15 Ağustos 2024 05:00

Başpınar'ın sessizliği neden?

Antep'te, hem son 3 yılda yaşanan ara zam eylemlerinden sonra Başpınar OSB'de bu sene beklenen hareketliliğin olmamasına hem de birlik arayışı ve insanca çalışma koşullarına dair tartışmalar sürüyor.

2012 yılında Antep Başpınar Organize Sanayi Bölgesindeki greve çıkan tekstil işçileri| Fotoğraf: Mehmet Türkmen/Kişisel arşivi

Paylaş

Mesut BAYLAV
Antep

Antep'te işçiler açısından 2022 Şubat ayının kritik bir dönem olduğunu, öncesi ve sonrası diye tartışmanın yersiz olmadığını söyleyerek başlayalım. Yaklaşık 15 günlük süreçte 35 fabrikada ücret zamları için süren fiili iş bırakma eylemleri, 2023 ve 2024'te de ücretlere zam yapılan aylarda devam etti. Bu süreçlerde özellikle daha büyük ve sektörde kritik yer tutan fabrikalarda önemli direnişler ve mücadeleler yaşandı. Özellikle Şireci Tekstil'de 2023 Ağustos ayında yaşanan ve bir hafta süren direniş, yaşattıkları, öğrettikleri ve ortaya serdikleri ile işçi sınıfı tarihi açısından önemli bir yer edindi.

2024 Şubat ayında da bu mücadeleler sürdü. Yılın başında yapılan zammın yılın sonunu getirmeyeceği o dönemlerde dahi işçiler arasında tartışılan konuların başında geliyordu. (Burada dokuma işçilerinin bu konuda daha temkinli davrandığını çünkü görece diğer işçilerden daha yüksek maaş aldıklarını söyleyebiliriz.) Yani ara zam talebi yaz aylarının gündemi olacaktı. Ki oldu da. Hem hükümet ve patron temsilcilerinin açıklamaları hem de işçiler arasındaki tartışmaların ortaya serdikleri ile... Patronlar ara zam olmaması çağrıları yaparken hükümet temsilcileri de Şimşek programının sözcüleri eliyle ara zam olmayacağını çokça dile getirdi.

İŞÇİLER ARASINDA ÖNCESİ SONRASI İLE ARA ZAM TARTIŞMALARI

Şubat 2024'te yaşanan iş bırakma eylemlerinden sonra özellikle hareketin kazanımla sonuçlandığı fabrikalardaki işçiler arasında yaygın olarak konuşulan şey, "Bütün fabrikaların birlik olması gerektiği", "Ağustosta çok daha güçlü bir hareketin ortaya çıkabileceği" şeklindeydi. Daha önce yan yana gelmeye çekinen, "Bizim işçiler birlik olmaz" eğiliminin güçlü olduğu işçilerde "Bütün fabrikaların birlik olması gerektiği" şeklindeki görüşün yaygınlığı, önceki hareketlerin yalnız ücretleri ve yaşam standartlarını değil, işçilerin bilincini ve mücadeleye bakışını da ilerlettiğini gösteriyor.

Ancak dokuma fabrikalarında "Bütün fabrikalar birlik olmalı" görüşü yaygınlaşsa da "Ağustosta daha güçlü bir hareket olacak" yaklaşımı baskın değildi, çok sınırlı düzeydeydi. Dokuma işçileri, alım gücünün belli bir sınırın altına düştüğü durumda ücretlerine sahip çıkıyor. 2022 Şubat ve 2023 Ağustos döneminde böyle oldu. Ücretlerin düşük tutulduğu yerlerde dokuma işçileri dışarı çıktı ve çoğunlukla kazanım elde ederek işbaşı yaptı. Ancak Şubat 2024’te dokuma işçilerini görece kesen bir zam yapılması ve çeşitli primlerin ücretleri yükseltmesi, işçiler bakımından "Sene sonuna kadar bu ücretler yetebilir" eğilimini oluşturdu. Dokuma fabrikalarında asıl tartışılan şey, üretim baskısı, şef-müdür-amir zulmü, çalışma koşullarının ağır olması yönündeydi. Bunlar için bir mücadeleye girme tutumu ise çok sınırlı. Genellikle çalıştığı fabrikadan bir şekilde tazminatını alıp yeni bir fabrikada işe başlama eğilimi daha yüksek.

İplik fabrikalarında ise ücretlerin yükselmesi gerektiği, genel olarak hayat pahalılığı, hükümetin ekonomik uygulamaları daha yaygın tartışılıyordu. Bu süreçte görüştüğümüz işçiler ve işçi gruplarında "Ağustos ayında hareket olabilir" değerlendirmesi ve beklentisi yaygındı. Hükümetin ısrarla "Asgari ücrete ara zam olmayacak" şeklindeki açıklamaları, işçiler arasında hareket beklentisini zamanla sönümledi. Bazı fabrikaların az da olsa ara zam ya da alışveriş çeki verme gibi açıklamaları kimi fabrikalarda da bunu talep etme tartışmalarını yoğunlaştırdı. Ancak mesele tartışmadan ve dile getirmeden öteye bir mücadeleye dönüşmedi. Vergi meselesi de özellikle son dönemin ana gündemini oluşturdu. Gazetemizde önceki gün yer alan ''Maskesiz Beşler'' manşeti ile gördüğümüz Antep'teki beş büyük tekstil firmasının işçilerinin patronlardan kat kat fazla vergi ödediği haberi, işçiler içerisinde süren vergi tartışmalarının da bir yansımasıdır.

"HÜKÜMET ZAM YAPMAZSA BİZ NE YAPALIM?"

Antep'te ara zam tartışmasında işçiler arasındaki ana eğilimler üzerinden çeşitli değerlendirmeler yapabiliriz. Birincisi işçiler arasında "Hükümet zam yapmazsa biz ne yapalım", "Patron değil, hükümet vermiyor" görüşlerinin ana gövde açısından dillendirildiği bir tablo vardı. İkincisi de iş yerlerindeki şikayetler etrafında işçileri harekete geçirecek mekanizmaların yokluğuydu. Mekanizmaların yokluğuna rağmen Antep işçisi, birlik olup üretim durdurmaya alışkın. Ancak tek tek patronları gözüne kestirebilirken, hükümete rağmen harekete girişmek seviyesinde değil henüz. Bunun olabilmesinin en önemli koşulu elbette fabrikalarda kalıcı birlikleri oluşturabilmekten geçiyor ve özellikle yaşanan mücadelelerden sonuçlar çıkaran ileri işçiler bakımından bu durum böyle tartışılıyor.

Mücadele deneyimlerinin ortaya çıkardığı önemli sonuçlardan biri de sektördeki konumu bakımından kritik fabrikalarda başlayan hareketlenmelerin diğer fabrikalardaki işçilerin mücadeleye girişmesini de doğrudan etkilediği. Bu dönem işte bu kritik fabrikalarda herhangi bir hareketlenme olmasının önü patronların hamleleri ile önemli ölçüde kesildi.

Büyük, son dönemde harekete geçmiş ve diğer iş yerlerinin hareketini tetiklemiş fabrikalarda daha önce harekete yön veren, deneyimli, eski işçilerin işten atılması, özellikle iplik fabrikalarında işçi sirkülasyonlarının yoğunlaşması, organize sanayi içinde işten atmalar ve yeni iş bulma dalgasının yaşanması hareketin önünü kesen önemli noktalar oldu. Bunun olmadığı kimi fabrikalarda ise işçiler ağustos başından itibaren izne gönderildi. Patronlar, "Şu bölümü kapatacağız", "Şu makineler çalışmayacak" gibi bahaneler öne sürse de bu fabrikalardaki temmuz ve ağustos istatistikleri karşılaştırıldığında işçi sayısında azalma olmadığı, işten çıkarılan işçilerin yerine yenilerinin alındığı, kapatılan bölümlerin yerine yenilerinin açıldığı, işçilerin izne gönderildiği fabrikalarda kalan işçilerle aynı üretime devam edilmeye çalışıldığı görülüyor. Temmuz dönemini patronlar örgütlü, sonuç alıcı şekilde geçirdi.

ŞİKAYETLENMEDEN ÖTEYE GİDEN YOL

Başpınar Organize Sanayi Bölgesi'nde önümüzdeki dönem çalışma ve yaşam koşullarına yönelik saldırıların düne oranla artacağı işçiler için şaşırılacak bir durum olmayacak. Çünkü bugün yaşananlardan yarını görmek zor değil. Daha fazla makineye baktırmaya zorlama, fazla mesai baskıları, işçinin kafasını kaldırmasını engellemenin binbir türlü yollarına başvurma hamleleri artıyor. Yani mesele ücret tartışmalarından da öte insanca çalışma koşullarının toplamına yönelik bir mücadele. İş yerlerinde bu sorunlar karşısında şikayetlenmeden öteye gidilmesinin yolunu daha fazla tartışmak bugünün ve yarının kritik meselesi.

İŞÇİ MÜCADELELERİNDE BİRLİK VE BİRTEK-SEN’İN ROLÜ

Bütün bu tartışmalar ve hareketin olası dinamikleri noktasında BİRTEK-SEN'in işçiler içerisinde yürüttüğü tartışmaların ve talepler belirleyip ortak talepler etrafında ortak bir mücadele örgütlemeye yönelik faaliyetlerin önemli bir yanı olduğunu söylemek gerekir. Özellikle talepleri ortaklaştırmak ve aynı anda birlikte hareket edebilme meselesi son yıllarda yaşanan iş bırakma eylemlerinin en önemli eksikliklerinin başında geliyor. Bu mesele BİRTEK-SEN'in mayıs ayından itibaren başlayan ve temmuzda ara zam meselesini de kapsayan (İşçilerin diğer acil taleplerini de içeren) kampanyasının önemli başlıklarından birini oluşturuyordu.

ÖNCEKİ HABER

Davutoğlu, Abbas'la görüşmesinin iptal edildiğini söyledi: Hangi müdahaleyle olabileceğini tahmin ediyorum

SONRAKİ HABER

Kılıçdaroğlu'ndan, "AKP'ye çalışıyor" diyen Fatih Altaylı'ya: Paranın kölesi bir çukursun

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa