05 Eylül 2024 11:17

Onur Yaser Can davası: Sanık polislerin ifadeleri alınmalı

Onur Yaser Can Davası'nda, avukatlarından Mehmet Ümit Erdem korunan sanık polislerin ifadeye çağrılması gerektiğini söyledi.

Karakolda polisler tarafından işkence görmesinin ardından yaşamına son veren Onur Yaser Can

Fotoğraf: onuryasercan.com sitesinden alınmıştır

Paylaş

Onur Yaser Can’ı intihara sürükleyen polisler hakkında yeniden yargılama kararı verildi. Dava avukatlarından Mehmet Ümit Erdem, korunan sanık polislerin ifadeye çağrılması gerektiğini belirtti. 

Onur Yaser Can’ın dava sürecinde ise yaşanan son gelişme, İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği 22/07/2024 tarihinde verdiği kararla 2011 yılında tanzim edilen ve sanık polislerin işkence, cinsel saldırı ve intihara sürükleme suçlarından yargılanmasının önüne geçen "Takipsizlik Kararı"nı kaldırılması oldu.

Can ailesinin avukatları Mehmet Ümit Erdem ve Tuğçe Duygu Köksal, 12 Temmuz’da İstanbul 8’inci Sulh Ceza Hakimliği’ne başvuruda bulunarak, yeni delil elde edilmesi nedeniyle ve bu durumun dava açılması için yeterli şüphe oluşturduğu gerekçesiyle kamu davası açılmasını istedi. Başvuruyu inceleyen hakimlik, 22 Temmuz kararını avukatlara iletti. Hakimlik dosyayı celp ederek, yeni tanık beyanlarını ve 41’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde gerekçeli kararındaki ifadeleri yeni delil saydı. Yeni deliller sonucunda hakimlik, avukatların itirazlarını kabul ederek, kapatılan Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2 Mayıs 2011 tarihli “kovuşturmaya yer yoktur” kararının kaldırılıp kamu davası açılmasını izin verdi. Polisler, “gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık yapma, resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme” suçlamalarının yanı sıra “işkence, intihara teşvik” suçlamalarıyla da yargılanacak.

DAVA SÜRECİNİ ANLATTI

Dava avukatlarından Mehmet Ümit Erdem, İstanbul Narkotik Şube Müdürlüğü’nün Haziran 2010’da bir soruşturma yürüttüğünü ifade ederek soruşturma kapsamında uyuşturucuyu satın alanların gözaltına alındığını söyledi. Polislerin bu şekilde uyuşturucu satıcılarına ulaşmaya çalıştığını belirten Erdem, Can’ın olaya satıcı anlamında herhangi bir dahiliyetinin olmadığını dile getirdi. Uyuşturucuyu sadece alıp kullandığı için Can’ın gözaltına alındığı ve “işkenceye” maruz kaldığını söyleyen Erdem, Onur intihar ettiğini ve cebinde bulunan notla hukuki sürecin başladığını ifade etti. Erdem, “O dönem eski Savcı Muammer Akkaş yürütüyor süreci. Burada sadece 2 polis hakkında soruşturma yürütüldü. İşkence, intihara teşvik gibi suçlarla ilgili tamamı hakkında takipsizlik kararı verildi. 2019’da da bu 2 polis 6 yıl 5 ay 15 gün civarında ceza aldı” dedi.

ALİ YERLİKAYA İZİN VERMEDİ

Yargılamada dinlenen tanıklar ve toplanan delilerle suçun içerisinde başka polislerin olduğunun ortaya çıktığını vurgulayan Erdem, diğer polisler hakkında da suç duyurusunda bulunduklarını sözlerine ekledi. Suç duyurusunun ardından 2020’den itibaren 4 polis hakkında yeni bir sürecin başlatıldığının altını çizen Erdem, dönemin İstanbul Valisi olan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve ona bağlı kişilerin soruşturma izni vermediğini vurguladı. Erdem, “Bu durumla ilgili valiliğin tahkikat birimine biz de ifade verdik. Onlar ofisime geldiler topluca hem de bu bir gözdağıydı tabi. Biz daha sonra idare mahkemesine başvurduk ve İstanbul 41’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde 4 polisin yeniden yargılanmasına sağladık. Bu polisler 6’şar yıl hapis cezası aldı” ifadelerini kullandı.

POLİSLER YENİDEN YARGILANACAK

Erdem, şunları söyledi: "Burada Onur’la aynı gün alınmış ve aynı muamelelere maruz kalmış bir tanığımız da vardı. Bu yargılama sonunda bu sefer İstanbul 41’inci Ağır Ceza Mahkemesi yeniden suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. Ama karşımızda 2011 yılında şu an firari olan Muammer Aktaş tarafından ‘kovuşturmaya yer yok’ kararı vardı. Bu kararın kaldırılması için sulh ceza hakimliğine başvurduk. Hakimlik, işkence, intihara teşvik, kötü muamele suçlamalarından takipsizlik kararının kaldırılması ve yargılama yapılması yönünde karar verdi.”

VALİLİK ENGELLEMEK İÇİN HER ŞEYİ YAPMIŞ

Polis işkencesinin suçunun örtülmeye çalışıldığını vurgulayan Erdem, “Bu suçu örtmek için ellerinden geleni yaptılar. Onur’un anne ve babası vefat ettiği için soruşturma verilmesi kararına karşın valilik itiraz etmiş. Valilik, mahkemeye ‘ilgili başvurucu olan kişiler öldükleri için artık bu karar hükümsüzdür. Dolayısıyla soruşturma izni kararını kaldırın’ şeklinde polisleri koruyacak biçimde davranışta bulunmuş. Biz de Onur’un kız kardeşi Ezgi adına sürece dahil olduk. Ve Onur'un kardeşi ve varisi olduğunu belirttik. Ardından lehimize karar verildi” diye konuştu.

‘İŞKENCEYLE İLGİLİ CEZASIZLIK VAR’

Bundan sonraki süreçte “işkence” suçu olduğu için yargılamanın herhangi bir izne tabi olmadığını ifade eden Erdem, savcılığın sanıkları çağırıp ifadelerini alması gerektiğini belirterek, avukatlar olarak sürecin takipçisi olmaya devam edeceklerini söyledi. Erdem, sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye’de işkenceyle ilgili ciddi bir cezasızlık uygulaması var. Anayasa Mahkemesi (AYM) dahil tüm kademelerdeki mahkemeler bu işkence pratiğini cezasızlıkla korumakta. Dolayısıyla 14 yıl sonra bu yolun açılması önemli bir karar. Bir de şu önemli: Birileri bir dönemin muktedirlerine güvenerek, bu tip fiillere girişirsiniz ama işte yıllar da geçse o devran döndüğünde sanık sandalyesinde oturursunuz. O yüzden bu dönemin muktedirlerine güvenen polislerin, yargı mensuplarının da bu görmesi gerekiyor. Bir suça karışırsanız er ya da geç karşınıza çıkar. Bu işin takip eden avukatlar, insan hakları aktivistleri, aileler var.”

NE OLMUŞTU?

ODTÜ Mimarlık Fakültesi mezunu Onur Yaser Can, 2 Haziran 2010 tarihinde İstanbul Beyoğlu’da narkotik polisi tarafından gözaltına alındı. İfadesinin alınmasının ardından serbest bırakılan Can, iki gün sonra, ‘Tutanaklarda eksiklik olduğu’ gerekçesiyle tekrar 23 Haziran 2010’da karakola çağrıldı. Onur Yaser Can aynı gün intihar etti. İntiharının ardından annesi Hatice Can, oğlunun pantolonunun arka cebinde, üzerinde çıplak aramaya maruz bırakıldığına ilişkin ifadelerin yazılı olduğu bir not buldu.

Anne Hatice Can 2014 yılında intihar etti. Baba Mevlüt Can ise sağlık sorunlarından dolayı 2019 yılında hayatını kaybetti.

Onur Yaser Can’ın intiharıyla ilgili yargılamada iki polis, “evrakta sahtecilik” suçlaması ile iki yıl altı ay hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay kararı bozdu ve yargılama yeniden başladı. Polisler, ayrı ayrı 6 yıl 5 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. Ancak İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi, dört polis ve bir bilirkişi hakkında daha suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. İstanbul Valiliği, soruşturma izni vermedi. Onur Yaser Can’ın kardeşi Ezgi Sevgi Can’ın itirazı üzerine istinaf mahkemesi, soruşturma izni verilmemesine ilişkin kararı Temmuz 2021’de kaldırdı.

Dört polis ve bir bilirkişi hakkındaki yargılamanın ilk duruşması 30 Eylül 2022’de yapılmıştı. (MA)

ÖNCEKİ HABER

PSAKD Ören Şubesi'nden "Barış" paneli: Barış hakkını ihlal ederek suç işliyorlar

SONRAKİ HABER

Gazeteci Mehmet Güleş beraat etti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa