EMEP'li vekiller: Meclis Sarayın matbaası gibi çalışıyor
Emek Partisi (EMEP) milletvekilleri Sevda Karaca ve İskender Bayhan, bir yılı aşkın süredir sürdürdükleri çalışmaları “Bir ayağımız Meclis’te diğer ayağımız fabrikalarda” diye özetledi.
Fotoğraf: Evrensel
Birkan BULUT
Ankara
Emek Partisi milletvekilleri Sevda Karaca ve İskender Bayhan, Meclis’te gazetecilerin sorularını yanıtladı. Karaca Meclisin Sarayın ve büyük sermayenin matbaası gibi çalıştığına dikkat çekerken, Bayhan, işçilerle buluşmalarının devlet ve demokrasi derslerine dönüştüğünü belirterek, “Bizim Meclisteki varlığımızın, işçi ve emekçilerin temsiliyetini artırmasına dair beklenti var” dedi.
Emek Partisi Antep Milletvekili Sevda Karaca ve İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, bugün Mecliste düzenledikleri kahvaltıda gazetecilerle buluştu. Karaca, seçilmelerinden bu yana geçen bir yıllık süreçte Meclis’teki çalışmalarında işçi ve emekçilerin sorunlarını, mücadelelerini görünür kılmak için çalıştıklarını söyledi. Ancak Meclisin büyük sermaye ve Sarayın matbaası olarak kullanıldığına dikkat çeken Karaca, “Halkın geniş bir şekilde tartışması gereken konulardaki yasaların tam anlamıyla tartışılmadan geçtiğini gördük. İktidarın bu tutumunu zavallıca bulduğumuzu söyleyelim” dedi.
“KÜRSÜMÜZÜ KULLANAN MECLİS’E ALINMIYOR”
Halkın yaşamını doğrudan etkileyen tüm yasal düzenlemelerde muhataplarının sözünü Mecliste kurabilmesini önemsediklerini belirten Karaca, “Komisyonlarda dinlenmeleri yönünde taleplerimizi dile getiriyoruz. Ancak düzenlediğimiz basın toplantılarında söz verdiğimiz vatandaşların, daha sonra Meclise girmesine yönelik engellerle karşılaşıyoruz” diye ekledi.
“İKTİDAR MİLLETVEKİLLERİ BİLE BİLMİYOR”
Meclisin temmuz ayında tatile girmediğine dikkat çeken Karaca, “Tek adam rejiminin önündeki taşları kaldırmak için Meclisi çalıştırıyorlar. Bazen basın mensubu arkadaşlarımızın nasıl bir düzenleme geliyor bilgisine iktidar milletvekillerinden de önce sahip olduğu bu süreçte, bir ‘normalleşme’, ‘yumuşama’nın çıkmayacağı bir yasama dönemindeyiz. Tabi sadece bu döneme özgü değil. Tek adam rejiminin zaten bu tür bir parlamento hayali kurduğunu tartışıyorduk” diye konuştu. İktidarın kayıtsız şartsız uygulayacağını söylediği OVP ve 12. Kalkınma Programının böyle bir sürece ihtiyacı olduğunu vurgulayan Karaca, "Tüm bu antidemokratik ortam ve emekçileri daha kötü koşullara mahkum edecek bu düzenlemelere rağmen hem halkı bilgilendirmek hem de seslerini Meclise taşımak için çaba harcıyoruz" ifadelerini kullandı.
“BİR TEK HUZURLU FABRİKA YOK”
EMEP İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, bir yılı geçen süredir devam eden çalışmalarını “Bir ayağımız Mecliste diğer ayağımız fabrikalarda, mahallelerde, işyerlerinde olsun diye çaba harcadık. Bu bir yılda yapılan grevler ve eylemlerin, fabrika ve işyerleri düzeyinde olsa da olabildiğince yaygın olduğunu görüyoruz. Bugün bir tek huzurlu fabrika olmadığını söyleyebiliriz” dedi.
EMEKÇİLERİN 3 BEKLENTİSİ VAR
İşçilerle buluşmalarının devlet ve demokrasi derslerine dönüştüğünü anlatan Bayhan, “Bizim Meclisteki varlığımızın, işçi ve emekçilerin temsiliyetini artırmasına dair beklenti var. Emekçilerin beklentisini 3 başlıkta toplayabiliriz. Birincisi, kendi taleplerinin, mücadelelerinin daha fazla duyulmasını istiyorlar. İkincisi, bize bakanları ve Erdoğan'ı soruyorlar. Burada ‘Saraydaki padişah bizi görürse sorunlarımız dikkate alınır beklentisi var. Ancak bunun azalan bir eğilim olduğunu da söylemek gerekiyor. Özellikle direnişlerde işçiler kendi oy verdikleri partilerin değil bizim geldiğimizi söylüyorlar. Üçüncüsü ise emekçiler Meclis'e gelerek burada söz almak istiyorlar” diye konuştu.
“TEK ÇÖZÜM OLARAK SANDIĞIN GÖSTERİLMESİNE KARŞIYIZ”
Erken seçim çağrılarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Karaca: Memleket gündemi olağan akışında devam etmeyecek. Bizim çabamız bu yıkıma karşı birleşik mücadelenin örgütlenmesi. Erdoğan-Şimşek programında daha sert önlemler ve artan baskılara gidilebilir. Ancak geniş halk kesimlerinin öfkesin biriktiği dönemlerde tek yöntem seçimmiş gibi bir tartışmayı doğru bulmuyoruz. “Bize oy verin, sorunlarınızı çözeceğiz” demek doğru değil. Fakat iktidarın dediği gibi seçimsiz 5 yıl olduğunu da düşünmüyorum.
Üç işçi konfederasyonunun asgari ücrete zam çağrısına ne diyorsunuz?
Bayhan: Bugünün memleket koşullarında konfederasyon başkanlarının ayrı ayrı söylediklerini bir de yan yana söylemeleriyle yetinilirse bu sendikal bürokrasinin ayak oyunu olacaktır. Ancak ne yapacaklarını ortaya koyarlarsa pratik bir karşılığı olur. O nedenle ne kadar değerli olduğunu test edeceğiz. Biz işçi hareketinin ilerlemesi için en küçük adımı bile değerlendirmek isteriz.
Cumhur İttifakına oy veren işçiler partinize nasıl yaklaşıyor?
Bayhan: AKP ve MHP'ye oy vermiş işçilerin partimizi dinlemesi, bize veya çevrimize katılmalarında son bir yıla baktığımızda olumlu sonuçlar elde ediyoruz ama daha fazlasını istiyoruz. İşçiler toplumun en kitlesel kesimi olmalarına rağmen neden taleplerinin kabul edilmediğini sorguluyor. Ancak burada örgütlü hareketin önemini anlatıyoruz. Önümüzdeki dönemde çok sert bir emek sermaye mücadelesini öngördüğümüzü vurgulamak istiyorum.
Sol-sosyalist partiler neden bir araya gelemiyor?
Bayhan: Biz bir araya geliyoruz ama beklentilere güçlü bir yanıt veremiyoruz. Bir araya gelmeyi en çok isteyen partilerden birisiyiz. Bugüne kadar kurulan ittifaklara baktığımızda, aşağıdan gelen taleplerle gerçekleştiğini biliyoruz. Ancak toplumun farklı kesimleri kendi canlarının yandığı yerden rejimle hesaplaşıyor. Ancak bugün farklı taleplerden yürüyen mücadeleler sol sosyalist güçleri de ortak noktalarda buluşmaya itiyor.