23 Ağustos 2024 04:24

Yangınlar sel tehlikesine kapı araladı

İzmir'de yanan alanların sel felaketinden sonra ağaçlandırılan alanlar olduğunu söyleyen ÇMO İzmir Şube Teknik Sorumlusu Selma Akdoğan yanan alanlardaki sel felaketi için uyardı.

Fotoğraf:Ramis Sağlam /Evrensel

Paylaş

Ramis SAĞLAM
İzmir

İzmir başta olmak üzere ülkenin dört bir yanında çeşitli nedenlerle orman yangınları çıktı. Orman Genel Müdürlüğü (OGM) verilerine göre, bu yıl ülke genelinde çıkan 2 bin 544 orman yangınında 15 bin 805 hektar alan zarar gördü. Yangınların illere göre dağılımında ise en çok yangın çıkan il 288 yangınla İzmir olurken, 231 yangınla Muğla ve 143 yangınla Şanlıurfa oldu. Yangınlardan alan olarak da 3 bin 284 hektarla en çok İzmir etkilenirken, bu ili 3 bin 267.24 hektarla Bolu ve 1971 hektarla Denizli takip etti.

İzmir Karşıyaka’da başlayan Çiğli, Bornova ve Bayraklı ilçelerini de etkileyen yangında 4 bin hektarın üzerinde alan yanarken son yangınlarda ormanlarla birlikte, tarım alanları, konut ve iş yerleri ile birlikte araçlar da zarar gördü. TMMOB’a bağlı Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İzmir Şubesi Teknik Sorumlusu ve Çevre Mühendisi Selma Akdoğan ile orman yangınlarını ve etkilerini konuştuk.

ORMAN YANGINLARINDA RİSKLER ARTTI

Birleşmiş Milletlerin raporlarına göre son birkaç yılda, dünya orman yangını rejimlerinde bir değişime tanık olunurken, sıklaşan orman yangınları daha yoğun şekilde geniş alanları etkilemeye devam ediyor.

İnsan ve çevre açısından orman yangınlarından kaynaklanan risklerle giderek daha fazla karşı karşıya kalındığını söyleyen Akdoğan, “İklim, arazi kullanımı, arazi yönetimi uygulamaları ve nüfustaki değişiklikler, orman yangınlarındaki riski değiştirmekte ve tüm dünyada daha fazla bölge, daha önce görmedikleri yangınlara karşı savunmasız hale gelmektedir” dedi.

YANGINLAR YÜZEYSEL AKIŞLA SU KALİTESİNİ DE ETKİLEYEBİLİR

Ormanların ekosisteme katkılarını aktaran Akdoğan, “Yangın biyolojik çeşitliliği ile birlikte orman ekosistemine zarar verirken, ormanların sağladığı ekosistem hizmetlerinin de kaybına yol açtı. Vejetasyon-toprak-su dengesinde oluşan değişim; kül tabakasının yağış sonrası yüzey akışı hızlandıracak olması, ormanların hidrolojik fonksiyonlarını etkileyecektir. Yüzeysel akış ile taşınan kirletici unsurlar su kalitesini etkileyebilecektir” diye konuştu.

SEL FELAKETİNE KARŞI AĞAÇLANDIRILMIŞTI

İzmir’de 1995 yılında yaşanan sel felaketinde derelerin taşması sonucu Yamanlar, Örnekköy ve Çiğli’de dere yatakları yakınlarındaki evlerin yıkılmasına neden olmuştu. Selde 61 vatandaş yaşamını yitirirken, sel suyu dere yatağındaki evlerin 1 buçuk metre kadar üstüne çıkarak büyük bir yıkım meydana gelmişti.

Akdoğan, Karşıyaka sırtlarında yanan alanların 1995 yılında yaşanan sel felaketinden sonra havzadaki su akışının kontrol edilerek sel ve taşkınların önlenmesi için ağaçlandırılan alanlar olduğuna dikkat çekti. TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu olarak bölgede şehir hastanesi ve deprem konutları ile ilgili süreçlerde daha önce erozyon, sel ve taşkın kontrolü için yapılan çalışmayı hatırlatarak sel riskine dikkat çektiklerinin altını çizen Akdoğan, “Yangın, Laka Deresi Havzası ve yerleşimler için sel riskini arttıracaktır. Bu nedenle alanın bir an önce rehabilite edilerek ağaçlandırılması önem taşımaktadır” bilgilendirmesi yaptı.

HAVA KALİTESİ OLUMSUZ ETKİLENDİ

Orman yangınlarının bir gaz ve aerosol kaynağı olduğunu hatırlatan Akdoğan, “Partiküler madde (PM) 2.5 emisyonlarının diğer yangınlara göre orman yangınlarında daha fazla oluştuğu biliniyor. Yangınlar, devam ederken ve söndürüldükten sonra izleyen günlerde hava kalitesini olumsuz yönde etkiler. Kirleticiler meteorolojik koşullara bağlı olarak çok geniş alanlara taşınırken, çevre ve halk sağlığı açısından risk oluştururlar. Uzun vadede ise ormansızlaşma ile birlikte en önemli karbon yutak alanlarının azalması, sera gazı emisyonlarının kontrolü ve hava kalitesi için olumsuz etkiler oluşturacaktır” dedi.

"ORMAN KÖYLÜLERİ GERİ KAZANILMALI"

Kamuoyu baskısının karşısında popülist ve kabul görmeyen söylemlerin ötesine geçilmesi gerektiğine vurgu yapan Akdoğan, iklim değişikliğine dirençli ormanların oluşturulması için günümüzün koşullarına uygun yönetim süreçlerinin planlamasına bir an önce başlanması gerektiğine dikkat çekti.

İnsan kaynaklı orman yangınları sayısının arttığının altını çizen Akdoğan, “Orman köylülerinin varlığını sürdürecek, orman ve orman yangın kültürü olan orman köylüsünün istihdam yaratılarak şehirden köye geri dönüşünü sağlayacak kökten bir değişim öncelikli bir ülke politikası olarak hayata geçirilmelidir. Yanan alanların miktarı ve yanık orman alanlarında yapılacak çalışmalar şeffaf şekilde acil eylem planları hazırlanarak ve kamuoyu ile paylaşılarak yönetilmelidir. Yanan ve ardından ülke kaynaklarımız ile yenilenen bu alanların ise iklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik ve ormanın sağladığı ekosistem hizmetleri önceliklendirilerek ele alınmalıdır” ifadelerini kullandı.

ÖNCEKİ HABER

Metrobüs hattında 'beyaz yol' çalışması: İki durak geçici olarak kapanıyor

SONRAKİ HABER

"Elimizi taşın altına koymadığımız her süreç aleyhimize işler"

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa