Velilerin korkulu rüyası: Yeni eğitim dönemi
İlkokul ve okul öncesi eğitim öğrencileri için dönem başlıyor. Tüm öğrenciler için ders zilinin çalmasına ise sayılı gün var. Ancak okul heyecanının yerini masrafların altından kalkma endişesi aldı.
Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş/Evrensel
Damla KIRMIZITAŞ
Ankara
Okul öncesi eğitimin ve birinci sınıflar yeni eğitim dönemi, veliler için de yüksek masrafların yarattığı kaygılar bugün başlıyor. Kırtasiye masrafı, kayıt parası, servis ve okul forması fiyatlarına gelen fahiş zamlar... Milli Eğitim Bakanlığının bütçesinde okul giderlerine ayrılan payın yetersizliği de okulun ihtiyaçlarını velilere yüklüyor. Veliler çareyi alışverişe çocuk getirmemekte ya da ‘en uygun yer’ arayışında ararken, eğitimciler ise nitelikli ve sağlıklı koşullarda bir eğitimin tam kamusal bir eğitimle mümkün olduğunu söylüyor.
MARKET MARKET EN UCUZ ÜRÜN ARANIYOR
‘Çocuk okutmanın’ aileler açısından her sene daha da zorlaştığını Sincan’da kırtasiye ve giyim alışverişi yapan veliler anlatıyor. Veliler daha uygun olması nedeniyle marketlerde satılan kırtasiye ürünlerini tercih ederken, kırtasiyelerde yoğunluk yok denecek kadar az. Görüştüğümüz bir kırtasiyeci, okul alışverişi yapmaya çok fazla ailenin gelmediğini söyleyerek “Normal zamanlarına göre biraz daha artıyor tabii yoğunluk. Gelenler de toplu alışveriş yapmıyorlar. Fiyatlara baka baka, parça parça alıyorlar. En acil ihtiyaç neyse onu almaya geliyorlar genelde” diyor. Çoğu kırtasiyeci de benzer açıklamalar yapıyor.
Kırtasiyecilerin dediği gibi velilerin asıl olarak marketlerde alışveriş yaptıklarını görüyoruz. Konuştuğumuz çoğu veli öğretmenlerin vereceği listeyi beklediklerini söylüyor. Bu yüzden okul başlamadan ‘En ucuzunu nereden alırım’ araştırması için gezdiklerini anlatıyorlar. Bir veli, “Belirli marketlerin okul eşyaları için çıktım geçen günlerde. Her gün birine gidiyorum. Bir yandan alışveriş yapıyorum bir yandan da bakıyorum, hangisi daha uygun diye. Bugün de buraya geldim. Mesela 80 yaprak kareli defter birinde 25 lira diğerinde 30 lira gibi bir şeydi. Attım aklıma, 25 lira olanı alırım diye. 5 lira, 5 liradır. Ama hangi öğretmen ne ister, onu da bilemiyorum. O yüzden kareliden de çizgiliden de birer tane alacağım şimdilik” diyor.
"TEK SEFERDE ALIŞVERİŞ YAPMAK ZOR"
Bir başka veli de şimdilik bir şey almayacağını ifade ederek “Çok fazla şey de almayacağım aslında. Ama bu marketten alırım. Çünkü diğer yerlere göre daha uygun. Ev alışverişimizi de buradan yapıyoruz. Burada çok çeşit var. Farklı fiyatlar da var. Okul açılmadan çocukla gelip alışverişimizi yaparız” diyor. O sırada bir başka veli gülerek söze giriyor: “Vallahi ben almaya da tek gelirim. Çocukla gelinir mi canım? Şimdi peluşlu kalemler, renkli renkli şeyler beğenecek. Önce gerekli olanları bir alayım da başka bir zaman götürürüm, istediğini alır.” Bu fikir diğer velilerin de onayını alıyor. Bir başka veli ise “Çocuklara yazık. İstediklerini alamıyoruz. Şartlar ortada. Ama velilere de yazık. Kitabı, kalemi var, okul kıyafeti var; çantası, ayakkabısı var. Listeler uzuyor. Bir seferde almak zor, birden fazla çocuk varsa daha da zor” ifadelerini kullanıyor.
Giyim mağazasında Filiz ile tanışıyoruz. 43 yaşında olduğunu söyleyen Filiz’in 2 çocuğu var. Birinin ilkokul 2. sınıf diğerinin ise ortaokulda olduğunu söyleyen Filiz, “Geçen sene zorlu kısmı atlattık diye düşünüyordum. İlk sene alınanlar daha fazla oluyor, daha masraflı oluyor diye. Ama bir şey değişmemiş. Özellikle kıyafet açısından çok artmış. Uzun kollusu, tişörtü, pantolonu... İkişerden alıyorsun sonuçta. Hem gelişme çağındalar. Hem de küçük çocuğum erkek ve kıyafet dayanmıyor” diyor
"YENİ AYAKKABIYLA OKULA GÖNDEREMİYORUZ"
Ortaokullu kızı için sınava hazırlık kitapları alacaklarını fakat çok pahalı olduğunu belirten Filiz, eşinin asgari ücretle çalıştığını, kendisinin de arada gündelik işlere gittiğini anlatıyor: “Bunları almak zorundayız. İhtiyaç bunlar, ne yapalım? Kendi öğrenciliğimi düşünüyorum. Okul başlayınca bir ayakkabı alınırdı. Nasıl heyecanlanırdık... Şimdi yeni okul ayakkabısı almaya elimiz gitmiyor. Yeni ayakkabı, yeni okul dönemi heyecanı yaşamasını isterdim çocuklarımın ama var olanı giydirip gönderiyoruz. Zaten hızlı büyüyorlar, yenisini elbet yıl içinde alacağız. Onları da pazardan falan alıyoruz. İki çocuk okutmak zor. Yaşları büyüyünce masraflar da artıyor. Velilerin her günü zorlu bu açıdan. Ama yeni dönemin başlaması velilerin korkulu rüyası” diyor.
"KAMUDA TASARRUF" NİTELİKSİZ EĞİTİM DEMEK
Eğitim masraflarının artmasına ilişkin konuştuğumuz Eğitim Sen Ankara 4 No’lu Şube Başkanı Gülhan Şimşek ise şöyle konuştu: “Bu yıl okullarda temizlik için İŞKUR elemanının görevlendirilmeyeceği söyleniyor. Kemer sıkma politikalarının yansımaları eğitimde olumsuz olacak. Sınıflar birleştiriliyor, sınıflarda öğrenci sayıları artırılıyor, daha az öğretmenle eğitimin sürdürülmesi planlanıyor. Okullarda sadece elektrik, su, ısınma gibi zorunlu giderler için bütçe ayrıldığını hesaba katarsak kayıt parasıyla işler bitmeyecek. Temizlik malzemelerinin temini, temizlik çalışanlarının giderlerinin velilerin sırtına yüklenmesi aylara bölünmüş bir gider oluşturacak. Beden eğitimi derslerinde kullanılacak spor malzemeleri, laboratuvarlarda ve atölyelerde kullanılacak sarf malzemeleri, fotokopi ücretleri, tahta kalemi -ki çoğu zaman öğretmen tarafından temin ediliyor- gibi masraflar yine velilerin sırtına yükleniyor. Tasarruf politikaları bir yandan eğitimde ikili öğretim ve laboratuvar gibi alanların dersliğe dönüştürülmesi anlamına geliyor. Okullarda aidat adı altında veliden sürekli para toplanırken ağırlıklı nüfusu asgari ücretlilerden oluşan Sincan’da, elbette bu giderler veliden karşılanamıyor. Bu da niteliksiz ve sağlıksız koşullarda eğitim anlamına geliyor.”
Okullarda sosyal etkinlikler düzenlenmesinin de velinin sırtından yapılabildiğini belirten Şimşek, “Bakanlık öğretmenleri meslek kanunu ile, velileri de yeni müfredat ile oyalıyor. Çünkü bu düzenlemeler eğitimin hiçbir köklü sorununu çözemediği gibi, aksine derinleştiriyor. Bugün okullarımızda öğrencilerin ücretsiz, temiz suya erişimi yok. Varsa parası, kantinden alır içer. Okullarda yemek yok. Varsa parası, kantinden alabilir. Buraya ödediği paranın bir kısmı da yine il, ilçe milli eğitim ve okullara bölüştürülür. Yani MEB’in ödenek ayırmış gibi göründüğü kimi giderler de servis ve kantin gelirleri üzerinden velilerden karşılanıyor” dedi.
Eğitimin parça parça özelleştirildiğini söyleyen Şimşek, “Giderlerin velinin sırtına yüklenmesi, öğrenciler için niteliksiz ve sağlıksız koşullarda eğitim var demektir. İşçi, emekçi ve yoksul halk kesimlerinin nitelikli ve sağlıklı koşullarda bir eğitime kavuşmasının tek yolu tam bir kamusal eğitimle mümkün. Bugün velilerimizin de eğitim konusunda temel talebi ‘Kendi çocuğumu nasıl kurtarırım?’ değil, birleşerek kamusal eğitimi güçlü şekilde talep etmek olmalıdır” diye konuştu.
9 AYLIK SERVİS ÜCRETİ ASGARİ ÜCRETİ GEÇTİ
Okul masraflarının önemli kalemlerinden olan servis ücretleri de cep yakıyor. Ankara’da okul servis ücretleri yüzde 40 zamlanırken en kısa mesafe yıllık -9 ay için- 16 bin 745 liraya denk geliyor. İstanbul’da ise servis ücreti aylık 1931 liraya yükseldi. Kocaeli’de KDV hariç en kısa mesafe için aylık 1690 lira istenirken, Adana’da yüzde 73 zamla en kısa mesafe yıllık 17 bin 550 liraya yükseldi.
OKUL FORMALARI CEP YAKIYOR
Okul formalarının fiyatlarında da ciddi bir artış söz konusu. Devlet okullarında forma maliyetleri 3 bin liraya dayandı. İstanbul’da uzun kollu üst, kısa kollu üst, pantolon alan bir veli ortalama 1000 ila 2 bin 500 lira veriyor. Ankara’da uzun kollu üst ve kısa kollu üst 300 ila 500 lira, pantolon ise 350 ila 600 liraya satılıyor. İzmir’de kız öğrenciye alınan bir forma takımı -uzun kollu, kısa kollu, şort etek, kapüşonlu üst- 2 bin 500 liraya kadar çıkıyor.
"KAYIT PARASI" HER SENE KATLANIYOR
Veliler okul masraflarını zar zor karşılarken devlet okullarında kayıt ücreti adı altında para istenmeye devam ediliyor. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ilkokullarda kayıt ücreti alınmasının yasak olduğu belirtilse okul idaresi velilerden fahiş miktarda ‘bağış’ yapılmasını istiyor. Kayıt parası velilere az 5 bin lira olarak ifade edilirken alt sınır her sene katlanarak artıyor.