03 Ağustos 2024 04:30

Doç. Dr. Yasin Atlıoğlu: Suikastlar ABD’nin İsrail’e hediyesi

İsrail'in Beyrut ve Tahran saldırılarını Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Yasin Atlıoğlu ile konuştuk.

Fotoğraf, Yasin Atlıoğlu'nun kişisel arşivinden alınmıştır.

Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul

İsrail’in, İran ve Lübnan’ın başkentlerine art arda yaptığı suikastların yankısı sürüyor. İsrail önce Beyrut’ta Hizbullah’ın önemli isimlerinden Fuad Şükür’e ve ardından da Tahran’da İran’ın Yeni Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan’ın yemin törenine katılan Hamas Lideri İsmail Haniye’ye suikast düzenledi. Yankısı süren iki saldırıyı Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Yasin Atlıoğlu ile konuştuk.

Atlıoğlu, “Netanyahu, ABD ziyareti sırasında bu iki saldırı için onay almış olmalı, hatta mevcut ABD yönetiminin İsrail’e bu saldırıları kolaylaştırıcı bir destek sağlayarak bir hediye sunduğu söylenebilir” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail’e ilgili açıklamalarını da hatırlatan Atlıoğlu, “Söylem düzeyinde tartışmanın İsrail’i durduramayacağına” vurgu yaptı.

Hamas Lideri İsmail Haniye’nin Tahran’da öldürülmesinin amacı nedir?

Haniye suikastının İsrail açısından iki amacının olduğunu söylemek mümkün. İlki İran-Hizbullah’a yakın Hamas liderlerinin tasfiyesi. Ocak ayında Salih el-Aruri’nin Beyrut’ta iki gün önce de Tahran’da Haniye’nin öldürülmesi bir tesadüf olmasa gerek. İsrail 7 Ekim saldırını bu iki lider aracığıyla girişilen bir İran komplosu olarak görüyordu. İkincisi ise 7 Ekim saldırılarından beri süren çatışmalarda caydırıcılığını ve psikolojik üstünlüğünü yitiren İsrail’in bu durumu tersine çevirmek istemesidir. Nitekim suikastın ardından İran’ın bölgesel gücü sorgulanmaya başlandı. Hizbullah Lideri Hasan Nasrallah da önceki gün yaptığı konuşmada suikastın İran’ın sadece ulusal egemenliğini değil itibarını da hedef aldığını açıkça söyledi.

"HİZBULLAH VE İRAN’A AÇIK BİR MESAJ"

İsrail, neredeyse eş zamanlı olarak hem Lübnan hem İran’ın başkentlerini vurarak ne mesaj vermek istedi?

Eş zamanlı saldırı, Beyrut ve Tahran’da düzenlenen suikastlar, Hizbullah ve İran’a açık bir mesaj. İsrail (Netanyahu hükümeti) diyor ki Gazze’de kullanılan tüm şiddete rağmen istediğimizi elde edemesek ve Lübnan’la doğrudan geniş çaplı bir savaşa girişemesek de suikastla ve istihbarat gücümüzle düşmanı (Hizbullah ve İran) zor durumda bırakabilir, geri adım attırabiliriz. Şu an için işe yaramış gibi görünüyor. Tabii Hizbullah ve İran’ın önümüzdeki günlerde suikastlara vereceği yanıtın kapsamı ve niteliği asıl belirleyici olacak.

Saldırılar Filistinli grupların Çin’in devreye girmesiyle Pekin’de ulusal mutabakata varmasının sonrasına denk geldi, İsrail bununla ne amaçlamış olabilir?

Açıkçası iki olay arasında bir ilişki olduğunu düşünmüyorum. En azından İsrail’in Çin’in bu girişiminden çok daha öncelikli sorunları olduğu aşikar.

İsrail Başbakanının ABD ziyareti sonrasında Tahran’da yapılan suikast ve eş zamanlı Beyrut’a yönelik saldırının olması ne ifade ediyor?

İsrail’in İran topraklarında saldırıları düzenleme kapasitesinin sınırlı olduğunu düşünürsek ABD’nin suikastta istihbarat desteği sağlamış olma ihtimali yüksek. Ayrıca İsrail 7 Ekim’den beri çok cepheli bir savaşla yüzleşmek zoruna kaldı ve ABD’nin desteğine eskisinden daha fazla muhtaç. Dolayısıyla Netanyahu’nun ABD ziyareti sırasında bu iki saldırı için onay almış olmalı, hatta mevcut ABD yönetiminin İsrail’e bu saldırıları kolaylaştırıcı bir destek sağlayarak bir hediye sunduğu söylenebilir.

"ABD’DE BAŞKAN KİM OLURSA OLSUN İSRAİL’E DESTEK SÜRECEK"

Daha önce ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ın İsrail için yaptığı Ortadoğu ziyaretleri sırasında İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırımı tırmandırdığını biliyoruz. Bu bağlamda neler söylersiniz?

ABD’nin Ortadoğu’ya yönelik siyasetinde “İsrail’in güvenliği” vazgeçilmez faktörlerden biri. ABD’de iktidarda kim olursa olsun bu durum pek değişmiyor. Bu bağlamda ABD’nin İsrail’in Gazze’de işlediği savaş suçlarını göz ardı etmesi şaşırtıcı değil. Gelecek seçimlerde kim başkan olursa olsun, İsrail’e olan destek sürecek. Tabii küresel düzeyde ABD’nin İsrail’in Filistin’de uyguladığı şiddeti teşvik etmesini açıkça sorgulayacak veya bunu engelleyecek bir güç odağının veya bir ittifakın bulunmaması temel sorun. Bölgesel düzeyde ise eskiden olduğu gibi Filistin meselesini savunabilecek tek bir Arap devleti ve lideri bile yok.

"KÜRECİK RADARI İÇ SİYASET MESELESİ OLARAK ALEVLENDİ"

Türkiye’nin bu tabloda girmek istediği yer neresi, Türkiye’deki NATO ve ABD üslerinin bu tür operasyonlarda oynadığı rol nedir? NATO zirvesi kapsamında iktidarın söylemiyle eylemi arasında farkın nedeni nedir?

Türkiye’deki NATO ve ABD üsleri bu tür operasyonlarda ne düzeyde kullanılmıştır bilmek mümkün değil. İran ve Hizbullah’ın veya olaya müdahil olan diğer aktörlerin bu konuda bir açıklaması olmadı. Kürecik radarı meselesi ise şu an için bir iç siyaset tartışması olarak alevlendi, nereye evrilir veya uluslararası alanda yankısı olur mu bekleyip görmek lazım.

"SÖYLEM DÜZEYİNDE TARTIŞMA İSRAİL’İ DURDURMAZ"

İsrail’in saldırganlığı sürerken, Cumhurbaşkanı Erdoğan hamasi söylemlerini sürüyor. İsrail’in saldırganlığı karşısına hangi somut adımlar atılabilir ya da atılmalı?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son yaptığı açıklamada İsrail’e karşı sert bir söylem kullanmasının iki amacı olabilir. İlki İsrail’in saldırganlığı karşısında önleyici bir hamle yapmak. İkincisi ise hem ülke içinde hem ülke dışında Filistin sorununda kendisinin de hâlâ önlemi bir aktör olduğunu göstermek. Burada asıl mesele, İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkilerin giderek kişiselleşmiş bir soruna dönüşmesi. Nitekim İsrail tarafının verdiği seviyesiz yanıt da ilişkilerin kişisel bir kavga haline dönüşmesine katkı yaptı ve iki taraf arasında kısır bir çekişmeye dönüştü.

Söylem düzeyinde girişilecek tartışmaların İsrail’in tavrında bir değişiklik yaratmayacağı aşikar. İsrail’in saldırganlığı karşında bazı diplomatik ve ekonomik araçların kullanılması makul bir yol gibi görünse de ABD ile sürdürülen inişli çıkışlı ilişkiler Türkiye’nin bu konudaki hareket alanını daraltmaktadır.

ÖNCEKİ HABER

Ali Erbaş yine kılıç kuşandı! 

SONRAKİ HABER

Münih’te kurulan "Filistin kampı" kundaklandı 

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa