler bir araya gelip çıkarsız, sömürüsüz bir dünyanın ve kollektif bir yaşamın, dayanışmanın baki olduğu bir anlayışla ilk kamplarını köylülerinin mücadelelerine de ortak olmak üzere Bergama’da düzenliyorlar.

İLK KAMPTAN 21. KAMPA DÜNYA GENÇLİĞİNİN MİRASI

Emperyalistlere, sermayedarlara karşı çıktığımız bu yolda pek bir şeyin değiştiğini söylemek mümkün olmayabilir. O gün Bergama’da çıkarlarını arayanlar, ceplerini doldurmaya çalışanlar; bugün Filistin topraklarında yer buluyor kendilerine. Siyonist işgal rejimi her gün yüzlerce çocuk ve kadını öldürüyor. İsrail saldırılarını sürdürürken çıkarları onunla ortak olan ABD yanında olmayı sürdürüyor. Öyle ki ilk defa bir ABD başkanı siyonist olduğunu söyleyecek kadar ileri gidiyor. Gıptayla bakılan gelişmiş ve demokratik Avrupa’da bile Filistin’le dayanışma içinde bulunanlar, soykırım ve işgal politikalarına karşı çıkanlar baskı ve gözaltılara maruz kalıyor, eylemleri susturuluyor.

Türkiye’deyse ikircikli bir tablo görüyoruz. Tek adam rejimi ikiyüzlü söylemlerle Filistin’e destek mitinglerini düzenlerken bir yandan İsrail’in çöpünü dahi almaktan geri durmuyor. Onunla iş birliği içinde olan firmaları koruyor, ticari anlaşmalar sürüyor. Ticaret verileri bize her şeyi gösteriyor: Mevcut iktidar sadece İsrail’in değil, İsrail sermayesinin de yanında.

Emperyalist savaşlar devam ederken dünya halklarında yoksulluk, açlık katmerleniyor; evet. Savaşlar, sömürü devam ediyor; evet. Ancak devam etme gücüne sahip olan tek duygu emperyalist hırslar, kapitalist rekabet değil. İnsanca bir yaşam için bir araya gelenlerin, sınıfından saf tutanların, ezilen halkların mücadelesi ve umudu da burada.

Hem ABD’de hem Avrupa’da, dünya genelinde; öğrenciler, sanatçılar, işçiler katliama dur diyerek İsrail’e boykot çağrısı yapıyor. Üniversitelerde öğrenciler çeşitli eylemler düzenliyor, fakülte binalarını işgal ediyorlar. Tek adam rejiminin yaptığı gibi iki yüzlü destek çağrılarının, sahte duruşun aksine onurlu bir mücadele sergiliyorlar. İşte dünya gençliğinin bize bıraktığı miras budur.

GELECEĞİ BARIŞLA, YARINI BİRLİKTE KURUYORUZ!

En karanlık anda bile ezilenler, sömürülenler arasındaki dayanışma bugün belki de yarına daha umutlu bakabilmemizdeki sebep. Çünkü biliyoruz ki yakıp yıkanlara karşı bıkmadan usanmadan umudunu, hayallerini, özlemlerini, taleplerini inşa eden, edecek olan ve bir gün kendi inşa ettiği savaşsız, sömürüsüz bir dünyada barış ve umut dolu bir geleceğe uyanacak olan bizleriz. Tam da bu yüzden geleceği barışla, yarını birlikte kuruyoruz. Asla yalnız hissetmeyeceğimiz, korkmayacağız; üreteceğimiz, öğreneceğimiz ve eğleneceğimiz bir geleceğin 8 günlük provasında; 21. Gençlik Yaz Kampı’mızda buluşmak üzere!

Evrensel aboneliği, üniversitelilere yüzde 50 indirimli
ÖNCEKİ HABER

Avrupa’da bağımsızlık ve demokrasi savaşının önder kişiliği: Dimitrov

SONRAKİ HABER

Kenya’dan Türkiye’ye sermayenin sunduğu acı reçeteyi yırtalım!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...