02 Eylül 2024 16:11

Karaburun Bilim Kongresi’nde ‘Dijitalleşme ve Yapay Zeka’ oturumu gerçekleştirildi

Karaburun Bilim Kongresi’nin üçünü gününde Dijitalleşme ve Yapay Zeka oturumu gerçekleştirildi. Oturumda Diyar Saraçoğlu, Arif Koşar ve Kadir Kayserilioğlu sunumlarını yaptı.  

Fotoğraf: Emirhan Durmaz/Evrensel

Paylaş

Karaburun Bilim Kongresi üçüncü gününde sürerken, Dijitalleşme ve Yapay Zeka oturumu gerçekleştirildi. Kolaylaştırıcılığını Melda Yaman’ın yaptığı oturumda sırasıyla Diyar Saraçoğlu, Arif Koşar ve Kadir Kayserilioğlu sunumlarını gerçekleştirdi.   

"BİZİM ZEKAYI OLUŞTURMAMIZ GEREKİYOR"

İlk olarak “Bugünün Yapay Zekasından Bizim Zekaya Giden Yolun Taşlarını Örmek” başlıklı sunumuyla söz alan Diyar Saraçoğlu, teknolojik gelişmelerin tarihsel sürecine ve yapay zeka özelinde bugün ki ayrımcılık ve eşitsizliklere değindi. Teknoloji determinist bir hattan ziyade tarihsel ve toplumsal bir hatta durulması gerektiğini vurgulayan Saraçoğlu, “Toplumsal olarak üretimin kendisini dünya ölçeğinde de yeniden düzenleme tarafında önemli olduğunu düşünüp buna bakmamız gerekiyor. Şu anda bizim verilerimizin toplumsal iş bölümünün tersi olarak biriktirdiklerimizi temellük eden büyük şirketlerin bu konuda çok avantajlı olduğu ortada. Bunlara yönelik kamulaştırma mücadeleleri de dahil olmak üzere, mücadele tarafını bir bütünlük olarak arz etmemiz gerekiyor. Bir yandan bizim verilerimize sahip tekelleri kamulaştırma çabaları bir yönü iken, bir yandan oralardaki üretim koşullarına müdahale etme ayrı yanı. Bugünkü yapay zekanın ne olduğu ve bunu şu anda üreten ve sürdüren teknoloji araçlarının sömürü mekanizmalarını işleme mekanizmalarını yapı söküme uğratmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü bunlar sadece iş bölümünün verilerimizin cisimleşmiş halleri değil pek çok sömürü mekanizmasının toplumsal cinsiyet, ırk ve işsizlik gibi belli olan eşitsizlikleri içinde barındırıyorlar. Bizim bunları yapı söküme uğratıp, yıkımcı bir yerde durmamız ve bizim olanı, bizim zekayı oluşturmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“TEKNOLOJİ TOPLUMUN ÇELİŞKİLERİNİ ÜZERİNDE TAŞIR”

Akabinde “Dijitalleşme, Yapay Zeka ve Emek” başlıklı sunumu gerçekleştiren Arif Koşar, teknoloji fetişizminin yaygın bir hata olduğunu vurguladı. “Teknoloji ve toplum arasındaki ilişkiden bahsederken aslında bir bütünün iç içe geçmiş unsurları hakkında konuştuğumuzu unutmamamız lazım” diyerek sözlerine başlayan Koşar, “Toplumsal yaşam teknolojiyi sadece etkilemekle kalmaz teknolojiyi aynı zamanda üretir. Teknolojiler doğada bir ot gibi ağaç gibi kendiliğinden ortaya çıkmaz. Toplumların ihtiyaçları, kendi iç çelişkileri kendi mücadele süreçlerinin bir sonucu ve bir ürünü olarak teknoloji yaratılır. Dolayısıyla teknoloji toplumu etkilerken toplum da teknolojiyi sadece etkilemez, yaratır, üretir ve ihtiyaçları temelinde kullanır. Bir toplumda hangi çelişkiler varsa o çelişkileri teknolojiye adeta bir damga gibi vurur ve teknoloji de toplumsal süreçlerin damgasını kendi üzerinde taşır” diye konuştu.

“TEKNOLOJİ SERMAYE BİRİKİMİNİN UZANTISI OLARAK KULLANILIYOR”

Tarihte geçmişteki teknoloji üretimiyle ve teknolojik bilgiyle bugünkü teknoloji üretimi ve teknolojik bilginin kullanımı arasında önemli bir ayrım bulunduğunu vurgulayan Koşar, “İlk taşı yontan, ilk değirmeni bulan zengin olmadı ancak bugün modern teknolojilerin ortaya çıkışıyla, modern makinenin ortaya çıkışı günümüzde teknolojinin yapay zekanın üretiminde kullanımı zenginleşme, verimliliği arttırma, yeni bir ürün bulma ve bu ürünü satma yani kapitalist amaçlarla iç içe geçmiş ve onlar tarafından yönlendirilmekte. Teknoloji bir zenginleşme aracı ve bugünkü biçimiyle söylersek sermaye birikiminin bir boyutu ve uzantısı olarak kullanılıyor ” diye konuştu.

“OTOMASYON, İŞSİZLİK, İŞSİZLEŞME VE İŞ YOĞUNLUĞU”

Devamında yapay zekanın ve teknolojik gelişmelerin emek süreçleri üzerindeki etkilerini formüle eden Koşar, işsizlik ve işçileşmenin bir arada yürüdüğünü aktardı. Kapitalist bağlamda yapay zekanın emek üzerindeki en bilinen ve yaygın etkisinin teknolojik işsizlik olduğunu belirten Koşar, “Yapay zeka ve robot teknolojileri bazı işleri ortadan kaldırırken, çok fazla yeni işi üretilmesine de vesile oluyor. ABD işgücü piyasasında yapılan bir araştırma bilgisayarların kullanımıyla yaklaşık 3 milyon iş ortadan kalkıyor. Ancak bilgisayarla bağlantılı 19 milyon 200 bin yeni iş çıkıyor. Dolayısıyla şöyle küçük bir sonuç çıkartabiliriz; kapitalizmin karşıt gibi görünen üç eğilimi birlikte işliyor: Otomasyon ve teknolojik gelişme, işsizlik ve işçileşme.

Son olarak 1970’lerden itibaren birçok ülkede çalışma sürelerinin fiili artış eğiliminde olduğuna değinen Koşar, “Teknoloji işsizliğe yol açmak zorunda değil, iş yoğunluğunu artırmak zorunda değil. İşi kolaylaştırmak yönünde kullanılabilir, özgürleşmenin koşullarını hazırlayabilir” diyerek sözlerini tamamladı.

“İDEALLEŞTİRİLMİŞ TİPLER VE İLHAM KAYNAKLARI YARATILIYOR”

Son konuşmacı olarak Kadir Kayserilioğlu ise “Dijital Oyunlar, Oyuncular ve Yeni Sağ” başlıklı sunumuyla oturumda yer aldı. Bilgisayar oyunları ile bir takım kümelerin kesişme alanı bulduğunu belirten Kayserilioğlu, “Oyun oynayan insanların ağırlıkla da erkek genç oyuncuların, sağ ideolojilerle, göçmen karşıtlığı ve bazı radikal ekstreme varan fikirlerle yollarının kesiştiğini görüyoruz” dedi. Yeni sağın internette bir takım forumlarda, caps’ ve ‘meme’ gibi internet ortamında yer alan mizahi unsurlarda örgütlenme tabanı bulduğunu belirten Kayserilioğlu, “Genç erkekler arasında bir idealleştirilmiş taraf görüyoruz. Kadınlara, LGBTİ hareketine, göçmenlere, dünyadaki progresif hareketlere karşı öfkeli olan; her şeyi bilen ama söylemeyen ve dışlanmış bir karakter olarak idealleştirilmiş bir imge olarak kullanılıyor bu karakter” dedi. Öte yandan günümüzde bir yayıncılık gerçeği olduğunu aktaran Kayserilioğlu, “Youtube'daki yayıncıları takip ediyor ve onlardan bir şekilde ilham alıyorlar. Bunun sınıfsal tarafı da var çünkü oyun alabilmek artık çok pahalılaşmış, lüks bir deneyim. Dolayısıyla büyük oranda oyun oynamıyor ve oyun oynayan insanları izlemeyi tercih ediyorlar. Bu izlenen insanlar da buradan gerçekten çok hızlı zamanda çok büyük paralar kazanıyorlar ve biraz egoları da şişiyor, biraz toplumsal bir model haline de geliyorlar ve  bu yayıncılık kültüründe öne çıkan bazı karakterler var oluyor” ifadelerini kullandı. (İzmir/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Bloomberg: Türkiye, BRICS'e katılmak için resmen başvuruda bulundu

SONRAKİ HABER

Yurt sorunu, liyakatsiz atamalar... Gebze TÜBİTAK Fen Lisesinin sorunları Meclis gündeminde

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa