02 Eylül 2024 19:50

Karaburun Bilim Kongresi’nde ‘Faşizme Karşı Özgür Medyanın Gücü’ oturumu

Karaburun Bilim Kongresi'nde "Faşizme Karşı Özgür Medyanın Gücü" başlığıyla oturum gerçekleştirildi.

Fotoğraf: Emirhan Durmaz/EVRENSEL

Paylaş

İzmir'de Karaburun Bilim Kongresi’nde A7 oturumu “Faşizme Karşı Özgür Medyanın Gücü” başlığıyla gerçekleşti. Onur Hamzaoğlu’nun yürütücülüğünde gerçekleşen oturumda sırasıyla Açık Radyo adına Ömer Madra, Bianet adına Vecih Cüzdan, Birgün adına Yaşar Aydın, Evrensel adına Cem Şimşek ve son olarak Yeni Yaşam adına ise Kibriye Evren söz aldı.

İlk olarak söz alan Ömer Madra, ekolojik yıkıma dikkat çekerek, “Dünya kapitalistlerin elinde yok oluşa gidiyor. Medya nerede? Medya yetersiz kalıyor. Artık, 'Şimdi ve burada' sloganıyla hareket etmemiz gerekiyor” diye konuştu.

"ÖZGÜR MEDYA MÜCADELESİ SINIF MÜCADELESİNİN PARÇASIDIR"

Akabinde ise Bianet adına Vecih Cüzdan söz aldı. Bugün basın özgürlüğü mücadelesinin yalnızca sansür karşıtı duruş olarak değil aynı zamanda faşizme karşı iletişimde en güçlü araçlarından biri olduğunun altını çizen Cüzdan, “Aslında toplumda yok edilmek istenen bir dizi direnç noktaları, hak temelli hareketler sadece özgür medya aracılığıyla Türkiye toplumunun ve kamuoyunun gündemi haline getiriliyorsa, burada sadece bu masada oturan değil özgür basın mücadelesi yürüten birçok durumun birçok kişinin sayesinde gerçekleşiyor. Dolayısıyla bugün bu özgür medya mücadelesinin aynı zamanda sınıf mücadelesinin de bir parçası olduğunu söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı. Cüzdan sözlerini gazetecilerin, özgür basın mücadelesi yürütenlerin dayanışma ağlarını güçlendirmesi gerektiğine ve bu mücadelede okuyuculara ve yurttaşlara da büyük sorumluluk düştüğüne vurgu yaparak noktaladı.

"RIZA ÜRETEMEYEN SİSTEM BASKIYLA AYAKTA KALMAYA ÇALIŞIYOR"

Birgün adına söz alan Yaşar Aydın ise sistemin artık eskisi gibi rıza üretemediğini kaydederken, “Kapitalizmin sömürü mekanizmasının geldiği noktada, sıkışan, biten, yok olmak üzere olan ve can çekişen bir rejimi baskıyla, şiddetle ve medyanın bombardımanıyla ayakta tutmaya çalışan bir durumla karşı karşıyayız. Bu bütün dünyanın uyguladığı rejim” diye konuştu. Ardından ise medya çalışanlarının örgütlülük düzeyine ilişkin konuşan Aydın, “Medya yüzde 3 örgütlü. Bu yeni bir durum da değil. Gazeteci olmanın, birlikte olmanın, birlikte mücadele etmenin bütün olanaklarını ortadan kaldırdılar” diye konuştu.

"KAPİTALİST İDAMENİN İKİ ARACI: BASKI VE DEMOGOJİ"

Ardından ise Evrensel Gazetesi adına Cem Şimşek söz aldı. Faşizmi burjuvazinin tekelleşme çağına özgü bir gömlek olarak tarifleyen Şimşek, “Sermayenin tekelleşme süreci siyaset alanının da tekelleşmesine ve  tek seslileşmeye dönüşüyor. Siyasal iklim böyle şekilleniyor. Bu formun içerisinde gazetecilik nasıl yer tutuyor diye bakacak olursak, aslında gazetelerin medya sahiplik yapısında da bir tekelleşme söz konusu ve bu tekelleşme ile birlikte medyanın tek seslileşmesi de birbiriyle çok paralel biçimde bir örüntü halinde devam ediyor. Kapitalizm toplamda burjuva demokrasisi ile birlikte yönetimini ve bekasını garanti altına alabilmek adına farklı enstrüman ve araçlarla rıza üretme ihtiyacı duyar. Bunun mümkün olmadığı zamanlarda ise temel iki paradigma devreye girer. Bunlardan birisi baskı ve zor araçlarıdır. Yani kapitalizmin elinde bulunan devletin halkın üzerinde sindirme amacıyla bir araç olarak kullanılması. İkincisi ise demagoji yani çarpıtma ve yalanlarla birlikte işçi sınıfının kendi çıkarları etrafındaki mücadelesinin bölünmesi, parçalanması ve hatta tekelleşmiş kapitalizmin çıkarları etrafında ve siyasal programın etrafında birleştirilmesi” ifadelerini kullandı.

"EVRENSEL İŞÇİ SINIFININ BASINI OLARAK VARLIĞINI SÜRDÜRMEYE DEVAM EDECEK"

Konuşmasının devamında Basın İlan Kurumu’nun Evrensel’e yönelik uyguladığı ambargoya değinen Şimşek, “İşçi sınıfı yayıncılığının boğulmak istendiği bir dönem yaşadık ve yaşıyoruz. Üç buçuk yıldır Basın İlan Kurumu bir kamu görevi olarak bütün gazetelere vermekle yükümlü olduğu resmi ilanları herhangi bir gerekçe göstermeksizin kesti ve mali imkan ve olanakları kısıtlayarak ya da tekzip cezalarıyla bizleri boğmaya çalışıyor. Ancak nasıl ki sınıf mücadelesi yüzyıllardır devam ediyorsa, sınıf mücadelelerinin bir aracı olarak Evrensel de işçi sınıfının basını olarak varlığını sürdürmeye devam edecek” diye konuştu.

"GÖREVİMİZ SERMAYENİN EN SALDIRGAN PROGRAMININ TEŞHİRİ"

Son olarak Erdoğan-Şimşek programına ilişkin konuşan Şimşek, “Tekellerin bir program etrafında buluştuğunu görüyoruz. Bizler bu programın aslında geçtiğimiz bir yıl içerisinde fragmanını izledik ve fragmanından anladığımız saldırıların dozu ve boyutunun burayla sınırlı kalmayacağı. Başta işçi sınıfı olmak üzere bütün halk kesimlerinin elinden son hak kırıntısının dahi en barbarca ve en saldırgan yöntemlerle alınacağı. Bu sebeple önümüzdeki süreçte çok daha çetin bir süreç bizi bekliyor ve sermayenin bu en güncel saldırgan programına karşı mücadeleyi örgütlemek işte yine sanırım başta bu programın maskesinin düşürülmesi ve teşhir edilmesi açısından biz gazetecilere düşen bir görevdir. Karşı mücadelenin örgütlenmesi ve bu mücadelenin unsurlarının neler olacağının tartışılabilmesi yine bir yandan biz gazetecilerde olmakla birlikte aslında toplam salondadır” diyerek sözlerini tamamladı.

"KORKU YARATARAK YALNIZLAŞTIRAN BİR BASIN"

Son olarak Yeni Yaşam gazetesi adına Kibriye Evren söz aldı. Medyanın inşa gücü olduğunu vurgulayan Evren, “Medya; ahlaki, politik ve toplumsal çerçevede inşa eder. Fakat günümüz kapitalist modernist basına baktığımızda daha çok bireyselleştiren, toplumdan koparan, hafızasızlaştıran, sorgulatmayan teknik üzerine kurulan bir ana akım medya ile karşı karşıyayız. Böyle bir medyadan bahsederken bu medyanın temel rolünü yani aslında toplumsal hakikati çarpıtma olarak değerlendiriyoruz. Örneğin günde ortalama 4-5 kadın öldürülüyor. Sokak ortasında çocuklarıyla beraber, çocuklarının gözünün önünde katlediliyor, evde ailesinin yanında katlediliyor, bütün aile katlediliyor. Ancak ana akım medyada gördüğümüz haber biçimleri sadece yakınmacı halde. Yani bunun ideolojik boyutunu gören, iktidarı ve iktidar medyasını bu noktada sorgulayan kendini gören bir basıncılık burada yok. Dolayısıyla kapitalist modernitenin basıncılığı daha çok toplum dışı bir basın, korku yaratarak yalnızlaştıran bir basın” diye konuştu. (İzmir/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Mülakat sistemi binlerin emeğini çalıyor

SONRAKİ HABER

OHAL KHK'sinin 8. yıl dönümü: "OHAL'den istifade edildi"

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa