Herkesin aklında aynı soru: Nasıl geçineceğiz?
İstanbul’un Esenyurt ilçesinde yaşayan emekçilerin aklında çalışırken de izin günlerinde de aynı soru var: “Nasıl geçineceğiz?”
Fotoğraf: DHA
Taylan POLAT
Eren SEYREK
İstanbul
İstanbul’un Esenyurt ilçesinde yaşayan emekçilerin aklında çalışırken de izin günlerinde de aynı soru var: “Nasıl geçineceğiz?” Zafer Mahallesi’nde bulunan Recep Tayyip Erdoğan Parkı’nda izin günlerinin ‘keyfini çıkaran’ emekçiler de bir dokun bin ah işit durumunda.
Yevmiyesinin 1300 ila 1400 TL arasında değiştiğini belirten bir inşaat işçisi, her zaman iş olmadığını, ücretinin ise parça parça ödendiğini söylüyor. 6 bin lira kira ödediğini ifade eden işçi, kirasının görece düşük olmasına rağmen geçinemediğini belirtiyor. Çalıştığı şantiyelerdeki bazı patronların sigortasını eksik yatırdığını, işe gir çık yaptırıldığını söyleyen inşaat işçisi, “Patronun biraz üzerine gidip hakkımızı isteyince hemen işten çıkarıp, işten isteyerek ayrılmışsın gibi gösteriyorlar” diyor. Son seçimde ise oy kullanmadığını belirten işçi, “Hükümet değişmez bence, değişse bile yerine kim gelecek ki? 80 milyon insan kutuplaşmak yerine bir olsaydı çok farklı olurdu” diyor.
Konuştuğumuz gün denizden geldiğini ve denizde iki kek, bir suya 50 lira ödediğini vurgulayan işçi, “Bu parayı harcarken bile tuhaf hissettim. Ertesi gün iş olup olmadığını düşünürken stresten başım ağrıyor. Günlük yaşıyoruz. 15 senedir memleketime gidemiyorum. Günü birlik denize gidiyorum” diyor.
"BİR EVİN KİRASI ASGARİ ÜCRET KADAR OLMAMALI"
İktisat mezunu olan, tıbbi malzeme fabrikasında kalite kontrolcü olarak çalışan bir işçi de “Asgari ücret kadar kira verirken, gıda masrafları da kira kadarken geçinmek zor, asgari ücretle yaşıyorsan, mümkün değil” diyor. Temmuz ayının başında kiralarda yüzde 25’lik artış sınırının kalktığını, ev sahibine zam oranıyla ilgili itiraz edemediklerini belirten işçi, kiranın bir asgari ücret kadar olmaması gerektiğini ifade ediyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in kamuda tasarruftan bahsettiğini ancak aslında tasarrufun yapılmadığını dile getiren işçi şöyle devam ediyor: “Hükümet yetkilileri harcamalarını kısmadı. Türkiye’nin yüzde 90’ını çalışan ve dar gelirli kesimler oluşturuyor ama bu kesime yönelik olumlu bir gelişme yok. Bu ülkede çocuğuna ayakkabı alamadığı için intihar eden insanlar da var. Bunun sorumluluğunu kimse almıyor. Şimdi düşündükleri tek şey dışarıdan ithal etmek. Bizde tarım ve hayvancılık temel geçim kaynakları olmasına rağmen hepsini dışarıdan karşılıyoruz. Babam da çiftçilik ve besicilik yapıyor. Hayvanları beslemek çok pahalı. Buna rağmen devlet gerekli desteği vermiyor. Artık besiciler hayvanlarını satıyor. Tarım ve hayvancılık da bu şekilde bitiyor.”
"GEÇİM SORUNU BUNALIMA SOKUYOR"
Vergi adaletsizliğine de vurgu yapan işçi, “Şirketlere yapılan bir vergi indirimi, ülkedeki tüm gençlerin KYK borcunun iki üç katı ediyor. Bazı şirketlerin dünya kadar gelirleri var ama bir bakıyorsun senden daha az vergi ödüyor, böyle bir adaletsizlik olamaz. Bunlara direnen, sorgulayan insan da çok az çünkü ülkede hukuk bitmiş, karşında kolluk kuvvetlerini buluyorsun. Muhalefet iktidarı sert çıkışları ile dizginlemeli ama bizde muhalefet seçimden seçime ses çıkarıyor. Tüm bu sorunlardan sadece iktidar değil, muhalefet de sorumlu” diyor.
Kira, faturalar, yemek derken elde avuçta bir şey kalmadığını dile getiren işçi, özellikle de çocukları olanların geçim sorunu nedeniyle bunalıma girdiğini söylüyor. Bunun üzerine geçtiğimiz günlerde uğradığı baskı ve mobbingden dolayı intihar eden LC Waikiki işçisini duyup duymadığını sorduğumuz işçi, mobbingin artık normalleştiğinden bahsediyor: “Eski iş yerimde hastalık için izin almak isteyen işçiden yöneticisi, hastalık olan yeri için fotoğraf istiyordu…”