21 Ağustos 2024 10:02

Eğirdir Gölü’nde müsilaj da başladı

Türkiye'nin en büyük tatlı su göllerinden Eğirdir Gölü'nde ortaya çıkan aşırı kirlilik ve kuraklıkla birlikte alg patlamasının yanı sıra, müsilaj da ortaya çıktı.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Türkiye'nin önemli tatlı su kaynaklarından ve stratejik öneme sahip Isparta'daki Eğirdir Gölü, özellikle bu yıl can çekişiyor. Geçtiğiniz günlerde başlayan alg patlamasının yanı sıra, müsilaj da başladı. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) bilim danışmanı Dr. Erol Kesici, Eğirdir Gölü'nün bazı kıyı kesimlerindeki suyu, yeşil bir örtü gibi kaplayan alg patlamasının (siyanobakteri), gölün üst kısmını ise müsilaj şeklinde kapladığını kaydetti.

AŞIRI KİRLİLİĞİN GÖSTERGESİ

Gölde aşırı oranda alg artışının gölün kirliliğinin göstergesi olduğunu belirten Kesici, “Tatlı su kaynağının her tarafını bitkiler istila etti. Önlem alınmasında çok geç kalınırsa gölün önceki su kalitesine sahip olması adeta imkansızlaşacak. Çünkü gölde kirliliğe neden olan makro ve mikro su bitkilerinin aşırı gelişimi kontrol altına alınamıyor. Tehlikeli bir bakteri türü olan siyanobakteri istilası gölde sonun başlangıcının hızla arttığının göstergesi" dedi.

Kesici, gölün farklı yerlerinde yapılan su analizleri çalışmalarında, oksijen seviyelerinin düşük olup, gölde tuzluluk oranının bilhassa bu aylarda giderek artış gösterdiğini kaydetti. Kesici, bu durumun göldeki canlıların yaşamına olumsuz etki edip, farklı türlerin artış göstermesine neden olduğunu söyledi.

‘GÖLÜ HAVZASIYLA BİRLİKTE KORUMALIYIZ’

Gölün bazı yerlerinde dip çamurunun, su kütlesi pelteleşmiş (müsilajlaşmış) mikro- makroskobik alglerle kaplı olduğuna dikkati çeken Kesici, şu uyarılarda bulundu:

“Bu tür oluşumlar su kaynaklarının beslenmesinde artan kayıplara yol açıp, su girişi dengesiz göllerde kirlilikle birlikte üst seviyeye çıkar. Gölün tarımsal üretim kirliliğinin çok şiddetli baskısı altında olması, sularda nitrat ve fosfat gibi besleyici tuzların aşırı artışına neden olmaktadır. Bunun sonucunda gölün suyu açık sarı-yeşilin farklı tonlarındaki renge dönüşmektedir. Bu tabakalaşma su sıcaklığıyla birlikte, ışık alglerin çoğalmasını hızlandırmaktadır. Görünen manzarada azot ve fosfor gibi tuzların göl içerisinde, bu bölgelerde homojen dağılımı, gölün bu kesimlerinde alg patlamasına neden olmaktadır. Gölün içerisinde aşırı oranda askıda katı madde bulunması, gölün dip çamurunun organik karakterde olduğunu göstermektedir. Eğirdir Gölü canlı bir varlıktır, milyonlarca yıl doğal çevre ve iç dinamiğiyle korunarak gelmiştir. Canlı çeşitliğinin kaybolması, organ kaybı gibidir, suyunun azlığı ve kirlilik baskısı gölü güçsüz bırakmasının yanı sıra, vücut direncinin çökmesi gibi ekosistem direncinin kaybolmasına neden olmaktadır. Gölü havzasıyla birlikte korumalıyız. Eğirdir Gölü'ne son 70 yıldır baraj, su deposu gözüyle bakılması- kullanılması, gölün korumadan kullanılmasının sonuçları son yıllarda yaşanan alg patlamalarının gölün yüzeyine vurmasıdır ve çok da tehlikelidir." (DHA)

ÖNCEKİ HABER

“Pişmanlık” dayatmasını reddeden tutuklunun tahliyesi 3’üncü kez ertelendi

SONRAKİ HABER

Depremde yıkılan Palmiye Sitesi'nin firari müteahhiti notere gitmiş!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa