Akcanlar Tekstil işçileri: Tek gücümüz birliğimiz, tek destekçimiz halkmış
Antep OSB’de üretim yapan Akcanlar Tekstil işçileri 18 gündür grevde: "Bizim tek çevremiz, dostumuz halkmış, birliğimizmiş. Başka kimse değil, devletiymiş, patronuymuş değil."
Mahmut SEREM
Antep
Antep OSB’de üretim yapan Akcanlar Tekstil işçilerinin grevi 18. günü geride bıraktı. Fabrika önünde direnişlerini sürdüren işçiler patronundan, valisine, polisine seslerini duyurmalarına engel olmak isteyenlerin karşısında da kararlılıkla duruyor. Bu kararlılık biraz da birbirlerinden ve sendikaları BİRTEK-SEN’den aldıkları güçten geliyor. Direnişle birlikte birbirlerini daha yakından tanıyan işçilerin direnişin kendilerine birliği ve beraberliği öğrettiği vurgusu yapıyor.
İşçilerden Mehmet Gültekin, 18. günde direnişe devam ettiklerini söylerken "Devam etmeye de kararlıyız" diyor.
3. gün greve çıkanlar Mehmet Polat ise "Buradaki arkadaşlarımla birlikte birlik, beraberliği öğrendim ve bugüne kadar hiçbir şey eksilmedi. Ne kadar zor durumda kalsam da grevimin sonuna kadar devam edeceğim" diye vurguluyor.
3 yıldır Akcanlar’da çalışan İbrahim Canpolat da "İlk başta Kod 46'dan yani hırsızlıktan çıkardılar bizi. Herhalde sonradan pişman oldular, Kod 22'ye düşürdüler. 22'de bir şey ifade etmiyor. Hakkımızı alana kadar buradan vazgeçmeyeceğiz. Her sabah buradayız. Her akşam buradayız” diye konuşuyor.
Abdulbasit Yakut 6 buçuk yıllık Akcanlar işçisi. 6 buçuk yıldır sorunlar olduğunu ama gün gün katlandığını söylüyor: "Ve en son patlağı da yedili sistem verdi. Yedili sistem kölelik sistemi. Herhangi bir sosyal faaliyetimiz olmayacak.”
HEM OKUYOR HEM ÇALIŞIYOR
Hem üniversite okuyup hem de çalışan işçiler de var Akcanlar da. Mehmet Yakup Canpolat da onlardan biri. Gaziantep Üniversitesi Meslek Yüksek Okulunda makine teknikerliği okuyor. Çalışmasının nedeni ise sadece babasının aldığı emekli maaşıyla geçinememeleri. "Ben de mecbur ülke şartlarından dolayı çalışmak zorunda kaldım" diye ekliyor.
Mehmet Yakup’tan sonra söz Ali Sarıçiçek’e geliyor. Sarıçiçek şunları söylüyor: "Günlerdir kötü bir süreçten geçiyoruz diyemeyiz ama zor bir süreçten geçiyoruz diyebiliriz. Bu zor süreçte tanımadığımız, belki daha önce hiç görmediğimiz, bilmediğimiz insanlar yanımıza geldiler, destek oldular, soframıza oturdular. Bizimle ekmeği bölüştüler, yeri geldi sohbet ettiler. Eskiden bana sorsalardı bir direnişe kalkar mısın diye ne diyeceğimi hiç bilemezdim. Ama onca haksızlık yaşadım, onca zulüm, yapılanlar, bizim yanımızda diye düşündüğümüz insanların bize uyguladığı muameleyi gördükten sonra sanki içimde bir direnişin ruhu varmış, ben bunu ortaya çıkarmışım gibi oldu.”
"PATRONLARIN BİZ BİR AİLEYİZ MASALINI GÖRDÜK"
Direniş ne kattı size diye soruyoruz. İşçiler şöyle yanıtlıyor:
Mehmet Gültekin: "Abi direniş bana çok şey anlattı. Yalnızlığımızı hatırlattı bize. Bizim tek çevremiz, dostumuz halkmış, birliğimizmiş. Başka kimse değil, devletiymiş, şunuymuş, bunuymuş, patronuymuş değil.”
Mehmet Polat: "Birlik beraberliği öğretti bize, birbirimize sahip çıkmayı öğretti. İçeride tanımadığım çoğu arkadaşla burada tanıştık, birbirimize sahip çıktık."
Mehmet Yakup Canpolat: "Bunun temel kaynağı birlik beraberlik. Tüm emekçi dostlarım birlik olursa patronları dize getiremeyeceğimiz bir durum yoktur. Tüm patronları yenebiliriz."
Ali Sarıçiçek: "Mücadeleyi yaşadıkça direnişimizin güçlendiğini, birliğimizin hiçbir zaman bozulmayacağını gördüm. Burada geçirdiğimiz süre bize gerçek bir ailenin ne olduğunu gösterdi. Patronların ‘Bize biz bir aileyiz, senin sıkıntılı günlerinde ben senin yanında olacağım ‘lafının tamamıyla bir masal olduğunu öğrendik. Dost kötü günde kendini belli eder. Gerçek ailenin, sadakatin aslında halklar arasında olduğunu, emekçiler içinde olduğunu öğrendik."
"OKULLAR AÇILACAK ÇOCUKLARIMIZIN İHTİYAÇLARI VAR"
İşçiler şu an direnişte ancak okulların açılacak olmasından da kaygılı. Mehmet Gültekin kaygısını şu sözlerle ifade ediyor: "Ben üç tane çocuk yetiştiriyorum. Okullar açılacak. Bunların masrafı, gideri nasıl olacak? İçeridekiler düşünmüyorum işte.”
Mehmet Polat ise bir çocuğunun okula başlayacağını ve onun sıkıntısını yaşadığını söylerken, Abdulbasit Yakut, "Okullar başlayacak. Çocuğum kalem, defter, çanta istiyor. Biz de diyoruz ki ‘Şu anda bir direnişteyiz, grevdeyiz. Allah izin verirse, inşallah kazanacağız ve bu yükün altından kalkacağız."
Ali Sarıçiçek henüz evlenmemiş olmasını şu sözlerle açıklıyor: "Şu yaşıma geldim, nasip olmadı evlenmek ama eğer bir gün evlenirsem ve Allah bana çocuk nasip ederse çocuklarıma sadece şunu öğreteceğim. Ne olursa olsun hakkını savun. Ucunda ölüm bile olsa doğru yoldan dönme. Ve asla başkalarının emrinin altına giren memurlardan olma. Çünkü ben bunu yaşadım. Benim yanımda durduğunu sandığım kişilerin yanımda olmadığını gördüm. O günleri unutamam ve unutmayacağım. İnanıyorum ki tarih sadece kazananları yazacak, biz kazanacağız."
"BİZ KAZANANA KADAR İŞ BAŞVURUSUNDA BULUNMASINLAR"
İbrahim Canpolat işçilere seslenerek şunları söylüyor: "Buraya gelen işçi arkadaşlarıma tavsiyem, buraya gelmeyin. Biz burada hakkımızı almış olsaydık zaten dışarı çıkmazdık. Dışarıdan buraya işçi geldi mi direnişimizi kırmaya çalışıyorlar. Bizim isteğimiz kimse buraya başvurmasın. Biz buradan zaferle ayrılırsak gelecekte onlara da bir faydamız olur."
EMEP’TEN DAYANIŞMA KAMPANYASI
Emek Partisi (EMEP) Gaziantep İl Örgütü 18 gündür yedili sisteme ve vergi kesintilerine karşı direnişte olan Akcanlar işçilerinin çocukları için kırtasiye desteği kampanyası başlattı. İl Başkanı Abdullah Çiloğlan, okulların açılacak olmasıyla birlikte özellikle işçi ailelerinin üstündeki yükün arttığını dile getirerek, "Elbette bütün işçi ve emekçiler zor durumda. Ancak Akcanlar işçileri direnişte oldukları için maddi olarak daha zor durumda. Bu nedenle Emek Partisi olarak Akcanlar işçilerinin çocukları için kırtasiye desteği kampanyası başlattık. Kampanyayı diğer fabrikalarda çalışan işçilerle birlikte örgütlüyoruz. İşçilerin böyle dönemlerde dayanışmasının çok önemli ve değerli olduğunu biliyoruz” dedi.
Kampanya için her türlü desteğin önemli olduğunu ifade eden Çiloğlan, "Akcanlar işçilerinin talepleri ve mücadelesi bütün işçilerin talepleri ve mücadelesinin bir parçasıdır. O nedenle bu mücadeleye omuz vermek, dayanışmak ve birlikte mücadele etmek zorundayız. İşçi ve emekçilere çağrımız hem kırtasiye desteği kampanyamızı güçlendirmek hem de işçilerle her alanda dayanışmayı sürdürmek yönündedir” diye belirtti.