29 Ağustos 2024 04:20

Bir mübadele ve Ayvalık filmi: Biraz Toprak

Şair, çevirmen, müzisyen kimlikleriyle tanıdığımız Tozan Alkan bu kez bir mübadele filmiyle karşımızda: “Biraz Toprak”.

"Biraz Toprak" filminin afişi

Paylaş

Esat ŞENYUVA

Önce ‘yerleşmek’ bir yerin yerleşiği olmak, orada her türlü araçla üreterek bir kültür var etmek. Yemeğine, mimarisine, şarkısına kendi kokunu, taşını, sesini katmak. Böylece bir kültürü inşa etmek. Ve sonra göçmek. Göçmek zorunda bırakılmak kendi sesinden, renginden, dokunduğun her türlü nesneden kopartılmak. Zordur, insanın yerine insanı koymaya çalışmak. Akan bir tarih var: taşıyla, çalısıyla, hışırtısıyla… Ve çok daha önemlisi bir kültür taşıyıcısı olan ‘dil’in topladıklarıyla.

Şair, çevirmen, müzisyen kimlikleriyle tanıdığımız Tozan Alkan bu kez bir mübadele filmiyle karşımızda: “Biraz Toprak”. Birkaç insanın samimi ifadesinden kaynaklanan, gidenle gittiği yer arasında koptuğu sanılan köprüleri heyecanla tamir etmeye soyunan…  

Mübadelenin 101. yılı anısına çekilen, senaryosunu Tozan Alkan’ın yazdığı, yönetmenliğini Tozan Alkan ve Özge Cengiz’in birlikte yaptığı, başrollerinde Kemal Küçükaltan, Mehmet Yıldız ve Özge Cengiz’in oynadığı “Biraz Toprak” isimli film, izleyicisiyle kucaklaşmayı bekliyor. Film, Midilli’den Ayvalık’a gelen ve 4. kuşak bir mübadil olan Thanos’un burada geçirdiği yedi günü anlatıyor. Amatör bir ruhla, sınırlı bütçe ve küçük bir ekiple çekilmiş mütevazı bir film “Biraz Toprak”.

Necatigil’in şiir için dediğini bu film vesilesiyle genel olarak sanat/sanatçı kimliğine uyarlayabiliriz: “Şiir, hayal ve hatıradan doğar.” Hatıra olmadan hayal olmaz elbet. Ya komşularımızın, yakınlarımızın yarım bırakılmış hatıraları…  “Biraz Toprak” tam da oradan sesleniyor. Az söz, az görüntü, çok duygu. Dinleyenin ve izleyenin katıldığı bir yarım bırakılmış tören.

Güzel Ayvalık, tarihi ve turistik cepheleriyle filme eşlik ediyor. Hiçbir şeyin tamamı söylenmiyor, izleyen tamamlasın isteniyor. Deniz gösteriliyor, gelsin elini denize soksun; meyhane gösteriliyor, gelsin kendi kadehinin şakırtısını dinlesin; cami gösteriliyor, gelsin otların arasında dinlenen haç sesini duysun. Kapılar gösteriliyor, gelsin eşiğinden geçsin… okurlar.

Modern hayata karşı direnme mevzii: az söz, az insan, az nesne… “Biraz Toprak” bütün bunları kapsıyor. Çok olanı ‘az’dan hareketle gösteriyor. Aşk ve ölüme güzel bir ayrılıkla oğul verdiriyor. Oyuncular, oyuncu gibi değil, hayattın onlara indirdiği sesin temsilcileri, öyle içten ve doğal. Yani bir kurguyla, oyunla karşı karşıya olmadığınızı akıp giden tarihin bir kesitinde oyalandığınızı hissediyorsunuz. Böylece suyu kimlerin bulandırdığını da anlıyorsunuz. Tozan Alkan’ın çoğu kendine ait söz ve tamamı kendinde mayanmış besteleri de ayrı bir zenginlik katmış filme. Emeği geçenlere teşekkürler. Ayvalık’a uğrayan, oradan geçen ve mukim olanların bu sadeliği ve samimiliği görmesi umuduyla. Tozan Alkan’ın bir şiirinden bir bölüm özetlesin dağınıklığımızı isterim: “Söz susacak az sonra/kaldırılıp eski bir sandığa konacak/unutulmuş vasiyet gibi.”

ÖNCEKİ HABER

Altın şirketleri gözlerini Hacıbektaş Dergahının suyuna dikti

SONRAKİ HABER

Özgür bir kadın: Lou Andreas Salomé

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa