Ya özelleştirme ya can güvenliğimiz!
Yalnızca Özge ve İnanç değil, son 1 ay içerisinde 17 kişi Elektrik şirketlerinin kâr hırsı ve iktidarın bilinçli ihmali sonucu hayatını kaybetti.
Fotoğraf: Bahar Emreoğlu
Selin KURŞUN
İzmir Demokrasi Üniversitesi
Geçtiğimiz günlerde bir sınıf arkadaşımızı ve onu kurtarmak isteyen birisini herhangi bir günlerinde yolda yürüyorlarken elektrik çarpması sonucu kaybettik. Bu olay hepimizi çok sarstı ve üzerine yorumlar yapıldı, öfkeler parladı. Ancak bu yaşanan olaylar için yalnızca üzülmemiz, öfkelenmemiz yetmiyor, olanların nedenini ve çözümünü konuşmamızı da zorunlu kılıyor. Yaşadığımız her alanda daha güvensiz bir hale geliyoruz, hayatlarımızdaki her türlü şey daha da niteliksiz bir hale gelmeye başlıyor, zaman geçtikçe teknolojinin ve çağın bize getirmesi gereken her türlü yenilik ve konfor kâr ve rant odaklı anlayış sebebiyle bize ulaşmıyor, ulaşsa da kısıtlı ulaşıyor.
Bugün geldiğimiz noktada elektrik enerjisinin üretiminde, dağıtımında, tüketiminde gittikçe özelleştirmeler artmaktadır. Özel şirketler buralarda hakimiyetini arttırmakta ve tekelleşmekteyken toplam elektrik üretimi içinde kamu payı yıllardan beri gittikçe azalmaktadır. Türkiye’de özelleştirme çalışmaları 1984 yılında başlamış ve yeni tesislerin özel şirketler tarafından satın alma garantili olarak yapılmaya başlanması ve mevcut bazı tesislerin işletme hakkının devredilmesi yoluyla kamunun payı gerilemiştir. 2001 yılında elektrik enerjisi kamu hizmeti yükümlülüğü olmaktan çıkartılmış ve bunun sonucunda elektrik piyasa ürünü haline getirilmiştir. Devlet yatırım yapmamış, yeni tesislerin tamamı özel şirketler tarafından yapılmış ve halen kamu elinde bulunan mevcut tesislerin önemli bir bölümü de özelleştirilmiştir. 1994'te TEAŞ ve TEDAŞ kurularak üretim ve iletim hizmetleri TEAŞ'a, dağıtım hizmetleri ise TEDAŞ'a verilmiştir.1993 yılında kurulan TEAŞ, 2001 yılında yeniden düzenlenmiştir ve Türkiye Elektrik İletim A.Ş.(TEİAŞ), Elektrik Üretim A.Ş.(EÜAŞ) ve Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt A.Ş.(TETAŞ) adında üç iktisadi devlet teşekkülü oluşturulmuştur.
KAMU TESİSLERİ BİR BİR ÖZELLEŞTİRİLDİ
Elektrik üretimindeki paylar ve düzenlemelere çok kısaca baktığımızda bile pek çok sorun göze çarpmaktadır. Türkiye’de 2023 yılında toplam elektrik üretiminin %43,4’ü EÜAŞ’a bağlı santraller tarafından, geri kalan ise özel şirketler tarafından gerçekleştirilmiştir. Üretim tesisi lisanslarında gerektiği gibi denetleme yapılmamaktadır, cezai yaptırımlar uygulanmamaktadır. Elektrik üretim planlarının toplum çıkarlarını gözeterek sürdürüldüğü bir durumdan çok uzaktayız. Buradaki tek ölçüt yatırımcıların kar beklentileri olup yapılan projeler yatırımcıların kar beklentilerini karşılamak üzere dizayn edilmektedir.
5 Yıllık Elektrik Enerjisi Üretim Kapasite Projeksiyonu Raporu’nun TEİAŞ tarafından hazırlanıp, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından onaylanacağı kesin hükmü bulunmaktadır. EPDK’nin yasal görevi elektrik sistemi ile ilgili düzenlemeleri yapmak ve katılımcıları denetlemektir. Bu raporun EPDK tarafından onaylanacağı hükmünün kaldırılması gerektiğine dair ayrıntılar EMO’nun enerji görünümü raporunda detaylandırılmıştır. EPDK, yalnızca verilen lisansların sayısını ve kurulması hedeflenen kapasiteleri önemsemekte ve özel sektör yatırımcılarının lisans alan projelerini hayata geçirmesini beklemektedir.
ÖZELLEŞTİRMELER SONUCU NİTELİKSİZLİK ARTTI
Yönetmeliğe göre elektrik şirketlerine dair pek çok şey sınırlandırılmamıştır. Örneğin elektrik dağıtım şirketleri sorumlu oldukları bölge için tedarik şirketlerinin 5 yıllık süre ile talep edecekleri miktarın tahminini yapmalılardır. Bu tarif edilen talep tahminlerinin geleceğe yönelik Türkiye toplam elektrik üretim yatırımları için bir sınırlama veya politika oluşturma durumu söz konusu değildir. Oysa elektrik üretim yatırımlarının da belli bir disiplin dahilinde yapılması için politikalar geliştirilmelidir.
Elektrik dağıtımı da üretimi gibi yıldan yıla özelleştirilmiştir. Kamu teşebbüsü TEDAŞ, 21 bölgeye ayrılarak özelleştirme çalışmaları yapılmış ve 2014 yılında özelleştirilme çalışmaları tamamlanmıştır.
Dağıtım sektöründeki tüm bölgeleri özelleştirmesinin ardından, TEDAŞ’ın dağıtım sektöründeki görevi sona ermiştir. Yeni dönemde de şirketlerinin kısmi denetimi ve performanslarının takibi yönünde, EPDK ile görev paylaşımı içinde faaliyetini sürdürmektedir. Dağıtım sisteminin özelleştirilmesinin pek çok sonucu olmuştur. Örneğin hizmet kalitesinin iyileştirilmesi şirketlerin keyfine bırakılmıştır. Bunun sonucunda denetim gittikçe azalmış duruma gelmiş, kâr marjı ne kadar fazla olacaksa projeler böyle sürdürülmüştür. Yalnızca Özge değil, son 1 ay içerisinde 17 kişi elektrik dağıtım şirketlerinin gerekli malzemeleri kullanmaması, izolasyon hataları yapmaları, güvensiz hatlar döşemeleri nedeniyle hayatını kaybetmiştir.
Üstelik özelleştirmenin kendisinden kaynaklanan maliyetler de tarifelere yansıtılmıştır. Elektrik üretiminde dışa bağımlılık da özelleşmelerle yıldan yıla artmış olup bunun bir sonucu olarak elektrik fiyatları resmi enflasyon oranlarından çok daha fazla oranlarda yükselmiştir, enerji yoksulluğu yaygınlaşmıştır.
KAMULAŞTIRMAZSAK DEĞİŞİKLİK OLMAYACAK
Elektrik kaçaklarının olmasının zemininde yatan sorun kullandığımız elektriğin her bir aşamasındaki özelleştirmelerin bütünündedir. Elektriğe dair sorunlar her açıdan gittikçe büyümeye devam ediyor. Günümüzde sağlık, eğitim, sanayi, tarım, ulaşım vs. tüm sektörlerin devam etmesi elektriğin varlığına bağlıdır. Kâr amacıyla insan hayatını hiçe sayan pek çok kişi yakalandı, ancak daha fazlasının yapılmasına ihtiyaç var. Uygulanan/uygulanmayan yükümlülüklerin ve elektriğin bize ulaşmasındaki her bir aşamanın işleyişinin değiştirilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda planlama, yatırım, üretim, iletim, dağıtım ve tüketim aşamalarındaki bütün elektrik işleri kamu yararı gözetilerek, doğrudan kamu eliyle ve çok sıkı bir denetimle üretilip tüketime sunulmalıdır. Elektrik üretimi ve dağıtımı şirketlerin inisiyatifine teslim edilmeyerek en uygun malzemelerle, çevreye en az zararı verecek şekilde düzenlenmelidir. Hayatlarımızdaki alanların kâr marjı fazla olacak şekilde değil, olabilecek en nitelikli şekilde dizayn edilmesinin yolu tekelleşen elektrik üretim ve dağıtım şirketlerinin denetlenmesi ve özelleştirmelerin engellenmesiyle mümkün olabilir. Aksi halde bu gidişat hayatlarımızı her an her anlamda tehdit etmemeye devam edecek.