15 Temmuz 2024 16:02

DEM Parti’den 9’uncu Yargı Paketi’ne muhalefet şerhi

AKP’nin Meclis’e getirdiği yargı paketiyle kendi siyasi çıkarlarını koruma altına aldığını ve diğer kesimlerin haklarını gasbettiğini belirten DEM Parti, 9’uncu Yargı Paketi’ne şerh düştü.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Meclis Adalet Komisyonu üyeleri Dilan Kunt, Onur Düşünmez ve Zülküf Uçar imzasıyla AKP tarafından Meclis’e getirilen ve komisyondan geçen 9’uncu Yargı Paketi’ne şerh düştü.

DEM Parti, 61 sayfalık şerhte, AKP’nin sistematik bir biçimde torba yöntemi ile yasa yaptığı ve bu hal ile yasa yapma süreci tartışmalarında yer alması gereken sivil toplum örgütleri ve siyasi partileri dışında tutuğuna işaret etti. Söz konusu yöntemlerle hukuki belirlilik, tutarlılık ve güvenirlik ilkelerinin ihlal edildiğine işaret edilen şerhte, AKP’nin kendi siyasi çıkarları için söz konusu yasaları hazırladığının altını çizdi. 

“İKİLİ HUKUK GÜNLÜK HAYATIN PARÇASI HALİNE GELDİ”

Söz konusu paket ile şirketlere kayyum atamanın önünün daha da açıldığını belirten DEM Parti, “Eldeki teklif maddesi ile öngörülen ve yürütme organına soruşturma izni verme yetkisi sunan düzenleme, anayasal düzlemde yargısal yetki şeklinde tanımlanmış olan soruşturma yetkisinin yürütme organı eliyle gasbedilmesi anlamına gelecektir” dedi.

Şerhte, söz konusu paket ile AKP’nin iktidarını kalıcılaştırmak istediğine dikkat çekilerek, “Kürt halkı olmak üzere tüm muhalifler üzerinde ikili bir hukuk sistemi inşa etmenin yol haritası olduğu anlaşılmaktadır. Elbette AKP dönemi ikili hukuk pratiği ile kendisinden önceki dönemlerin ikili hukuk pratikleri arasında bir süreklilik bulunmaktadır. Başta Kürt Halkı olmak üzere demokratik muhalefete uygulanan ikili hukuk, devletin kurucu bir işlevi olsa da bu hukuk tarzı AKP ile bir üst düzeye taşınmıştır. Mevcut hukuk, zamanla iktidar bloku tarafından baskı aracı, sömürü düzeninin kılıfı ve sermaye sınıfının tahakküm aygıtı haline getirilmiştir. Öyle ki; Kürt halkı, demokratik muhalefet güçleri ve kadınlara uygulanan ikili hukuk, günlük hayatın bir parçası haline gelmiştir” denildi. 

“KADINLARIN YASAL VE TOPLUMSAL KAZANIMLARINA SALDIRI”

Şerhte ayrıca pakete kadının soyadına dair maddeye dikkat çekildi. AKP iktidarı ile siyasi ortaklarının kadınların yasal ve toplumsal kazanımlarına saldırdığı, bunu da ‘aileyi koruma’ kılıfı altında yaptığına vurgu yapılarak, “Suni, muhafazakar ve ayrımcı bir ideolojik hat çerçevesinde hareket etmesi, başta kadınlar olmak üzere eşitlik, özgürlük ve demokratik toplum değerlerine yönelmiş bir tehdittir. Erkek egemen devlet aklı ve parlamentodaki temsilcileri, bu saldırıları kimi zaman açıktan ve büyük adımlarla, kimi zaman ise o kadar aleni olmayan biçimlerde fakat sürekli bir halde yapmaktadır. Kadınların soyadlarıyla ilgili on yıllardır verdiği mücadelenin kazanımı olan AYM kararının hilafına yapılan düzenleme, süreklileşmiş bu saldırıların son halkası olarak karşımıza çıkmaktadır” diye kaydedildi.

KADIN DÜŞMANI POLİTİKALAR

AKP iktidarının kadınlara yönelik politikalarını tümüyle muhafazakâr, kadın ve eşitlik karşıtı bakış açısıyla şekillendirip; torba yasalar, yargı paketleri, genelgeler ve cinsiyetçi söylem ve politikalarla kadınları sadece aile içinde tanımlayan, aile kurumuna mahkum etmeye çalıştığı ifade edilen şerhte, “2021 yılında İstanbul Sözleşmesini feshederek bu adımlarını pekiştirmiştir. Yargıyı kendine yönelik muhalefete karşı bir baskı aracı olarak kullanan iktidar, kadınları da yargı yoluyla baskı altına almak istemektedir. Kadın cinayetleri davalarında fail erkeklere verilen haksız tahrik ve iyi hal indirimleri, verilen kararlarda kadınları suçlayan ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini körükleyen gerekçeler, kadın hakları aktivistlerine açılan ceza davaları, verilen cezalar, kadın örgütlerine açılan kapatma davaları, Valilikler tarafından verilen keyfi eylem etkinlik yasakları Türkiye’de kadınlara ve kadın mücadelesine yönelik aleyhe politikaların somutlaşmış halidir.

Türkiye’de toplumsal ve siyasal krizlerin yarattığı kaos ve boşluklar her defasında iktidar tarafından kadın düşmanı politikalarla doldurulmaktadır. 2016’da ilan edilen OHAL döneminde KHK’lar ile kadın örgütleri kapatılmıştır. Yine halkın iradesiyle seçilen belediyelere hukuksuz şekilde atanan kayyımlar, ilk olarak belediyelerdeki Kadın Destek Birimleri’ni ve o yereldeki kadın kurumlarını kapatmış, eşbaşkanlık ve kadın meclisi gibi kadınların siyasetteki temsiliyetleri açısından özgürleştirici ve ilerici adımlar yok sayılmış, tahrip edilmiştir” denildi.

“İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ GÜVENCE ALTINA ALINMALI”

Şerhin devamında şu ifadelere yer verildi: “Hakimler ve Savcılar Kurulu Kanununda düzenlemeler yapılmalı ve Adalet Bakanının kuruldaki varlığına dair düzenlemeler kaldırılarak tarafsız ve bağımsız yargı erkinin varlığı sağlanmalıdır.  Kamusal alanda anadil kullanımına ilişkin düzenleme yapılmalıdır. İmar Kanunu’nda değişiklik yapılarak Cem evlerinin ibadete açılması sağlanmalıdır. İfade, toplanma, örgütlenme ve basın özgürlüğü hakları güvenceye alınmalıdır. TCK’den düşünce ve ifade hürriyetini sınırlayan düzenlemeler çıkarılmalıdır. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı yasalarda ve uygulamada güvence altına alınmalıdır. Devlet görevlileri tarafından işlendiği iddia edilen bütün ihlallere karşı etkili ve tarafsız soruşturma yürütülmesi ve sorumluların adalet önüne çıkarılması için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.” (Ankara/MA)

ÖNCEKİ HABER

Çanakkale Bayramiç’te tarım arazisindeki yangın ormanlık alana sıçradı

SONRAKİ HABER

Esenyalı Kadın Derneği’ne kolluk tacizi: Şiddet büyüdükçe mücadele de büyüyecek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa