Cengiz Holding'den Eskişehir'e yeni İliç inşası
Eskişehir’de “Alpagut-Atalan Altın-Gümüş Maden Ocağı ve Zenginleştirme Tesisi” projesi için Cengiz Holding kolları sıvadı. Madenin kurulması plalanan alan yeni İliç'lere davetiye çıkaracak.
Fotoğraf: ANKA
Deniz TEPE
Eskişehir
Eskişehir’in Tepebaşı ve Mihalgazi ilçelerine bağlı Alpagut ve Atalan Mahallesi’nde yapılması planlanan “Alpagut-Atalan Altın-Gümüş Maden Ocağı ve Zenginleştirme Tesisi” projesi için Cengiz Holding kolları sıvadı. Maden alanı İliç’te yaşanan maden faciasından daha büyük bir felakete davetiye çıkarıyor. Alanda insan sağlığına zarar verecek olan maden aynı zamanda tarım alanlarını da yok etme riskini barındırıyor.
Cengiz Holdingin çevresel etki değerlendirme (ÇED) başvuru dosyasını Eskişehir Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğüne teslim etmesinin ardından köylülerle toplantılar düzenleyen Eskişehir Kıymetlidir Platformunun bileşenlerinden Eskişehir-Bilecik Tabip Odası Başkanı Dr. Nazan Aksaray ve ESÇEVDER Başkanı Sadık Yurtman ile madene ilişkin konuştuk.
"ALAN İLİÇ’LE ÇOK BENZER"
Cengiz Holdinge bağlı Eti Bakır AŞ’nin yıllardır bölgedeki ormanları, tarım alanlarını yok ederken insan sağlığını da hiçe saydığının altını çizen Nazan Aksaray, şirketin ocak 2024’te ÇED başvurusunu durdurmasının seçim öncesi bölge halkının dikkatini çekmemek için olduğunu söyledi. Seçimin geçmesi ile birlikte ÇED sürecinin yeniden hızlandırıldığını söyleyen Aksaray, “Şirket 5 Temmuz 2024 tarihinde ÇED başvuru dosyasını teslim etti. 5 gün sonra halkın bilgilendirme toplantısının 15 Ağustos’ta olacağı duyuruldu” dedi. Maden tesisinde kullanılacak siyanürlü liç yönteminin tüm aşamalarının zararlı olduğuna dikkat çeken Aksaray, “Yapılmak istenen maden ocağında, siyanürlü liç yönteminin yanı sıra patlatmalı açık ocak işletmeciliği ile altın ve gümüş çıkarılması hedefleniyor. Bu yöntem 9 işçimizin can verdiği Erzincan-İliç madeninde kullanılan yöntemlerden biridir. Buradaki bölge de Erzincan İliç’teki bölgeyle benzerlik gösteriyor. Tepeler ve eğimden bahsedebiliriz. Aynı zamanda Sakarya Nehri’ne sadece 4 km mesafede bulunuyor” dedi.
"KÖYLÜLER GÖÇ ETMEK ZORUNDA KALABİLİR"
Maden nedeniyle bölgedeki doğanın, tarım arazilerinin, su kaynaklarının zarar göreceğini ve bölge halkının köylerinden göç etmek zorunda kalabileceğini ifade eden Aksaray, “Bölgede, tarım, hayvancılık, arıcılık yok olacak. Binalarımız hasar görecek, temiz havamız yerini toza bırakacak, yüzyıllardır bu topraklarda üreten halkımız, çaresizce köylerinden göç edecek. İşsizlik, umutsuzluk ve ruhsal rahatsızlıklar olacak” uyarısında bulundu.
"HASTALIKLARA NEDEN OLACAK"
Siyanürün ve ağır metallerin karıştığı zehirli suların Sakarya Havzası’ndaki diğer iller başta olmak üzere Karadeniz’e kadar taşınabileceğine dikkat çeken Aksaray, “Siyanürün yanı sıra toprakta bulunan ve siyanürle temas edince zararlı hale gelen arsenik, kurşun, cıva gibi ağır metaller risk oluşturuyor. Bu zehirli maddeler buharlaşma, yağmur, sızma ve taşma gibi yollarla Sakarya Nehri’ni besleyen yer altı sularına karışacak. Solunum, cilt teması, bulaştıkları içme ve kullanma suları veya besin yoluyla vücuda girecekler. Kan hastalıkları, kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği, akıl hastalıkları, anormal doğumlar, bebeklerde bedensel ve zihinsel gelişme geriliği ve cilt, prostat, karaciğer, mesane, böbrek, akciğer gibi çeşitli kanserlere neden olacaklar. Ayrıca sondaj, patlatma ve taşıma sırasında oluşacak toz da amfizem, KOAH, silikozis, kanser gibi akciğer hastalıklara neden olacak” ifadelerini kullandı.
ALAN 2007 HEKTAR ARTIRILDI
Eskişehir Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği (ESÇEVDER) Başkanı Sadık Yurtman, “Cengiz Holding projeyi yerel seçimlerden önce 3 sefer geri çekti. Yerel seçimleri atlatınca 1 Temmuz’da müracaatını yaptı. Müdürlük, 5 Temmuz’da yani başvurunun 5. gününde 862 sayfayı inceleyip hemen kamuoyu ile paylaştı. Bu kadar kısa zamanda incelenen dosyaya baktığımızda, önceki başvuruda 713 hektar gibi gösterilen alanın, şimdi ise 2740 hektara çıkartıldığı gözüküyor. 15 yıllık bir plan doğrultusunda yılda 12 milyon ton kazı yapılması planlandığını görüyoruz” dedi.
ALAN FELAKETE DAVETİYE ÇIKARIYOR
Sahanın en yüksek noktası bin 285 metreyken en düşük noktası ise 340 metre. ÇED alanı içinde yüzde 40’tan büyük eğim var. Siyanürlü çamur da bir yerde toplanacak. Oradaki eğim vasıtasıyla da mecburen aşağı doğru kayacaktır. Buradaki yapılacak maden araması alanı, İliç’in 4-5 katı büyüklüğünde olduğundan, olası ilk sorunlarla Tekeciler, Alpagut, Atalan, Mihalgazi ve Sakarya Vadisi’nin bulunduğu alan komple zarar görmüş olacak. Orası Türkiye’de 2 yerde bulunan mikroklima özelliğine sahip bir yer ve bu mikroklima özelliği de tamamen yok olacaktır” diye konuştu.
ÇED dosyasında, 28 tane endemik bitki, 61 omurgalı türü ve 128 kuş türü tespit edildiğinin yazdığını ve birinci derece arkeolojik sit alanına 220 metre ve 1800 metre mesafede olduğunun belirtiliyor. ÇED dosyasındaki bu ilgilere dikkat çeken Yurtman, “Yapılan madencilik doğaya, Türkiye’ye, Eskişehir’e bir ihanettir” diyerek Cengiz Holdingin halktan kapora vermek suretiyle arazilerin pazarlıklarına devam ettiğini söyledi.
ÇIKAN ALTININ SADECE YÜZDE 2’Sİ DEVLETE KALACAK
Bölgenin Türkiye’nin narenciye ihtiyacının yüzde 20’sinin ve sebze ihtiyacının büyük bir bölümünün karşılandığını belirten Yurtman, “Bölgede görüştüğümüz köylülerden bazıları ‘Altının yüzde 95’i devlete veriliyor, altın çıkarılsın’ diyor. Yararı olacak mantığıyla olaya yaklaşıyorlar fakat buradaki altının sadece yüzde 2’si beyan usulüyle devlete ödenecek. Bu nedenle de biz oradaki halkla bilgilendirme toplantısından önce görüşerek bilgilendirmek için elimizden gelen çabayı sarf etmeye çalışacağız. İliç’ten daha büyük bir felaket bizi bekliyor. Buna hep beraber karşı koyarak izin vermemeliyiz” dedi.
Yurtman, özellikle ÇED raporunda geçen bir maddeyle, yeni rezervler bulunması halinde kapasite artışı olmaması durumunda yeni ÇED raporu almaksızın üretime devam edilebileceğinin önünün açıldığını belirterek, 15 yıllık planlanan madenin daha da uzatılabileceğini ifade ederek sözlerini sonlandırdı.