Artvin’i birlikte savunmalıyız
İktidarın Artvin’e yönelik planı ve son silahlı saldırı sermayenin gözü dönmüşlüğünün vardığı noktayı gözler önüne serdi. Bu saldırı ancak ortak bir mücadele örgütlenerek durdurulabilir.
Fotoğraf: ANKA
Hasan AZAKLI
Emek Partisi Hopa İlçe Başkanı
Ülkemizde son yıllarda, özellikle de son 1 yılda yeraltı ve yer üstü zenginliklerinin yağmalanması, ormanların talan edilmesi hızlandı. HES, GES, RES santralleri, kafes balıkçılığı, turizm bölgeleri… Yağmanın başka biçimleri olarak karşımıza çıkıyor. Talanın olduğu hemen her yerde direniş yaşanıyor, direnişlere yönelik baskı ve saldırılar artıyor. Son olarak Artvin’in Hopa ve Borçka ilçeleri sınırlarında yer alan Cankurtaran Geçidi’nde yapılmak istenen talana karşı duran köylülere yapılan silahlı saldırıda 1 kişi öldü, 2 kişi yaralandı.
Burada Artvin’e ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Zira altın madenciliğinden HES’lere, turizm bölgesine kadar iktidarın da desteğini alan sermayenin iştahını kabartan bir bölge. Bu talan girişimleri yaklaşık 30 yıl önce Kafkasör tepesi Cerattepe mevkiinde altın arama çalışmaları ile başladı. Dolayısıyla siyanürlü altın madenleri başta olmak üzere doğa talanına karşı direnişin en uzun soluklu sürdüğü, yerli ve yabancı birçok şirketi her denemelerinde defetmeyi başarmış yerlerden biri Artvin.
RAKAMLARLA ARTVİN VE MADENCİLİK
Ancak sermayenin Artvin’e yönelik planları bitmiş değil, bunu iktidarın planlarından görmem mümkün. İşte birkaç veri:
- MAPEG’den (Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü) elde edilen verilere göre, orman alanlarının yüzde 65’i madenler için ruhsatlandırılmıştır. Orman alanlarının yüzde 41’i ihale, yüzde 16’sı arama, yüzde 8’i işletme adıyla ruhsatlandırılmıştır.
- Tarım alanlarının yüzde 47’si, mera alanlarının yüzde 54’ü madenler için ruhsatlandırılmıştır. Tarım alanlarının yüzde 33'ü ihale, yüzde 10’u arama, yüzde 4’ü işletme ruhsatı; meraların yüzde 36'sı ihale, yüzde 15'i arama, yüzde 3’ü işletme ruhsatı aşamasında. Hayvancılığın Artvin’in önemli geçim kaynağı olduğu düşünüldüğünde bu rakamların nasıl vahim bir tablo yarattığı anlaşılır.
- Artvin ve çevresinde gen koruma, kent ormanı, muhafaza ormanları, tohum meşcere alanı, tabiat parkı, tabiat koruma alanı, milli park, özel çevre koruma bölgesi ve doğal sit alanı gibi farklı koruma statüleriyle korunan alanların yüzde 47’si madencilik yapılabilecek alanlar olarak belirlendi. Bu alanların yüzde 37’si ihale, yüzde 8’i arama ve yüzde 2’si işletme safhasında. Artvin ili ve çevresindeki milli parkların yüzde 84'ü maden ruhsat alanları içinde.
- Artvin’de Türkiye ve dünya için büyük önem taşıyan ve canlı tür çeşitliliği ile öne çıkan beş Önemli Doğa Alanları (ÖDA) bulunuyor. ÖDA’ların yüzde 57’si madenlere ruhsatlı. ÖDA’ların yüzde 36’sı ihale, yüzde 15’i arama ve yüzde 6’sı işletme ruhsat safhasında.
- Artvin ve çevresinde farklı konum ve statülerde çok sayıda kültürel varlık bulunuyor. Arkeolojik sit, korunması gereken taşınmaz kültür varlığı kategorileri ile koruma altına alınmış alanların yüzde 23’ü madenlere ruhsatlı.
TALAN HIZ VERDİLER
Bu oranlar Artvin’in büyük bir oranda yağma ve talana açıldığını gösteriyor. Bu plana uygun olarak Artvin Ceratepe’de başlayan yağma Arhavi, Hopa, Ardanuç, Şavşat ve Borçka ilçelerini içeren büyük bir alana yayıldı. Son günlerde Arhavi’de 10 köyü kapsayan geniş bir alan maden arama çalışmaylarına açıldı. Arhavi halkı da bu talana karşı direnişe başladı. Maden aranacak köylerden Arhavi merkeze yürüyüş düzenlendi, mücadele kararlılığı dile getirildi.
Ayını şekilde Hopa Cankurtaran mevkiinde taş ocağı yapılmak istenen bölge tepkiler üzerine turizm alanına çevrildi. Turizm tesisi ve mesire yeri yapılanması adı altında ormanlık alanın kesilmesinin önü açıldı. Şirkete direnen köylüler 3 Eylül 2024’te iş makinelerini ve kepçeleri durdurdular. Bunun üzerine şirketin patronu köylülerin üzerine ateş açtı ve bir kişiyi katledip, iki kişiyi de yaraladı.
TALANA KARŞI TOPYEKÜN MÜCADELE
İktidarın Artvin’e yönelik planı ve son saldırı bize sermayenin gözü dönmüş bir şekilde talan için her şeyi göze aldığını gösteriyor. Bu geniş çaplı saldırı ancak köy köy, ilçe ilçe talana karşı ortak bir mücadele örgütlenerek durdurulabilir. Aksi halde yaşam alanlarımız, sermayenin kar ve talan alanları haline getirilerek yok edilmeye devam eder.