8. Aile Şûrası: “Çalış, doğur, boşanma’
Aile Şûrası sermayenin ihtiyaçları kapsamında kadınlara “Erken evlen, evli kal, çok çocuk doğur, şiddete boyun eğ ve ucuz iş gücü ol” diyor.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlke IŞIK
Avukat
26 Ekim 2023’te gerçekleştirilen 8.Aile Şûrasının sonuçları Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yayımlandı.
Aradan epey zaman geçtiği için önce 8. Aile Şûrasını bir hatırlayalım. “Türkiye Yüzyılında Ailemiz, İstikbalimiz” temel başlığı ile gerçekleştirilen şûranın amacı Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş tarafından “Aile kurumunun güçlenmesi, değerlerin korunması ve karşı karşıya kaldığı tehditlerle mücadeleye dair sağlam bir vizyon geliştirebilmek” olarak açıklanmıştı.
Cumhurbaşkanının sarayında gerçekleştirilen şûrada Erdoğan erken yaşta evlilik, 3 çocuk ısrarı, aileyi her ne pahasına olursa olsun koruma vurgularını içeren bir konuşma yapmıştı. Özellikle LGBTİ düşmanlığı çerçevesinde kurulan konuşmada “Aile yapımızın dinamitlenmesine izin vermeyeceğiz” sözleri öne çıkmıştı.
10 AY SONRA ÖĞRENDİKLERİMİZ
Yayımlanan sonuçlarda, 8. Aile Şûrası hazırlıklarının aktarıldığı kısım şûra öncesinde 81 ilde gerçekleştirilen aile çalıştaylarına atıf yapıyor. Bakanlık bu kısmı “İl Müdürlüklerimiz koordinasyonunda gerçekleştirilen bu çalıştaylarda kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarından 4 bini aşkın katılımcı yer almıştır” biçiminde açıklamış ise de söz konusu çalıştayların büyük tepki çektiğini hatırlayalım. Müftülüklerin davet edildiği ama baroların ya hiç çağrılmadığı ya da son dakikada haberdar edildiği, kadın örgütlerinin dahil edilmediği, LGBTİ nefretinin açıkça ifade edildiği, ilahiyat fakültesi dekanlarının oturum başkanı yapıldığı çalıştaylardı söz konusu olan. Bir örnek olarak, Adana’daki çalıştaya Adana Barosu davet edilmezken karma eğitime karşı kampanya yürüten Aile Bilim Kültür ve Eğitim Derneğinin çağrılmış olduğunu hatırlatalım tam da bu noktada.
Çalıştay içerikleri kamuoyuyla paylaşılmadığı, şeffaf ve açık yapılmadığı için 8. Aile Şûrasında ve illerde yapılan çalıştaylarda konuşulanları böylece tam 10 ay sonra öğrenebildik.
6 temel başlık halinde ele alınmış şûrada tartışmalar. Bu başlıklar şu şekilde:
1. Nüfus ve Demografi: Yaşlanan Bir Dünyada Aileyi Yeniden Düşünmek
2. Çevre ve İklim: Muhtemel Krizler Karşısında Aile
3. Aile ve Hukuk: Kurumlar Arası İş Birliği
4. Dijitalleşme Sürecinde Aile: Kriz mi, Fırsat mı?
5. Sosyal Kalkınma ve Aile: Sosyal Refahın Adil Paylaşımı
6. Yaşam Döngüsü ve Aile Dayanıklılığı: Aileyi Güçlendirmeye Yönelik Öneriler
Bakanlık tarafından, belirlenen komisyon başlıklarına istinaden kamu kurum ve kuruluşlarından, üniversitelerden, sivil toplum kuruluşlarından ve alanında uzman kişilerden komisyon katılımcıları belirlendiği ve bu kişilerin şûraya davet edildiği bilgisi verilmiş ise de bu “alanında uzman” olan kişilerin illerde düzenlenen çalıştaylar kapsamındaki “uzman”lar olduğunu anlamak çok zor değil.
LGBTİ DÜŞMANLIĞI YİNE HAD SAFHADA
Şûra, ailenin birliği ve korunması diye tarif edilen soruna belirttiğimiz başlıklarda “çözüm”ler üretme çabasını ortaya koyuyor. Sadece belirlenen komisyonların önerileri yayımlandığı için tartışmaların nasıl yürüdüğünü, yayımlanan önerilere eklenmeyen görüşler olup olmadığını öğrenemiyoruz. Yani aslında yine kapalı kapılar ardında yapılan ve ayrıntıları göremediğimiz bir şûra söz konusu. Ama temelin, yine AKP’nin temel politikası etrafında döndüğünü görmek hemen mümkün. Erken yaşta evlilik, doğurganlık, boşanmaları engelleme çabası, aile uyuşmazlıklarında ara buluculuk önerileri 8. Aile Şûrasının ruhunu ortaya koyuyor. LGBTİ düşmanlığı bir başlıkta “Aile yapısının ve değerlerinin erozyonuna yönelik yaygınlaştırılan küresel cinsiyetsizleştirme projeleriyle dijital mecralar başta olmak üzere her platformda etkili şekilde mücadele edilmelidir” cümlesi ile yer buluyor.
BOŞANMA HAKKINA ENGEL ÜSTÜNE ENGEL
“Yaşam Döngüsü ve Aile Dayanıklılığı” başlığı altında, evlilik öncesi ve aile eğitim programlarının yaygınlaştırılması önerilirken evlilik öncesi eğitim programının üniversitelerin eğitim programına eklenmesine ilişkin bölüm dikkat çekiyor. Bu bölümdeki en önemli kısım aile danışmanlığı diyebiliriz. Aile hekimliği modeline benzer şekilde, her aileye bir aile danışmanı atanması ve aile danışmanlığı sisteminin koruyucu ve önleyici bir hizmet olarak kurgulanması önerisi Bakan Göktaş tarafından da sıklıkla tekrar ediliyor. Aile danışmanlığını kadınları boşanma fikrinden vazgeçirme projesi olarak okuyabiliriz. Kadınları değil aileyi odak noktasına koyan bu modelde bir kadının boşanabilmek için aile danışmanını aşmak durumunda kalabileceğini öngörmek AKP’nin toplam politikasına baktığımızda hiç de zor değil. Nitekim hukuk kısmında aile danışmanlığı projesinin mahkemelerde etkin uygulanması bağlamı ile birlikte ara buluculuk öneriliyor.
DOĞUR, ESNEK ÇALIŞ
“Sosyal Kalkınma ve Aile” başlığında kadın istihdamına ilişkin öneriler dikkat çekiyor. Aile ile uyumlu iş yaşamı ayrı bir başlık olarak ele alınırken uzaktan ve esnek çalışma, patronlara teşvikler sayılan öneriler arasında. Sermayenin esnek, güvencesiz çalışma projesi şûrada da yerini buluyor görüyoruz ki.
“Nüfus ve Demografi” başlığı da yukarıdaki başlık ile ilintili. Doğurganlık yaşını erkene çekmek ve çok çocuklu aileler yaratma projesi AKP’nin uzun yıllardır en temel politikalarından biri. Her türlü politik ve toplumsal baskıya karşı ülkede evlenme ve çocuk sahibi olma yaşı düşmezken AKP bunu sağlamanın yol ve yöntemlerini arıyor. Aile Kurmanın Özendirilmesi ve Doğurganlık Hızının Artırılması alt başlığında yer alan öneriler, devletin gerçekleştirmesi gereken kamusal düzenlemelere vurgu yapıyor. Kreş, okul, doğum izinleri, iş yerlerine ilişkin düzenlemeler söz konusu önerilerden. Kreş önerisi defalarca yer alırken Aile ve Hukuk başlığında da kamu, özel tüm kurumlardaki kreş açma yükümlülüğüne ilişkin yasal düzenlemelerin yeniden gözden geçirilmesi, kreş açma kriterlerinin sadece kadın çalışan sayısı üzerinden değil iş yerinde çalışan tüm işçiler dikkate alınacak biçimde yeniden düzenlenmesi öneriliyor.
Kamu iş yerlerinde kreş bırakmayan, tasarruf önlemleri diyerek çalışanların servis haklarını dahi elinden almaya çalışan AKP iktidarının düzenlediği 8. Aile Şûrası, devletin çocuk bakımına ilişkin görev ve sorumluluklarını defalarca hatırlatması açısından ilginç bir metin diyebiliriz. Belki de AKP’ye “Hiçbir sorumluluk almadan kadınlara sadece 3 çocuk doğurun diyerek, emir vererek olmayacak bu iş” diyen birileri var.
Aile ve Hukuk başlığı yasal düzenlemelere ilişkin öneriler içeriyor. Nafaka ve 6284 sayılı Kanun’a ilişkin bir olumsuzluk içermeyen önerilerin, her gün kadınların öldürüldüğü ve şiddetin dolu dizgin ürediği bu ülkede ciddi ve kapsamlı içerikler taşımaması dikkat çekici. Burada nafaka hakkına saldıran bir öneri yer almazken tam tersi nafaka alacakları icra dairesinden tahsil edilirken devletin kestiği cezaevi harcının kaldırılması önerisi yer alıyor. 6284 sayılı Kanun’un uygulanmasına ilişkin sorunlar çözülmeli derken nasıl çözüleceği somutlaşmadan ortada bırakılırken tedbir kararlarının teknik araç ve yöntemlerle (elektronik kelepçe vb.) takip sistemlerinin uygulamasının yaygınlaştırılması en somut öneri olarak görünüyor.
Öte yandan aile ara buluculuğu açık bir şekilde öneriliyor. Yukarıda ifade etmiş olduğumuz aile danışmanlığının mahkeme sürecinde etkin bir biçimde işletilmesinin sağlanması ve mahkeme temelli aile ara buluculuğu sisteminin uygulanması öneriliyor. Yine anlaşmalı boşanmanın yeniden düzenlenmesi önerisi bir süredir tartışılan, boşanma davalarında maddi taleplerin ayrılarak sürecin tamamlanmasına ilişkin tartışmaya denk gelen tehlikeli bir noktada duruyor.
İKTİDAR NASIL BİR AİLE İSTİYOR?
Diğer başlıklarda yer alan önerilerde sosyal yardımlara vurgu yapılırken ülkede devam eden ağır bir şekilde devam eden işsizliğin, geçim sıkıntısının ve en temel ihtiyaçların bile karşılanamadığı gerçekliğinin görmezden gelindiği görünüyor. Sosyal yardımlar birkaç başlık olarak kalıyor bu haliyle.
Kadınların yaşadığı şiddet sarmalını aşmak için kapsamlı çalışmalar yapmak yerine aileyi kadınların yaşamı pahasına korunması için yapılan bir şûra karşımızdaki. Bir başka deyişle fertlerinin şiddetsiz ve eşit bir şekilde var olabildiği, “Yarını nasıl atlatacağız” sorusunu sürekli sormak zorunda kalmadığı bir kurum için gerçekleşmiyor bu şûra. Tam tersine, sermayenin ısrarlı planlarının önerilerde yer bulduğu, sermayenin ihtiyaçları kapsamında kadınlar için “Erken evlen, evli kal, çok çocuk doğur, şiddete boyun eğ ve ucuz iş gücü ol” denildiği bir şûra diyebiliriz buna.
ÖNCEKİ ŞÛRALARDA NE OLDU?
İlk Aile Şûrası 17-20 Aralık 1990 tarihleri arasında gerçekleştirilmiş, dört ya da beşer yıllık periyotlarla düzenlediği görünen şûraların raporlarına Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı web sayfasından ulaşmak mümkün. Sonuncusu 2-3 Mayıs 2019 tarihlerinde gerçekleştirilmiş olan şûraların temel başlıkları ise şunlar olmuş;
Aile konusunda üniversiteler, gönüllü kuruluşlar, diğer kamu kurum ve kuruluşların görüşlerini almak ve sonuçta milli bir aile politikası oluşturmak, 1. Aile Şûrasının gündemi olmuştur. 2. Şûra "Değişim Sürecinde Aile, Toplumsal Katılım ve Demokratik Değerler" konulu aile kurultayı biçiminde gerçekleştirilmiş, 4. Aile Şûrasının temel başlığı yoksulluk olmuş, 5. Şûranın temel başlığı “Aile Destek Hizmetleri” iken, 6. Şûranın başlığı koruyucu önleyici hizmetler olmuştur. 7. Şûranın başlığının ise “Aileye Değer, Türkiye’ye Değer” olarak belirlendiğini görüyoruz.
7. Şûra’yı hatırlatmak için Erdoğan’ın açılış konuşmasından örnek vermek yeterli olacaktır; “doğum kontrolü” ve “aile planlaması”nı hedef alan bir konuşma yapan Erdoğan, “Güçlü milletler güçlü ailelerden oluşur. Onun için yıllarca bu ülkede kısırlaştırma adına her şeyi yaptılar” demiş, “Biz her yerde ‘3 çocuk’ derken bazıları ‘geçim meselesi’ diyor. Şunu unutmayalım her doğan rızkıyla doğar, rızkıyla gelir” ifadelerini kullanmıştı.