Almanya’da basın özgürlüğüne darbe: Junge Welt gazetesi istihbarat tarafından takip edilecek
Almanya'da yayın yapan Junge Welt gazetesinin istihbarat tarafından takip edilmesine karşı açtığı dava “Marksist-Leninist çizgide” yayın yaptığı gerekçesiyle reddedildi.
Fotoğraf: Ostendfaxpost/Wikimedia Commons CC BY-SA 4.0
Doğu Almanya’da 1947 yılında bir gençlik gazetesi olarak yayın hayatına başlayan günlük Junge Welt (Genç Dünya) gazetesi, yıllardır “aşırı solcu”, “Marksist-Leninist çizgide” yayın yaptığı için istihbarat örgütlerinin hedefinde. Her yıl yayınlanan iç istihbarat örgütü Anayasası Koruma Teşkilatı (BfV) raporlarında gazetenin içeriği hakkında bilgiler veriliyor ve “aşırı solcu” olduğu belirtiliyor. Gazeteyi yayınlayan 8 Mai yayınevinin gazetenin istihbarat raporlarından çıkarılması için açtığı dava perşembe günü Berlin İdari Mahkemesinde görüldü.
İstihbarat örgütünün gazetenin izlenmesinde temel gerekçe olarak gösterdiği “Marksist-Leninist çizgiye sahip olma ve tek parti diktatörlüğüne dayalı sosyalist-komünist toplum kurma” tezi mahkeme Başkanı Yargıç Wilfried Peters tarafından da “doğru” bulunarak gazetenin izlenmeye devam edilmesine karar verildi. Kararda özellikle “Marksist-Leninist çizgi”ye vurgu yapıldı. Junge Welt’te davayla ilgili bugün yer alan haberde BfV avukatı Almanya’da Marksizm-Leninizmin anayasaya aykırı olduğunu ifade ederek buna Almanya Komünist Partisi’nin (KPD) 1956’da sahip olduğu Marksist-Leninist dünya görüşü nedeniyle yasaklanmasını dayanak olarak gösterdi. Junge Welt’in avukatı Anja Heinrich ise KPD'yi yasaklayan 1956 tarihli karardaki Marksizm-Leninizm'in sadece Stalin tarafından yapılan yorumuyla anayasaya aykırı olduğuna dikkat çekti.
Ancak mahkeme başkanı Marksizm-Leninizmin “Stalinli yorumu” tartışmasına girmeden doğrudan Lenin’i hedef aldı ve Rusya’da devrimden sonra kurduğu düzende tek parti diktatörlüğü kurduğunu ve “Lenin'e sempati duyanlar onun bakış açısını benimserler” diyerek Junge Welt’in de bunu yayınlarında savunduğunu söyledi.
Mahkeme ayrıca Junge Welt’in şiddeti reddetmediğini, eski RAF yöneticilerine sayfalarını açtığını, aşırı sol kesimler, özellikle DKP’ye yakın isimlerin yazılar yazmasını da takibin devam etmesinde gerekçe gösterdi. Keza Junge Welt’in sadece bilgi vermediği, aynı zamanda okuyucularını eylemlere katılma çağrısında bulunduğun da ifade edildi.
Junge Welt’in BfV hakkında açtığı davayı reddeden mahkeme başkanı ayrıca davanın 115 bin avroluk mastaflarının da gazete tarafından ödenmesini kararlaştırdı.
MAHKEME SAVUNMA İÇİN BfV’NİN RAPORUNU KOPYALADI
Berlin İdari Mahlemesinin kararına tepki gösteren 8. Mai yayınevi müdürü Dietmar Koschmieder, “Mahkeme Başkanı, Anayasayı Koruma Teşkilatının kaba ve aptalca görüşlerini bire bir benimsedi” dedi. Hakim, temel önemde olmayan bireysel bir dava olduğu gerekçesiyle kararın temyizine izin vermedi. Ancak Junge Welt tüm yasal seçenekleri değerlendirerek itiraz yolları arayacak. İç hukuk yolları kapatıldığı için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde davanın götürülmesi bekleniyor.