27 Ağustos 2024 04:15

74. ölüm yıl dönümünde Cesare Pavese | ‘Önemli olan niçin direndiğini bilmek’

Pavese’nin yaşamında direnç gösterdiği şeylerden biri de 1930’larda İtalya’yı kasıp kavuran faşizmdir. Umutludur, dirençlidir çünkü komünizm onun için; insanların yol göstericisidir.

Cesare Pavese

Paylaş

Tarık ÖZYILDIRIM

“Renklerden, kokulardan, insanı okşayan hareketlerden tat aldım, bunların mutluluğumu, hayal gücümü ve sağlığımı beslediğini gördüm. İnsanların dostlarıyla şakalaştıkları gibi şakalaştım, kendi başıma eğlenebildim.” İtalyan Yazar Cesare Pavese “Yaşama Uğraşı” adlı günlüğünde yalnızlığıyla olan dostluğunu böyle dile getirir. Pavese için tek kural vardır: Yalnız, yalnız, yalnız olmaktır. Cemal Süreya’nın “Göçebe” şiirindeki dizeleri hatırlatır Pavese’nin yaşamı: “Biliyorsun ben hangi şehirdeysem/Yalnızlığın başkenti orası.”

Pavese’nin “Yaşama Uğraşı”, 1935’ten 1950’ye kadarki yaşamına ayna tutan günlüklerden oluşur. Acının, yalnızlığın, umutsuz sevdaların günlüğü ve Pavese’nin her daim içini kemiren intiharın günlüğüdür. Pavese, günlüğüne ‘Ben’le başlasa da kendisinden daha rahat hesap sorabilmek için ‘Sen’e geçer: “Kimse zarar görmüyor yıkılıp gitmenden…”

‘MESKENİM TEPELERDİR’

Bir yere bağlanmaktan korkan, acının kamçısını hep suratında hisseden, yüreğindeki doymak bilmeyen sızıyla Pavese, edebiyata “İnsana can veren kanın, akıp gittiği kapanmaz yaradır” dediği şiirle başlar. 20’li yaşlarda “Çalışmak Yorar” adlı kitapta şiirlerini bir araya getirir. “Değer mi bunca yalnızlık, gittikçe daha yalnız olmak için?/Boştur yollar meydanlar yalnız gezildiğinde./Oysa bir kadın durdurmalı/konuşup da birlikte yaşamaya inandırmalı,/yoksa hep kendisiyle konuşur insan...” (Çalışmak Yorar)

Pavese ilk şiirlerine, ilk şiir kitabına pek de gönül vermez, onları birer utanç kaynağı olarak görür. “Çalışmak Yorar’ın sayfalarını yeniden çevirirken bezginlik duyuyorsun. Şiirlerinin yapısı gevşek, sonra bunlara şiir demenin haklı çıkaracak yoğun bölümler yok. 24 yaşından 30 yaşına kadar, hayatının altı yılını bu kitabı yazmak için harcamaya değer miydi? Ben senin yerinde olsam utanç duyardım.”

Pavese, 1940’lı yılların başında romana ve öyküye geçer. Böylece çağdaş İtalyan edebiyatının önemli yazarlarından biri olmanın yolu açılır Pavese için. Esin kaynağı olarak çocukluğunun geçtiği Torino caddelerini, köylerini, tepelerini seçer. Çocukluğun ve ilk gençlik yıllarının hayat karmaşasından uzak olması, hayata sadece duygularıyla bakması Pavese için bitip tükenmeyen bir hazine olur. Pavese’nin çocukluğu Edip Cansever’in dizeleri gibidir: “Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk/Hiçbir yere gitmiyor.” Pavese’nin de çocukluğu peşindedir, hiçbir yere gitmez: “Gerçekten kendin olduğun bir yer varsa oda Torino’daki o caddedir, her zaman, ya bahar ya da yaz olsun, şiirlerini yazdığın o soylu ama gösterişsiz, geniş, sessiz, gürültüsüz cadde. Kullandığın malzemenin birçok kaynağı vardı ama biçim aldığı yer orasıydı.”

Pavese, Çocukluğunun doğasını, köylerini, tepelerini romanlarının, hikayelerinin başköşesine oturtur. Senin Köylerin, Ay ve Şenlik Ateşleri ve Tepelerdeki Şeytan romanlarında doğayı okuyucuya yaşatır: “Hava tazeleniyor sonra keyif veriyor onu içine çekmek, kırlar görünüyor, rüzgar esiyor, bulutlar dağılıyordu. Böyledir işte yaz. Gökyüzü bir anda açılıverdi yalnızca ay ve tepe vardı. Sokak lambalarının altında taze ve yıkanmış…” (Senin Köylerin)

‘ÖNEMLİ OLAN DİRENMEKTİR’

Pavese’nin yaşamında direnç gösterdiği tek nokta 1930’larda İtalya’yı kasıp kavuran faşizmdir. Umutludur, dirençlidir çünkü komünizm onun için; dünyanın amansızlığına karşı iyiliğin simgesidir, insanların yol göstericisidir. Pavese, 1935’te antifaşist cephede yer alır ve antifaşist faaliyetlere destek verir. Komünizme yakın duran Pavese bir yıl hapis cezası alır ve sonrasında sürgüne gönderilir. Bu zaman dilimini “Hapishane” adlı eserine yansıtır:

“Akşamları ender olarak bir jandarma gelip evde olup olmadığını denetliyordu. Stefano’nun gün batımından sonra ve gün doğumundan önce dışarı çıkması yasaktı.” (Hapishane)

Pavese, günlüğünde “Faşizmin asıl zararlı olduğu nokta aydınlarla halkın bir araya gelmesini önlemesi, halkı karanlıkta bırakmasıydı” der. Bu söz Fakir Baykurt’un “En, en yukarıda, her zaman karanlıkçılar vardır. Onlar halkın uyanmasından korkar” sözünü hatırlatır. Mekan-zaman değişse de ne karanlıkçılar değişir ne de diktatörler.

Pavese’nin içindeki umudu, direnci en iyi yansıtan eseri ise Yoldaş’tır. Pavese Yoldaş’ı okurken çıplak bir elektrik teline dokunuyormuş gibi hissettiğini, bütün engellemelere karşı bir atılım olduğunu söyler: “Önemli olan direnmek ve niçin direndiğini bilmek.” (Yoldaş)

Pavese, “Tepedeki Ev” romanıyla 2. Dünya Savaşı sonlarında İtalya’daki iç savaşa göndermeler yapar. Yakın bir dönemi, tarihi sorgular. İnsanın savaş karşısındaki çaresizliğini ve savaşın insanı nasıl duygu yoksunluğuna götürdüğünü gözler önüne serer: “Şimdi sivil savaşın ne olduğunu gördükten sonra biliyorum ki savaş bir gün biterse herkes şunu sormalıdır: Peki ya şehitleri ne yapacağız? Neden öldüler? Ben ne yanıt vereceğimi bilemezdim… Bunu bilenler belki de bir tek ölülerdir ve savaş yalnızca onlar için gerçekten bitmiştir.” (Tepedeki Ev) 

Pavese, günlüğünde eserlerinin tarihsel dökümünü yapar. “Hapishane” romanı için faşizme karşı mücadele, “Yoldaş” için faşizme karşı gizli mücadele, “Tepedeki Ev” için direniş,” Ay ve Şenlik Ateşleri” için direniş sonrası şeklinde sınıflandırır.

‘ARTIK YAZMAYACAĞIM’

Kadınlarla olan bağı, sevdaları, ilişkileri Pavese için hep bir yıkım olmuştur. Yalnız son yıkımın artık geri dönüşü yoktur. Günlüğünün son sayfalarında yaşadığı bu kırgınlığı şöyle tanımlar: “Bir kadının aşkından değil; aşk -herhangi bir aşk- bizi olanca çıplaklığımız, mutsuzluğumuz, incinebilirliğimiz, hiçliğimiz içinde gösterdiği için de öldürür kendini insan.”

İçindeki yazma dürtüsü yok olur, güçsüzdür ve hiçbir şeye bağlanamama tutkusu onu intihara çağırır. Kendi deyimiyle acının düzenli vuruşları, artık sabahı da kaplayıverir. Pavese, “Yapacağımı yaptım şu dünyada, elimden geldiğince çalıştım, şiir verdim insanlara, pek çoklarının acısını paylaştım” diyerek intihara alıştırır kendini.

Ödüllü eseri, Yalnız Kadınlar Arasında Pavese için bir intihar provasıdır. Roman kahramanı üzerinden kendi intiharını yazar Pavese. “Yeniden zehirlemişti kendini… Ölü gibi değilmiş, sadece dudaklarında şiş varmış, sanki öfkelenmiş gibi…”

 1950’nin 27 Ağustos’unda Torino’da bir otelin 346 no’lu odasında gizlice en çok korkulan şey hep gerçekleşir sonunda sözünü doğrularcasına 21 uyku hapı içerek bilinmezliğe doğru gider Pavese. Günlüğün son cümlesi “Sözler değil. Eylem. Artık yazmayacağım” olur.

 

*Cesare Pavese, Yaşama Uğraşı, Can Yayınları 20. Baskı 2024 İstanbul

*Cesare Pavese, Yodaş, Can Yayınları 5. Baskı 2021 İstanbul

*Cesare Pavese, Hapishane, Can Yayınları 2. Baskı 2023 İstanbul

*Cesare Pavese, Senin Köylerin, Can Yayınları 6. Baskı 2023 İstanbul

*Cesare Pavese, Tepedeki Ev, Can Yayınları 6. Baskı 2022 İstanbul

*Cesare Pavese, Yalnız Kadınlar Arasında, Can Yayınları 14. Baskı 2022 İstanbul

ÖNCEKİ HABER

Erdoğan, Özkan'a tazminat davası açtı

SONRAKİ HABER

CHP, iki yıl işlenmeyen tarım arazilerinin kiraya verilmesinin iptali için Danıştay'a dava açtı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa