Hayvanları koruma kanunu katliamları meşrulaştırıyor
Yasa, uygulanış şekliyle hayvanları korumak yerine, bazı yerel yönetimlerin keyfi uygulamaları sonucu katliamları meşrulaştıran bir araç haline gelmiştir.
Ayberk ÖZEL
Bilkent
Geçtiğimiz haftalarda iktidar bloğunun önerisiyle sunulan Hayvanları Koruma Kanunu’na yönelik düzenlemeler, yükselen tepkilere rağmen meclisten geçirilmişti. Halk kesimlerinin yasa tasarısına geniş tepkisi, yasaya yapılan düzenlemelerin sokak hayvanlarının katliamlarına temel oluşturacağı yönündeydi. Üzerinden geçtiğimiz süreçteyse Altındağ’da parçalanmış ve gömülü hâlde bulunan onlarca köpeğin cesedi, Niğde’de gömülen onlarca köpek bulundu. Yasanın çıkarılması karşısında ortak açıklama yapan Bilkent Öğrenci Kulüp ve Toplulukları, “Herhangi bir canlının yaşam hakkının gasp edildiği bir yasa tasarısının meclise girmesini kabul etmiyoruz. Tek adam iktidarı tarafından hayata karşı açılan topyekûn savaşa dur diyoruz!” demişti. Çıkarılan yasa ve yaşanan gelişmeler hakkında konuştuğumuz Bilkent Hayvan Dostları Kulübü üyeleri şunları söylüyor:
Moleküler Biyoloji ve Genetik Öğrencisi: Düzenlemeler öncesinde kanunun gereklerini yerine getirmeyen iktidar ve yerel yönetimler sorumluluktan azade edilirken düzenlemelerle birlikte kendilerine katliamlar yapabilecek yasal temelleri demokratik süreçleri dışlayarak ve halkın isteklerini göz ardı ederek yarattı. Elbette yasa tasarısında Altındağ ve Niğde’de gördüğümüz katliamları hukuki düzleme oturtacak maddeler bulunmasına toplumsal kesimlerce izin verilmemişti ancak başından beri söylediğimiz gibi, barınaklardan rant devşirme peşinde olan yönetimlerden nezaketle “hastalıklı” hayvanları tespit edip yalnızca onlara yönelik özel tutumlar geliştirmelerini ummak hiç gerçekçi olmadı. Aynı zamanda katliamların sebep olacağı toplumsal ayrışmalar, gündemi ve gözleri iktidarın hataları üzerinden çekmek için biçilmiş kaftan rolü oynamaktadır. Yasa tasarısının temel amacı tam olarak gördüğümüz bu insan dışı uygulamaların arkasında durabilecek dayanağı oluşturmaktı. Sokak hayvanlarının katliamlarını olumlayacak, mahallelerimizden kampüslerimize her yaşam alanımızda olduğu gibi sokaklarımıza müdahalelerini artıracak somut koşulları yaratmaktı.
Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Öğrencisi: Hayvanları Koruma Kanununa yönelik değişiklikler, başta biz hayvanseverler olmak üzere birçok kesimde büyük endişe yaratmıştı. Zaten halihazırda yürürlükte olan kanunun hükümet tarafından yerine getirilmediği ve kısırlaştır aşılat yerine bırak misyonunun yerel yönetimlerce uygulanmadığı için alelacele bir şekilde katliama kapı açan yasa kabul edildi. Niğde ve Altındağ’da yaşanan trajik olaylar, bu endişelerimizin ne kadar yerinde olduğunu gösteriyor. Barınaklarda toplanan köpeklerin öldürülüp gömülmesi, yasa değişikliğinin uygulamada nasıl sonuçlar doğurabileceğine dair maalesef korkunç bir örnek olmuştur.
YASA KATLİAMLARI MEŞRULAŞTIRIYOR
Yasa değişikliği, sokak hayvanlarının korunması konusunda yeterli güvence sağlamamakla beraber yerel yönetimlere hayvanları kontrol altına almak adına aşırı yetkiler verdiği gerekçesiyle uygulanmasında hayvan hakları ihlaliyle sonuçlanacağı bariz bir şekilde açıktı. Özellikle, sokak hayvanlarının tedavi edilemeyen, bulaşıcı hastalık taşıyan ve insan hayatı ve sağlığını tehdit eden gibi ibarelerle gösterip tüm hayvanların toplanmasının önünü açmıştır. Toplanması ve barınaklara yerleştirilmesi gibi kavramların, yerel yönetimler tarafından hayvanların yaşam haklarını ihlal edebilecek şekilde yorumlanabileceği endişemiz vardı ve bu kaygılar, Niğde ve Altındağ'daki olaylarla maalesef gerçeğe dönüşmüş gibi görünüyor.
Bu tür olaylar, yasa uygulamalarının denetlenmesi ve hayvan hakları ihlallerinin önlenmesi konusunda ciddi boşluklar olduğunu gösteriyor. Yasa, teoride hayvanların korunmasını ve popülasyonu kontrol altına almayı amaçlasa da uygulamada bu korumayı sağlayacak mekanizmaların yetersiz olduğu, hatta bazı durumlarda yasayı hayvanların yaşam haklarını ihlal edecek şekilde kullanmanın mümkün olduğunu gördük ayrıca birçok uzman görüşü popülasyonu kontrol etmenin sadece kısırlaştırmayla olacağını belirtti.
Biz hayvanseverlerin en başından beri endişeleri ve yasa değişikliklerine olan tepkileri bu bağlamda oldukça haklı görünüyor. Yasa, uygulanış şekliyle hayvanları korumak yerine, bazı yerel yönetimlerin keyfi uygulamaları sonucu katliamları meşrulaştıran bir araç haline gelmiştir. Maalesef bu yaşadıklarımız Hayvanları Koruma Kanunu'nun yeniden ele alınması ve uygulamadaki denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi gerektiğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Hayvan hakları savunucularının ve toplumun endişeleri dikkate alınmalı; yasalar sadece kâğıt üstünde değil, uygulamada da hayvanların haklarını koruyacak şekilde düzenlenmelidir. Aksi takdirde, Niğde ve Altındağ'da gördüğümüz trajedilerin tekrarlanması kaçınılmaz hale gelir.
Evrensel'i Takip Et