Sendikalardan kamu emekçilerine yağdırılan cezalara tepki: Emekçiler susturularak hiçbir şey çözülemez
İzBB’de toplu sözleşme mücadelesi veren Tüm Bel-Sen üyesi emekçilerden 7'sinin açığa alınmasına tepki gösteren İzmir’deki sendikalar, “Emekçiler susturularak hiçbir şey çözülemez” dedi.
Foroğraf: Emirhan Durmaz/Evrensel
Emirhan DURMAZ
İzmir
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan kamu emekçilerinin toplu sözleşme mücadelesi devam ediyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Cemil Tugay, ilk olarak yasal sınırı gerekçe göstererek masayı devirmiş, ardından ise emekçilerin ısrarlı mücadelesi sonrası konuyu belediye meclisine taşımıştı.
Belediye meclisinden oy birliğiyle tam yetki alan Tugay, bu seferde ise ikramiyeler ve halkın bakkalı ödemelerinin de içinde bulunduğu aylık 16 bin 750 TL üzerinden 21 ay boyunca artış olmaksızın sözleşme teklifiyle gelirken, kamu emekçileri ise bu teklifi “enflasyon altında ezilmek istemiyoruz” diyerek, reddetti.
Belediye yönetiminin kamu emekçilerine yönelik ekonomik saldırıları devam ederken Tugay, bir cephe de sendikal örgütlenmeye ve hak arama mücadelesine karşı açtı. Bugüne değin kolluk kuvvetleri ve özel güvenlikler aracılığıyla iş yerleri olan hollerde sürdürülen eylemlere ket vurmaya çalışılırken, son olarak kazanılmış hakları için direnen ve aralarında yetkili sendika Tüm Bel-Sen üyelerinin, temsilcilerinin ve şube sekreterinin de bulunduğu 7 belediye emekçisi hakkında hiçbir inceleme olmaksızın, doğrudan Tugay’ın oluru ile “görevden uzaklaştırma” kararı verildi.
Tüm Bel-Sen Ege Bölge Avukatı Nazan Sakallı Aktaş, KESK İzmir Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Nihat Filiz ve Türk-İş 3. Bölge Temsilcisi Hayrettin Çakmak ile sürece ve yaşananlara ilişkin konuştuk.
"BELEDİYE İDARESİ SENDİKALARI TANIMALI"
Türk-İş 3. Bölge Temsilcisi Hayrettin Çakmak, diyalog yollarının açık tutulması gerektiğine vurgu yaptı. Çakmak, “Sonuçta burada bir meclis kararı çıktı ve belediye meclisi Sayın Tugay’a yasal sınırın üzerinde sözleşme imzalama yetkisi tanıdı. Bunun üzerine sözleşme krizinin neden hâlâ devam ettiği, neden sürüncemede bırakıldığı kamuoyuna net bir şekilde ifade edilmeli. Buradaki kutuplaşmanın sebebi nedir, bunun açıklanması lazım. Bu sorunu kim çözecek? Aklı selim davranılması gerekiyor. Belediye idaresi sendikaları tanımalı. Bilinmeli ki, diyalog yolları kapanırsa sorun çözülemez. Sendikacılar susturularak hiçbir şey çözülemez. Belediye idaresi yetkili sendika ile masaya oturarak, meseleyi bir an önce masada çözmelidir. Aksi taktirde bu mesele, birçok alana yansır ve en sonunda İzmir halkı hizmet görememeye başlar” ifadelerini kullandı.
“VERİLEN CEZALAR HUKUKSUZDUR”
KESK İzmir Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Nihat Filiz ise binlerce kamu emekçisinin anayasa ile güvenceye alınmış olan toplu sözleşme hakkını özgürce kullanmak için iki ayı geçkin süredir çeşitli eylem ve etkinliklerle seslerini duyurmaya çalıştığını hatırlattı. Filiz, “AKP iktidarının hak ve hukuk tanımaz emek düşmanı politikalarıyla her geçen gün daha fazla açlık ve yoksulluğa sürüklenen belediye emekçilerinin bir nebze de olsa nefes almak için bugüne kadar itinayla iş barışını bozmadan sürdürmeye gayret ettiği eylem ve etkinliklere karşı; hak ve hukuk savunucusu olduğuna inandığımız CHP’nin ve oradan seçilen Sayın Cemil Tugay’ın, emekçilerin haklı taleplerini karşılayan bir adım atmasını beklerken; barışçıl etkinliklere güvenlik görevlileriyle müdahalede bulunması, bu etkinliklere katıldığı gerekçesiyle çalışanları görevden uzaklaştırması ise tam bir hukuksuzluktur” diye konuştu.
