13 Temmuz 2024 04:25

NATO zirvesinden bölgemizin payına ne düştü?

Savaş örgütü, bölge ülkelerinin tümünü üs durumuna getiren anlaşmalar dayatıyor. Romanya, Yunanistan ve Bulgaristan arasında “Askeri harekat koridoru” anlaşmasının imzalanmasının programa alındı.

Fotoğraf: 902.gr

Paylaş

Seyit ALDOĞAN
Atina

ABD’nin başkenti Washington’da 9-11 Temmuz tarihleri arasında yapılan NATO liderler zirvesinin ana gündem maddeleri ve alınacak kararlar uzun süreden beridir biliniyordu. Rusya-Ukrayna savaşının başlamasıyla birlikte NATO’da bugünkü konjonktüre cevap veren yeni bir yapılandırmanın başlatılacağı ve daha saldırgan politikaların uygulamaya sokulacağı emperyalist merkezlerce dile getiriliyordu. Asya Pasifikte, Ukrayna’da, İsrail’in Filistin halkına karşı gerçekleştirdiği katliamlarda, silahlanma programlarında; NATO’nun genişletilmesi, Ortadoğu, Akdeniz ve Karadeniz politikalarının yanı sıra, Rusya-Çin eksenine karşı alınan önlemler ve yapılan açıklamalarda ortaya konan bu saldırgan tutum liderler zirvesinde meşrulaştırılarak dünyaya duyuruldu.

Sonuç bildirgesinin dikkat çeken maddelerinden biri de üye ülkelerin savaş ekonomisi politikalarına imza atması oldu. Nükleer silahlanma başta olmak üzere devasa miktarlarda bütçelerin silahlanmaya ayrılacağı kararlaştırılmış bulunuyor.

Bölgemizde de NATO üyesi olan ülkelerin emperyalist plan, müdahale ve saldırganlık politikalarında daha fazla görev üstlenecekleri, askeri yatırımlara daha fazla bütçe ayırmak zorunda kalacakları ortada. Her geçen gün, emparyalist -kapitalist sistem içindeki çatışma ve rekabetin daha da sivrileşmesiyle beraber yeni bir dünya savaşına doğru yol alındığını gösteren olguların artması, bölge yönetimlerinin bulundukları coğrafya üzerindeki özgünlük ve çıkarlar nedeniyle NATO planları ve politikaları dışında kalan çıkarlara yönelme olanaklarını kısıtlayıp bağımlılığı daha da artırıyor. Örneğin Erdoğan yönetiminin Suriye ve İsrail konusunda, Rusya-Ukrayna savaşında, Doğu Akdeniz ve Ege politikasında, bölge ülkeleriyle olan ilişkilerinde vb. manevra yapmasının şartları giderek ortadan kalkıyor. Dış politikalardaki yeni normaller, gerginlik politikalarındaki yumuşamalar bu çerçevede görülmelidir. 

DOĞU BALKANLAR VE TÜRKİYE VURGUSU

Zirveden sonra yayınlanan bildirgede Doğu Balkanlara dikkat çekilmesi ve Hollanda’da yapılacak bir sonraki toplantının ardından zirvenin Türkiye’de yapılacağının duyurulması da oldukça anlamlı ve Rusya’ya NATO mesajı içeriği taşıyor.

Sonuç bildirgesi emperyalist sistem içindeki rekabet ve çelişkilere dayalı radikal bir yol ayırımının başında olunduğunun altını çizerken “öneriler” değil somut pratik adımlar doğrultusunda alınacak önlem ve politikaları içeriyor. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte Türkiye, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya gibi ülke yönetimleri ABD-NATO politikaları doğrultusunda başta silahlanma, yeni askeri üslere izin verme, operasyonel güçler bulundurma ve operasyonlara katılma; nükleer silahlar konumlandırma, bölgede jandarmalık yapma gibi yeni görevler üstleneceklerdir.

Erdoğan yönetiminin sıkça sözünü ettiği “milli çıkarlar” adına “hem nalına hem mıhına vuran” bir dış politika izlemeye devam etmesinin şartları daha da zorlaşıyor. Hollanda’dan sonra zirvenin Türkiye’de toplanması kararı, sonuç bildirgesi ve taahhütler aykırı seslere “ayar” niteliği de taşıyor. Ayrıca Rusya-Türkiye ilişkilerinin bugünkü durumuyla devam etmesinin mümkün olmadığı; Erdoğan’ın “yamalarının” dikiş tutmayacağı, Doğu Akdeniz, Ege, Suriye, Ukrayna vb. alanlarda ciddi sorunlarla karşılaşacağı ortada.

MİÇOTAKİS YÖNETİMİ KUSURSUZ İŞ BİRLİKÇİ

Erdoğan hükümetinin dış politikada karşı karşıya kaldığı sorun ve açmazları ABD ve NATO ile olan ilişkilerini güçlendirme fırsatına çeviren ve “güvenilir stratejik ortaklık” adı altında politikalarına koşulsuz ve sorunsuz destek veren Yunanistan’daki Miçotakis hükümeti de bölgede “koçbaşı” olmaya yönelik bağımlılık politikalarına daha fazla sarılacaktır.

Hem emperyalist sistem içindeki rekabet ve çelişkileri, hem ABD, AB ve NATO içindeki çelişki ve sorunları değerlendirme peşinde olan Miçotakis, son yıllarda bu çabaların altını dolduran önemli adımlar atmış bulunuyor. İsrail, Mısır, Birleşik Arap Emirlkleri ve Güney Kıbrıs ile kurulan ittifak; NATO ve ABD güdümünde bu ülkelerle sık sık yapılan ortak askeri tatbikatlar, münhasır ekonomik bölge ortaklığı ve Fransa, İtalya, ABD menşeli dev enerji tekelleri ile yapılan anlaşmalar NATO’nun saldırgan politikaları ile tam uyumlu hareket eden ve “kraldan çok kralcı olan” Yunan hükümetinin yapılan son NATO zirvesindeki tutumunun nedenleri olarak görülmeli.

Miçotakis, zirve sırasında yaptığı açıklamalarda Yunanistan’ın NATO politikaları doğrultusunda “Sonuna kadar Ukrayna’ya tam destek vermeye devam edeceğini” belirtti ve ittifak üyesi ülkelerin gayri safi hasıladan yüzde 2’lik bir bütçeyi silahlandırmaya ayırması kararına, ayrıca Ukrayna’ya 40 milyar yardım yapılmasına tam destek olduğunu açıkladı. Hatta daha da ileri giderek üye ülkelere sözlerinde durma çağrısı yapmayı da unutmadı!

Ukrayna savaşının başlamasıyla birlikte Batı Trakya’da kurulan ABD-NATO üslerinin silah sevkiyatında önemli bir rol oynadığı, Batı Avrupa’da bulunan üslerden Trakya’daki üslere her türlü savaş aracının kaydırıldığı, Doğu Akdeniz’den Karadeniz’e kadar olan coğrafyayı kontrol edecek radar sistemlerinin ve casus uçaklarının üssü durumuna getirildiği, yetkili ağızlar tarafından bile itiraf edilmiştir.

YUNANİSTAN, ROMANYA VE BULGARİSTAN ARASINDA ANLAŞMA

Yunanistan Başbakanı saldırganlığın bir parçası olmayı “çok yönlü tahriklerin yaşandığı bir süreç”ten geçiliyor olmasına bağlıyor ve “Avrupa’nın güvenliği” için AB üyesi ülkelerin adımlar atmasını öneriyor.  Hem de “her zaman NATO ilkelerine bağlı kalarak”. Günlük Rizospastis gazetesi Romanya, Yunanistan ve Bulgaristan arasında “Askeri harekat koridoru” anlaşmasının imzalanmasının programa alındığını yazıyor. Bu anlaşmanın ABD-NATO planlarının bir parçası olduğu açık.

Savaş ve saldırganlık örgütü olan NATO ve ABD, bölge ülkelerinin tümünü üs durumuna getiren anlaşmalar dayatacaktır. Daha şimdiden bu doğrultuda birçok ülke ile anlaşmalar yapılmış bulunuyor. Yunanistan Savunma Bakan Yardımcısı Yannis Kefaloyannis’in Rizospastis gazetesinde yayımlanan demecinde söyledikleri oldukça çarpıcı. ABD ile imzalanan savunma iş birliğinin ikinci protokolünde “Larisa askeri havalimanında olduğu gibi Yunanistan askeri kuvvetlerine ait sahalarda askeri yardım ve kolaylıklar sağlanmasının teyit edildiğini” söylüyor.

“Askeri yardım ve kolaylıkların” ne olduğunu da şöyle açıklıyor Kefaloyannis: “Hava trafiği, uçakların bakımı, savaş gemileri ve keşif uçaklarının konuşlanması, hava taşımacılığı ve yakıt ikmali.” Kısacası ABD ve NATO, bütün üye ülkelerini kendi askeri sahaları gibi kullanacaklar. NATO zirvesinde çıkan kararlar önümüzdeki süreçte bu yönde daha ciddi adımların atılacağının göstergesini oluşturuyor.

Yunan hükümetinin ABD, AB, ve NATO’nun saldırgan politikalarının bir parçası olma politikası bu ülkenin hakim sınıfları tarafından destek görüyor. Yunanistan Komünist Partisi dışında bu politikalara cepheden tutum alan meclis partisi yok. Ana muhalefet partisi SYRIZA ve üçüncü parti olan PASOK, bu politikaları destekler bir tutum içindeler. Hükümete eleştiriler daha çok “"hükümetin daha aktif bir politika sürdürememesine” yönelik.

Ancak Yunan halkının güçlü antiemperyalist bir potansiyel taşıdığı ve emperyalist saldırganlıklara, savaş ve müdahalelere karşı güçlü bir duruş gösterdiği de bir gerçek. Bu nedenle hükümet ve destekleyicisi olan medya kesimi bütün bu politikaları “ulusal çıkarlar” propagandasıyla servis ediyorlar. Günlük basında NATO zirvesine yeterince yer verilmemesi daha çok Miçotakis hükümetinin dış politikalarının öne çıkarılması da bu amaca yönelik.

BARIŞ ÖRGÜTÜNDEN GÖSTERİ

Buna karşılık Barış örgütleri federasyonu EEDYE, NATO zirvesinden çıkan kararları protesto etmek amacıyla meclisin önünde dev bir pankart açarak gösteri yaptı. Pankartta, “NATO zirvesinde halklar aleyhine alınan tehlikeli kararları protesto ediyoruz. Yunanistan’ın ABD, AB ve NATO’nun savaş politikalarına taraf olmasına hayır” yazılıydı.

Meclisin önünde toplanan çok sayıda kişi “NATO dışarı. Üsler kapatılsın”, “Operasyonlara katılmaya hayır” sloganlar attılar.

ÖNCEKİ HABER

İmamoğlu: Milletimiz bir avuç insanı mutlu edenlerden bıktı, onları evine yolladı

SONRAKİ HABER

‘Rektörlük baskılarına karşı birliğimizi koruyacağız’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...