İşten eve, evden işe: Bir gençlik portresi
“Biz babamla devamlı inşaat sektöründe çalışır, evimize bakarız ama hiç tatile gitmedik. Tatilde harcadığımız parayı daha çok çalışarak telafi etmek zorunda kalacağız.”
Oto sanayide çalışan genç bir işçi | Fotoğraf: MA
Ozan DEMİR
Eskişehir
Eskişehir’de işçi ve emekçilerin yoğun yaşadığı mahallelerinden biri olan Gültepe Mahallesi’ndeki genç arkadaşlarımıza yaz planlarının olup olmadığını, bu yaz tatile çıkıp çıkmadıklarını ve tatile gidememişlerse bunun nedenlerini sorduk. Röportaja katılan arkadaşlarımızın çoğunluğunu genç işçiler oluştururken, neredeyse hiçbirinin tatile gidemediğini ve temmuzda ücretlere zam istediklerini gördük.
Günün sıcak saatlerinin henüz sonlandığı vakitlerde mahallede dolaşırken liseyi bırakıp çalışmaya başlayan Vedat’la karşılaşıyoruz. Okulu niçin bıraktığını sorduğumuzda şu yanıtı alıyoruz: “Okusam da bir şey olmayacak zaten, onun için ben de bıraktım.” Vedat, 16 yaşında olmasına rağmen ailesini geçindirebilmek için babasıyla birlikte inşaatta çalışıyor. Vedat’a “Hiç tatile gittin mi?” sorusunu sorduğumuzda, “Hayır, hiç gitmedim. Genelde hep çalıştığımız için ve maddi sorunları göz önünde bulundurduğumuzda da bunun pek mümkün olmayacağı gözüküyor. Bunun yerine köye gezmeye gidiyoruz ailemle, ama orada da yine çalışmak zorunda kalıyoruz” cevabını veriyor.
Bu soruya verilen cevap bize gösteriyor ki yaşamımızı sürdürebilmek için çalışmaktan, çalışma koşullarının ağrılığından bir tatil yapma fırsatı bile bulamıyoruz. Konuşmamız devam ederken Vedat, istediği zaman tatile gidebilen bir kesim insanla olan farklarını açıklıyor ve ekliyor: “Onların babası zengin, bizim öyle bir fırsatımız yok. Biz hep çalışmak zorunda olduğumuz için, bırak ülke değiştirmeyi, şehir bile değiştiremiyoruz”
TATİLE GİDEBİLMEK İÇİN TEMMUZDA ÜCRETLERE ZAM!
Bu yazın ana gündemlerinden olan temmuz zammını Vedat’a da sorduk. “Tabii zam olursa belki bir şeyler biriktirip biz de farklı bir yere gidebiliriz. Özellikle asgari ücretle çalışan işçiler için çok daha iyi olurdu, en azından bir fırsatları olurdu.” Maddi sıkıntılardan dolayı tatil yapamayan milyonlarca gençten bir tanesi olan Vedat, “Ailem ben, annem ve babamdan oluşuyor. Ben ve babam çalışıyoruz sadece. Biz babamla devamlı inşaat sektöründe çalışır, evimize bakarız ama hiç tatile gitmedik. Aslında biraz zorlasak belki birkaç güne bir yere gidebiliriz ama çok pahalıya patlar bize, yani tatilde dinlenmek ve eğlenmek için harcadığımız parayı ve süreyi bu sefer daha çok çalışarak telafi etmek zorunda kalacağız” diyor ve sözlerini sonlandırıyor.
Mahallede yürümeye devam ederken iş çıkış saati olduğundan, servislerinden inen iki genç işçiyle sohbet etme fırsatı buluyoruz. Ceren 21, Elif ise 23 yaşında. İki yakın arkadaş, LC Waikiki lojistik deposunda çalışıyorlar. “En son ne zaman tatile gittiniz?” sorumuza Ceren, “Ben geçen sene gittim” diyerek cevap verirken Elif, “Nisan ayında kısa bir süreliğine şehir dışına çıktım” diyerek yanıtlıyor. Her iki genç kadın da o dönemde çalışmadıklarını belirterek, “Bir fırsat bulup kısa süreliğine gittik” ifadelerini kullandılar. Bu durum, haftanın nerdeyse tüm günlerine yayılan haftalık çalışma saatlerinin ve yıllık izinlerin karşılaması zor şartlarının yarattığı ağır tabloyu özetliyor sanki. “Tatilinizi planlarken nasıl bir süreç izliyorsunuz” diye sorduğumuzda her ikisi de “Gideceğimiz yerleri önceden planlıyoruz, konaklama yeri, yeme-içme gibi temel ihtiyaçlarımızı planlayıp en masrafsız seçeneğe kafa yorarak gidiyoruz” şeklinde cevap verdiler. Temmuz zammını hatırlattığımızda ise şu yanıtı aldık: “Maaşa zam olursa diğer her şeye yine zam gelecek, bir cebimize koyup diğer cebimizden alacaklar. Olursa zam iyi olur, belki daha sağlıklı bir tatil planı yapabiliriz ama bu pek mümkün görünmüyor.”
“ÜCRET, TATİLİ HAYALLERE HAPSEDİYOR”
Barış aslen Adanalı, 6 yıldırsa Eskişehir'de yaşıyor. Eskişehir Tıp Fakültesi Hastanesi’nde hasta bakıcılığı yapıyor. En son ne zaman tatile çıktığını sorduğumuzda, “Ben en son 4 yıl önce tatile çıkabildim, daha sonraki süreçte hiç çıkmadım. Çalışma ve yaşam koşullarımız gençleri fabrika, atölye veya başka iş kollarına sıkıştırıp kendimize özel bir zaman bile yaratmamıza izin vermiyor. Çalışma saatlerinin uzunluğu ve yoğunluğu tatil hakkımız ortadan kaldırıyor, sadece çalışma saatlerimiz de değil, çalıştığımız yerlerde harcadığımız emek ve o emeğe karşı aldığımız ücret birbirini karşılamadığından dolayı tatil sadece bir hayal veya uzak bir plan olarak kalıyor” dedi. Tatil hakkı ve buna gençlerin ulaşımı konusundaysa “Tabii ki herkesin ihtiyacı olan bir hak, gidip gezip dinlenmek her insana iyi gelir. Ama maalesef ülkemizde ekonomik sıkıntılardan dolayı çoğu kişi bu haktan mahrum kalıyor, özellikle biz gençler mağdur oluyoruz. Ülkemizde bir tarafta günübirlik ülke değiştiren, ıstakozlar, karidesler yiyen bir sermaye grubu varken, diğer yandan 4 yılda bir zar zor bir tatil yapan ya da o fırsatı bile bulamayan bir grup var. Bugün gençler bu iki grubun farkında olup kendilerine dert ediniyor” yorumunu yaptı. Diğer arkadaşlarımıza da sorduğumuz temmuz zammının onun için ne ifade ettiğini yönelttiğimizde Barış da diğer gençler gibi, “Temmuz zammı mecburi, her şeye bu kadar zam gelirken maaşa da zam gelmeli, belki bu zamla tatil yaparım” diyor ve sohbetimizi noktalıyoruz.
Gültepe’de karşılaştığımız diğer bir genç olan Abdullah ile devam ediyoruz. Abdullah aslen Mardinli, Eskişehir’de okuyor, yaz aylarındaysa çalışıyor.
Abdullah, daha önce diğer gençlere sorduğumuz sorulara, “Vakit ve ekonomik tarafını karşılayamadığımdan hayır, daha önce hiç tatile çıkmadım. Tatil için zaman bulduğumda ise çalışmak zorunda kalıyorum. Ekonomik durum da pek iyi değil. Yaz aylarında düzenli olarak çalıyorum. Ancak buna rağmen tatil için bütçe ayıramıyorum. Hiç çalışmadan yurt dışına dahi tatile gidenler var. Bu durumun adaletsiz olduğunu düşünüyorum. Tatil imkanlarına sahip olabilmemiz için ekonominin düzeltilmesi şart. Ülkemizde gençlere tatil hakkı bile çok görülüyor ve ekonomik yetersizlikler nedeniyle çalışmaya mahkûm ediliyoruz. Kendi zevklerimiz için değil, geçinebilmek için bütçe ayırıyoruz. Bu koşullara rağmen, hükümetin işçi ve halkın taleplerine karşı duyarsız kaldığını düşünüyorum” cevaplarını veriyor.
Sohbetimize dahil olan Mustafa, liseyi bitirdikten sonra üniversite sınavına girmiş ama herhangi bir üniversiteye yerleşemediği için çalışmaya başlamış. Şu an garsonluk yapan Mustafa, tatilin herkesin hakkı olduğunu ancak herkes için ulaşılabilir olmadığını dile getiriyor: “Tatil tabii ki herkesin hakkı fakat herkesin hakkı olamıyor maalesef. İnsanların hayatlarını idame ettirmek dışında tatil için de çalışıyorlar ki bu yüzden tatil çalışanlar için önemli bir yer tutuyor. Ama tatil üzerine bütçe ayarlamadan gitmek mümkün değil. Tatil için para biriktirmek için ciddi çaba sarf ediyorum, bazen arkadaşlarımla dışarı çıkmak veya harcama yapmak yerine tasarruf yapıyorum.” Sonuç olarak, Mustafa’nın tatil yapabilmek için gösterdiği çaba, pek çok çalışan gencin hem hedeflerine ulaşmadaki zorluklarla hem de yaşamın günlük zorluklarıyla nasıl başa çıktığını gösteriyor.