07 Ağustos 2024 16:40

Türkiye, UAD'ye İsrail'in soykırım davasına müdahillik beyanını verdi

Türkiye, Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail aleyhindeki soykırım davasına müdahillik beyanını Divan'a sundu.

Cüneyt Yüksel ve İsmail Emrah Karayel | Fotoğraf: Selman Aksünger/AA

Paylaş

Türkiye, Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanında İsrail aleyhinde açtığı "soykırım" davasına müdahil olmak için başvurusunu bugün yaptı. TBMM hukuk heyeti, Lahey’de başvuru dosyasını sundu.

TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AKP İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel başkanlığındaki TBMM hukuk heyeti, Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) İsrail aleyhinde açtığı "soykırım" davasına müdahillik beyanını sundu.

TÜRKİYE, MÜDAHİLLİK BİLDİRİMİNDE BULUNAN 7'NCİ ÜLKE

Güney Afrika Cumhuriyeti, 29 Aralık 2023'te 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanında (UAD) dava açmıştı. Davaya bugüne kadar Nikaragua, Kolombiya, Libya, Meksika, Filistin ve İspanya müdahillik talebinde bulundu. Divan bu başvurular ile ilgili henüz karar vermedi.

MÜDAHİLLİĞİN YASAL DAYANAĞI

Devletler, UAD nezdinde açılmış bir davaya, Divan Statüsü'nün iki maddesi üzerinden müdahil olabiliyor.

Bunların birincisi; "müdahillik başvurusu" olarak belirtilen ve Divan Şartı'nın 62. maddesi uyarınca "Bir devlet, davadaki karardan etkilenebilecek hukuki nitelikte bir menfaati olduğunu düşünürse mahkemeden müdahil olmasına izin verilmesini talep edebilir" hükmüne dayanıyor. Divan Şartı'nın 62. maddesi uyarınca yapılan müdahillikler Divan'ın iznine bağlı olurken, devletlerden bu madde uyarınca yaptıkları müdahillik başvurularında dava sonucunun kendilerini özellikle etkileyecek bir hukuki menfaatinin varlığını ispat etmeleri bekleniyor. Devletler, 62. madde kapsamında davaya "taraf olan" veya "taraf olmayan" müdahil devlet şeklinde yer alabiliyor. UAD, 62. madde kapsamındaki müdahilliklerde, müdahil devletlere uyuşmazlığın esasına ilişkin somut olayla ilgili yorum ve beyanlarda bulunma, duruşmalara katılma, yazılı ve sözlü beyan ve taleplerde bulunma gibi haklar veriyor.

İkinci olarak; Divan Şartı'nın 63. maddesi uyarınca yapılacak 'müdahillik bildirimi'nde uyuşmazlığın esasına ilişkin somut olaydan ziyade, uyuşmazlık konusu olan Soykırım Sözleşmesi'nin nasıl yorumlanması gerektiğine ilişkin genel beyanda bulunma imkanı getiriliyor. UAD Statüsü'nün 63. maddesi uyarınca yapılan müdahillikler, devletler için bir 'hak' olarak görülüyor ve Divan, dava taraflarının beyanını aldıktan sonra bu bildirimin şekli incelemesine göre müdahillik hakkının kullanımını kabul veya reddediyor. Bu maddedeki müdahillik hakkının kullanıldığına ilişkin bildirim uygun görülürse, Divan'ın o davanın kararında yaptığı yorum müdahil devlet için de aynı derecede bağlayıcı oluyor.

Şimdiye kadar Nikaragua sadece 62. Madde üzerinden, Filistin ise 62. ve 63. Madde'den ortak şekilde başvuruda bulunurken , Kolombiya, Libya, Meksika ve İspanya sadece 63. Madde üzerinden Soykırım Sözleşmesi'nin yorumuyla alakalı beyanda bulunma yolunu seçti.

Türkiye de 63. Madde üzerinden başvuru yapıyor. Ancak davanın ilerleyen aşamalarında 62. Madde'den yeni bir müdahillik başvurusunda bulunabiliyor hem de mevcut 63. Madde kapsamındaki müdahilliğine ilişkin beyanlarında değişikliğe gidebiliyor ya da yeni bildirim metni sunabiliyor.

MÜDAHİLİK BİLDİRİMİNDEN SONRA NE OLACAK?

Divan, her bir ülkenin müdahillik bildirimi için, davanın tarafları olan Güney Afrika Cumhuriyeti ve İsrail'den yazılı gözlemlerini istiyor.

Divan, gerekli görürse bu müdahilliklerin kabul edilebilir olup olmadığına ilişkin sözlü duruşma düzenleyebiliyor.

UAD Yazmanı, Türkiye’nin müdahillik metnini, davanın taraflarının yanı sıra Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri'ne, BM üyesi ülkelere ve diğer müdahil devletlere iletebiliyor.

Divan, aksi kararlaştırılmadıkça müdahillik metinlerini kamuya açık şekilde Divan'ın internet sitesinden erişime açık tutuyor.

Türkiye'nin müdahillik metninin hafta bitmeden erişime açılması bekleniyor.

SOYKIRIM DAVASI HANGİ AŞAMADA?

Gazze’deki soykırıma ilişkin davada Divan'ın önündeki süreç, henüz ilk aşama olan mahkemenin yargı yetkisinin tespitine ilişkin "ilk itirazlar" safhasında bulunuyor. Divan'ın, Gazze'deki soykırıma ilişkin davaya bakmaya yetkili olduğunu tespit etmesinin ardından, ikinci aşama olan "davanın esası" aşamasına geçerek, nihai kararını vermesi bekleniyor.

NE ZAMAN SONUÇLANMASI BEKLENİYOR?

Divan'ın soykırım ve benzeri karmaşık davaları tamamlanmasının 10 yılı geçtiği görülüyor.

Bosna Hersek Cumhuriyeti, 20 Mart 1993'te Yugoslavya Federal Cumhuriyeti'ne karşı soykırım davası açmış, Divan 26 Şubat 2007’de Srebrenitsa’da soykırım yapıldığına ilişkin nihai kararını vermiş ve yaklaşık 14 yıllık davayı sonuçlandırmıştı.

Benzer bir davada Divan, Hırvatistan’ın 2 Temmuz 1999'da Yugoslavya Federal Cumhuriyeti'ne karşı açtığı soykırım davasında esasa ilişkin nihai kararını 3 Şubat 2015'te vermiş ve 16 yıllık davayı neticelendirmişti.

Divan önünde yargılaması süren diğer 2 soykırım davasında ise Gambiya 11 Kasım 2019, Ukrayna 26 Şubat 2022’de davayı açmıştı.

Gazze’deki soykırım davasının ne zaman sonuçlanacağı konusunda tahminde bulunulması güç olsa da davanın tamamlanmasının yılları bulması öngörülüyor. 

GÜNEY AFRİKA'NIN AÇTIĞI SOYKIRIM DAVASI

Güney Afrika Cumhuriyeti, 29 Aralık 2023'te, 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanında dava açmıştı.

Güney Afrika, Gazze'deki durumun aciliyet teşkil etmesi nedeniyle UAD'den ihtiyati tedbirlere hükmetmesini istemiş ve tedbir talebine ilişkin duruşmalar, 11-12 Ocak'ta Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılmıştı. Divan, 26 Ocak'ta tedbir kararlarını açıklamıştı.

Buna göre İsrail'in, Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesinde tanımlanan fiillerin işlenmemesi için elinden gelen tüm önlemleri almasına, İsrail ordusunun Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesindeki fiilleri işlemesini engelleyecek önlemleri ivedilikle almasına, Gazze'deki Filistinlilere yönelik soykırım çağrısı yapanları önlemek, engellemek ve cezalandırmak için gereken tüm adımları atmasına, Gazze'deki Filistinlilerin karşılaştığı olumsuz yaşam koşullarını ortadan kaldırmak için ihtiyaç duyulan temel hizmetlere ve insani yardımın sağlanmasını mümkün kılan acil ve etkili önlemleri almasına, Gazze'deki Filistinlilere karşı Soykırım Sözleşmesi'nin ihlalini gösteren delillerin yok edilmesini önlemek ve korunmasını sağlamak için etkili tedbirler almasına, kararın yürürlüğe girmesinden itibaren 1 ayda alınan tüm tedbirler hakkında Mahkemeye bir rapor sunmasına hükmedilmişti.

Divan, Güney Afrika'nın 6 Mart'ta yaptığı ek tedbir talebi üzerine 28 Mart'ta açıkladığı ek tedbir kararında, İsrail'den Gazze'ye acilen ihtiyaç duyulan insani yardımların ulaştırılmasını sağlamasını, Filistinlilerin haklarını ihlal etmemesi gerektiğini ve ek tedbirlere ilişkin aldığı önlemleri 1 ay içinde Mahkemeye bir rapor sunmasına karar vermişti.

Divan 24 Mayıs'taki kararında, Refah’ta sıkışan Filistinlilerin karşı karşıya kaldığı insani felaket tehlikesi nedeniyle daha önce hükmettiği tedbirlerin yeterli olmadığını belirterek, İsrail’in Refah kentine yönelik askeri saldırılarını derhal durdurmasına, Gazze'de acilen ihtiyaç duyulan hizmetlerin ve insani yardımın engelsiz bir şekilde sağlanabilmesi için Refah Sınır Kapısı'nı açık tutmasına, BM yetkili organları tarafından soykırım iddialarını araştırmak üzere görevlendirilenlerin, Gazze Şeridi'ne engelsiz erişimini sağlamak üzere etkili tedbirler almasını ve alınacak tüm tedbirlere ilişkin bir ay içinde Mahkeme'ye bir rapor sunmasına hükmetmişti. (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırısında 2 kişi öldü, 6 kişi yaralandı

SONRAKİ HABER

Sağlıkçıların ‘vergide adalet’ eylemi 22. haftasında: Adaletsizlik son bulana kadar susmayacağız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa