Madenliler bakır madenine tepkili: "Cengiz istedi, meralar hazine arazisi oldu"
“Benden iyi biliyorsunuz siz de. Cengiz demek devlet demek. O istedi, köy meraları bir anda hazine arazisi oldu.”
Fotoğraf: ANKA
Özkan ZÜLFİKAR
Elâzığ
Elâzığ’ın Maden ilçesine Cengiz Holding de göz dikti. Yüzlerce futbol sahası büyüklüğünde alana yer altı bakır madeni kuracak. Bu alan şahıs arazisi, köy merası, ormanlık alan ve tarladan oluşuyor. Görüştüğümüz bir Madenli “Benden iyi biliyorsunuz siz de. Cengiz demek devlet demek. O istedi köy meraları bir anda hazine arazisi oldu” demişti.
Konuya dair birçok Madenlinin endişesi bir yana bir de yerlerinden edilme korkusu yaşıyorlar. Daha önce de deprem bahanesiyle ilçenin yerinden taşınması gündem olmuştu. Şimdi yine hak sahiplerine tebligatlar gönderilerek bir bedel karşılığında yaşadıkları yeri terk etmeleri isteniyor. Madende iki katlı dükkanı olan bir vatandaş, “Benim dükkana 350 bin lira gibi komik bir rakam belirlemişler. Bu miktar nasıl belirlendi bilmiyorum” diyor. Bu da Madenlilerin akılına ‘Merayı hazine malı yapıp Cengiz’e verenler, bizi de yerlerimizden edip Maden’in tamamını mı teslim etmek istiyorlar?’ sorusunu getiriyor.
"İLÇEDE KALSAM TEK İŞ OLANAĞIM MADEN"
Maden’de doğup büyümüş ancak iş olanakları yüzünden Elâzığ merkeze gelip esnaf olmuş bir genç ile sohbetimizde de gençliğin gelecek kaygısı ön plana çıkmıştı. “Maden’de kalsaydım bir iş olanağım yoktu. Maden ocaklarında işe girebilirdim en fazla. Onda da bir ay maaş alırsın üç ay beklersin. Açlıkla terbiye ediliyor işçiler resmen. Ya da yalakalık yapıp belediye de işe alsınlar diye uğraşacaktım. Kurulmak istenen maden için işçileri bile özel seçiyorlar. Adamlar emekli askeri personel alıyor çalıştırmak için. Madenli genç ne yapacak?” diyerek hiçbir gencin Maden’de kalmak istemediğini sözlerine ekliyor.
Madenliler içerisinde de farklı fikirler var. İşsizlik yoğun olduğu için kurulacak ocakta bir iş imkanı bulma ümidi ağır basmakta. Öte yandan kendilerinin işe alınmadığı, alınmayacağı ifade ediliyor.
Eskiden muhtar olan bir vatandaş, “Ağabey aman ismimiz geçmesin ne olur ne olmaz. İşimiz düşer, yapmazlar, bize zıt giderler. Köy meraları, araziler gitti, ağaçlık alanlar, orman gidecek. Çalışanları asker gibi davranıyor insanlara. Hafriyat kamyonları çok tehlikeli. Toz, toprak işi de sağlık açısından riskli. Neresinden tutsan elinde kalıyor” diyerek tepkisini dile getiriyor.
Arsası olanlardan biri, “Cengiz benden arsamı istiyor ama ben vermiyorum. Onun istediği fiyata vermem” diyor. “Peki istediğiniz fiyatı verirlerse?” sorumuza “O zaman düşünülür, konuşulur” cevabını verip devam ediyor: “Ama ocak kurulacak deniyor, resmi evrakları boş verin, ocak çalışmaya başladı bile…”
ELÂZIĞLILAR İŞLETSİN DENDİ, CENGİZ’E PEŞKEŞ ÇEKİLDİ
Konuya biraz daha farklı taraflardan bakanlar da var. Flotasyon olayında ciddi bir toprak işleneceğini, kimyasallar kullanılacağını söyleyen bir Madenli “Birkaç yıl önce Elâzığ Girişim diye bir oluşum kurdular ve ‘Biz Maden’de yabancı kimseyi istemiyoruz. Elâzığlılar işletsin’ dediler. Sonra ihaleden çekildiler. Ve talanın, peşkeşin önünü açmış oldular. Her şeye kâr ve para olarak baktılar. 2016’dan beri sondaj çalışmaları yapılıyor. Bu bilgi kimseyle paylaşılmıyor. Sadece Cengiz Holdingin haberi var” diyerek sözlerine şöyle devam ediyor: Yer altı suları yok olacak. Ocak faaliyeti sonrasında kullanılan kimyasallar Dicle’ye, Fırat’a, Murat’a karışacak. İçme suyumuz bu nehirlerden. Dolayısıyla içme suyumuz da tehlikede. Flotasyon sonrası atıklar nereye atılacak? Bunu karşılayacak kapasitede bir yer var mı? Vekillerimiz ‘Kimse almasın Elâzığlılar alsın dedi’ bu maden işletmesi için. Bu peşkeşi legalleştirmektir. Oysa doğamız, çevremiz satılamaz olmalıdır.”
"ORADA YAŞAYAN MUTLU BİR AZINLIK VARDI, KALMADI"
Yine bir Madenli genç anlatıyor: “Burada ilk önce Yıldız Holding vardı, sonra Cengiz geldi. Elâzığlıların oluşturduğu bir girişim ihaleye girdi, eksik evrak nedeniyle onları ihaleden elediler. Bunu bilerek mi yaptılar bilemiyoruz ancak Cengiz Holding ihaleyi almış oldu. 2016-2017 yılları arasında buraya hafriyat dökülmeye başlandı. Biz ne kadar mücadele etsek de yerel ve ulusalda sözümüz para etmedi. Gücümüz yetmedi, hafriyat dökülmeye devam etti, faturası daha sonra halka kesildi. Orada mutlu bir azınlık vardı, kalmadı. Maden’de iki mahalle var, Cami-i Kebir ve Bahçelievler Mahalleleri. Cami-i Kebir Mahallesi’nin büyük bir kısmında heyelan riski dolayısıyla boşaltılma kararı alındı. 2023’e kadar orada aktif ticaret yapıyordum. Maraş depreminden sonra dükkanım ağır hasar aldı, kapattım orayı. Her ay bize tebligat geliyordu ‘Boşaltın, çıkın’ diye, direndik. Seçimden sonra çevre şehircilik geldi, irtibat ofisi kurdu değer tespiti yaptı, ‘İsteyene para verilecek, isteyene ticarethane yapılacak’ dedi ve anlaşmaya gidildi. 8 yıl boyunca bunlarla uğraşmaktan yorulduk ve bunlarla baş edemiyorduk artık, gidip müracaat ettik artık, ne yapıyorsunuz yapın dedim, çünkü her geçen gün mağduriyetimizi artıyordu.”
"HEYELAN OLURSA NE NEHİR KALIR NE YOLLAR…"
Bakır madeninin Cami-i Kebir Mahallesi’ni büyük oranda etkilediğini söylüyor. Heyelan riski çok yüksek. Bölgede Maden Belediyesinin büyük oranda gayrimenkulü var, şahıslara da ait 400’ü aşkın ev 150’yi aşkın da ticarethane. Bunların hepsinin mağdur edildiğini ifade ediyor Madenli: “Orada bir heyelan riski var, maden sonrası oluşmuş bir şey bu. Zaten bölge bu nedenle boşaltıldı. Orada bir heyelan olması demek ilçenin çok büyük bir bölümüne zarar demek, binlerce ton hafriyattan bahsediyoruz. Eğer o kayarsa ne Dicle kalır ne kara yolu kalır ne de demir yolu. Baskıdan, kaymadan dolayı kaç ev yan yattı.”
Maden işçilerinin aldığı ücreti soruyoruz, “Asgari ücretin biraz üstü, kalifiye işçiye göre değişiyor. Beyaz yakalar 40-50 bin lira arası alıyordur en fazla” diyor. Sendika var mı sorumuza da “Herhangi bir sendika çalışması yapılsa işveren masaya oturmaz, üstüne üstlük öğütlenme çalışması yürütenleri işten atar” cevabını veriyor.