04 Eylül 2024 06:48

Liseli öğrenciler yaz tatillerini nasıl geçirdiler?

Lisedeki niteliksizlik sorunu; zorunlu din dersi, yetersiz müfredat, propaganda havasındaki edebiyat ve tarih dersleri içerikleri ve pahalı kantin fiyatlarıyla özetlenebilir.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Muhammed KAZAN

Diyarbakır

 

9 Eylül Pazartesi günü açılması planlanan ortaöğretim kurumları yani liseler 2024-2025 eğitim ve öğretim yılına başlayacak. Ancak her ne kadar öğrenciler olarak okula gittiğimiz zamanlar bazı zorluklarla karşılaştığımız gibi, yaz tatili sürecinde de benzer zorluklarla karşı karşıya geliyoruz. Bugün bu zorlukların bazılarını bir liseli öğrencinin kaleminden dinleyeceksiniz.

Daha okullarımız tatil olmadan bir veya iki hafta öncesinde, yıllardır sürekli olarak yaptığım tamircilik mesleğine tekrardan başlamak zorunda kaldım ama bu sene hiç düşündüğüm gibi olmadı. Amacım, tamirciliği kısa bir süreliğine yapıp sonrasında İstanbul’a gidip gelmek, bundan sonra tamamen işime son vermekti. İstanbul’a gittiğim ilk günlere kadar kafamdaki planıma göre hareket ediyordum, ancak hayat standartlarının düşük olduğu İstanbul’a gittiğimde tekrar çalışmak zorunda kaldım. Kafamdaki planı uygulamaktan vazgeçtim. Orada da yaklaşık 1 ay boyunca çalıştıktan sonra Diyarbakır’a döndüğümde de farklı bir tabloyla karşılaşmadım ve tekrardan tamircilik mesleğime döndüm. Şu an bu satırlarımı da tamirci dükkanımızda yazmaktayım. Maalesef, kendi sosyal çevremin de benden farklı bir durumda olduklarını söylemek zor. Umarım sistem, biz gençlerin lehine çevrilir.

LİSEDE EĞİTİMİNİN NİTELİĞİ

Öncelikle lisedeki eğitim niteliği hakkında olumlu düşüncelere sahip olmadığımı söyleyerek başlamak isterim. Mevcut sistemimiz tek bir eğitim sürecini niteliksizleştirmekle kalmıyor, ilkokul ve yüksek öğretimi de rezalet hâline getirmiştir. Kanımca, lisedeki niteliksizlik sorunu; zorunlu din dersi, yetersiz ve dar müfredat, propaganda havasındaki edebiyat ve tarih dersleri, uzun ders süreleri gibi içeriklerden ve ekonomik olarak bizi zora sokan pahalı kantin fiyatlarıyla özetlenebilir. Ve bence en önemlisi kimi zaman yetersiz olan öğretmenler. Maalesef kimi öğretmenlerimiz de kendi üniversite eğitimlerini niteliksiz geçirdikleri için veya mesleğini severek değil, yalnızca ekonomik sebeplerle icra ettikleri için eğitimimize yarar sağlayamıyorlar. Bu sebeplerle eğitimsiz, bilinçsiz bir nesil yetişmesi de kaçınılmaz. O yüzden, eğitimin niteliğini tartışırken sorunu öğretmenlerin aldıkları eğitimin ve öğretmenlerin nitelikli birer eğitimci olarak yetişip yetişmediklerinden ayırmadan ele almanın daha doğru olacağını düşünüyorum.

Okulum Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde “düz” bir lise. Sosyolojik olarak baktığımızda, genelde okulumda ortalama ve ortalama altı maddi düzeye sahip öğrencilerin eğitim gördüğünü söyleyebiliriz. Dolayısıyla, öğrencilerimizin en doğal hakkı olan yeme ihtiyacını karşılamak amacıyla uygun fiyatlı bir yemekhane, bunlardan biridir. Diğer bir eksikliğimiz ise, okula gelirken ve okuldan çıkarken, hele ki kış aylarında, okula yaya olarak ulaşım sağlayanlara zorluk çıkaran taşlı ve toprak yollar. Maalesef ki ne kadar büyük bir mahallede yaşasak da okul çevresindeki yollar hem bakımsız hem de her türden insan için engel teşkil edecek durumda.

Tabi anlattığım bu sorunlarla ilgili farklı çözüm yolları sunulabilir ancak benim görüşümce bu gibi sorunları yok edebilmek, sorunları olduğu gibi bunları değiştirebilecek özne olan kendimizi tanımamızdan; yaşlı, genç, çocuk, erkek, kadın demeden her insanın kendi benliğinin farkına varmasından, bilinçlenmesinden geçiyor. Tıpkı ünlü yönetmen Tarkovski’nin dediği gibi “Zaman insana verilmiş hem tatlı hem de acı bir armağandır. Hayat, var olmak için kendine koyduğu hedeflere uygun bir ruh geliştirmesi için insana tanınmış bir süreden başka bir şey değildir ve insan bu gelişimi gerçekleştirmek zorundadır.”

ÖNCEKİ HABER

Değiştirmek bizim elimizde

SONRAKİ HABER

Liselerde yeni dönem başlıyor: Ne yapmalı?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa