19 Ağustos 2024 04:06

Arap basını: Abbas’tan siyasi şov, ateşkes bir başka tura kaldı

Arap basınında, iki gün süren ateşkes görüşmeleri ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın TBMM’de yaptığı konuşma haftanın öne çıkan gündem maddeleri oldu.

Fotoğraf: AA

Paylaş

Yusuf ERTAŞ

Arap basınında, Katar’ın başkenti Doha’da iki gün süren ateşkes görüşmeleri ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın 15 Ağustos’ta olağanüstü toplanan TBMM’de yaptığı konuşma haftanın öne çıkan gündem maddeleri oldu. ABD, Mısır ve Katar’ın çağrısı ile Doha'da gerçekleştirilen ateşkes görüşmeleri önemli bir ilerleme sağlanamadan sona erdi. Abbas’ın TBMM’de “Filistin liderliğinin tüm üyeleri” ile birlikte Gazze’ye gideceğini açıklaması ise “siyasi bir şov” olarak değerlendirildi.

ABD: BİR YANDAN İYİMSERLİK, DİĞER YANDAN ASKERİ YIĞINAK

ABD bir yandan ateşkes anlaşması konusunda iyimserlik havası yayarken diğer yandan Ortadoğu’ya askeri güç sevkiyatını sürdürüyor. Lübnan merkezli Al Ahbar, “Gözlemcilere göre bu, Washington filolarını, uçaklarını, askerlerini, müttefik ülkelerini harekete geçirip siyonist varlığı savunmaya hazırlanırken, bölgedeki gerilimi ‘soğutmak’ ve ‘direniş ekseni’ güçlerinin düşman (İsrail) tarafından gerçekleştirilen suikastlara beklenen tepkilerini geciktirmek ya da iptal ettirmek amacıyla bugünlerde benimsenen bir ABD politikasıdır” tespitinde bulunuyor.

ZİYARETLER SIRASINDA DUYDUKLARININ BİR YANKISI MI?

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk davetini reddeden Mahmud Abbas, Haniye’nin İran’ın başkenti Tahran’da İsrail tarafından düzenlenen suikastla katledilmesinin ardından yapılan ikinci çağrıyı kabul ederek TBMM’de konuşması “neden şimdi” sorularına neden oldu. Londra merkezli Al Arab gazetesi konuya ilişkin haberinde “Filistin Devlet Başkanının Gazze'deki ateşkesin aciliyet kazanmasının ardından olası bir İran tepkisini önlemek için varlığını kanıtlama çabası mı?​” diye sorarken, Abbas’ın Moskova ve Ankara’ya yaptığı ziyaretler işaret edilerek, “Ziyaretler sırasında duyduklarının bir yankısı mı?​” diye sordu.


DOHA MÜZAKERELERİ: ÖNEMLİ BİR GELİŞME YOK

Al Cumhuriyya / Lübnan

Görüşmelere CIA Direktörü Bill Burns, Mossad Şefi David Barnea, Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Jassim Al Thani ve Mısır istihbarat Şefi Abbas Kamel katıldı. Gazze'de ateşkese ve Hamas'ın elinde kalan İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasına yol açabilecek bir anlaşmanın uygulanmasına yönelik bir plan sunuldu. Ancak ilerlemeyi engelleyen çözülmemiş anlaşmazlıklar hâlâ mevcut.

Gazze ateşkes görüşmelerinin ana noktaları şöyleydi:

  1. Büyük bir ilerleme kaydedilemedi: Çabalara rağmen nihai bir anlaşmaya varılamadı.
  2. Çabalar devam ediyor: Teknik ekiplerin yakında tekrar bir araya gelmesi ve kilit liderlerin önümüzdeki hafta Kahire'de bir araya gelmesi planlanıyor.
  3. İran saldırısı korkusu: Görüşmeler İran'ın İsrail'e yönelik olası bir saldırısından duyulan korkunun ortasında gerçekleşti.
  4. Gazze'de ölü sayısı: Gazze'de geçtiğimiz ekim ayından bu yana ölenlerin sayısı 40 bine ulaştı.
  5. Çözülmemiş farklılıklar: Nihai bir anlaşmaya doğru ilerlemeyi engelleyen farklılıklar hâlâ mevcut.

TEMEL FARKLILIKLAR NELERDİR?

Gazze ateşkes görüşmelerinde kalan temel farklılıklar şunlardır:

  1. Filistinli sivillerin aranması: İsrail'in militanların girişini engellemek için Gazze'nin kuzeyine dönen Filistinli sivilleri arayıp arayamayacağı konusunda anlaşmazlık var.
  2. Rehinelerin serbest bırakılması: Kaç İsrailli rehinenin hâlâ hayatta olduğu ve kimlerin serbest bırakılacağı konusunda hâlâ bir fikir birliği yok.
  3. Filistinli tutukluların serbest bırakılması: Serbest bırakılacak Filistinli mahkum ve tutukluların sayısı ve kimlikleri konusunda anlaşmazlık var.
  4. Philadelphia Koridoru'nun kontrolü: İsrail'in geçtiğimiz mayıs ayındaki saldırısında ele geçirdiği, Gazze'nin Mısır sınırı boyunca uzanan bir toprak şeridi olan Philadelphia Koridoru'nun kimin kontrolünde olacağı konusunda bir anlaşmazlık var.

İsrail ve Hamas arasında devam eden müzakerelerde her iki tarafın da birkaç temel talebi var:

Hamas'ın talepleri:

  1. Kalıcı ateşkes: Hamas, çatışmaların koşulsuz ve kapsamlı bir şekilde durdurulmasını istiyor.
  2. Filistinli mahkumların serbest bırakılması: Hamas, ömür boyu hapis cezasını çekenler de dahil olmak üzere çok sayıda Filistinli mahkumun serbest bırakılmasını talep ediyor.
  3. İsrail güçlerinin geri çekilmesi: Hamas, İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'nden tamamen çekilmesini talep ediyor.
  4. Geçişlerin açılması ve ablukanın kaldırılması: Hamas, sınır geçişlerini açmayı ve Gazze Şeridi'ne uygulanan ablukayı kaldırmayı hedefliyor.

İsrail'in talepleri:

  1. Güvenlik garantileri: İsrail Hamas'ın yeniden silahlanmasını ve malzemeleri askeri amaçlarla kullanmasını engelleyecek garantiler talep ediyor.
  2. Askeri kontrolün devamı: İsrail, Philadelphia ekseni ve Refah Sınır Kapısı gibi kilit eksenlerde askeri varlığını sürdürmek istiyor.
  3. Rehinelerin iadesi: İsrail Gazze'de tutulan İsrailli rehinelerin geri verilmesini talep ediyor.
  4. Askeri operasyonlara devam etme hakkı: İsrail, Hamas'ın askeri yeteneklerini yeniden inşa etme girişimlerini görmesi halinde askeri operasyonları yeniden başlatma hakkını saklı tutmak istiyor.

ABD'NİN AŞIRI İYİMSERLİĞİ... DİRENİŞ YENİ BİR ŞEY GÖRMÜYOR

Al Ahbar / Lübnan

Katar Dışişleri Bakanlığının iki gün süren Doha müzakere toplantılarından beyaz duman çıkmadı. Açıklamanın ardından ara bulucu ülkeler Katar, Mısır ve ABD, müzakerelerin başarısız olduğunu ya da çöktüğünü ilan etmeyen ancak herhangi bir anlaşmaya varmayı başardıklarını da açıklamayan ortak bir bildiri yayımladı. Amerikalılar, üst düzey bir ABD'li yetkilinin “(Biz) Doha görüşmelerinde çok ilerleme kaydettik ve boşlukları doldurmak için nihai bir teklif geliştirdik” demesi gibi, bilinen ve tekrarlanan bir politikanın parçası olarak, müzakere sürecine ilişkin olumluluğu teşvik etmeye devam ediyor. Ancak, mevcut veriler, mevcut turun ana anlaşmazlık noktalarını çözmeden sona erdiği ve İsrail heyetinin katı tutumunu sürdürdüğü ve herhangi bir esneklik göstermediğini ortaya koymaktadır.

Müzakerelerin seyri hakkında bilgi sahibi olan kaynaklara göre, “Mısırlı ve Katarlı ara bulucular Hamas liderliğine görüşmelerin seyri hakkında bilgi verdi ve ciddi bir anlaşmaya varılamadığını açıkça belirttiler, ancak müzakerelere devam edilmesi ve olumlu atmosferin korunması gerektiğini vurguladılar.” Ara bulucuların işgalci heyetle (İsrail) anlaşmaya varamaması nedeniyle, Hamas ile düşman (İsrail) arasındaki temel anlaşmazlık noktalarında uzlaşma formülleri önermeye karar verdiler.

Ancak çok geçmeden bu formüllerin herhangi bir çözüm sunmadığı anlaşıldı. Siyonist varlık (İsrail) medyası üst düzey bir güvenlik kaynağının “Ara bulucuların önerilerinin Netanyahu tarafından tamamen reddedildiğini” söylediğini ve İsrail kamuoyu önünde “sahte iyimserlik” yaymamasını istediğini aktardı…

Hamas kaynakları ise “İsrail delegasyonu, hareketin kabul ettiği Biden önerisine ek olarak, İsrail güçlerinin Netzarim ve Philadelphia eksenlerinin yanı sıra Refah geçişinde tutulması gibi yeni koşullarda ısrar etti…

Doha turunun başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken Tel Aviv'e geliyor ve sonrasında İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile görüşecek. ABD'den yapılan açıklamaya göre ziyaret, “müzakereleri ilerletmeyi” amaçlıyor. Üst düzey bir ABD’li yetkiliye göre, “Müzakereleri sona erdirmek ve bir anlaşmaya varmak” amacıyla Doha toplantısına katılan aynı heyetlerin katılımıyla önümüzdeki hafta Mısır'ın başkentinde bir başka tur müzakere yapılması bekleniyor. Tüm bunlar olurken Amerikalılar, müzakerelerin sürelerini uzatmaktan başka hiçbir dayanağı olmadan iyimserlik yaymakta ısrar ediyor. Gözlemcilere göre bu, Washington filolarını, uçaklarını, askerlerini, müttefik ülkelerini harekete geçirip siyonist varlığı savunmaya hazırlanırken, bölgedeki gerilimi “soğutmak” ve “direniş ekseni” güçlerinin düşman tarafından gerçekleştirilen suikastlara beklenen tepkilerini geciktirmek ya da iptal ettirmek amacıyla bugünlerde benimsenen bir ABD politikasıdır.


FİLİSTİN DEVLET BAŞKANI TÜRKİYE PARLAMENTOSUNDA: SEMBOLLER VE GERÇEKLER!

Başyazı - Al Kuds Al Arabi

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, 15 Ağustos’ta başkent Ankara'daki Türkiye parlamentosunda, parlamento başkanının çağrısıyla, Cumhurbaşkanı Erdoğan, kabinesindeki bakanlar ve tüm Türkiye partilerinin katıldığı olağanüstü toplantıda uzun bir konuşma yaptı.

Medya, Abbas'ın büyük kalabalığa, kendisinin ve tüm Filistin liderliğinin “Gazze Şeridi'ne gideceğini” duyurmasını ve Arap ve İslam ülkelerinin liderleri ile BM genel sekreterini “İsrail saldırganlığını durdurmak” için Gazze Şeridi’ni ziyaret ederek kendisine katılmaya çağırmasını ele aldı.

Ne yazık ki Filistin Devlet Başkanının bu kararı uygulama yetkisi yoktur. BM Güvenlik Konseyine kendisini koruması için yaptığı çağrı, İsrail'in her gün gerçekleştirdiği katliamlara sessiz kaldığı için “uluslararası toplumu” suçlaması ve konuşmasında atıfta bulunduğu, dünyanın İsrail saldırganlığını durdurma talebine karşı ABD'nin Güvenlik Konseyindeki üç vetosu gibi gerçeklerle çelişmektedir.

Bu konuşma, İsrail'in sadece Gazze'de değil, her yerde Filistinlilere karşı uyguladığı vahşet bağlamında ve İsrail hükümetinin sadece Hamas'ı değil, Filistin yönetimini de ortadan kaldırmaya yönelik ilan edilmiş ve açık bir terörizm ve suç politikası bağlamında yapılmıştır.

Filistin mücadelesi, tüm biçimleriyle, zorunlu olarak İsrail saldırganlığının arka planında ortaya çıkan uluslararası ittifakların kapsamına giriyor. Güney Afrika, Rusya, Brezilya, Çin gibi ülkelerin yanı sıra Batılı ülkelerden İrlanda'nın Gazze’deki şehit sayısının 40 bini geçmesini "dünyanın utancı" olarak nitelendiren açıklaması ve İspanya, Norveç gibi ülkelerin duruşları da dikkat çekici. Müslüman ülkeler arasında ise Endonezya ve Malezya gibi cesur tutum sergileyen ülkeler bulunuyor…

Bu zor koşullar altında Abbas'ın “Gazze'ye gitme” konusundaki konuşması, Filistinlilerin (ve sadece ulusal otoritenin, Hamas'ın ve direniş gruplarının değil) umutsuzluk içinde biriktirdikleri pozisyonlar dahilinde kullanılabilecek sembolik bir hamle olarak değerlendirilmelidir.

Abbas’ın Türk parlamentosundaki konuşması ve aldığı büyük ilgi, Netanyahu’nun kongredeki konuşmasıyla kıyaslanabilir. Netanyahu, konuşmasında İsrail’in tüm imkanlarını kullanarak Amerikan pazarının taleplerine uygun bir sunum yaptı. Buna karşılık, Abbas, İslam ve Arap değerlerini canlandırmaya, uluslararası hukuka ve adalete başvurmaya ve Filistinlilerin yaşadığı büyük mağduriyeti duyurmaya çalıştı.

Türkiye ise, bazıları Filistinlileri zindana atan, bazıları İsraillilerle normalleşmenin ganimetlerini kabul eden ve bazıları da korkunç bir zulüm cehennemine dalan çoğu Arap devletinin boşalttığı rolü doldurmaya çalışıyor.


ABBAS'IN GAZZE'YE GİTME TEHDİDİ: BİR RUS-TÜRK FİKRİ Mİ YOKSA VARLIĞINI KANITLAMA ÇABASI MI?

Al Arab

Abbas, kendisini ateşkes hareketinin, özellikle de ateşkesin önünü açacak sonuçlar doğurması beklenen Doha toplantısının merkezine koymaya çalışıyor.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas 15 Ağustos’ta Türkiye parlamentosunda yaptığı konuşmada “Filistin liderliğinin tüm üyeleri” ile birlikte Gazze Şeridi'ne gideceğini açıkladı ve “Erişimlerini güvence altına alma” çağrısında bulundu. Abbas'ın Gazze'ye gitme tehdidi, taşıdığı tüm risklerle birlikte, amacına ilişkin soru işaretlerini de beraberinde getirdi. Filistin Devlet Başkanının Gazze'deki ateşkesin aciliyet kazanmasının ardından olası bir İran tepkisini önlemek için varlığını kanıtlama çabası mı? Yoksa bu sadece bir “tavsiye” mi ya da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya geldiği Moskova ve Ankara ziyaretleri sırasında duyduklarının bir yankısı mı?

Gazze'ye gidip İsrail'in Hamas otoritesini dağıtmasıyla ortaya çıkan boşluğu doldurmanın, ABD'nin krizin irili ufaklı her yönünü tekeline almasının ardından oyuna girmek isteyen Rusya ya da Türkiye'nin ya da her ikisinin de aklına gelmiş olması ihtimal dışı değil. Abbas'ın Gazze'de yeniden iktidarı ele geçirme ve savaş sonrası dönemde güçlü bir varlık gösterme ihtiyacını Moskova ve Ankara gezilerinden sonraya kadar fark etmemiş olması düşünülemez.

Abbas'ın Filistin yönetiminin başı olmasına ve Hamas ile İsrail arasında Mısır ve Katar'ın ara buluculuğu, ABD'nin desteği ve İsrail'in yeşil ışık yakmasıyla yürütülen ateşkes görüşmelerinin ortağı olması gerekmesine rağmen kendisini yalnız hissettiğine şüphe yok.

Ancak İsrail ile gergin ilişkileri, ABD ile soğuk ilişkileri, Filistin yönetiminin azalan siyasi ve güvenlik rolü ve Hamas karşısında bir güç olarak yerini dolduramaması onu yalnızlığa itti. Önceden herhangi bir anlaşma olmaksızın Gazze'ye gitme fikri, onun ön plana çıkması için bir yol olabilir…


ABBAS GEÇİT TÖRENİNİ ANDIRAN BİR KONUŞMA YAPTI

Middle East Online

Filistin Devlet Başkanı, merhum Arafat'ın "Ya zafer ya şehitlik" sözlerini tekrarlayarak, Türk parlamentosu önünde Filistin liderliğinin tüm üyeleriyle birlikte Gazze ve Kudüs'e gitmeye karar verdiğini duyurdu.

Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail kent ve kasabalarına düzenlediği saldırıya karşılık İsrail'in kanlı saldırısının ardından Gazze ve Batı Şeria'da yaşananlara sessiz kaldığı için sert bir şekilde eleştirilen Abbas, Gazze ve Kudüs'ü ne zaman ve nasıl ziyaret edeceğini açıklamadı. Bu tutum, devam eden İsrail saldırganlığını protesto etmek için Kudüs ve Gazze'yi ziyaret etme arzusundan ziyade siyasi bir şov gibi görünüyor.

Abbas'ın popülaritesi, özellikle de en azından İsrail'in ikametinin ve Filistin yönetiminin bulunduğu Batı Şeria'ya yönelik saldırganlığını durdurmak için etkili bir eylemde bulunamaması ve saldırının devamına ilişkin tutumu nedeniyle keskin bir şekilde azaldı.

ÖNCEKİ HABER

Bakan Tunç: 7 ilde çıkan yangınlarla ilgili 9 kişi tutuklandı

SONRAKİ HABER

Bergama’da parşömen ustası Hazel anlatıyor: Papirüs ihracatı durunca parşömen keşfedildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa