11 Temmuz 2024 04:30
Son Güncellenme Tarihi: 11 Temmuz 2024 07:34

İşçilerin günü kurtarma çözümü: Kumar

"İşçinin çözüm yolu olarak gördüğü bir nokta var: Kumar. Giderek yaygınlaşan bu yol sadece işçinin değil, toplumun en geniş kesimi tarafından kullanılıyor"

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Fırat ÇOBANOĞLU
Sincan’dan bir fabrika işçisi

Yoksulluğun giderek derinleşmesi emekçiler açısından biraz rahatlamanın, ‘kurtulmanın’ da yollarını aramaya itiyor. Ülke yönetimi ve ekonomi politikalarından şikayet eden, geleceğini risk altında gören işçi, toplumsal değil bireysel ‘kurtuluş’ yollarına yöneliyor. Sosyal medyadan, uygulamalardan para kazanma, arkadaşından 10 TL gibi küçük paralar çarpma, memleketiyle olan bağını kullanarak ceviz ve bal gibi malları fabrika içerisinde satma işçilerin başvurduğu yolların başında geliyor. Ancak bunlar dışında işçinin çözüm yolu olarak gördüğü başka bir nokta daha var: Kumar. Giderek yaygınlaşan bu yol sadece işçinin değil, toplumun en geniş kesimi tarafından kullanılıyor. Otobüste, yolda yürürken, okulda veya çalışırken en basit ve en kullanışlı para kazanma yöntemi olarak kullanılıyor. Ancak yazıda en geniş biçimiyle değil, fabrikadaki deneyimle birlikte, sadece bir fabrikadaki işçiler açısından kullanım içeriğine bakıldığını belirtelim.

BİR PAKET SİGARA PARASI ÇIKARTMA DERDİ

Gittikçe sayıları artan ve çok kolay ulaşılabilir bahis siteleri işçilerin çok hızlı şekilde dikkatini çekiyor. Siteye atılan 100 ila 5 bin TL arası bakiyeler zamanla günlük veya haftalık paralarını bile gözden çıkardıkları meblağlara dönüşüyor.

Kolay yerden kazanç sağlamak için oynanan kumar giderek daha hırslı bir hal alınca son para bile cepten çıkıyor. Kazanamadıkça “Bu sefer gelecek” düşüncesi bir bataklık gibi banka hesaplarından paraları çektikçe çektiriyor. Bir de iş arkadaşlarından birinin kazandığını görünce hemen aynı siteye üye olan işçi hemen aynı oyundan para kazanmayı deniyor. Bir gün çalıştığımız esnada fabrikadaki bir arkadaşımın küfür ettiğini görüp yaklaştım. Bir baktım rafların arasına telefonunu koymuş kumar oynuyor. Ne kadar kaybettiğini sorduğumda ay ortasında bütün maaşının gittiğini söylemişti.

Kimi işçiler evine eşya alabilecek kadar bir kereliğine kazanınca bağımlılığını arttırıyor. Ama bu sefer kazandığından daha fazlasını zaten eritmiş oluyor. Bir kere 50 bin ve üzeri kazanılınca bu sefer sürekli bu sitelere girmek ve oynamak isteniyor. Zaten kazanırım mantığı hakim olunca kaybedilen paralar kazanılanı geçiyor. Kimisi ise bir paket sigara alabilmek için en küçük miktarları kullanıyor.

ÇÖZÜM MÜ?

Fabrikadaki düşük ücretler ve vergilerin artması, enflasyon ve hayat pahalılığı işçileri böyle çözümlere yöneltirken aslında hiç kazanmayacağı bir çözümler silsilesi önüne koyuyor. Neredeyse atılan her adımın vergi olarak kesildiği dönemde günü kurtarıcı küçük hareketler ile aslında sisteme daha fazla bağlanıyor. Parasını buralarda harcıyor ve tekrar harcayabilmek adına çalışıyor. “Ay başı gelse de bir slot çevirsem...” Sistem bu sitelere ulaşabilmeyi kolaylaştırarak işçinin asıl derdinin çözümlerini bulandırıyor.

Gri listeden çıkıldığını açıklayan Mehmet Şimşek, işçilerin ekonomik sorunlarını görmekten çok uzak. Zaten kendisinden bu beklenmez. Onlarca firmanın vergileri silinirken yeniden vergilendirme ile birlikte ay başında yatan maaşlarda büyük bir kesinti ile birlikte alım gücü azalıyor. Sincan’da fabrikalar ‘en iyi satış ayı’ yaşarken işçiler bin ila 2 bin lira arası kazanma derdine düştü. Diğer yandan işten çıkarma yapan bazı fabrikalar geçtiğimiz yılı “Bu zamana kadarki en kârlı dönemimiz” olarak tanımlamıştı. İkramiye veya ücrete zam isteyenlereyse “Ne kadar ekmek o kadar köfte” denildi. Patron cephesi açısından sermaye büyürken işçiler kumar oynayarak hızlı sönen küçük umutlar denedi.

Tek tük ‘büyük’ kazanan dışında işçiler neredeyse günlük ücretleri kadar zor kazanıyor. Ya ücretlerini gömüyorlar ya da borçlanıyorlar. En iyi şansla bir ay biraz rahat yaşayan oluyor. Peki ya sonra? Ekonomik sorunlar devam ediyor. Bu işçilere gerçek bir çözüm olmaktan daha çok, fabrikada çalışmaya daha fazla bağlayan, borçlandıran ve ‘umut satan’ bir çözüm oluyor.

Kır Yoksullarına isimli broşüründe Lenin doğrudan kumar meselesine olmasa bile işçilerin bu durumuna uygun düşecek şu sözleri söyler: “Örneğin benim 50 ruble değerinde bir ineğim var. Bu ineği piyangoyla satmak istiyorum ve o nedenle de herkese 1 ruble değerinde bilet almayı öneriyorum. 1 rubleye bir inek sahibi olma olanağı var! Herkes ineği satın almak istiyor ve rubleler yağmaya başlıyor. 100 ruble toplandığında, piyangoyu çekiyorum: Piyangoyu kazanan, ineği 1 rubleye almış oluyor, diğerleri hava alıyor. İnek insanlara ucuza mı geldi? Hayır, çok pahalıya geldi, çünkü değerinin 2 katı para ödendi, çünkü iki kişi (piyangoyu düzenleyen ve ineği kazanan) hiçbir şey yapmadan kazanç sağladılar hem de paralarını kaybeden 99 insanın sırtından. Demek ki piyangonun halk için kazançlı olduğunu söyleyenler halkı basitçe aldatmaktadır.”

Aslında işçiler yukarıdaki alıntının başka bir örneğini yaşıyor. Bir işçi parçayı oturtana kadar nasıl çekiçle vuruyorsa anlatımlarımızı devam ettirmek ve yoksulluğa karşı mücadele etmemizin yollarını birlikte bulmak için bizim de aynı sebatla hareket etmemiz gerekiyor...

ÖNCEKİ HABER

Yapılması gerekeni kamu işçileri gösterdi

SONRAKİ HABER

Burcu Demir davasında savcı mütalaa değiştirdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa