04 Eylül 2024 06:57

Liseliler ne koşullarda okuyorlar?

“Şu anda çoğu arkadaşım okumuyor, okullarda olması gereken kişiler ailelerini geçindirmek fabrikalarda, restoranlarda çalışıyor şu anda.”

Görsel: Pngtree

Paylaş

Arjen

Esenyurt/İstanbul

 

Esenyurt'ta liseli gençlerle yaklaşan eğitim öğretim dönemini konuştuk. Gençler her ne kadar bir taraftan okulların açılmasının heyecanına sahip olsalar da kırtasiye masraflarındaki çok yüksek artışlar, sözde ücretsiz eğitim veren devlet okullarında dahi öğrencilerden alınan yıllık aidatlar, nitelikli eğitime ulaşmanın bir lüks halini alması ve gelecek kaygısı bir araya gelince bu heyecan yerini kolayca strese bırakabiliyor. Esenyurt Anadolu Lisesi 2. sınıf öğrencisi olan Asya, adeta işçi çocuklarının sözcüsü oluyor bu röportajda.

Eğitim sisteminden hiç memnun olmadığını söyleyen Asya, zorunlu 7 saat din dersi uygulamasının öğrencilere bir faydası olmadığını ifade ediyor. Okulundaki Almanca derslerinin kaldırılıp yerine din dersleri konulmasını ise AKP’nin gençliği kendi politikalarına kazanmak için yaptığı siyasi hamlelerden birisi olarak görüyor. “Din derslerine bu kadar ağırlık verilmesi yerine farklı diller öğrenmemizi sağlamak için yabancı diller dersini ağırlaştırabilirler ya da matematik dersi veya edebiyat dersine ağırlık verilebilir” diyor. Din derslerinin ağırlığının her okulda standart şekilde olmamasının eğitimde birliğe ciddi anlamda zarar verdiğini, Anadolu liseleri arasında bile fırsat eşitliğine engel teşkil ettiğini belirtiyor Asya.

Hem kendi okulunda hem de Esenyurt’ta birçok lisede hırsızlık olaylarının çok yoğun olduğunu belirten Asya: “evet bu hırsızlık olaylarının yoksulluktan olduğunu söyleyebiliriz. Devletin bu noktada öğrencilere destek çıkması gerekiyor. Okul alışverişine çıktığımda saatlerce ucuz çanta aradım. En ucuz çanta 500-600 TL. Zengin bir babamız olmadığı için eğitim hayatımızı ihtiyacımız olan şeyleri alamıyoruz. Çoğu eşyamız eksik bir şekilde okula gidiyoruz. Mesela tüm senemi bir test kitabıyla bitirmek zorunda kaldım. Test kitabı alamadım çünkü 500-600 TL başka bir test kitabına verecek imkanlara sahip değilim.”

İSTANBUL’DA YAŞAMAMA RAĞMEN İSTANBUL’U GEZEMİYORUM

“Bugün arkadaşlarımızla buluşmak için mahalle parkını seçtik. Biz de isterdik Taksim, Eminönü taraflarında buluşup gezmeyi. Oysa en fazla parkta oturup çekirdek kola yapabiliyoruz. Başka bir etkinlik yapamıyoruz. Dünyanın belki de gezilecek en çok yeri olan birkaç şehrinden birindeyiz ama hayat şartları o kadar ağır, hayat o kadar pahalı ki sanki İstanbul’da başkaları yaşıyormuş da biz başka şehirde yaşıyormuşuz gibi” diyerek emekçi çocukları açısından birçok konuda şartların ne kadar adaletsiz olduğuna değiniyor Asya.

Kimi arkadaşlarının ise kendileri kadar da şanslı olmadığını bir arkadaşı üzerinden örnek vererek açıklıyor: “Mesela bir arkadaşım okula gidemiyor ailesini geçindirmek için. Çalışmak zorunda kaldı. Şu anda çoğu erkek arkadaşım okumuyor, okullarda olması gereken kişiler fabrikalarda, restoranlarda çalışıyor şu anda. Sürekli eğitim sistemindeki değişikliklerden kaynaklı birçok arkadaşım sınıfta kaldı. Okul hayatları bitti çünkü aileleri okuldan aldı. Bunların sebebi kötü eğitim sistemi. Çalışmak zorunda kalan arkadaşların aileleri de eğitimin niteliksizliğinden dolayı okuyup ne olacak ki deyip okuldan alıyorlar ve çocukları çalıştırıyorlar. Özel liselerdeki arkadaşlarımız okula bile gitmemelerine rağmen bütün derslerinden yüksek not alarak mezun oluyor. Biz onca imkansızlığın içinde ite kaka ders çalışırken özel okullardaki arkadaşlarımız derslerden yüksek notlar alıp geçiyorlar ve bizimle siz hâlâ ders mi çalışıyorsunuz diyerek dalga geçiyorlar. Dil ağırlıklı gitmek istiyoruz ama matematik yüzünden sınıfta kalıyoruz. Birçok arkadaşımız kendi alanı üzerinden eğitim sistemini göremediği için sınıfta kalıyor ve okul hayatları bitiyor. Matematik yapabilen arkadaşım din dersi yapamadığı için az daha sınıfta kalıyordu. Eğitim sisteminde birçok şey çok yetersiz diyebiliriz. Sürekli bir şeyler değişiyor. Bu hafta bir dersin konusunu işliyoruz öbür hafta bu konuyu unutun bunu müfredattan kaldırdık diyorlar. Her dersin içerisinde din muhakkak var. Dine verecekleri ağırlığı keşke bilime verseler. Bizi Türkiye geneli sınavlara soktular ama öğretmenler bile soruları çözmekte zorlandı. Müfredattan çok uzak bir sınavla karşı karşıya kalıyoruz. Bizlere öğretilen çoğu şeyi sınavlarda göremiyoruz. Öğrettikleri ile karşımıza çıkardıkları birbirinden çok farklı. Bizleri okuldan soğutmaya çalışıyorlar. Eğitim sistemimiz büyük bir karmaşa. Sınavlarımın yapılması, içerikleri, yapılış şekli bunların hepsi birer karmaşa. Öğretmenlerimiz bile ne yapacağını şaşırıyor bazen. Bazen işlediğimiz konulardan öğretmenlerimiz soru soracakken Milli Eğitim’den bir müdahale geliyor bunu soramazsınız diye. MESEM kapsamında birçok lise var ve hepsinin öğrencilere verdiği teorik eğitim tamamen niteliksiz. Eleştirdikleri öğrencileri uzak tuttukları bileklerini güçlendirip bilinçlerini kapalı tutmaya çalıştıkları bir sistem içerisindeyiz.”

ÖNCEKİ HABER

Yolbulan’da direniyoruz Befesa’dan haber bekliyoruz

SONRAKİ HABER

Özgün E. Bulut: Devrim tarihine bakıldığında şiir çıkar, onlar yol arkadaşıdır

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa