12 Ağustos 2024 17:59

"Yasa şiddete alan açıyor"

İzmir Yaşam Hakkı Savunucuları Platformu üyeleri yasa ile birlikte hayvan katliamlarının artığına dikkat çekerek "Yasaya karşı birlikte mücadele edelim ve yaşatalım" çağrısı yaptı.

Fotoğraf: Aliye Ceylan/Evrensel

Paylaş

Aliye CEYLAN
İzmir

Bilim insanlarının, veteriner hekimlerin, yaşam hakkı savunucularının, kısacası halkın çoğunluğunun karşı çıktığı ancak büyük bir çabayla hızlıca meclisten geçirilen sokak hayvanlarını hapsetmeye ve öldürmeye yönelik yasanın ardından yurdun dört bir yanından katliam haberleri gelmeye başladı. Yeni yasanın öncesinde de olan yok etmeye yönelik uygulamalar yasanın kabul edilmesinden sonra kontrolsüz bir hal aldı. Tüm canların yaşam hakları için mücadele veren insanlar, yıllardır kısıtlı imkanlarıyla her yere yetişmeye çalışıyor. Zaten 20 yıl yürürlükte kalan eski yasanın uygulayıcısının belediyeler değil gönüllüler olduğu aşikar. Yasa tasarısı söylentilerinin ortaya çıkmasıyla birlikte İzmir’de yaygın çalışma yürütmeye başlayan İzmir Yaşam Hakkı Savunucuları platformundan Berke Avcı ve Ergün Çobanoğlu ile görüştük.

"İZMİR’DE DE HAYVANLARA YÖNELİK ŞİDDET OLAYLARI YAŞADIK"

2 Haziran’da İzmir’de düzenlenen büyük hayvan hakları mitingi öncesinde İzmir Yaşam Hakkı Savunucuları diye bir grubun olmadığını belirten Avcı, ‘’Biz veganlar olarak yıllardır hayvan hakları için eylemler yapıyorduk. Sonra bu yasa konuşulmaya başlayınca bir araya geldik ve bu oluşumu kurmak için tüm mücadele alanlarına yönelik kapsayıcı bir isim bulmak istedik. Ve İzmir Yaşam Hakkı Savunucuları’nı kurduk. Gönüllüler, siyasi partiler, avukatlar yani birçok alandan insanlar katıldı aramıza. Yaptığımız mitingi vicdan ve merhamet kavramları üzerinden değil yaşam hakkı mücadelesi üzerine kurduk’’ dedi.

Platformun yaptığı çok fazla çalışma olduğunu ve bunları mahallelere kadar genişletmek istediklerini belirten Avcı, ‘’Mitingden sonra oradan iletişim kurmaya başladığımız insanlarla nöbet eylemlerine başladık, ağırlıklı olarak Alsancak’ta ve birkaç gün de Bornova’da yaptık. Bunun yanı sıra AKP il binası önünde basın açıklamalarımız da oldu. Bu yasa tasarısı komisyona geldiği anda insanlara güç verip alan açacağını söylemiştik ki İzmir’de de hayvanlara yönelik şiddet olayları yaşadık. Bu olayların yaşandığı yerlerde eylemler yaptık, tepkimizi gösterdik ve kamuoyuna duyulmasını sağladık. Daha sonra Menderes’ten Foça’ya oradan Karşıyaka’ya kadar aklınıza gelebilecek her ilçede forumlar düzenlemeye başladık ve hala da devam ediyoruz. İlçelerden katılan insanların da fikir ve önerileriyle büyüyebiliriz dedik. Ayrıca herhangi bir olumsuz durumda istiyoruz ki insanlar komşularıyla haberleşip yardımlaşabilsin ve dayanışma kurabilsinler’’ ifadelerini kullandı.

"DERTLERİ ÇOCUKLARIN YAŞAMI VEYA HALK SAĞLIĞI DEĞİL"

Yasada hayvan üretimi ve satışı ile ilgili tek bir madde bulunmadığını belirten Avcı, "Birçok ülkede denenen öldürme politikaları popülasyonu asla azaltmadı. Tüm dünya genelinde biliniyor ki kısırlaştırmayla popülasyonun önüne geçilebiliyor ve yaşam hakkı ihlali de yaşanmıyor. Niğde ve Ankara örneklerinde gördüğümüz gibi yaptıkları şey hayvanları tecrit edip işkenceyle öldürmek ve bunun yanı sıra halk sağlığını da tehdit etmek. Biz biliyoruz ki 20 senedir kısırlaştırmaya harcamadıkları paranın 3-4 katını bahsettikleri öldürme yöntemlerine harcamaktan bahsediyorlar ki bunu da yapmayacaklar zaten. Ankara’da yaptıkları gibi hayvanların boğazlarını, patilerini keserek öldürüyorlar. Biz bunun böyle olacağını zaten biliyorduk. Niğde’de tonlarca mama alımı yapıp mamaları yiyecek olan hayvanları katlediyorlar. O zaman neden mama alımlarına devam ediyorsunuz mesela? Dertleri çözüm bulmak falan değil rant yaratmak" dedi. Buna ek olarak kutuplaştırma politikası izlendiğini belirten Çobanoğlu ise, ‘’İnsanları ayırıp kendilerini güçlendirme gibi bir durum söz konusu. Dertleri çocukların yaşamını korumak falan değil, bunu MESEM’lerde, tarikat yurtlarında istismar edilen, ölen çocuklardan görebiliyoruz" ifadelerini kullandı.

"AKP SEÇMENLERİ DE ÇALIŞMALARIMIZA KATILIYOR"

Düzenledikleri eylemlere yönelik İzmir halkının tepkisini sorduğumuzda çok farklı kesimlerin bir araya geldiğini belirten Avcı, "Muhafazakarı da var seküleri de, AKP’ye oy vermiş olanı da var vermemişi de. Çok farklı politik görüşlerden bir sürü insan bir araya gelip dayanışma gösteriyoruz. Bazen bu sebeple birbirleriyle kurdukları iletişimde sorun yaşayabiliyorlar. Ama biz şiddetin üretilmediği ve saygı duymayı içeren bir alan oluşturduk. Bu alan canlarımızın hakkını savunmak için bir araya geldiğimiz ve dayanışma gösterdiğimiz bir alan. Bunu söylediğimizde insanların birbirlerine olan tepkisi daha ılımlı olmaya başladı. Mesela AKP seçmeni bir teyzemiz vardı yürüyüşe katılan. İktidar karşıtı olan sloganları atmıyordu ama diğer sloganların hepsine katılıyordu. Zaten eylemlere gelenlerin çoğu hayatında ilk defa eyleme katılan insanlar. Bizler sadece öldürmeye değil, hayvanların barınaklara hapsedilmesine de karşıyız. Mesela yıllardır hayvanlarla ilgilenen birçok insan yasadan sonra yaşatmaya devam edebilmek için kendilerine alan aramaya başladılar. Ve çözüm ararken de ‘zarar görürüm kötü şeyler yaşarım’ kaygısının değil tamamıyla 'nasıl yaşatmaya devam ederim'in derdindeler’’ diye belirtti.

"SORDUĞUMUZ SORULARA CEVAP ALAMIYORUZ"

İletişimde oldukları kurum ve kuruluşlarla ne gibi çalışmalar yürüttüklerini sorduğumuzda, İzmir Büyükşehir belediyesiyle görüşme yaptıklarını söyleyen Çobanoğlu, ‘’Evet CHP bir açıklama yaptı ve dedi ki biz bu yasayı uygulamayacağız. Ama belediyeleri açık bir şekilde 'biz bu hayvanları barınaklara kapatmayacağız' da demiyorlar. Zaten yasayı çıkartanlara defalarca sorup cevap alamadığımız şeylerden biri barınakların kapasite durumu. Hayvanları aldıkları yere bırakmazlarsa ve barınağa girerse bu durumda o hayvanın ölmeme şansı yok. Çünkü Türkiye’de barınakların ne kadar kötü olduğunu defalarca kez gördük. Bu hayvanı bırakmayacaksan ve kapasiten de yoksa ne yapacaksın? Bizim büyükşehir ve ilçe belediyeleriyle yaptığımız görüşmelerde hayvanları toplamayacağız diyorlar ama kısırlaştırma veya tedavi için aldıkları hayvanları bırakma konusunda net bir görüş belirtmiyorlar. Bazı insanların toplama yapılmadığına dair Cimer’den şikayet ettiğini söylüyorlar. İlçeler arasında bir koordinasyon kurulacağı ve projeleri olduğunu söylediler. CHP’li belediyeler artık açıklama yapıp net bir tavır ortaya koysunlar çünkü bu belirsizlik onları da biz yaşam hakkı savunucularını da zor durumda bırakıyor ve geriyor. Bizim asıl mücadele edeceğimiz şey toplama yapmayacağını söyleyenlerle değil, bu yasaya evet diyenlerin belediyeleri ve sokaklarda hayvanlara şiddet uygulayan insanlarla… Özellikle muhalif belediyelerin kendi ilçelerinde birlikte yaşamanın mümkün olduğuna ilişkin halkı bilinçlendirici çalışmalar yapması gerekiyor. Hatta muhtarlar bazında halk toplantıları düzenlenmeli ve ilçe belediyeleri bu konuda alan açmalıdırlar. Bunu hep birlikte yapabiliriz’’ dedi. Ayrıca toplama işlemlerinde halkın nelere dikkat etmesi gerektiğiyle ilgili konuşan Çobanoğlu, "Bazı belediyeler hayvanların saldırgan olduğu ve almak zorunda kaldığını söylüyor ama soruyoruz ısırma raporunuz var mı? Sahada almaya gittikleri çoğu yerde veteriner hekimle gidilmiyor. Bayıltmak için kullandıkları iğnenin dozunu veteriner hekimin hayvanın kilosuna göre belirlemesi gerekiyor ama çoğu vakada veteriner hekim bulunması şart olmasına rağmen bulunmuyor. Biz bunları sorduğumuzda da cevap alamıyoruz. Bu durumda da yasayı uygulayan konuma geçmiş oluyorlar. Bunun yanı sıra işkence ederek hayvanı alamazlar, bu hala suç. Bunu yapan personel suç işlemiş oluyor. Bu tarz toplama durumlarında vatandaşın video çekmesi çok önemli. İşlem sırasında veteriner hekim var mı, araç belediyenin mi, olay nerede oluyor gibi bilgiler hukuki açıdan gerekli oluyor. Bazı durumlarda videoya çekecek imkan olmuyor. Oralarda da güvenlik kameraları çok önemli’’ ifadelerini kullandı.

"TÜM SİYASİ PARTİ, SENDİKA VE MESLEK ÖRGÜTLERİNDEN TALEBİMİZ; MÜCADELEYİ BİRLİKTE BÜYÜTELİM!"

İzmir Barosu Hayvan Hakları komisyonunun bütün eylemlerde hep yanlarında olduklarını belirten Avcı, ‘’Özellikle toplama gibi ihbarlarda desteklerini asla çekmediler. Hukuki haklarımızla ilgili çokça bilgilendirme yaptılar. Çünkü zaten haklarımızı bilmek istiyoruz dedik. Hukuki olarak ne yapabiliyorsak yaparız sonrasında da gerekirse canlarımıza kalkan oluruz dedik. Çünkü bizim sloganımız ‘canımızı veririz canlarımızı vermeyiz" ifadelerini kullandı. Son olarak siyasi parti, sendika ve meslek odalarına çağrı yapan Avcı, "Zaten birçoğuyla görüşme halindeyiz. Biz ilk yaptığımız mitingde sendikalara ve siyasi partilere de çağrıda bulunmuştuk. Katılanlar da oldu katılmayanlar da. Onlardan talebimiz bu alana ve bu alanda mücadele veren bizlere destek vermeleri. En azından bulundukları ilçelerde forumlara katılabilirler, kendi içlerinde bu meseleyi gündeme alabilirler veya alanlarda destek verebilirler. Aramızda ilk eylemlerine bizimle katılan çokça insan var. Yani yapabileceğimiz çok şey var ve bunların mümkün olabileceğini düşünüyoruz. ‘Biz bu konuya değinmek ortaklaşmak istiyoruz’ dedikleri yerde biz o alanı zaten onlara açarız. Bizim amacımız olabildiğince mücadeleyi genişletmek, farklı yerlerden insanların fikir vermesini sağlamak. Çünkü ne kadar birleşirsek o kadar çok sesimizi duyurabiliriz ve bu sadece hayvan hakları ile ilgili değil, tüm haklarımız için örgütlenmeye ve dayanışma göstermeye ihtiyacımız var. O yüzden kapımız herkese ve her yere açık. Gelin parti ve kurum fark etmeksizin bu tecrit ve kanlı yasaya karşı birlikte mücadele edelim ve yaşatalım” diyerek dayanışma vurgusu yaptı. 

ÖNCEKİ HABER

Erdoğan, Kılıçdaroğlu'na görüşme daveti gönderdi mi?

SONRAKİ HABER

Hayvanseverlerden Altındağ Belediyesi'ne siyah çelenk

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa