Jeremy Corbyn: Hem Gazze hem sosyal adalet için çalışacağız

Sarya TUNÇ
Çınar ALTUN
Londra

İngiltere’de İşçi Partisinin 14 yıl sonra iktidarı almasının yanı sıra tartışılan ve merakla izlenen bir diğer konu ise İşçi Partisinden atılan, partinin Eski Lideri Jeremy Corbyn’in durumu olmuştu. Corbyn yıllardır yaşadığı ve seçim bölgesi olan Kuzey Londra’nın Islington bölgesinde seçimlere bağımsız aday olarak katıldı ve İşçi Partisinin adayı dahil diğer adaylara büyük bir oy farkı atarak yeniden milletvekili seçildi.

Jeremy Corbyn’i İngiltere’deki göçmen örgütü DAY-MER’in pazar günü düzenlenen Park Şenliği’nde yakalayıp önümüzdeki dönem planlarına dair sohbet ettik. 

DİĞER BAĞIMSIZ ADAYLARLA BİR ARADA ÇALIŞACAĞIZ

Öncelikle tebrikler, yeniden seçildiniz, sizinle birlikte seçilen başka bağımsız adaylar da var. Yeşiller partisi adayları da var. Önümüzdeki dönem mecliste bir ittifak planınız var mı? Varsa bunu nasıl bir zemin üzerine oturtmayı düşünüyorsunuz? 

Bence buna yanıt vermek için erken. Seçim daha iki gün önce oldu, ben dahil 5 kişi bağımsız olarak seçildik. Bizi birleştiren ana nokta Filistinli insanların yanında durmak ve onları desteklemekti. Tabii ki ayrıca sosyal adaletin sağlanması, çocuk yardımı ödemelerinde sınırlamalar, çevre tartışmaları vs. de var. Umuyorum ki beşimiz bu konularda bir arada ve yakın temasla çalışacağız. Ayrıca parlamentoda Filistin konusunda olduğu kadar sosyal adalet sorununda da birleşecek grup kurmayı umut ediyoruz. Çünkü hükümet şu an barınmaya ve eğitime değil, savunmaya daha çok bütçe ayırmayı planlayan bir ekonomik strateji kurmuş durumda. Buna dair büyük talepler olacak. Bu konularda yükselen sesler göreceksiniz parlamentoda, bağımsız grup da bunun bir parçası olacak.   

Tabii ki bunun yanında (aşırı sağ parti Reform UK’in Lideri) Nigel Farage’a karşı duracağız. Çünkü yeni aşırı sağcıların, yani Reform Partisinin stratejisi, tüm ekonomik problemler için mültecileri suçlamak üzerine kurulu. 
Bu ülkede 3 milyon insan gıda bankalarından yiyecek almaya muhtaç şekilde yaşıyor. Ve işçi sınıfının yaşam standartları son 10 yılda yüzde 30 düştü. Bunların hiçbiri mültecilerin suçu değil. Bunların hiçbiri denizde tehlikeli yolculuk yapmak zorunda olan çaresiz Afganistanlı insanların suçu değil. Bunların asıl sebebi ülkenin zenginliğinin zenginler lehine kullanılması. Bu ülkede paranın yoksullardan zenginlere aktarıldığı bir çarktayız. Bunun durdurulması lazım.  

AŞIRI SAĞCILAR KAZANMADIKLARI YERDE DE İSTEDİKLERİNİ ELDE ETTİLER

Türkiye’de olduğu gibi dünyada da sağ eğilimler artıyor, insan haklarına saldırı artıyor, burada, İngiltere’de aşırı sağ parti yüksek bir oyla parlamentoya seçildi. İngiltere’de olduğu kadar dünya genelinde de bu konuda bir programınız olacak mı? Nasıl bir diyalog kurmayı planlıyorsunuz? 

Irkçılığa karşı çıkmak, her türlü ırkçılığı ifşa etmeyi gerektirir ama aynı zamanda tüm bu halkları bir araya getirmekle de ilgilidir. Türk, Kürt, Afro Karayipliler, Asyalıların ve İngiltere toplulukların ortak çıkarları var; yoksulluğu bitirme, sağlık sistemi, eğitim sistemi için harcamaları arttırma gibi.  

Farage gibileri sesini yükselttikçe göçmenlere karşı bir nefret büyütüyor. Sonuç büyüyen ırkçılık ve ırkçı şiddet. Çok sıklıkta Avrupa’da da aşırı sağa karşı seçmen kaybetmemek için merkez partilerin sağa kayma durumu var. Yani Nigel Farage ve Fransa da Marine Le Pen vs. kazanmadıkları halde istediklerini elde ettiler. Çünkü yaptıkları şey siyaseti sağa çekmek oldu. Tehlikeli çünkü sosyal demokrat partiler sağa kayınca neler olduğunu görüyoruz.  

Seçimlerden önce John Ashworth’un (İşçi Partili) kullandığı dile bakın. Nigel Farage’la aynı dili kullandı, problemlerin Bangladeş’ten gelen insanlar yüzünden olduğunu söyledi. Bu tam bir saçmalık! Bunun yanlış olduğunu o da biliyordu ama yine de söyledi. Ve sonuçta vekilliğini kaybetti çünkü seçmenleri bunu kabul etmedi. Ama söyledikleri başka yerlerde karşılık bulabilir, bu yüzden güçlü bir hareket lazım. Sadece ırkçılığı reddeden değil, insanların sorunlarına pratik cevaplar verebilen bir hareket. Yoksulluk, konut, işsizlik gibi sorunlara karşı kapsayıcı şekilde bir araya gelmemiz lazım. Sosyal hareketler çok büyük farklar yaratabilir.  

İŞÇİ PARTİSİ KAZANMADI, MUHAFAZAKARLAR KAYBETTİ

Geleneksel olarak sendikaların İşçi Partisini destekledikleri bir yapı var. Ama geçen yıllarda İngiltere tarihinde bile uzun zamandır görülmeyen bir grev dalgası vardı, İşçi Partisi hükümetinin işçilere sunacağı bir şey olacak mı, sizin İşçi Partisini bu konuda sıkıştıracak bir politikanız olacak mı? 

Bence söz ettiğiniz sendikalar, öğretmenler, tren yolları veya demir yolu işçileri sendikalarının her zaman hükümetten talepleri olacaktır. Hükümet okullara daha fazla bütçe ayırmıyor. Öğretmenlerin maaşları grevler sonucu biraz yükseldi fakat bunlar okulların bütçesinden çıkıyor olacak. Öğretmenler kendi maaşlarını ödeyebilmek için okulda kesintiler yapmak zorunda kalıyor ya da işlerini kaybedecekler. Öğretmenler bunu kabul etmeyecek, bu yüzden orada çok öfke olacak. 

Birkaç sendika İşçi Partisine bağlı olabilir ama bazıları hâlâ değil. Demir yolu sendikası, eğitim sendikalarının hiçbiri ve memurlar sendikası İşçi Partisine bağlı değil. Onların İşçi Partisini üzmemek gibi bir kaygıları olacağını sanmıyorum. Bence bir öfke var ve hükümet taleplere karşılık vermezse büyük bir politik bedel öder. Bunu biliyor olmalılar ve değişiklik yaratan bir ekonomik süreç olmazsa, yoksulluk yaşayanların hayat kalitesini arttırmazlarsa çok daha fazla öfke hissedeceğiz.  

İşçi Partisinin iktidara gelmesinin bir zafer olarak algılandığı konuşmalarına bakmayın, oyları çok düştü. Ben lider olduğumda, 5 yıl önce daha çok oy almıştık, evet seçimi kaybettik, ben bunu her gün hissediyorum ama daha çok oy aldık. Bu sefer gördüğümüz Muhafazakarların kaybetmesidir ve aşırı sağ için bir gelişme oldu. Farage’ın partisi 4 milyon oy aldı, bence bu nokta asıl endişe etmemiz gereken nokta. Ve kazanan bağımsız adayların hepsi halk arasında kampanya yürüttüğü için kazandı. Evet Gazze için ama aynı zamanda yoksulluk, evsizlik, kira sektörünü düzenleme... Bunların hepsi bağımsız adayların kazanmasını sağladı.

Ayrıca gençlere ömür boyu borç ve zihinsel stres yerine daha çok umut verecek bir politika yürütmeye önem göstermemiz gerekiyor.