"Büyük esir takası"nın gölgesinde kaybolan gerçekler
Hukuk aşılarak siyasi kararla yapılan büyük takas, Krasikov’un Rus ajanı olduğu gerçeğini ortaya çıkardığı gibi, Rus muhaliflerin de Batı adına çalıştıklarını gösteriyor. Ancak bu pek konuşulmuyor.
Fotoğraflar: Rusya'da tutuklu bulunan ABD vatandaşları (solda), ABD Hükümeti | Putin, takas edilenleri karşıladı (sağda), Kremlin Basın Servisi
Yücel ÖZDEMİR
Köln
Batılı emperyalist ülkelerle Rusya arasında 1 Ağustos günü Ankara’da gerçekleşen esir takası dünya basınında büyük yankı uyandırdı. Alman basınında yer alan haberlere göre, esir değişimi için çalışmalara bu yılın başında başlandı. Asıl karar, Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un şubat başında Washington’a yaptığı ani ziyaret sırasında alındı. ABD Başkanı Joe Biden’ın Scholz’dan konuya dahil olmasını istediği, Scholz’un da Biden’in teklifi kabul ettiği ileri sürülüyor.
Bu nedenle, değişimde Almanya’nın elindeki Rus ajanı Vadim Krasikov’un rolünün tahmin edilenden de fazla olduğu anlaşılıyor. Yapılan pazarlıkların ardından Rusya, 8 ajana karşılık 16 kişiyi takas etmeyi kabul etti. Rusya’nın takasta kullandığı isimler arasında Rus vatandaşı muhaliflerin bulunması ve Almanya’nın da bu muhalifleri kabul etmesi, üzerinde pek durulmayan ama önemli ve dikkat çekici bir durum.
Rusya’nın serbest bıraktığı tutsakların başında 32 yaşındaki ABD vatandaşı ve Wall Street Journal gazetesi muhabiri Evan Gershkovich, 47 yaşındaki ABD-Rusya vatandaşı gazeteci Alsu Kurmasheva, 54 yaşındaki ABD vatandaşı ve eski deniz piyadesi Paul Whelan bulunuyordu. Serbest bırakılanlar arasında ayrıca dört Almanya-Rusya vatandaşı da vardı. Bunlardan biri tamamen kriminal olaylardan, biri Alman istihbaratı adına çalıştığı, ikisi ise muhalefeti desteklediği için hapse atılmıştı. Ek olarak, Belarus tarafından ölüm cezasına çarptırılan 30 yaşındaki Alman vatandaşı Rico Krieger de vardı. Takas görüşmeleri nedeniyle hakkındaki ölüm cezası kaldırıldı. Rusya, Krieger’i de Belarus’tan alarak takasta elini güçlendirmek için kullandı. Sekiz ABD ve Alman vatandaşının Rusya tarafından serbest bırakılması, bu kişilere yöneltilen suçlamalardan bağımsız olarak normal karşılanabilir.
ALMANYA’NIN ELİNDEKİ BÜYÜK BALIK
Rusya’nın sekiz yabancı ve sekiz Rus muhalifine karşılık aldığı sekiz Rus’un neredeyse tamamı, Almanya, Norveç, Polonya, Slovenya ve ABD’de ajanlık yapmakla suçlanarak tutuklanmıştı. Bunlar arasında en dikkat çekici olanı ise Almanya’nın başkenti Berlin’deki hayvanat bahçesi yakınında 2016’dan itibaren siyasi mülteci olarak yaşayan Gürcistan Çeçen muhalifi Selimhan Kangoşvili’yi öldüren 58 yaşındaki Vadim Krasikov. Almanya ile Rusya arasında daha önce gerilime yol açan bu siyasi cinayetin emrinin Putin tarafından bizzat verildiği, ömür boyu hapis cezası veren Berlin Temyiz Mahkemesi 2. Senatosunun kararında da yer alıyor. Rusya’nın yurt dışında muhalifleri nasıl katlettiğine dair somut bir örnek olarak kabul edilen bu cinayet nedeniyle ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Krasikov, esir takasından sonra Putin tarafından Wnukovo Havalimanı’nda bir kahraman gibi karşılandı.
Mahkeme tarafından ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Krasikov’un, hukuk devleti ilkeleri bir yana bırakılarak siyasi gerekçelerle serbest bırakılması Almanya’da da bağımsız yargının olup olmadığı tartışmasına yol açtı. Süddeutsche Zeitung, Almanya’nın Krasikov’u Rusya’ya vermemesi durumunda esir takasının mümkün olamayacağını yazdı. Bu konuda Alman ve ABD’li diplomatlar kapalı kapılar ardında pek çok görüşme yapmış ve sonunda Aralık 2021’de ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Krasikov’un takas edilecekler arasına alınmasına karar verilmiş.
Alman yasalarına göre ömür boyu hapis cezasına çarptırılan kişiler ancak iki yolla dışarı çıkabiliyor. Birincisi: Alman Anayasasının 60. maddesi, cumhurbaşkanına önemli bir gerekçe göstermeden ömür boyu hapis cezasına çarptırılan birini serbest bırakma yetkisi veriyor. Ancak Başbakan Olaf Scholz, Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’e başvurma gereği duymadan başka bir çözüm yoluna gitti. Steinmeier’in Krasikov’u afla serbest bırakıp Rusya’ya göndermesinin siyasi sonucunun ağır olacağı öngörüldü.
İkinci yol ise Krasikov hakkında dava açan Federal Savcılık, Ceza Yasası’nın 456a maddesi gereğince, Rusya tarafından istihbarat teşkilatı Federal Güvenlik Servisi (FSB) üyesi olduğu açıklanan Krasikov’un geri kalan cezasının üçte birini ülkesinde çekmesini gündeme getirebilirdi. Ancak şartlar bu madde açısından da geçerli değildi.
Hukuken ömür boyu hapis cezasına çarptırılan birinin serbest bırakılması yollarına başvurmayan hükümet, tamamen siyasi bir kararla Krasikov’un Rusya’ya gönderilmesine karar verdi. Adalet Bakanı Marco Buschmann asıl sorumluluğu üstlenerek, hukuki temeli olmayan siyasi yollara başvurarak Krasikov’un Rusya’ya verilmesinin yolunu açtı. Buschmann daha sonra Stern dergisine verdiği röportajda bunu “siyasi kariyerinin en zor kararı” olarak değerlendirdi. Zelimkhan Kangoşvili’nin ailesinin avukatları karara tepki gösterdi. Bugüne kadar eşine az rastlanılan bu uygulama, Almanya’da da “hukukun üstünlüğü” ilkesi yerine siyasi çıkarların asıl belirleyici olduğunu bir kez daha göstermiş oldu.
RUS MUHALİFLER GETİRİLDİĞİNE GÖRE ‘TÜRK MUHALİFLER’ DE GETİRİLEBİLİR
Benzer bir durum, “esir takası” kapsamında Almanya’ya getirilen sekiz Rus muhalif için de geçerli. Wladimir Kara-Mursa, Rusya’nın Batı tarafından desteklendiği için yasakladığı Memorial adlı örgütün 71 yaşındaki kurucusu Oleg Orlow, cezaevinde öldürülen muhalif Aleksey Navalny’nin yakın arkadaşları İlya Yaşin, Liliya Çanişevi, Ksenia Fadeeva, Vadim Ostanin, Andrey Pivovarov ve Alexandra Skotşilenko, esir değişimi kapsamında Rusya’daki cezaevlerinden alınarak Almanya’ya getirildi. Süddeutsche Zeitung’da yer alan habere göre, geçtiğimiz şubat ayında cezaevinde ölü bulunan Rus muhalefetinin sembol ismi Navalny de takas edilecekler arasında yer alıyordu. Ancak hayatını kaybettiği için bu gerçekleşemedi.
“Al gülüm, ver gülüm” anlayışı üzerinde yapılan değişim çerçevesinde, Almanya ile hiçbir hukuksal bağı bulunmayan ve hatta geçerli pasaportları bile olmayan Rus muhaliflerinin “esir takası” adı altında Putin tarafından Almanya’ya deport edildiği anlaşılıyor. Bu büyük takas, Krasikov’un Rus ajanı olduğu gerçeğini ortaya çıkardığı gibi, Rus muhaliflerin de Almanya ve Batı istihbarat örgütleri adına çalıştıkları gerçeğini de ortaya çıkardı. Ancak bu konu pek konuşulmuyor ve yazılmıyor.
Eğer mesele sadece muhaliflere sahip çıkmak olsaydı, Almanya otoriter rejimlere karşı mücadele eden ve hapse atılan bütün muhalifler için benzer adımlar atabilirdi. Örneğin, çeşitli nedenlerle Alman cezaevlerinde tutulan Türkler -daha önce bunlar arasında MİT adına çalışanlar da vardı- Türkiye’ye verilip karşılığında haksız yere hapiste tutulan muhalifler Almanya’ya getirilebilirdi!
Ancak mesele “muhaliflere sahip çıkmak” meselesi olmadığı için benzer bir girişim başka ülkeler için gündeme gelmiyor.