21 Ağustos 2024 16:25

Türk-İş üyesi işçiler: ‘Sendikacılar kaçamayacak, enselerinden tutup yürü diyeceğiz’

Türk-İş açıklamalarının ardından işçiler: Yapılacak mitingler ya da başka eylemler iş yerlerinden doğru hareketlilikle örgütlenmezse işçiler açısından yenilgi kaçınılmaz olur.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Türk-İş üyesi bir grup işçi
Kayseri

Türk-İş'in 81 ilde eş zamanlı ya da "zamansız" basın açıklamalarının kamu işçileri açısından nasıl değerlendirilmeli sorusunu üyesi işçiler olarak cevaplamaya çalışacağız. 

Geçtiğimiz yıl eylül ayından bu zamana kadar kamu işçilerinin "Geçinemiyoruz", "Yoksullaştık" söylemleriyle verdiği tepkiler Türk-İş’i hareket zorladı. Türk-İş sendikal bürokrasisi işçi tepkilerinin koltuklarını tehlikeye sokacağını fark ettikleri için dün başlangıç olarak "Dostlar alışverişte görsün" misali basın açıklamaları yapmak zorunda kaldı.

Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay ve merkez yöneticileri, şube başkanları tehlike çanlarının kendileri için çaldığını fark ettikleri noktada karşılarına tek adam iktidarını almadan yüz binlerce genç işçinin öfkesini de ne kadar yatıştırabilirsek döner koltukları sağlama alabiliriz derdine düştüler. Türk-İş bürokrasisi şunu da fark etmelidir ki; şimdilik ne yapacağını, nasıl hareket edileceğini bilmeyen bir genç işçi kuşağı geçmiş deneyimlerden, şu an emeklilik telaşesi güden eski kuşak işçilerden fırsatını buldukça öğrenecektir.

Dün yapılan açıklamalarda, öncesinde aslında işçilerin büyük çoğunluğu alınan eylem kararlarının yetersiz olduğunu, öfkeyi dindirmek üzere olduğunu bilerek kitlesel bir şekilde basın açıklamalarında ön saflarda yerini almıştır. İlimiz Kayseri'de son yıllarda Türk-İş'in eş zamanlı ortak basın açıklamasına katılımın sayısı niceliksel olarak az olsa da niteliksel açıdan bize başka şeylerin habercisidir.

Kamu iş yerlerinde son zamanlarda işe başlayanların çoğunluğu yüksekokul mezunu oldukları için eğitimli bir işçi kuşağı yaratmaktadır. Bu eğitimli işçi kuşağı bazen sorgulayan bazen de bir celsede istifa eder giderim diyebilmektedir. Bu genç işçi kuşağı çalıştığı iş yerinde durduğu pozisyon ve yaşam içerisinde karşılaştığı sorunlar hasebiyle sınıf bilinçli bir işçiye nasıl dönüşecektir sorunsalıyla da karşılaşacağız. Bunu da aşmanın yolu bir reçete olarak yazacaksak zaman içerisinde işçilerin siyasi eğilimlerinin oy verdiği ya da sempatizanlığını yaptığı partiyi sorgulamaya başlamasıdır diyebiliriz.

Gelelim Türk-İş bürokrasisinin nasıl bu kadar rahat olduğuna... Çok uzak olmayan bir zamanda tek adam iktidarının çatırdamasının da yansımalarının sendika içerisine sirayet edeceğini söylemek için müneccim olmaya gerek yok. Çünkü yapılan açıklamalarda kimi sendika merkez yöneticileri rahatlıkla iktidarı eleştirirken kimileri de sessizliğini korumaktadır.

Kayseri'de yapılan açıklamaya bakacak olursak dikkatimizi çeken en başta genç işçilerin kitlesel katılımı, atılan sloganlarda bazıları sağ yumruk bazıları sol yumruklarını sıkarak aslında öfkesinin dozunu yansıtmaktadır. Kara yolu işçileri disiplinli ve talepli dövizleriyle katılmış, sağlık işçileri de yoğun mesai temposu ve baskı altında çalışmalarına rağmen atılan sloganlara en coşkulu eşlik edenlerdi. Savunma sanayi işçileri arasında deneyimli eski kuşak işçilerin yerini fazlaca genç işçiler alıyor. Yaptıkları işin karşısında ve ülkeye kazandırdıkları servetin karşısında aldıkları emeğin yetersizliğini hissederek katılım sağlayandı. Demir yolu işçileri de fazlaca gençleşmiş ve sayıca çoğalmışlardı. Enerji işçilerinin katılımı bu açıklamada hem niceliksel hem de niteliksel olarak iyi değildi. Açıklamada en dikkati çeken de Teksif sendikası üye işçilerin katılımıydı. Kalifiye tekstil işçilerinin özel sektörde de geçinemiyoruz çığlının vücut bulmuş haliydi.

Önümüzde ki günlerde yapılacak mitingler ya da başka eylemler iş yerlerinden doğru hareketlilikle örgütlenmezse kamu işçileri açısından yenilgi kaçınılmaz olacaktır. Kamu iş yerlerinde sendikal bürokrasinin her türlü engellemesini de göze alarak atölyelerde, postalarda, ünitelerde önümüzdeki yıl imzalanacak toplu sözleşme öncesinde sözleşme hazırlık komiteleri kurarak geçen sözleşmenin de kayıplarının karşılanması için ek zammın zorunluluk olduğunu hissettirecek üretimi etkileyecek eylemlilikler şart olduğunu bilerek şube yönetimlerini ve genel merkezi sıkıştırmalıyız. Eğer bu çerçevede mücadele hattı çizmezsek 2025-2026 yılını daha zor geçiririz. Çünkü tek adam iktidarının uyguladığı hem ekonomik hem siyasi politikalara bakıldığında gelecek kötü günlerin habercisi olduğunu anlayabiliriz.

ÖNCEKİ HABER

Ankara Kızılcahamam’daki yangın Bolu Gerede'ye sıçradı: 2 köy tahliye edildi

SONRAKİ HABER

Tayland'da ülke dışından gelen bir kişide M çiçeği virüsü tespit edildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa