13 Ağustos 2024 04:42

İşten atılan Kemalpaşa Belediyesi işçisi: Emekliliğime 8 ay kalmıştı

Kemalpaşa Belediyesinin işten attığı 127 işçinin direnişi bir haftayı geride bıraktı. Orada direnişteki işçilerden biri 69 yaşındaki Yusuf Çavdar anlatıyor: Emekliliğime 8 ay kalmıştı.

Fotoğraf: Evrensel

Reklam

Ramis SAĞLAM
İzmir

Kemalpaşa Belediyesinin işten attığı 127 işçinin direnişi bir haftayı geride bıraktı. İşçiler aralarında direnişi değerlendiriyorlar, ziyarete gelenler gelmeyenlere sitem ediyorlar. Bir de kendilerinin haberlerini yapmayanları konuşuyorlar. “Halk TV” diyorlar, “NOW” diyorlar: “Neden gelmiyor, neden haber yapmıyor?” Ellerinde tuttuğu Evrensel’i sallayan biri diğerlerine “Bizi yazan gazete” diyor. Arka taraftan bir kadın işçi, “Biz ne söylüyorsak onu yazmışlar, Evrensel sesimiz” diyor.

Direnişteki işçilerden biri 69 yaşındaki Yusuf Çavdar… Çok işte çalıştığını söyleyen Çavdar’ın son durağı Kemalpaşa Belediyesi olmuş. Öyküsünü anlatmaya başlıyor: “6 yıldır Kemalpaşa Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğünde çalışıyordum. Dekorasyon, boya, badana işleri yapıyordum. 69 yaşında emekliliğime 8 ay kala beni işten çıkardılar. İşten atıldığımı Ulucak’ta okul boyarken, çağırarak söylediler. Sonra duydum ki birçok arkadaşımı da işten çıkarmışlar. Oğluma düğün yapmıştım, borcum vardı. İhbarsız, kıdemsiz nasıl işten çıkarıyorlar…”

"ÇALIŞMAYANI DEĞİL ÇALIŞANI ATTILAR"

Çavdar, “Başkanın işten atılmamdan haberi yok, diye zannediyorum. Ben hiçbir zaman kaytarmadım. Bir gün bile istirahat almadım. İşimi layıkıyla yaptım. Boyasını yaptığım her yerden benim işimi sorabilirler. Çalışmayanı değil çalışanı işten attılar. Başkan bilse beni işten atmaz, bizi müdürler işten attı” diyor. Biraz kaygılı, biraz inanmak istercesine... “Başkanın haberi olamadan, müdür kafasına göre 127 kişiyi işten atabilir mi” diye sorunca bir an sessizlik oluyor…

Sohbetin yönünü geçmiş iş yerlerine çeviriyoruz. Diyarbakır’da başlayan çalışma yolculuğu, Malatya, Manisa’da devam etmiş... Belediyeden önce 1500 gün prim toplamış, şimdi 3 bine dayanmış. “500 güne daha ihtiyacım var” diyor. Ve başka bir sosyal güvenlik sistemi sorununu gündeme taşımış oluyor.

"SÖZ VERDİ İŞÇİ İLE UĞRAŞMAYACAĞIM DEDİ"

“Ben de konuşmak istiyorum” diyen bir işçi yanımıza yaklaşıyor. Abdurahman Yıldız, iki çocuk babası, daha bir yılı dolmamış. “Rıdvan Başkan (bir önceki başkan) beni işe almıştı” diyor. Yıldız da işten atıldığını e-devletten öğrenmiş. Yıldız, ara ara dalarak anlatıyor: “Ben dere mesire yerinde çalışıyordum. Sabah 8.30-16.00 arası çalışma saatleri olmasına rağmen ben saat 06.00’da 07.00’de temizlik yaptığım alanda oluyordum. Kameralar benim şahidimdir. Sebebi de vatandaşlar saat 09.00’da geldiklerinde temiz olsun diyeydi. Bana kimse söylemediği halde ben işimi dürüstçe yapmak için çalışıyordum. Hakkımda bir tane tutulmuş tutanak, bir gün raporum, iznim yok.”

Başkan Türkmen’e, “İşçi ile uğraşmayacağım. 5’şer bin lira da zam vereceğim” sözünü tutmadığı için diğer işçiler gibi Yıldız da öfkeli. Yıldız, “Babalar sözünü tutar diye biliyorduk. Ama sözünü tutmadı. Ben Başkan Türkmen’e bir tek şey söylemek istiyorum. Beni hangi gerekçe ile işten çıkardığını bilmek istiyorum” diyor

"KİMSE ÇALIŞMIYOR DİYEMEZ"

2012 yılından ‘sabıkalı’ olduğunu söylüyor: “Rıdvan Başkan beni işe alırken, ‘Ben senin çalışacağını biliyorum. Sabıkandan dolayı almamam gerekiyor ama düşen insana bir tekme de ben vurmam’ demişti. Ben de onun yüzünü kara çıkarmadım. Beni istediklerine sorabilirler, hakkımda hiç kimse Abdurrahman çalışmıyordu diyemez. Bir kişi bana çalışmıyor desin, hayattaki en değerli varlıklarım çocuklarım üzerine söylüyor ve yemin ediyorum. Yönetici dediğin adaletli olmalı dürüst olmalı.”

"ŞİFRELİ KAPILAR KİME?"

Telaşla “Bir şey daha söylemek istiyorum” diyor Yıldız: “Bir önceki dönem yaşlısı genci gelip herkes derdini anlatırdı. Seçimden sonra belediye bürokratlarının kapısına şifreler kondu. Halka kapılar kapandı, odalar kozmik oda oldu. Kemalpaşalılar olarak seçtiğimiz Türkmen’i biz belediye başkanı olarak seçtik, derdimizi çözsün diye…”

Direniş yerinden ayrılırken, Abdurahman’ı ve diğer direnişçileri geride bırakırken Yusuf Çavdar’la karşılaşıyoruz. “Cumaya gidiyorum, tekrar hemen geleceğim” diyor…

Reklam