Değiştirmek bizim elimizde
Bu ekonomik kriz döneminde niteliksizleştirilmiş üniversitelerde ailesine yük olma pahasına okuyan tüm arkadaşlarımın emeklerinin karşılığını almasını ümit ediyorum.
Fotoğraf: Evrensel
Özge TÜRLE
Diyarbakır
Üniversite tercihleri açıklandı ve haliyle yapılacaklar listesi oluşturuldu. Üniversite kayıtları, ardından yurt ve burs başvuruları derken üniversitelerin açılmasına bir aydan az bir süre kalması tabii ki tedirgin ediyor. Ben ilk senesinde başka bir şehirde istemediği bir bölüme yerleşip kazandığı bölümden ilerlemek zorunda kalan üniversiteli bir gencim artık. Neden bir sene daha çalışıp istediğin bölüme gitmeyi tercih etmedin derseniz eğer onu şöyle açıklarım: Şu anki ülke koşullarına baktığımızda üniversite okuyup mezun olanlar bile kendi mesleğini yapamıyor ve bununla birlikle işsizlik gibi büyük bir sorunla karşı karşıya kalıyor. Bu da benim emek verip iyi bir bölümün yanı sıra kendi istediğim bölüme bile inancımı ve hevesimi yitirmeme neden oluyor.
ÜNİVERSİTELERİN HALİ İÇLER ACISI
Ülkedeki işsizlik oranının ve her sene verilen mezun sayısının paralel bir şekilde artış göstermesi kaygılarımdan biri. Ayrıca ben başka şehirde üniversite okuyacağım için KYK başvurusu yaptım. Daha sonuçlanmadı ve kabul görülse bile kaygılarım devam ediyor. Çünkü son haberlere baktığımızda ve Genç Hayat’ın geçmiş sayılarını da göze alırsak öğrencilerin yaşadığı sorunlardan yemeklerin kalitesi, iktidarın yurt yönetimlerini cemaat ve gerici tarikatlara bırakması ve yurt müdürlerinin öğrencilere uyguladığı mobbing yaşam koşullarını daha da zorlaştırıyor. Bunlara somut bir şekilde örnek verirsem geçtiğimiz aylarda yaşanan KYK yurdunda yaşanan asansör kazası büyük bir örnek. Bu kadar olumsuzluk aklımın bir köşesinde dururken bir de üniversitelerden beklentilerim var. Bunlar: Akademik özgürlük ve özerklik, akademik liyakat, kalite, hareketlilik, verimlilik, eğitim ve araştırma fonksiyonlarının tasarımı, iyi yönetim, burs ve finansal destek olanakları. Aynı zamanda şehir merkezine ulaşım kolaylığı ve sosyal açıdan zengin bir kampüs ortamı hayal etmiyor da değilim.
Türkiye’deki çoğu üniversiteyi öğrenci memnuniyeti olarak yetersiz görüyorum. Özellikle akademik açıdan gelişim için olanakların sınırlı ve az olması, öğrenci kimliğinin din, dil, ırk, köken gibi farklılıkların bölge ve illere göre öğretim hayatındaki zorluklara etken olması, öğrencilerin kendi üniversitelerini yönetme hakkının bile elden alınıp her sene kayyumlarla rektör değişiklikleri yapılması öğrencilerin pek hoşnut olduğu bir durum değil. Tabi bu bir özgürlük kısıtlaması, konu ne olursa olsun kabul görülür bir şey değil. Bu sene tüm bunların dikkate alınıp daha verimli bir üniversite ortamı sunulmasını bekliyorum. Benim gibi diğer tüm üniversiteli arkadaşların böyle bir hayat pahalılığında çalışıp ailesine destek olmayı değil de ekstra masraf olmayı tercih etmesinin karşılığında emeklerinin karşılığını almasını umut ediyorum. Çözüm önerisi olarak öğrencilerin tüm bu sorunlara yönelik birlik ve beraberlik içinde hareket edip birbirine destekçi bir tutum sergilemeli.