04 Eylül 2024 12:33
Son Güncellenme Tarihi: 04 Eylül 2024 14:37

"Hopa cinayeti, doğa savunucularına saldırıların cezasız kalmasının bir sonucudur"

Reşit Kibar'ın avukatı Haktan Özkan, Hopa cinayetinde tek kişinin tutuklu yargılanmasının yanlış olduğunu belirtip, “olayın organize olduğuna yönelik ciddi deliller var" dedi.

Fotoğraf: Hopa Halkevi

Paylaş

Özer AKDEMİR

Artvin Hopa’da Cankurtaran ormanının maden işletmeleri tarafından talan edilmesine karşı mücadele eden köylülere yönelik silahlı saldırı olayında Reşit Kibar isimli yurttaşın ölmesi ve 2 kişinin de yaralanmasına yönelik tepkiler sürüyor. Üç çocuk babası, kamyon şoförü Reşit Kibar'ın cenazesi bugün Hopa’da toprağa verilecek. Dün gerçekleşen olaydan sonra yapılan soruşturmada cinayetin işlendiği silahı kullanan Muhammet Ustabaş tutuklanırken, ruhsatlı silahın sahibi F.M ise adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. Reşit Kibar'ın avukatı Haktan Özkan sadece tek tanığın dinlenmesi sonrası böyle bir kararın verilmesinin yanlış olduğunu belirterek “olayın organize olduğuna yönelik ciddi deliller var. Dolayısıyla bizler F. M’nin de tutuklu yargılanması talebiyle bu karara itiraz edeceğiz” dedi.

OLAY ORGANİZE ANCAK TEK KİŞİ TUTUKLANDI

Halkevleri Hukuk Birimi sorumlusu Av. Haktan Özkan, olay sırasında ölen Reşit Kibar ile birlikte bölgede 6 kişinin olduğunu belirterek, “Silahlı saldırıda Kibar ölürken, iki kişi de yaralanmıştı. Jandarma yaralılardan birisinin ifadesini alırken, diğer yaralı ise ayağından vurulduğu için ifadeye gidememiş, jandarma da yarın alırız demişti. Şimdi görüyoruz ki savcılık tek bir tanığın ifadesi ile yetinip tetiği çeken Muhammet Ustabaş’ı tutuklarken, silahın sahibi F.M.’nin ise tutuksuz yargılanmasına karar veriyor. Oysa, olay organize bir şekilde gerçekleşiyor görüldüğü kadarıyla. Tartışma çıktıktan sonra Muhammet Ustabaş araçtan F. M’nin silahını eliyle koymuş gibi alıyor ve köylülerin üzerine ateş açıyor. Hal böyle iken sadece tetiği çeken kişinin tutuklanıp, silahın sahibi olan F.M’nin tutuklanmaması son derece hatalı bir karar. Bizler bu duruma itiraz edeceğiz” dedi.

ŞİRKET PROJEDEN ÇEKİLDİĞİNİ AÇIKLADI

Öte yandan bölge yapılması planlanan mesire alanı ihalesini alan Yapı-Soy Beton şirketi projeden çekildiğini ilan etti. Şirketin yaptığı açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “03.09.2024 tarihinde Cankurtaran mevkiinde yaşanan acı olay bizi ve tüm Artvin halkını derinden üzmüştür. Bir insan hayatının her şeyden kıymetli olduğunu, bir insanın öldürülmesinin kabul edilmezliğini ifade ediyoruz. Hayatını kaybeden vatandaşımızın sevenlerine ve kederli ailesine başsağlığı, bu müessif olayda yaralanan vatandaşlarımıza acil şifalar diliyoruz. Hiçbir maddi faaliyetin insan hayatından değerli olmadığına olan inancımız devam etmektedir. Yaşananlar nihayetinde projeden çekiliyoruz”.

MESİRE ALANI ADI ALTINDA BULGE MADEN TALANINA AÇILACAKTI

Hopa / Borçka arasında bulunan Cankurtaran Tüneli’nin açılması ile birlikte boş kalan 17 hektar ormanlık alanın Sit Alanı veya Milli Park’a dönüştürülmesi beklenirken ihaleye çıkartılmış ve özel bir şirkete ‘Turizm Alanı Kompleksi’ yapımı için kiralanmıştı. Bu duruma Temmuz 2024’ten beri tepki gösteren yöre halkı ise haftalardır bölgede mesire alanı değil maden işletilmek istendiğini, mesire alanı adı altında ağaçların kesilmesinin ardından maden işletmesinin bölgeye gireceğini bir sürerek projeye karşı çıkıyorlardı.

BÜYÜKNOHUTÇU’LAR DA KİRALIK KATİLLE ÖLDÜRÜLMÜŞLERDİ

Hopa’daki silahlı saldırı doğa ve yaşam savunucularına yönelik saldırıları da tekrar gündeme taşıdı. Yedi yıl önce, Antalya Finike’nin sedir ormanlarının mermer ocağı şirketleri tarafından yok edilmesine karşı mücadele eden Ali Ulvi – Aysin Büyüknohutçu çiftinin, bu şirketin patronları tarafından tutulduğu ileri  sürülen kiralık bir katil tarafından öldürülmüştü. Kiralık katil Ali Yamuç ve ona yardım ettiği ileri sürülen eşi kısa sürede yakalanıp tutuklanırken, Yamuç’un cinayeti para karşılığı işlediği, cezaevinden eşi vasıtasıyla mermer ocağı patronuna gönderdiği mektupta ortaya çıkmıştı. Mektupta Yamuç, mermer ocağı patronuna cinayetler için kendisine vaat edilen paranın bir an önce ödenmesini istiyor aksi taktirde azmettirenin ismini açıklayacağı tehdidinde bulunuyordu. Bu mektuba ve açık delillere rağmen şirket patronları ile ilgili bir azmettiricilik suçlaması, davası açılamış, Ali Yamuç’da kısa bir süre sonra “güvenlik” gerekçesi ile nakledildiği başka bir cezaevinde şüpheli bir şekilde “intihar” etmişti. Yamuç’un intiharından birkaç ay sonra eşi de tutuklu olduğu cezaevinden salınırken bir süre sonra da beraat etmişti.

“EMİNE BÜYÜKNOHUTÇU: ÇOK ÜZÜLDÜM AMA ŞAŞIRMADIM!”

Büyüknohutçu’ların kızı Emine Büyüknohutçu, anne-babalarının katledilmesinin ardından katilin ve azmettiricilerin cezalarını bulmaları için yürüttükleri mücadelenin temel nedenlerinden birisinin de bu ülkede hak ihlalleri ve yaşam hakkı ihlallerinin bir daha yaşanmaması için olduğunu söyledi. Hopa’daki olayı duyduğunda çok üzüldüğünü ama şaşırmadığını belirten Büyüknohutçu şunları söyledi; “Bu şirketler, bu maden ve enerji şirketler yaptıkları eylemler nedeniyle cezasız kaldıkça bu bu cinayetler işlemeye devam edecekler. Üstüne üstlük bu cinayetleri işleyen insanlara ödül gibi yeni ocak açma izinleri veriliyor. Maden sahası açma izinleri veriliyor Hatta anne ve babamın cinayetinin ardında Bahçeci Mermer şirketine 14 tane daha o bölgede maden ocağı açma izni verildi.

Cinayetlerden hemen sonra, ödül gibi!” . Hopa halkının doğasını koruma konunda son derece yürekli bir halk olduğunu belirten Büyüknohutçu, “Hopalı doğasını savunmak için elinden gelen bütün çabayı gösteren bir halk, senelerdir zaten bunu görüyoruz. Bunu en iyi Metin Lokumcu hocadan biliyoruz” dedi.

“BÜYÜKNOHUTÇU CİNAYETLERİNDEKİ CEZASIZLIK ŞİRKETLERİ RAHATLATTI”

Ali Ulvi – Aysin Büyüknohutçu cinayetlerinde ailenin avukatı olan Tuncay Koç da “Hopa'da işlem cinayetle 7 yıl önce Antalya'da işlenen Ali Ulvi - Aysin Büyüknohutçu cinayetleri arasında bir benzerlik olduğunu belirterek, “Failler bulunmadı Antalya'da, azmettiriciler ortaya çıkarılmadı ve dosyanın üstü örtüldü. Bu da çevreyi tahrip eden şirketler üzerinde bir rahatlık yaratmış olabilir” dedi. Bu olayların ilk olmadığını 2005 yılında da Rize'de Avukat Cihan Eren’in yol projesine karşı çıktığı için katledildiğini hatırlatan Koç, Büyüknohutçu dosyasını şu an adil yargılanmanın ihlal edilmesi ve Yaşam Hakkı ihlalleri nedeniyle Anayasa Mahkemesinde olduğunu aktardı.  Koç şunları söyledi; “Hopa'daki bu cinayet de şirketlerin gözü dönmüşlüğünün bir göstergesi. Çevre ve mevzuatı uygulanmamasının burada büyük etkisi var” diye konuştu.

EKOLOJİ BİRLİĞİ: “CİNAYET GÖZ GÖRE GÖRE GELDİ”

Hopadaki saldırıya ülkenin dört bir yanındaki ekoloji-çevre örgütlerinden tepkiler yükseldi. Bugün Artvin, İstanbul, İzmir, gibi yerlerde basın açıklamaları ile cinayet ve yaralamalar protesto edilecek. Ekoloji çevre örgütleri cinayetlerin AKP iktidarı tarafından koruyup kollanan şirketlerin yaşam hakkı savunucularına yönelik pervasız saldırılarından birisi olduğunu dile getiriyorlar. Yapılan açıklamalarda doğa savunucularına karşı gerçekleştirilen saldırıların cezasız kalmasının da şirketleri ve kiralık katilleri cesaretlendirdiği dile getiriliyor. Ekoloji Birliği tarafından yapılan açıklamada “köylüler, şirket ve şirketin tuttuğu tetikçiler hakkında defalarca suç duyurusunda bulunmuş, Cimer üzerinden Cumhurbaşkanlığı’na şikayetçi olmuştu. Hakkında suç duyurusunda bulunulan isimlerden biri olan Muhammed Ustabaş, haberlere göre bahse konu alana kesime gelen kepçelerin önünde duran köylülerin üzerine ateş açan, silahlı saldırıda bulunan kişidir. Artvin Hopa’da doğa hakkını savunan, doğal alanları şirketlerin insiyatifine terk etmeyen yöre halkı, ormanlarını, ağaçlarını savundukları için silahlı saldırıya uğradı.

Bu cinayet, siyasi iktidarın yurdun dört bir yanındaki ormanlık alanları, rant uğruna, halkı hiçe sayarak şirketlere peşkeş çekmesinin, şirketler ile rant ortaklığı kurmasının bir sonucudur.

Bu cinayet, göz göre göre gelen bu katliama karşı, tehditlerle rüşvetlerle sindirilmeye çalışılan köylünün şikayetlerine, suç duyurularına sessiz kalan devlet kurumlarının emniyetinin, valisinin, kaymakamının, savcısının hiçbir işlem yapmaması ve cinayetin azmettiricisinin de bundan cesaret bulmasının bir sonucudur” denildi.

ÖNCEKİ HABER

Sarar grevi 7'nci gününde

SONRAKİ HABER

Hatay'da, konutlara yol yapmak için sökülen ağaçlarının yerine vatandaşlar yenilerini dikiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa