21 Ağustos 2024 13:08

İliç’teki altın madeninin ÇED Olumlu kararı iptal edildi

İliç’teki madeninin kapasite artışı için verilen ÇED olumlu kararı iptal edildi. Avukat İsmail Hakkı Atal “Madeni çalıştıramayacaklarını anlayınca AKP’den gelen talimatla lehimize karar verildi" dedi.

Fotoğraf: Cömert Uygar Erdem

Paylaş

Özer AKDEMİR
Erzincan

Geçtiğimiz şubat ayında yığın liç alanında yaşanan çökme ile 9 işçiye mezar olan iş cinayeti ve son olarak da 3 bin işçinin işten çıkarılacağı haberleri ile gündeme gelen İliç’teki altın madeninin ÇED raporu iptal edildi. İşçileri çıkararak kapanma sürecine girdiği ileri sürülen madene karşı davayı açan avukat İsmail Hakkı Atal Erzincan İdare Mahkemesinin verdiği kararı “AKP Genel merkezinden gelen talimatla AKP’li mahkeme heyeti davayı bizim lehimize sonuçlandırdı” şeklinde değerlendirdi.

FACİA ÖNCESİ AÇILAN DAVADA MADENİN ZARARLARI BİR BİR SIRALANDI

Erzincan İliç’e bağlı Çöpler Köyü yakınlarında Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından yapılması planlanan "Çöpler Kompleks Madeni 2. Kapasite Artışı ve Flatasyon Tesisi Projesi" için Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı tarafından verilen 07.10.2021 tarihli ÇED Olumlu" kararına yörede yaşayan Sedat Cezayirlioğlu ve Avukat İsmail Hakkı Atal tarafından iptal davası açılmıştı. Dava dilekçesinde özetle şu gerekçeler ileri sürülüyordu;

  • projenin bölgedeki su kaynaklarını, tarımı ve hayvancılığı bitireceği,
  • yaşam hakkını kasten sona erdirmeye teşebbüs olduğu, iklim krizi nedeniyle artık hiçbir kara parçasının güvenli olmadığı,
  • asit maden drenajının topraktaki bir kısım minerali yok edeceği,
  • iklimdeki son değişmelerin topraklarımızı daha önemli hale getirdiği,
  • davaya konu hususun ulusal güvenlik seviyesinde ele alınması gerektiği,
  • kapasite arttırımının kabul edilemeyeceği, raporun bilimsel verilere dayanmadığı,
  • toplumsal maliyet analizinin yapılmadığı, madencilik faaliyetlerinin tek kazananının maden şirketleri olduğu,
  • madenciliğin insanlığa karşı işlenen suçlardan olduğu, normlar hiyerarşisine göre üstteki norm ve uluslararası düzenlemelere aykırı olan kanun ve yönetmeliklerin uygulanamayacağı…

MAHKEMEDEN FACİADAN SONRA 180 DERECE DÖNÜŞ!

Dava sürecinde yaptırılan bilirkişi keşfi sonrası hazırlanan rapora dayanarak açılan davayı reddeden Erzincan İdare Mahkemesinin bu ret kararı Danıştay Altıncı Dairesi tarafından “bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelik ve yeterlilikte olmadığı” gerekçesi ile 05/04/2023 tarihinde bozuldu. Danıştay, aralarında Çevre Mühendisi, Jeoloji Mühendisi, Ziraat Mühendisi, Kimya Mühendisi, Maden Mühendisi, İnşaat Mühendisi, Orman Mühendisi, Meteoroloji Mühendisi, Hidrojeolog, Biyolog (Flora-Fauna uzmanı) olan yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak hazırlanacak rapor sonrası yeniden karar verilmesini istedi.

BİLİRKİŞİ RAPORUNDA 13 ŞUBAT FACİASININ ETKİSİ

6 Aralık 2024 tarihinde yapılan ancak 13 şubat 2024 tarihindeki liç kayması faciasının ardından hazırlanan ikinci bilirkişi raporunda ÇED raporuna ve işletmedeki ki tespitlere dikkat çekildi. Bilirkişi raporundaki bu tespitlere ve 13 Şubat 2024 tarihinde meydana gelen yığın liçi kaymasının ardından işletmenin Çevre İzin ve Lisans Belgesi iptal edildiğine vurgu yapan mahkeme maden kapasite artışı için verilen ÇED olumlu belgesinin hukuka uygun olmadığına hükmetti. Mahkeme ayrıca yörede yaşamadığı ve herhangi bir taşınmazı bulunmadığı gerekçesi ile Avukat İsmail Hakkı Atal’ın dava açamayacağını da ileri sürerek davacı ehliyetini düşürdü.

"TALİMAT AKP MERKEZİNDEN"

Mahkemenin kararına dair değerlendirme aldığımız Av. Atal şunları söyledi; AKP genel merkezinden aldıkları talimatla davayı bizim lehimize sonuçlandırdı mahkeme. Zaten çevre izin lisansını iptal etmek zorunda kalmışlardı. Yani fiziken de artık burayı çalıştıramayacaklarını fark ettiler. Bir yandan da muhtemelen, bunun sonuçlarını sömürge madenciliğinin ortaya çıkmasında ne kadar büyük bir etkisi olduğunu yoklamalarıyla anketlerle anlamışlardır. AKP Genel Merkezinden talimat gelmiş, AKP’li Erzincan İdare Mahkemesi de davayı bizim neyimize sonuçlandırmıştır. Zaten bilirkişiler de AKP'liydi. AKPli bilirkişilerin de bizim lehimize rapor düzenlemesi normal bir şey değildi zaten. 6 Aralık'ta keşfe gittikten sonra 13 Şubat'ta bu facia olunca çeşitli defalar ek süre istemişti bilirkişiler. Ortamı kokladılar, talimat aldılar ona göre rapor bizim lehimize geldi”.

İKİNCİ BİLİRKİŞİ RAPORUNDA DİKKAT ÇEKEN GÖRÜŞLER

6 Aralık 2023 tarihinde yapılan yeni bilirkişi incelemesi sonrası hazırlanan bilirkişi raporunda bilirkişiler özetle;

İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ AÇISINDAN;

Coğrafi konum itibariyle bölgenin deprem riski içerdiği barizdir. Yapıların deprem performans raporu bulunmamaktadır.

HALK SAĞLIĞI AÇISINDAN;

- Çöpler Anagold altın maden sahası çevresinde 13.02.2024 tarihli heyelan sonrasında toprak kayması sonucu çeşitli Bakanlık ve kurumların yoğun tedbirler aldığı saptanmıştır. Bu tedbirler sayesinde oluşan risklerin kontrol altına alındığı; buna bağlı olarak yer üstü ve yer altı su analizleri ile hava kalitesi analiz sonuçlarına göre insan sağlığını mevcut durumda tehdit eden bir durum saptanamamıştır.

MADEN MÜHENDİSLİĞİ AÇISINDAN;

Prof. Dr. Kerim AYDINER

Ocakta gerçekleştirilecek patlatmaların neden olabileceği çevresel etkilerin ocak alanında sınırlı kalacağı ve bu bölgede özellikle Manganez Ocak ve Ana Ocak alanlarında şev kaymalarına katkı yapma potansiyeli olacağı değerlendirilmiştir

Prof. Dr. Murat ERDEMOĞLU

Çöpler Kompleks Madeninde önceki madencilik faaliyetleriyle üretilmiş cevherlerin işlendiği yığın liç tesisindeki cevher yığınlarında 13 Şubat 2024’te meydana gelen heyelan nedeniyle ortaya çıkan durumla, işletme için mevcut olan çevresel etki değerlendirmelerinin geçerliliği kalmamıştır.

ZİRAAT MÜHENDİSLİĞİ AÇISINDAN;

Maden alanının tarımsal yapıyı çok yönlü bozmuş olduğu ve özellikle bölgede önceden ağırlıklı olarak yapılan hayvancılığı olumsuz etkilediği anlaşılmıştır.

JEOFİZİK MÜHENDİSLİĞİ (SİSMOLOJİ) DEPREMSELLİK AÇISINDAN;

Projenin yer aldığı bölgede deprem üretme potansiyeline sahip aktif fay hatlarının bulunması, İliç’in hemen batısında yer alan Divriği fayının ÇED Raporunda dikkate alınmaması, Jeofizik parametre ile jeolojik terimlerin kullanılmasında bazı hataların bulunması, mühendislik yapısının zarar görebileceği kanaatine varıldığından kamu yararı açısından ilgili ÇED Raporunun ilgili kısımlarının yeniden hazırlanması gerektiği görüş ve kanaatine varılmıştır.

ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ AÇISINDAN;

Yüzey suyu kaynakları analiz sonuçlarında Fe, Pb, Mn, As, B, Al ve Ni parametrelerinin örnekleme noktalarına göre farklılık göstermekle birlikte sınır değerleri aştığı dönemler olduğu tespit edilmiştir.

Toprak kalitesi açısından analiz sonuçlarına göre bazı noktalarda Sb, As ve Bi değerlerinin yerkabuğu değerinin üzerinde olduğu, bazı noktalarda ise Ca, Pb, Mn, Mo, Ni, Se, Ag ve Zn açısından yerkabuğu değerlerin üzerinde olduğu, tüm toprak numunelerinde As, Ni ve Co parametrelerinin; bazı noktalarda ise Cu ve Pb parametrelerinin mevzuatta verilen sınır değerleri aştığı görülmektedir.

ÇED raporunda projede öngörülen risk durumlarının ve alınacak önlemlerin “yığın liç sahasında dinamik yük altında sahada yerel kaymalar olması muhtemel olsa da, yapının bütünlüğünü bozacak bir duraysızlık söz konusu olmayacaktır” denilmektedir. Ancak bu tespitin aksine 13.02.2024 tarihinde yığın liç sahasında kayarak bir felakete yol açması ve 9 işçinin toprak kayması nedeniyle hayatlarını kaybetmeleri, çed raporunda böyle bir riskin öngörülemediğini ve gerekli tedbirlerin alınamadığını göstermektedir. Bu durum, çed raporunun çok önemli bir eksikliği olarak görülmektedir.

JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİ AÇISINDAN;

Proje sahasını doğrudan etkileyen faylar ve proje sahasına çok yakın mesafede yer alan Türkiye’nin en önemli kırık hattı olan Kuzey Anadolu Fay Zonu bölgeyi deprem açısından önemli kılmaktadır. Projenin yer aldığı bölge, deprem, heyelan, su baskını ve çığ gibi doğal afetlerin meydana gelme potansiyeli yüksektir. Ayrıca, bu tür afetlerin can kayıplarına neden olma ihtimali de çok yüksektir.

HİDROJEOLOJİ AÇISINDAN;

İşletme sahasının Karasu Nehri beslenme havzasında olması sebepleriyle, mevcut durum ve kapasite artışının yeraltı suyunu, dolayısıyla Karasu Nehrini kirleteceği düşüncesindeyim.

ŞEHİR VE BÖLGE PLANLAMA AÇISINDAN;

Proje alanının Fırat Nehrine ve yerleşim yerlerine yakınlığından dolayı, risk unsurlarının maksimum düzeyde bertarafının sağlanması ile kontrolü ve denetimi gerekmektedir. Bununla birlikte, bugüne dek sahada meydana gelmiş olan kazalar ve son olarak da can kayıpları ile neticelenen yığın liçi toprak kayması kazası, risk düzeylerine uygun tedbirlerin alınamıyor olduğunu göstermektedir.

METOROLOJİ MÜHENDİSLİĞİ AÇISINDAN;

Olası olumsuz etkilerle ilgili olarak, gerekli önlemlerin ve risk planlamalarının değişken atmosferik koşullar altında nasıl hazırlanacağına ilişkin kapsamlı analizler nihai ÇED sunulmamıştır

ÖNCEKİ HABER

İran "İsrail'e saldırı" gündemini sürdürüyor: Cevabımız karadan da olabilir

SONRAKİ HABER

EMEP: Kadına yönelik şiddete karşı gücümüz birliğimiz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa