11 Temmuz 2024 00:53

EMEP neden Sincan’da miting yaptı?

"Sendikal bürokrasinin rahatını ancak işçi sınıfının zorlaması, mücadelesi bozabilir. Bu rahatı bozacak bir mücadele için de sendikalarımıza yön veren bir işçi mücadelesini ortaya koymak gerekiyor."

Fotoğraf: Evrensel 

Paylaş

Satı BURUNUCU
Ankara

Emek Partisi (EMEP) “Ücretlere Temmuz zammı şart” sloganıyla İzmir ve Dersim’den sonra Ankara Sincan’da da miting düzenledi. Yoğunlukla işçilerin yaşadığı ve organize sanayilerinin bulunduğu bir işçi ilçesi olan Sincan, en önemli ısrarı işçi hareketiyle kesintisiz bir bağ kurmak olan Emek Partisinin Ankara İl Örgütü için öncelikli faaliyet alanlarından.

AKP, MHP vb. partileri ve belediye konserlerini saymazsak Sincan Kent meydanında işçilerin emekçilerin taleplerini içeren bir mitingi Sincan halkı ilk kez deneyimledi. Daha önce Sincan’da çalışan ya da yaşayan işçi ve emekçilere yönelik yapılan basın açıklamaları, imza kampanyaları, teşhir, propaganda ve ajitasyon faaliyetlerinin tamamının da bu ilçede EMEP'in kendi bağımsız çalışmasının ya da bu çalışmanın zaman zaman buradaki kimi sendikalarla ortaklaşılan planlamaların bir sonucu olarak gerçekleştiğini de analım.

Mitingin örgütlenme hazırlıkları ve gerçekleştiği gün katılım düzeyi, katılımcılar, konuşmalar gibi haberler işçi basınımızda yer aldı. Ancak Emek Partisi Sincan mitingi dışarıdan izleyen emekçiler açısından en çok nasıl konuşuldu? İşte bu yazının amacı mitingi izlemek için alana girenlerden daha çok polis bariyerlerinin arkasından izlerken sohbet ettiğimiz emekçilerden öğrendiklerimizi paylaşmaktır.

MİTİNG VARSA GİRİP YARDIM TALEP EDEYİM

Bugüne kadar partilerin Sincan’da yaptıkları mitingleri vaatler gösterisine dönüştüren amaçlarına bağlı olarak “engelliyim konuşma yapmak istiyorum” ya da “Alanda bakan varmış iş istemek için geldim” diyenler oldu.

NEDEN SİNCAN?

Bilindiği gibi EMEP; işçi sınıfının siyasal sınıf bilincine ulaşması görevini işçi-emekçi kitleleri içinde, olabildiğince çok yönlü siyasal teşhir, ajitasyon ve propaganda aracıyla yürütmeye bağlar. İşçi sınıfı hareketinin temel gücü fabrika ve atölyelerdeki örgütlenmeye bağlı olduğundan, bugün olmasa bile gelecekte her fabrikanın bir kale olabilmesi için devrimci sorumluluk, fabrika ve atölyelerde, sanayi havzalarında, işçi semtlerinde yoğunlaşmayı gerektirir. Bu yoğunlaşan çalışmaya uygun araç ve yöntemlerin geliştirilmesini, yerinde ve doğru planlamaları da kapsar. Elbette burada yazdıklarımızı EMEP'in programını bilen her partili nasıl biliyorsa miting için neden Sincan sorusunun cevabını da biliyordur. Ancak bizim için bilinen henüz sıradan değildir.

Miting hazırlıkları sırasında dağıtılan binlerce bildiri ile görüşülen işçiler, özellikle sendika üyesi olan metal işçileri açısından mitingin Sincan’ da yapılıyor olması anlaşılırdı. Ancak miting sırasında çevreden geçenler açısından en çok sorulan sorulardan ilki “Sincan hiç böyle mitingleri bilmez. Neden Sincan’ı seçtiniz?​” Bu soru aynı zamanda arama noktasında bulunan polisler tarafından da soruldu. “Neden Çankaya değil, merkezi bir yer değil de Sincan’ı seçtiniz?​” Bugüne kadar hem kolluk güçlerinin hem de Ankara kamuoyunun alışkın olduğu üzere mitingler daha çok şehir merkezinde bir park içinde yalıtılmış bir alanda yapılır. Taleplerin seçiminden, mitingin alanına ve toplanma saatine kadar her şey neredeyse işçi ve emekçilerin katılımının mümkün olmayacağı biçimde tercih edilir. Dolayısıyla o mitinge katılmak üzere gelenler dışında çevreden bir kişi dahi kendi yerelinde de olsa yapılan mitinge ilgi göstermez. İşte bu genel ezberi bozan bir yer ve saat seçimi olarak Emek Partisinin Sincan’da fabrika ve atölyelerde çalışan ve burada yaşayan işçi ve emekçilere, kapitalizmin dönem programı olarak (Orta vadeli plan ve 12.kalkınma/sermaye planı) Erdoğan-Şimşek sömürü programına karşı birleşme ve mücadele çağrısı içeren mitingin önemini konuştuk. Mitingi bariyerlerin arkasından izlemeye gelenlerin içinde o sırada duyarak (ses düzeni yüzlerce metre ilerdeki sokaklardan ve evlerin, civardaki mekanların içinden duyulacak güçte olduğundan) ya da geçerken fark edenler vardı.

BİR ADIM, BİR ADIM DAHA

Bariyerlere yaslanarak mitingi dinleyenlerin arasında daha önce organizedeki işyerlerine ya da işçi adreslerine partinin ulaştırdığı çağrılardan öğrenerek buraya mitingi izlemek üzere geldiğini söyleyen işçiler de vardı. Onlara buyurun içerden izleyin dediğimizde “buradan izliyorum yeterli” yanıtını aldık. Partiyi daha önceleri sürdürdüğü faaliyet ve dağıtımlardan tanıdığını söyleyen, “ücretlere temmuz zammı şart” çağrısı kendisine ulaşmış, mitinge kadar gelmiş ama henüz attığı adımları birlikte ilerleteceğimiz işçilerin varlığı burada yürütülen işçi çalışması sayesinde EMEP ile işçilerin birbirlerine doğru ilerlediklerini gösteren bir gelişme olarak kayda girmeli.

UZADIKÇA KATILIMI ARTAN MİTİNG

Mitingin sonuna doğru alana daha çok katılımlar oldu. Köpeğiyle gezmeye çıkan kadınlar, bisikletli çocuklar, gençler, iki genç kızıyla beraber sırtında Filistin bayrağı taşıyan bir yardım derneğinde gönüllü olduğunu söyleyen bir baba, alana girerek dinleyici oldular. Polisin alan kapalı girerseniz çıkmazsınız uyarılarına rağmen “işçi eşiyim izleyeceğim” diyerek alana giren birkaç kadın da oldu. Diyebilirim ki 40 civarında emekçi mitingi izlemek için alana girdi içlerinden kimileri bir süre sonra çıkarken mitingin sonunda çekilen halaylara kadar kalanlar oldu. Kürsüden yapılan işçilerin konuşmaları kadar Emek Partisi il başkanı ve Genel Başkanın konuşmaları da “haklı” sözleriyle dinlendi.

Mitingin ertesi sabahı Fatih’te işçilerle buluşmaya çıkan içinde Genel Başkanının da bulunduğu parti örgütünün işçilerle sohbetinde işçilerin Emek Partisinin Sincan mitingini konuştuklarını aktardı arkadaşlar. Mitingin işyerlerinde gündem olmaya devam edeceği görülüyor.

Bugün yalnızca Sincan’da değil maalesef ülkemizde pek çok işyerinde ortak talepleri kazanmak için işçiler halihazırda bir sendikaya üye olsunlar ya da olmasınlar genelde atölyesinde, fabrikasında, yanı başında mesai yapan işçi kardeşleriyle birleşmek insanca çalışma ve yaşama koşulları için mücadele etmek dururken bekliyorlar. Sendikaları bekliyorlar, partileri bekliyorlar, seçimleri bekliyorlar. Biz beklerken, ağzımızda diş kalmış gibi dişinizi sıkın, sabredin diyenler kendileri beklemek dursun tam gaz köşeleri dönüyor. Orta vadeli program işçi ve emekçiler için açlık, yoksulluk, düşük ücret, işsizlik, vergi adaletsizliği, zamlar olarak şıkır şıkır işlerken sömürücü sermaye sınıfı milyonlarca dolar kar rekorları kırıyor vergi ödemiyor, İSO 500 listelerinde yer alıyor. İktidar bizden hep sabretmemizi ve beklememizi istiyor yani aslında zaman kazanmaya bakıyor. Yarattıkları aşırı kar ve sömürü düzeninin işçi kitleleri üzerinde yarattığı adaletsiz büyük yıkımın farkında olanlar uyguladıkları sermaye programlarının ancak işçi sınıfının birleşik örgütlü gücü ile engellenebileceğinin de gün gibi farkındalar. EMEP'in düzenlediği mitinge üyesi olduğumuz sendikaları zorlayarak ya da birlikte çalıştığımız işçi arkadaşlarla konuşarak işyeri olarak katılmamış olsak da bugünkü gündemimiz Sincan’da işçiler olarak güç olmak istiyorsak önce kendi atölyemizde, fabrikamızda yan yana gelerek, komiteleşerek, birleşerek haklarımız için mücadele etmemiz gerektiğini konuşarak başlayalım. Beklemek, izlemek bugüne kadar bize hep kaybettirdi. Artık “yapmazlar, vermezler, biz ne yapabiliriz, bir benle olmaz, bir bizim fabrikayla mı olacak? Bir mitingle ne olur?​” biçimindeki sözleri bir kenara koyup; kendimizin, sınıfımızın ve üretimden gelen gücümüzün farkına varan işçiler olarak “Birleşip mücadele ettiğimizde söke söke alırız, kazanırız, onlar bir avuç asalak sermaye sınıfı ise biz her şeyi üreten milyonlarca işçiyiz gücümüz birliğimiz” cümlelerini kurup gereğini uygulamaya başlayalım. “Bundan sonra üretimin başında ya da her molada kazanmak için birleşmeyi ve ileri atılmayı gündem edelim, birliğimizi ve birbirimize güvenimizi sağlayalım. Bu birlik ve güveni sağlarken aramızda küçük eğitim toplantıları yapmak faydalı olur bizi güçlendirir. Çünkü o zaman görürüz ki hem ülkemizde hem de dünyada bu konuştuğumuz güveni ve birliği işçiler sağladıklarında, sınıflar mücadelesinin güçler savaşımında “işçi sınıfı var, geri basın “dediklerinde kapitalizm koşullarında biraz daha iyi ücretlere ve sosyal güvenliğe eriştiler, ama ne zaman işçiler dağınık ve örgütsüz kaldı işte o zamanlarda yeni kazanımları bırakalım eskiden mücadeleyle kazanılmış haklara dahi aç gözlü kapitalistler el koydular. O nedenle 200 yılı aşan sınıfımızın tarihinden, işçi sınıfı mücadelesinden, yaşanmış deneyimlerden öğrenerek güçlenelim.

SON SÖZ: BEKLENTİYE GİRİLEN SENDİKALARDA DURUM

Aslında işçilerin beklentiye girdiği sendikal bürokrasinin durumu hepimizin malumu olarak ortada. Bırakınız bunca saldırı ve hak gasbı altındaki işçi ve emekçi milyonların çıkarlarını koruyacak yerelde ve ülke çapında mücadeleci birlikler ya da emek platformları ile “meydan boş değil, geri çekilin” diyecek bir /emek mücadele programını ortaya koymayı, sermayenin programı işlerken zarar görmesin diye ses bile çıkarılmıyor. Sendikal bürokrasinin rahatını da ancak işçi sınıfının zorlaması, mücadelesi bozabilir biliyoruz. Bu rahatı bozacak bir mücadele için de sendikalardan bekleyen değil sendikalarımıza yön veren bir işçi mücadelesini ortaya koymak gerekiyor. Sincan da işçiler genellikle örgütsüz, sendikal bürokrasiye rağmen yine de sendikalaşalım, vazgeçmeyelim, sendikalar bizim en geniş işçi örgütlerimiz. Ama sendikalaşmayı başardıktan sonra bu sefer de haklarımızı ve geleceğimizi sendika yöneticilerine havale etmeyelim, temsilcilerimizi komitelerimizi sürekli mücadelede tutalım, üyesi olduk artık tamam demeyelim.

Aslında bunlar ayrı ayrı yazılsa da tek çırpıda şöyle anlamalıyız. Fabrikalarından başlayarak birleşip güç olan işçiler sendikalaşacak, üyelerinin hakları için mücadele etmeyen sendikalarının, patronlarının, sermaye sınıfının, sermayenin iktidarının rahatını bozup hepsini önüne katacak bir güçtedir sorun bu gücü açığa çıkaracak mücadele birliklerini kurmaktır. Bunlar gözümüzü korkutacak başaramayacağımız işler değildir. İlk adım atölyede, fabrikada, işyerinde kendimize ve aynı koşullarda yaşayıp aynı koşullarda birlikte ürettiğimiz sınıf kardeşlerimize güvenmektir. Birlikten sonrası mücadele ve kazanımdır.

ÖNCEKİ HABER

Ek zam mitinginde işçilerin ikilemi

SONRAKİ HABER

Efeler Belediyesinde sendika değiştirme baskısına karşı açıklama yapıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa