24 Temmuz 2024 13:00

116 yıldır bitmeyen istibdat, bitmeyen mücadele

24 Temmuz'un Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü ilan edilmesinden bu yana geçen 116 yılda ne istibdat dönemindeki gibi sansür sona erdi, ne de gazetecilerin verdiği mücadele bitti.

Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş / Evrensel

Paylaş

Gözde TÜZER

63 gazeteci Devlet Bahçeli tarafından hedef gösterildi… 2023 yılında, MLSA gözlemcilerinin takip ettiği davalarda 23 gazeteci, toplamda 67 yıl 8 ay 12 gün hapse mahkum edildi… Türkiye medyasından 10 gazetenin 80 nüshası incelendi, 66 haberden 21’inde nefret söylemi tespit edildi... Gazetecileri de hedefe koyabilecek, tanımı belirsiz “etki ajanlığı” düzenlemesi 9. Yargı Paketi’ne dahil edilmeye çalışıldı… RTÜK 3 ayda 29 milyon TL ceza kesti ayrıca RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, Prime Video'da yayımlanan “Sosis Partisi: Gıdatopya” animasyonuna yasal inceleme başlatıldığını duyurdu… Whatpadd’i erişime engelleyen tek ülke Türkiye oldu…

Türkiye 24 Temmuz Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü’ne işte bu koşullarda girdi.

İkinci Meşrutiyet’in ilan edildiği 1908 yılının 24 Temmuz’unda İstanbul gazeteleri sansür memurlarını içeri almayı reddetti. Bugün Türkiye’de 1948’den 1971’e kadar “Basın Bayramı” olarak kutlandı. 1971’den sonra ise 24 Temmuz “Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü” olarak tarihe geçti. Ancak aradan geçen 116 yılda istibdat dönemini anımsatan uygulamalar, sansür ve otosansür devam ederken, mücadelede de çok bir şey değişmiş görünmüyor. Zira gazeteciler ve basın meslek örgütleri hala “Gazetecilik suç değildir” diyor.

63 GAZETECİ HEDEFTE

Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü’ne girerken Türkiye’de en çok dikkat çeken konu MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin gazetecileri hedef göstermesi oldu. Sinan Ateş cinayeti davasına ‘suçtan zarar gören’ olarak katılma talebinde bulunan MHP, başvuru dilekçesinde aralarında 154 kişinin ismini vererek mahkemeye çağrılmasını istedi.  Gazeteci Barış Terkoğlu’nun köşesine taşıdığı listede 63 gazetecinin de yer aldığı ortaya çıktı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise 23 Temmuz’da yaptığı açıklamada “Dosya elimizde, günü geldiğinde eyleme de geçilecektir” dedi.

"ETKİ AJANLIĞI" DÜZENLEMEK İSTEDİ

Deprem ve seçim süreçlerinde gazetecilere açılan “dezenformasyon” davalarına bel bağlayan iktidar, uluslararası fon sayesinde yayın yapan medya kuruluşları ve gazetecileri de hedefe koyabilecek, tanımı belirsiz “etki ajanlığı” düzenlemesini 9. Yargı Paketi’ne dahil etmeye girişti. Ancak hak örgütleri, muhalefet partileri ve gazetecilik örgütlerinin tepkisi sonucu girişime şimdilik son verildi.

314 GAZETECİ, 233 DAVA, 67 YIL HAPİS CEZASI

BİA Medya Gözlem raporunun Nisan-Haziran ayı arasındaki verilerine göre; son üç ayda en az 12 gazeteci gözaltına alındı, 11 gazeteci saldırıya uğradı, 6 gazeteci tehdit edildi, 17 gazeteci Cumhurbaşkanına hakaret sanığı oldu, en az 2 bin 970 içerik engellendi.

2023 yılında, MLSA gözlemcilerinin takip ettiği 233 davada, 314'ü gazeteci olmak üzere toplam 1,646 kişi yargılandı. Bu davalarda 23 gazeteci, toplamda 67 yıl 8 ay 12 gün hapse mahkum edildi. 29'u gazeteci olan 30 sanık tutuklu yargılandı. Ankara'da 11, Diyarbakır'da ise 15 gazetecinin tutuklanması, oranların yükselmesinin sebebi... Gazetecilere en sık "terör örgütü propagandası", "terör örgütü üyeliği" ve "terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerini hedef göstermek" suçlamaları yöneltildi. Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın (TGS) 2023-2024 Basın Özgürlüğü Raporu'na göre de son bir yılda en az 14 gazeteci cezaevine girdi. Bugün itibarıyla 16 gazeteci gazetecilik faaliyeti nedeniyle cezaevinde.

RTÜK’TEN 24 TEMMUZ’DA DA SANSÜR

“İktidarın sopası” RTÜK tarafından basın yayın kuruluşlarına 38 ayrı idari para cezası verildi, toplamda kesilen ceza tutarı 40,744,956 TL. Cezaların büyük oranı bağımsız televizyon kanallarınaydı. Hatta 24 Temmuz’da da yeni bir sansür haberi geldi. AA’nın aktardığına göre; Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin, uluslararası yayıncı Prime Video'nun Türkiye katoloğunda yer alan "Sosis Partisi: Gıdatopya" isimli animasyon yapımı için yasal inceleme başlatıldığını duyurdu. Şahin, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “toplumu güçlü kılan ve ayakta sağlam bir şekilde tutan inanç ve kültürel değerlerin” hedef alındığını iddia etti.

2023’TE 219 BİN 59 URL İÇİN ERİŞİM ENGELİ

Free Web Turkey raporuna göre; 2023 yılında 219 bin 59 URL için erişim engeli kararı verildi. Bunların 197 bin 907’si alan adı, 14 bin 680’i haber, 5 bin 641’i sosyal medya paylaşımı, 743’ü sosyal medya hesabı ve 38’i de Google yorumlarıydı. Son engellemelerden biri 16 Temmuz’da yaşandı. Hikaye ve şiir paylaşım platformu Wattpad, erişime kapatıldı. Engelli Web’in aktardığına göre Wattpad, Ankara 10’uncu Sulh Ceza Hakimliği’nin kararıyla erişime kapatıldı. Bilişim hukukçusu Prof. Dr. Yaman Akdeniz engele ilişkin şunları kaydetti: “Wattpad’i herhalde dünyada erişime engelleyen ilk ülke olduk” dedi.

NEFRET SÖYLEMİ HER YERDE

IPS İletişim Vakfı/bianet, "Türkiye Yazılı Basınında Nefret Söylemi" raporunu yayımladı. Türkiye medyasından 10 gazetenin 80 nüshasını inceleyen vakıf, 66 haberden 21’inde nefret söylemi tespit etti. Bu 21 haberde LGBTİ’ler ve mülteciler beşer, Yahudiler dört, Kıbrıslı Rumlar üç, Yunanlar, Araplar ve Ruslar iki, Ermeniler bir kez “nefret söylemi”nin öznesi durumundaydı.

Türkiye’de haberciye baskılar ve hukuk güvencesinin asgariye inmesi gibi sorunlar kronikleşti. Bu yıl, 180 ülkenin yer verildiği RSF Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ne de yansıdı. 158. sırada gösterilen Türkiye, yedi sıralık ilerlemesini, sadece kimi ülkelerdeki “daha kötü”ye gidişe borçlu!

"BAYRAM" DEĞİL "MÜCADELE GÜNÜ"

Basın meslek örgütleri 24 Temmuz’un “bayram” değil “mücadele günü” olduğunu vurguladı. 

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), yayınladığı açıklamada “Gazetecilere yönelik saldırıların cezasız bırakılması, saldırı çıtasını her geçen gün bir basamak yukarı taşıyor. Tehditler ve hedef göstermeler endişe verici boyutlara ulaşıyor. Halkın haber alma hakkı ve kamu yararı için çalışan gazetecilerin 116 yıllık mücadelesi bugün de sürüyor. Bugünün sansür memurlarını ancak dayanışma ile medyadan gönderebileceğimizi unutmayalım” dedi.

Çağdaş Gazeteciler Derneği Yönetim Kurulu iseAbdülhamid istibdadını bitiren İkinci Meşrutiyet'in ilanıyla sansürden büyük oranda kurtulan gazeteciler o günden bugüne iktidardaki veya iktidar dışındaki siyasi aktörlerin hep hedefinde oldu, bugün de olmaya devam ediyor” ifadelerini kullandı. ÇGD açıklamasına şöyle devam etti: “Günümüzde sansür birçok şekliyle mesleğimizin tehdit eden çok yönlü bir unsurdur. Sansür sadece bir haberin engellenmesi değildir. Patronların siyasetle ilişkisi, gazetecilerin sendikasızlaştırılması, gazetecilerin kazanılmış haklarının her geçen gün yok edilmesi, güvencesiz ve düşük ücretlerle çalıştırılması, haber yazdığında başına bir iş geleceği endişesi, hak ettiği halde basın kartı verilmemesi, davalar, soruşturmalar, tutuklamalar da sansürdür. Bu zor şartlar içinde onurlu şekilde mesleğini yapmaya çalışan tüm meslektaşlarımızın "mücadele gününü" kutluyor, tüm gazetecileri ve halkımızı sansürün karşısında birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.”

"BAĞIMSIZ BASIN SUSTURULMAYA ÇALIŞILIYOR"

Basın Konseyi “Bu yıl da maalesef 'Gazeteciler ve Basın Bayramı' olarak kutlamaktan çok uzaktayız. Osmanlıda İkinci Meşrutiyetin ilan edilmesiyle özgürlüğüne kavuşan Türk basını, 116 yıl sonra istibdat dönemini anımsatan bazı uygulamalara, sansüre ve otosansüre maruz kalıyor" açıklamasını yaptı. Basın Konseyi “Kamu kaynaklarını kullanarak medyanın yüzde 90’ını tam kontrolüne alan iktidar, özerkliğini yitiren RTÜK ve BİK ile siyasallaşan yargıyı kullanarak, bağımsız ve özgür basını susturmaya çalışıyor” ifadelerini kullandı.

BİA Medya Gözlem Raportörü ve RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu’nun hazırladığı “Bia Medya Gözlem/Nisan-Mayıs-Haziran 2024” raporuna göre ise; “Yargı, televizyon yorumcuları ve diğer gazetecilere yönelik özellikle MHP gibi politik çevrelerden gelen tehditlere seyirci kalıyor. Gazetecilere yönelik suçlarla mücadele, yargının pasif tutum alması nedeniyle sekteye uğruyor.”

"CİNAYETLERİ İŞLEYENLER GAZETECİLER DEĞİLDİR"

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu ise MHP’nin hedef gösterdiği gazeteciler için bir açıklama yayımlayarak “Bugüne kadar gazetecileri tehdit ederek, hedef göstererek, yaralayarak ve öldürerek kimse bir yere varamamıştır. Gerçekler saklanamamıştır. Cinayetleri işleyenler gazeteciler değildir” dedi. TGC şöyle devam etti: “Üyelerimiz ve meslektaşlarımıza yönelik her türlü şiddet eyleminin sorumluları bellidir. Meslektaşlarımızın başına gelecek her türlü olumsuzlukta hedef gösterenleri, olaylarda adı geçenleri sorumlu tutacağımızı kamuoyunun bilgisine sunarız. İktidara ve muhalefete basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünün korunması için sağduyu çağrısında bulunuyoruz. #Gazetecilik suç değildir.”

"BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ, İŞÇİLERİN ÖNCELİKLİ SORUNLARINDANDIR"

Siyasi partiler de 24 Temmuz’a dair yaptıkları açıklamalarında “Sansüre karşı basın özgürlüğü için mücadeleden vazgeçmeyeceğiz” vurgusu yaptı. 

Emek Partisi Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada “Basın emekçilerinin, halkın haber alma hakkının üzerinde engeller, doğru bir habercilikte ısrar eden basın kurumları üzerindeki baskılar son bulmamıştır” dedi.

Bugün "darbe ile mücadele" adı altında, özünde kendi iktidarını pekiştirmek amacıyla yeni bir anayasa için sondaj yapan AKP iktidarının, darbe dönemlerini aratmayacak kadar ağır bir sansür rejimini hakim kıldığına dikkat çekilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“AKP iktidarının, işçi grevlerini en çok yasaklayan iktidar olmasıyla halkın haber alma hakkı karşısında aldığı tutum birbirini tamamlar niteliktedir. Basın, ifade ve örgütlenme özgürlüğü bir bütündür. Bunların olmadığı bir siyasal rejimde demokrasiden söz edilemez. Halkın haber alma hakkı ile basın özgürlüğü arasındaki kopmaz ilişki, basın özgürlüğü mücadelesinin sadece gazetecilerin ve basın örgütlerinin meselesi olmadığını da bize hatırlatır.

Halkın vergileriyle sağlanan bütçeden iktidarı destekleyen yayın organlarına resmi ilan ve reklam yoluyla teşvikler dağıtılırken, işçi ve emekçilerin sesi olan basının resmi ilan hakkının Basın İlan Kurumu tarafından iptal edilmesi, açık bir sansürdür.

Bu ülkenin işçi ve emekçileri, sömürünün olmadığı, özgür bir ülkeye sahip olma hedefi ile mücadele ederken, bunu basın özgürlüğünün olmadığı bir ortamda gerçekleştiremeyecekleri açıktır. Dolayısıyla basın özgürlüğü, işçi ve emekçilerin öncelikli sorunlarındandır.

Partimiz, işçi ve emekçileri, basın özgürlüğü için mücadeleye çağırırken, sansürün tamamen ortadan kalktığı bir ülke için mücadele etmekten de asla vazgeçmeyecektir.”

"SANSÜR HİÇ SONA ERMEDİ"

DEM Parti Basın Yayın ve Propaganda Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel imzasıyla yayımlanan açıklamada ise “Abdülhamit Döneminin baskılarına karşı gazetecilerin yürüttüğü mücadele ve elde edilen kazanımlar elbette önemlidir; ancak o tarihten bu yana Türkiye basınında sansür hiçbir zaman bütünüyle sona ermedi, basın üzerindeki baskılar hiç bitmedi. Basına yönelik saldırılar da basın özgürlüğü mücadelesi de hep var oldu. Sadece son 22 yıllık AKP iktidarında basına yönelik gerçekleşen saldırılar ile buna karşı mücadele bile bunun kanıtıdır” denildi.

KARACA: ONURLU GAZETECİLİK HUKUK SOPASIYLA SİNDİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR

TBMM Başkanvekili ve CHP Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü'nde yayınladığı mesajda gazetecilik yapmak isteyenlerin hukuk sopasıyla sindirilmeye çalışıldığını söyledi.

Karaca mesajında, belli kesimin saray korumasında faaliyet yürüttüğüne dikkat çekerek şunları söyledi; "Bir zümre sarayın korumasındaki konforlu alanında, iktidar güdümünde habercilik faaliyetlerini yürütürken, sansür ve baskıya direnen, yalnızca halkın haber alma hakkını gözeten ve onurlu gazetecilik yürütmek için mücadele veren başka bir zümre ise hukuk sopasıyla sindirilmeye çalışılıyor."

"RTÜK ve Basın İlan Kurumu eliyle cezalar ve basın ilan gelirlerinden mahrum bırakılıyor" diyen Karaca, "Konforlu gazeteciliğin yerine onurlu gazeteciliği ayakta tutan tüm basın emekçilerine selam olsun" ifadelerini kullandı. Karaca sosyal medya paylaşımında "Basın hürdür, sansür edilemez" ibaresinin yer aldığı Anayasa 28. Maddeyi hatırlattı. 

ÖNCEKİ HABER

Sıcak haziranın nedeni iklim değişikliği

SONRAKİ HABER

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: OVP'yi eylülde güncelleyeceğiz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa