07 Ağustos 2024 12:45

İngiltere’deki ırkçı saldırılar Türkiye ve Kuzey Kıbrıslı toplumu da tehdit ediyor

İngiltere’de geçmişte faşist saldırıların mağduru olan Türkiyeli ve Kıbrıs kökenli toplum da yeni saldırıların hedefinde.

Fotoğraf: Ioannis Alexopoulos/AA

Paylaş

Faruk ESKİOĞLU
Londra

İngiltere’de 29 Temmuz’da, Southport kasabasında Müslüman olduğu iddia edilen 17 yaşındaki bir gencin 3 çocuğu bıçaklayarak öldürmesi sonrasında ırkçı ve faşist grupların Müslüman ve göçmenlere yönelik saldırıları sürüyor.

İngiltere’de geçmişte faşist saldırıların mağduru olan Türkiyeli ve Kıbrıs kökenli toplum da yeni saldırıların hedefinde. Ramadan Camii Vakıf Başkanı Erkin Güney, camiye sürekli faşist tehditlerin geldiğini belirterek şunları söyledi:

“Salgın döneminde caminin bahçesine kesik bir domuz başı atıldı. Sürekli bol küfürlü ölüm tehditleri içeren mektuplar alıyoruz. Şikayetlerimizi kapı komşumuz karakola bildirdik tabii. Şimdiye kadar ciddi bir araştırma yapıldığını ve bir zanlının yakalandığını söyleyemeyiz. Bu saldırganlar politikacılardan cesaret alıyor. Saldırganların kökü kurutulmadan yani ırkçı partiler kapatılmadan bize yönelik tehdidin son bulması mümkün değil.”

Kıbrıs kökenli köşe yazarı Ertanç Hidayettin de Brexit (AB’den ayrılma) sürecinde göçmen karşıtı propagandasıyla öne çıkan Reform UK partisinin yükselişine dikkati çekerek, “Reform UK, 4 Haziran genel seçimlerinde oyların yüzde 14.3’ü sayılan 4.1 milyon oy alarak 5 milletvekili çıkardı. Diğer taraftan oyların yüzde 12.2’si sayılan 3.5 milyon oy alan Liberal Demokrat Parti Parlamentoda 71 milletvekili ile temsil edilecek. Seçim sistemi anti-demokratik olmasa bu göçmen düşmanı parti parlamentoda ciddi bir politik güç olacaktı” dedi. 

Dönemin dışişleri bakanı Boris Johnson’un 2016’daki Brexit referandumu öncesinde AB’ye üye olması durumunda 77 milyon Türk’ün İngiltere’ye göç edebileceğini öne sürerek toplumu göçmen karşıtlarına hedef göstermekten kaçınmamıştı. Daha sonraki yıllarda başbakanlık koltuğuna da oturacak olan Johnson üstelik Türk kökenli (Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde Dahiliye Nazırlığı yapan Ali Kemal’in öz torunu Stanley Johnson’ın oğlu) olduğunu öne çıkartarak Türkiye ve Kıbrıslı muhafazakarlardan oy toplamıştı. 

IRKÇILIK SUÇ AMA... 

İngiltere’de insanların dil, din, kültür farklılıklarından dolayı ayrımcılığa tabi tutulması suç sayılıyor. “Ayrımcılık" kelimesi pek çok konudaki ötekileştirmeyi de kapsıyor. Türkiye’de göze batmayan “Bayan eleman aranıyor” ilanı bile ayrımcılık kapsamında sayılıyor. 

“Bu yasal şemsiyeye karşın, saldırgan faşistlerin cesareti nereden geliyor?​” sorusunu da emek odaklı dernek Türk ve Kürt Toplumu Dayanışma Derneğinin (DAY-MER) Sözcüsü Aslı Gül yanıtlıyor: 

“Faşist EDL ve aşırı sağcı Reform UK taraftarlarının yabancı avına çıkma cesaretini; göçmen karşıtı politikacıların söylemlerinden ve güvenlik güçlerinin hoşgörüsünden alıyor. Faşist gruplar, ülkenin yaklaşık 30 kent ve kasabasında, başta camiler olmak üzere göçmenlere ait mekanların önlerinde gösteri yaptılar. Bazı kentlerde ise karşı eyleme geçen anti-faşistlerin kalabalık olmaları nedeniyle geri püskürtüldüler. DAY-MER bayrağının da dalgalandığı bu anti-faşist karşı gösteriler olmasaydı faşist saldırılar büyüyecekti. Bizim toplumu da bu anti-faşist protestolara katılmaya ve destek vermeye çağırıyorum.” 

POLİSE SUÇLAMA 

İşçi Partisi’nin eski lideri ve 4 Temmuz’da bağımsız milletvekili seçilen Jeremy Corbyn bir röportajında “İngiltere’de göçmen, siyah ya da İrlandalı’ysanız polisin gözünde potansiyel suçlusunuz zaten” dedi. 

İngiltere’deki İsrail protestosu eylemlerinde polisin eylemcilere ırkçı şiddet uygulaması tepkilere yol açış, basına da yansımıştı. Savaşı Durdur Koalisyonu Başkan Yardımcısı Chris Nineham, bu tür bir polis şiddetinin hiçbir açıklaması olmadığını belirterek bu memurların öldürücü darbeler vururken zevk aldıkları izlenimi edindiğini söyledi. Nineham, “Bunun münferit bir olay olduğunu düşünmüyorum. Londra’nın doğusunda yaklaşık 10 gün önce bir Filistin destekçisi eylemci de açıkça ırkçı ve Asyalılar ile Müslümanlara karşı aşırı şiddet uygulamaktan zevk aldığı belli olan polisler tarafından böyle bir şiddete maruz kaldı” dedi. 

City of London Polis Teşkilatı’nda 2006-2012 arasında polis memurluğu yapan Mete Metin de, polise yönelik suçlamaların yeni olmadığını belirterek, “20 yıl önce bir gazeteci Manchester polis teşkilatına katılıp gizli çekim yapmış. Çekimler sonrası Polis teşkilatının ırkçı olduğu rapor edilmişti. Sonrasında daha çok siyah, Müslüman ve LGBTQ+ gibi azınlık gruplarından eleman alıp onların teşkilatta kalabilmesi ve üst rütbelere çıkabilmesi için terfilerde kurallar getirildi” diyor. 

Polisin görevinin sistemi sorgulamadan korumak olduğunu vurgulayan Metin, “Şu an ırkçılar ayaklandı ve polisler arasında ırkçılar olsa da polisin görevini yaptığını sanıyorum. Çocukların bıçaklandığı Southport kasabasında çıkan ayaklanma sonucu 8 polis ağır olmak üzere toplamda 53 polis yaralandı. Bir sürü İngiliz tutuklandı” diye devam ediyor. 

“Laik bir devlette Monarşi’ye Cantebury Kilisesi fetva veriyorsa Müslümanlar’ın ‘ötekiler’ olarak görülmesi doğal değil mi?​” diye sorabilirsiniz. Sonuçta ırkçılar kendileri dışında kimseyi sevmiyorlar. Haliyle İngiltere’de yaşayan Türk ve Kürt toplumu da artan ırkçı saldırıların hedefinde. Irkçılığa karşı her zamankinden daha çok dayanışma gösterilmesi gerekiyor.

ÖNCEKİ HABER

EMEP Milletvekili Bayhan, Boğaziçi'deki iş cinayetini Bakan Tekin'e sordu

SONRAKİ HABER

Turgutlu akü tesisi bilirkişi raporu: Kamu yararı yok, çevre ve sağlık üzerinde etkisi olumsuz olur

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa