‘Özgür Basın Tarihi’: Zor koşullarda gerçeğin izini sürmek…
Gazeteci Yazar Hüseyin Aykol, yeni kitabı ‘Özgür Basın Tarihi’ ile Kürt basınının 34 yıllık gazetecilik serüvenini anlatıyor.
Fotoğraf: MA
Şerif KARATAŞ
İstanbul
Gazetecilik eğer halk için, gerçekler için yapılıyorsa hemen hemen her yerde ve çoğu zaman oldukça zor bir meslek. Çünkü bunu yapmanın bedeli oldukça ağır. Hele gazetecilik ülkemizde yapılıyorsa… Gazeteci Yazar Hüseyin Aykol yeni kitabı “Özgür Basın Tarihi” ile bu duruma dikkat çekiyor. Yazar, kitabıyla ile bir dönemi kayıt altına alıyor. Bir nevi özet bir arşiv toparlaması yapan yazarın kitabı Aram Yayınevi etiketiyle yayımlandı.
Yazar 34 yıl önce 22 Nisan 1990’da yayın hayatına başlayan Halk Gerçeği ile Kürt basınının yakın zaman tarihini arşivliyor. 34 yıllık bu tarihte haftalık gazeteden, günlük gazetelere, sonrasında başlayan televizyon yayıncılığı ve kurulan haber ajanslarına kadar olan deneyim aktarılıyor. Aynı zamanda Avrupa’daki özgür basın geleneği de ele alınıyor. İlk yayın hayatına başlayan gazeteden günümüze kadar Kürt basının yaşadığı tecrübeleri okura sunuluyor. Tabi mevzu Kürt basını olunca, bu hikayenin baskısız olduğunu söylemek mümkün değil! Bu sürede sayısız kez kurumları kapatılan, sansürlenen, bombalanan, dağıtımcıları, muhabirleri ve yazarları öldürülen, birçok çalışanı cezaevine giren, sürgün yollarına düşen bir basın geleneği bu… Ki şimdilerde de bu basın geleneği üzerinde baskılar hiç azalmadı, artarak sürdü.
34 YILLIK BİR GAZETECİLİK SERÜVENİ
Yazar, bu 34 yıllık hikayeye dair kitabın ön sözünde şunları söylüyor: “Otuz dört yıl öncesinde gazeteciliğe başladığımızda İstanbul-Cağaloğlu’daki küçük bir büroda birkaç kişiydik. Bugün geldiğimiz noktada, uydudan yayın yapan ve beş kıtadan izlenebilen televizyon kanallarımız, günlük gazetelerimiz, yerel televizyon kanalları, radyolarımız, aylık ve haftalık dergi ve gazetelerimizle dev bir medyamız var.”
İlk günlük gazete deneyiminin 1992’de yurt dışında, 1993’de de Türkiye’de yayın hayatına başlayan Özgür Gündem’le olduğuna vurgu yapan yazar, “Haftalık habercilik ihtiyacı karşılayamaz hale gelince, günlük gazeteye geçtik. Özgür Gündem gazetesi sadece Kürtler için değil, tüm sol-sosyalist ve demokratik çevreler için de geniş bir platform olmayı başardı” ifadelerini kullanıyor.
YAŞAMLARI PAHASINA GAZETECİLİK YAPANLAR…
34 yılı geride bırakan özgür basın geleneğinin günümüze ulaşmasının da nedenini şöyle anlatıyor Aykol: “Gazeteci arkadaşlarımız uğradıkları saldırılar sonrasında yaralandılar, öldüler. Sağ kalabilenlerden uzun yıllar hapiste yatmak zorunda kalanlar olduğu gibi, sürgüne gitmekten başka çarenin kalmadığı durumlar yaşandı. Bugün dev bir Kürt medyası varsa, bunu büyük ölçüde onların sayesinde başardık. Yani yaşamı pahasına gazetecilik yapan ve bizlere örnek olan arkadaşlarımız olmasa, biz buralarda olamazdık.”
“Son 34 yılda, özgür basın geleneği olarak 50'den fazla Türkçe, 20'den fazla da Kürtçe haftalık ya da günlük gazete çıkardık. İşte bu dönemde, sırf gazetecilik yaptıkları, sırf gazetemizi dağıttıkları için 50'den fazla arkadaşımız öldürüldü ya da daha doğru deyimle katledildi” diyen yazar, kitabın son bölümünde yaşamlarıyla bedel ödeyenlerin kısa yaşam öykülerine de yer veriyor.
Yazar Aykol’un kitabını Dicle Fırat Gazeteciler Derneğinin katkılarıyla hazırladığını da bir dipnot olarak düşelim…