“EMEKÇİLERİN ÖRGÜTLÜ İRADESİ TANINMALIDIR”
Filiz, KESK İzmir Şubeler Platformu olarak çıkmaza giren bu TİS sürecinin barışçıl bir şekilde sonuçlanması için üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye hazır olduklarını belirtti. Filiz, şunları söyledi; “Yetkili sendikanın Sayın Tugay'dan talebi, 1 Ocak 2024-31 Aralık 2025 yıllarını kapsayacak TİS'in, mevcut durumun korunması ve her altı ayda bir açıklanan memur zam artışı kadar, enflasyon farkının TİS ile güvence altına alınmasıdır. Bu talepler afaki, ülke şartlarına uymayan, kabul edilemez talepler değildir. Emek ve demokrasiden yana olduğuna inandığımız CHP’li İzBB Başkanı’na çağrımız hukuken de bir karşılığı olmayan bu disiplin cezalarını bir an önce iptal etmesi ve emekçilerin örgütlü iradesini tanıyarak ve toplu sözleşme masasına oturarak, hak ve özgürlükleri koruyan bir sözleşme imzalanmasına yönelik görüşmelere başlamasıdır. Umuyor ve diliyoruz ki sağduyu galip gelir, rasyonel, akılcı bir yol izlenir ve bu süreç daha fazla kaotik bir sürece evrilmeden çözüm konusunda adım atılır.”
KEYFİ VE HUKUKSUZ YETKİ KULLANIMI
Tüm Bel-Sen Ege Bölge Avukatı Nazan Sakallı Aktaş da görevden uzaklaştırmanın normalde bir ceza olmadığını ancak belediye yönetiminin bunu kamu emekçilerine yönelik bir cezaya dönüştürdüğünü söyledi. Aktaş, “657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre memurun görev başında kalmasının soruşturmanın sıhhatini tehlikeye düşürmesi veya görevinin başında kalmasının sakınca yaratması halinde uygulanabilecek bir tedbirdir. Normalde bu bir ceza değildir. Fakat mevcut durumda İzmir Büyükşehir Belediye idaresi bunu bir ceza ve tehdit aracı olarak kullanmaktadır. Kanunun idareye vermiş olduğu bu yetkinin, son derece sınırlı ve dar olarak kullanılması gerekmekte iken bu şekilde keyfi biçimde uygulanması hukuka açık aykırılık oluşturmaktadır. Görevden uzaklaştırılan 7 kamu emekçisi, hiçbir aciliyeti veya zorunluluğu olmamasına rağmen, haklarında soruşturma dahi başlatılmadan başkanlık oluru ile derhal açığa alınmıştır” diye konuştu.
“BELEDİYENİN MÜDAHALESİ İKTİDARIN YÖNTEMLERİNİ ANIMSATMAKTADIR”
Belediye idaresinin toplu sözleşme sürecinin çıkmaza girmesi üzerine kamu emekçilerine dönük polisiye yöntemlerle müdahale ettiğini belirten Aktaş, “Bu tavır ülkede hakim olan iktidarın yöntemlerini oldukça anımsatmaktadır. Gelinen aşamada belediye başkanı, kamu emekçilerine bütün kazanımlarının tırpanlandığı ve yok sayıldığı bir toplu sözleşme imzalamayı dayatmış, dayattığı toplu sözleşmenin 31 Temmuz'a kadar kabul edilmemesi halinde hiçbir ek ödeme yapmamakla tehdit ettiği bir yazıyı tek tek memurlara tebliğ etmiştir. Dayatmış olduğu miktarın sendika tarafından kabul edilmemesi üzerine de hemen 1 Ağustos günü, eylemlere aktif olarak katıldığı tespit edilenleri açığa alarak geri kalan kamu emekçilerine tehditkâr bir mesaj vermiştir. Bununla da yetinmemiş, sendika eylemlerine katılan pek çok kamu emekçisi açılan soruşturmalarla karşı karşıya kalmış, fişlenmiş ve çeşitli şekillerde baskıya maruz bırakılmıştır. Yetkili sendika yürütme kurulu ve üyeleri herkese açık olan meclis toplantısına alınmamış, memurlar özel güvenlik personelinin saldırılarına maruz kalmış ve aralarında darp edilenler olmuştur. Gelinen aşamada mevcut durumun hukuken izahı ve kabulü mümkün değildir” dedi.