23 Temmuz 2024 18:06

TTB İSİH Sekreteri Çelik: "Sıcak sağlık eylem planı"nı uygulamaya koyun

İş kazalarının yaşanmaması için yasal düzenlemenin bir an önce yapılmasını söyleyen Dr. Selçuk Çelik, "6331 sayılı kanunu uygulasalar yönetmeliğe ihtiyaç kalmayabilir" diye konuştu.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Kübra KIRIMLI
Ankara

Mayıs ayı itibariyle başlayan sıcaklar artarak sürüyor. Meteoroloji uzmanları her ne kadar İstanbul için birkaç güne havaların serinleyeceği müjdesini verse de; aşırı sıcaklar hem açık hem de fabrikalarda işçilerin sağlığını olumsuz etkilemeyi sürdürüyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), sadece 2024 yılının ilk 6 ayında en az 878 işçinin yaşamını yitirdiğini duyurdu. Ölümlerin en fazla olduğu alanlar inşaat, yol, tarım gibi açık alanda faaliyet gösteren işkolları. Bu işkollarında yazın artan sıcaklarda çalışmak oldukça zor. 6331 İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği kanununda sıcağa bağlı çalışmaya dair düzenleme henüz mevcut değil. Konuya dair TTB İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kolu Sekreteri Dr. Selçuk Çelik ile konuştuk. İş kazalarının yaşanmaması için yasal düzenlemenin bir an önce yapılması çağrısı yapan Dr. Çelik, "eksik gördüğümüz 6331 sayılı kanunu uygulasalar dahi yönetmeliğe ihtiyaç kalmayabilir" diye konuştu. 

TTB İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kolu Sekreteri Dr. Selçuk Çelik, söze 6331 sayılı kanuna dair değerlendirme ile başlıyor. "Genel anlamda bakacak olursak aslında, 6331 sayılı İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu'nu işçi sağlığı koruması bakımından çok yetersiz buluyor olsak da, bu kanun tek başına işçilerin sağlığının korunması konusundaki sorumluluğu işverene yüklüyor. Yüksek, aşırı sıcaklarda çalışma da bundan muaf değil. Burada önemli olan husus işçinin sağlığını koruması için önemli faaliyetlerin neredeyse tümünün işverenlerin insafına bırakılmasında. Ve sonrasında bu yükümlülüğün denetimine dair herhangi bir faaliyeti görmüyoruz. Bu durum Türkiye'deki işçi sınıfının örgütsüz olmasıyla da birleşince işçi sağlığının korunamadığı, denetimsiz, düzensiz, iş kazaları bakımından Avrupa'da birinci, iş cinayetlerinin sıklıkla yaşandığı ve bu durumun bir normale dönüştüğü çalışma ortamını doğuruyor bize."

"6331 SAYILI KANUNA DAHİ UYSALAR DÜZENLEMEYE İHTİYAÇ KALMAYABİLİR"

Yüksek sıcaklıklarda çalışmaya dair bir mevzuat olmamasının bununla ilgili herhangi bir şey yapılamayacağı anlamına gelmediğini söyleyerek devam eden Dr. Çelik, "6331 sayılı yasa aslında işyerlerinde sağlığın korunmasına dair bir çerçeve sunuyor. Şu şekilde sunuyor bunu; işveren çalışanın sağlığını, işten kaynaklanan sorunlarını ve işten kaynaklı hastalanmayı önlemek yükümlü. Özel durumlara dair hazırlanan bazı yönetmelikler de var. Sıcakta çalışmaya dair benzer yönetmelikler hazırlanabilir. Ama hazırlanmasa dahi 6331 sayılı yasa bu kadar eksik ve hatalı olmasına rağmen; işverenler eğer isterlerse şu çıkarımı yapabilirler; sıcakta çalışma bir sağlık sorunlarına yol açar, işçilerin sağlığı bu durumdan kötü etkilenir ve bunun gerçekleşmesini önlemek gerekir. 6331 sayılı yasa işverene bu yükümlülüğü veriyor. Ama söylediğim gibi bu yükümlülüğün ne derece uygulandığına dair bir denetim mekanizması yok" diye konuştu.

"5 TARIM İŞÇİSİ ÇOCUĞUN ÖLÜMLERİNİN GERÇEK NEDENİ SICAKTIR"

Sıcağa bağlı ölümlerin sayılarının kamuoyuyla paylaşılmadığını söyleyen Dr. Çelik,kaç işçinin bu sebeple yaşamını yitirdiklerini bu haliyle bilmelerinin mümkün olmadığını söyledi. Dr. Çelik, aşırı sıcakların yaz aylarında yaşanan ölümlerin altında yatan sebeplerden biri olduğunu anlattı. "Aşırı sıcaklara en fazla açık alanda çalışan işçiler maruz kalıyor. Tarım işçileri ilk akla gelenler. İSİG Meclisinin yayımladığı Haziran ayı raporunda son bir ayda en az 5 tarım işçisi çocuğun boğularak yaşamını yitirdiğini öğrendik. Burada ilk neden boğulma olarak görülse de aslında bunun kök nedeni aşırı sıcaklardır. Bunlar önlenebilir ölümler olduğu için biz bunları iş kazası olarak değil, iş cinayeti olarak tarifliyoruz."

"KRONİK HASTALIKLAR SICAK HAVALARDA KÖTÜLEŞEBİLİR"

Sahada çalışan hekimlerin işçiler arasında sıcağa bağlı sağlık sorunlarının arttığını gözlemlediklerini anlatan Dr. Çelik, "Sıcak çarpması, kas yorgunluğu, kas yıkımı, ısı krampları ve sıcağa bağlı bayılmalar yaşanabilir. Ve yine sıcağa bağlı kronik hastalıklar kötüleşebilir. Yüksek aktiviteye bağlı kalp krizi tetiklenebilir. Bu yüzden işçilerin aşırı sıcaktan korunması önemli bir işçi sağlığı meselesidir. TTB'nin bu konuda bir talebi var; 'sıcak sağlık eylem planı' hazırlanması. Geçen yıl bu talebimizi iletmiştik ancak buna dair herhangi bir düzenleme yapılmadı. Ne Sağlık Bakanlığı ne de Çalışma Bakanlığı'nın buna dair herhangi bir hazırlık ya da eylem planının olmadığını biliyoruz. En başta söylediğimiz gibi, işverenlerin insafına bırakılmış bir alan. Burada işverenler çıkıp, aşırı sıcaklara dair önlem almıyoruz diyemezler. 6331 sayılı yasa işverene sorumluluğunu net bir şekilde veriyor" diye hatırlattı.

"ÇALIŞMA SAATLERİ VE MOLA SÜRELERİ YENİDEN DÜZENLENMELİ"

Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin aşırı sıcaklarda kronik hastalığı olan işçileri çalıştırmama kararının örnek bir karar olduğunu söyleyen Dr. Çelik, "Çalışma alanlarında gölgelik alanların, klimalı alanların sağlanması lazım. İşçilere ince, güneş ışığını az geçiren, teri dışarı atabilen kıyafetler sağlanmalı. Gün içerisinde özellikle su ve elektrolit kaybını önlemeye dönük su, ayran ve soda gibi içecekler işçilere sağlanmalı. Mola süreleri yeniden düzenlenmeli. Kaynak gibi ağır fiziksel faaliyet gerektiren, aşırı sıcaktan fazlaca etkilenen çalışma alanlarında mola süreleri uzatılmalı ve işçilere vücut sıcaklığını düşürmeyi sağlayacak banyo imkanları sunulmalı. Aşırı sıcaklarda korunmasız bir şekilde açık alanlarda çalışmanın yasaklanmasını konuşmalıyız. Bu dönemlerde çalışma saatleri azaltılmalı ve yeniden düzenlenmeli. Sıcaklarda çalışmanın bir çok yeni riski doğurduğunu ve mevcut riskleri artırdığını görerek kronik hastalıklara sahip işçileri, gebe işçileri korumalı ve çocuk işçiliği önlemeliyiz" dedi.

Gazetemize ulaşan işçiler yaz aylarında fabrikalardaki zorlu çalışma koşullarını aktardılar.

"KİMYASAL ERİYOR, ZEHİR SOLUYORUZ"

Sincan Organize Bölgesi Savunma Sanayii Fabrikasında çalışan bir işçi:

Sıcakta çalışmak hem çalışma isteğimizi hem de sağlığımızı etkiliyor. Öncelikle şunu belirtmeliyim; o kadar çok terliyoruz ki kesin zayıflıyoruz. Çalıştığımız odada kimyasallar var, biz kimyasallarla çalışıyoruz. Kimyasallar sıcaktan eriyor; sürekli keskin bir koku içinde çalışıyoruz. Sanırım bu da sağlığımızı etkiliyor. Zehir gibi bir şeyi soluduğumuzu hissediyoruz. Çok terlememize rağmen, yedekte fazla kıyafet vermedikleri için iki tişört ile çalışıyoruz. İsyan edince bir vantilatör verdiler. Bu kez malzemeler uçuyor ya da bana üflemiyor diye tartışmalar oluyor. Sıcak oluyor dediğimizde de önerdikleri şeyleri duysanız; vantilatörle harikalar yaratacaklarını sanıyorlar. Klima talep ettik; 'burası büyük bir yer, bu alanı soğutmak çok masraf' dediler. Bazen bir şey sormaya mühendisin odasına gidiyoruz cennet cennet. Yalan olmasın artık hep bir şeyler sorasım geliyor.

"ÇALIŞMA ALANLARIMIZ 12 DERECE DAHA SICAK"

OSTİM- 26 yaşında bir cam işçisi:

Sıcak havalar için tasarlanmış iş kıyafetinin olmaması birçok kez pişik gibi durumlar yaşamamıza sebep oluyor. Haliyle çalışırken rahat hareket edemiyoruz. Cam sanayi gibi tehlikeli diyebileceğimiz alanlarda yeterince vantilatör ve fan olmaması; bunaltıcı hallerde olmamıza neden oluyor.  Ve iş kazaları çoğalıyor. Temper makinesi gibi sıcaklığı 600 dereceyi geçen makine göz önüne aldığımızda; fabrikada ortalama sıcaklık 12 derece daha fazla. Böylesine sıcak havalarda 1 serinleme molamızın olması gerektiğini düşünüyorum.

ÖNCEKİ HABER

Cengiz Holding'den Eskişehir'e yeni İliç inşası

SONRAKİ HABER

Vergi paketinde adalet yok

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa