06 Ağustos 2024 04:15

Genç sanatçılarla konuştuk | Dayısı olmayana sanatın kapısı kapalı

Genç sanatçılar ekonomik zorluklar içerisinde sanat üretiminin zorluğunu, imkanı olmayanlara kapanan kapıları, “piyasa”da var olmak için şart koşulanları anlattı.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Şeyma AKCAN
İstanbul

Sanat bölümlerinden mezun, bugünün koşullarında sanat yapmaya çalışan gençler sanat dünyasının zorluklarıyla da mücadele etmek zorunda buluyor kendisini. Ekonomik zorluklar, geçim sıkıntısı, gençlerin üniversitede aldıkları eğitim sürecinde de iş hayatlarında da karşılarına çıkan sorunların kaynağı olarak önlerine çıkıyor. Eğitim sürecinde zaten sanatla geçim sağlamanın zorluğuyla yüzleşen gençler sanat yapabilmenin koşullarını yaratmaya çalışıyor.

İki genç Sanatçı Burcu Fidan ve Temel Terzi ile sanatçı olmayı, “sanat piyasası”nı, sanatla kurdukları ilişki ve üretim/yaratım süreçlerini konuştuk. Sanat “piyasası”nda veya akademide var olabilmek için geçim sıkıntısının olmaması gerektiğini, ayrıcalıklı olmak gerektiğini vurgulayan Fidan ve Terzi, bu koşullarda sanat üretmeye nasıl devam ettiklerini de anlattı.

Temel Terzi'nin 'yaratilankultur' hesabındaki çalışmalardan

‘SANATIM DA BENİMLE BİRLİKTE DEĞİŞİYOR’

Öncelikle genç sanatçılar olarak bu alanda uğraştığınız, ilgilendiğiniz, üstüne gitmek istediğiniz şeyler nedir?

Temel Terzi: İlgilendiğim konular genellikle kültürler ve bu kültürlerin varoluş şekilleri üzerine. Ana akımda kendine yer edinemeyen azınlık kültürünü ve kültürlere ait ögeleri eserlerimde kullanmak, görünmeyen veya görülmek istenmeyene yer vererek kolektif bilince bir miktar ses olmak istiyorum.

Burcu Fidan: Uğraştığım ve ilgilendiğim alanlar sıklıkla değişiyor. Güncel olarak illüstrasyon ve video işleriyle uğraşıyor olsam da baskı, seramik ve fotoğraf ile içli dışlı olduğum zamanlar da oldu. Sanatım da benimle birlikte yaşanmışlıklarıma göre değişim gösteriyor.

İlgilendiğiniz sanat dalında ürettiğiniz eserlerin yaratım/üretim sürecinden bahseder misiniz?

T.T: Genellikle dijital sanat alanında üretimler yapıyorum. Etkilendiğim şeyleri kısıtlamamaya çalışıyorum. Gördüğüm bir motif de bende bir şeyler uyandırabilir bir film de bir cümle de. Fikirle yola çıkıp üretim sürecinde eserin değişimini izliyorum.

B.F: Eserlerimin çoğu benden, duygularımdan, yaşadıklarımdan izler taşıyor. Sanatın kendini ifade etme konusunda kuvvetli bir yol olduğunu düşünüyorum. Alanımı ve ifade yolumu bulduktan sonra yaratım sürecim başlıyor.

 

"AYRICALIKLI" OLMAYAN ÖĞRENCİYE PSİKOLOJİK BASKI

Okuduğun bölüm sana ilgilendiğin sanat dalında yaratım yapmak konusunda neler kattı? Eğitim sistemine dair olumlu ya da olumsuz fikirlerin nelerdir?

Burcu Fidan: Yıldız Teknik Üniversitesi İletişim Tasarımı mezunuyum. Okul hayatım çoğunlukla teknik açıdan bir öğrenim pek kazandırmadı, zaten sanırım bu kendi başımıza kazanmamız gereken bir şeydi, en azından okulum ve hocalarımıza göre. Okuduğum bölüm ise disiplinler arası birçok derse sahipti, bu açıdan kendimi şanslı görüyorum. Fakat sistemde gördüğüm kusurların başında eğitmenlerin ilgisizliği geliyor. Öğrencilik dönemimde aynı zamanda bir ajansta çalışıyordum ve bazı hocalarımdan sıklıkla akademide başarısız ve “ajans kızı” olacağım yönünde sözler işittim. Bu sözleri işitirken yüksek bir ortalamaya sahiptim. Bunları dile getiren kişiler görece konforlu bir hayat sürüp, özel okullar ve eğitimlerle şu anki konumlarına gelmiş kişiler. Kendi hayat standartlarına sahip olmayan yarı yaşlarındaki insanlara uygulamış oldukları psikolojik baskı ve üstten bakış. Eğer derslere özen göstermeye karar verirseniz “Biz bir şey yapamayız kendinizi kendiniz geliştirin”, eğer çalışayım yerinde öğreneyim derseniz de “Bu kafayla akademide başarılı olamazsın.”

Burcu Fidan'ın 'artexhiyo' hesabındaki çalışmalarından

‘ÜRETİYORUM, YAPAMAYINCA SUÇLULUK HİSSEDİYORUM’

Sanatını üretmeye nasıl vakit buluyorsun? Bulduğun yöntemler nedir?

B.F: Genellikle hafta sonları işten kalan zamanımda odaklanmaya çalışıyorum fakat haftanın yorgunluğu ile insan bazen hiçbir şey yapmak istemiyor. Yarattığım her boşlukta üretmeye çalışsam da üretemediğimde de ağır bir suçluluk duyuyorum sanki bu benim başarmam gereken ama yenildiğim bir mücadele gibi. Sanırım odağım zaman sıkıntısından çok şevk diyebilirim.

‘SANAT YAPARAK GEÇİNMEK ZOR, MADDİ GÜVENCE GEREKİYOR’

Neden kendi alanında çalışmıyorsun/çalışamıyorsun? Bunu yapamamanın nedeni sence nedir?

T.T: Sanatçı olarak üretim yapıp bundan gelir elde etmek çok zor. Buna ulaşabilmek için eğer bağlantıların yoksa daha zor hale geliyor. Bu bağlantıları kurmak imkansız değil ama zor ve o zorluğu aşmak da çaba ve maddi güvence istiyor.

B.F: Tabii ki daha kişisel ilgilerime odaklanmak, arayışımı sürdürmek isterim fakat bunun için geçinme sorunumun olmaması gerekiyor. Her ne kadar kafamızda idealler olsa da ay sonu ödenmesi gereken kira, alınması gereken tuvalet kağıdı, gidilmesi gereken doktor randevuları tatlı bir tebessümle karşımıza çıkıyor. Konfor alanı olan, rahat imkanlarla büyüyen biri hiç olmadım. Her zaman maddi zorluk çekerek büyüdüm ve ilerledim bu yüzden ‘sanatıma odaklanmak’ hiçbir zaman düşünemediğim-idealize edemediğim bir konu oldu benim için.

Bugün sanatçılar kendi alanlarında yaratım/üretim yaparak bunu bir meslek haline getirmekte zorlanıyorlar. Sence bunun sebebi nedir? Sen nasıl olmasını isterdin?

B.F: Geçim sıkıntısı. Daha öncelikli bir neden göremiyorum. Çoğumuz ‘Sanatla uğraşırsan aç kalırsın’ mantığı ile büyütüldük, bunun yanlış olduğunu da maalesef söyleyemiyorum. ‘Ben sanatımı işim haline getirebilirim’ diyebilmek büyük bir öz güven gerektiriyor, korkusuz olmayı, risk almayı. Eminim ki hiç fırsat verilmediği, kendi yeteneklerini keşfetmeye imkan tanınmadığı için birçok insan aslında ne yaratabileceğini bilmeden hayatlarına veda ediyor.

‘BÜYÜK PROJELER, BÜYÜK MEBLAĞLAR, AYNI İSİMLER…’

Bugün dönüşen bir sanat piyasası olduğunu göz önünde bulundurursak bu durum sanatın kendisini veya sanatçıları üretim/yaratım konusunda nasıl etkiliyor sence? Sanatın endüstrileşmesi konusunda neler düşünüyorsun?

B.F: Bu sancısını çok derinden hissettiğim bir konu. Çünkü bir eser ortaya koyarken her ne kadar bunu kendimiz için yapıyor olsak da görülmek isteriz. Keşfedilmek, desteklenmek, başka kişilerin düşüncelerini duymak. Bunlar yaptıklarımızı besleyen ve bizi ileri taşıyan etkenler. Günümüzde bir yere gelmek için ki bunu bizim coğrafyamız olarak değerlendirmeye bile lüzum yok, network denilen bir gerçek var. Ortada dönen büyük projeler, büyük meblağlar ve yine her yerde karşımıza çıkan aynı isimler…

‘BU PİYASA İÇİN BAĞLANTILARIN VE PAZARLAMA ÖNEMLİ’

B.F: Sen her ne kadar kendini başarılı görsen de başkaları tarafından takdir edilsen de bir çalışma için uygun olsan da o yolda tanıdığın ve seni o konuma getirecek insanlar da bir o kadar önemli bu “piyasa” için. Kiminle aran iyi, hangi etkinliklerde boy gösterdin, kimi pohpohladın… Sadece üretmen değil, bunu satabilmen de gerekiyor. Nerede neyi kime değil, kiminle pazarladığın da önemli hale gelmiş durumda. Ve bu durumun özellikle genç sanatçıların şevkini kırdığını düşünüyorum. Belki de bir iş için siz daha uygunsunuz, eğer siz yapmazsanız hak etmeyen biri yapacak ve başarılı olacak o yüzden harekete geçmelisiniz, bu baskıyı çoğu yaşıtım hissediyordur. Fakat sizin akması gereken suyun önündeki taşları bir başınıza taşımanız ile başkalarına hazırda sunulan akan nehirler bir olur mu?

‘İZLERİ OLMAYAN HIZLI ÜRETİM VAR’

B.F: Bir diğer konu ise sanatın biricikliğini kaybetmesi, hızlı tüketim gibi hızlı üretime de geçiş yapılması. Önümüze düşen bu hangi talebin arzı diyebileceğimiz tekdüze eserler, makineleşmiş konseptler… Yarattığı durumun vahametini henüz görebildiğimizi sanmıyorum. Bu sanattaki endüstrileşme karşımıza yaşanmışlığı, izleri olmayan, duygulardan yoksun bir portre çıkarıyor.

ÖNCEKİ HABER

Paris 2024 | Güreş grekoromen stilde milli sporcu Enes Başar, çeyrek finale çıkamadı

SONRAKİ HABER

Özel: Erdoğan, şeytani bir projeyle öğretmenlerin diplomalarını çalacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa