09 Eylül 2024 10:21
Son Güncellenme Tarihi: 09 Eylül 2024 14:45

Eğitim Sen: Eğitim hakkına erişimin önündeki bütün engeller kaldırılmalı

Eğitim Sen “Eğitim Öğretim Yılı Başında Eğitimin Durumu” raporunda eğitim hakkına erişimin önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini vurgulayarak, “Kamusal eğitim politikaları benimsenmeli" dedi.

Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş/Evrensel

Paylaş

Eğitim Sen, 2024-2025 “Eğitim Öğretim Yılı Başında Eğitimin Durumu” raporunu açıkladı. Eğitim hakkına erişimin önündeki bütün engellerin kaldırılması gerektiğini vurgulayan Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, “ Eğitim bütçesi acilen artırılmalıdır. Eğitimde kamu hizmeti anlayışı güçlendirilmeli ve kamusal eğitim politikaları benimsenmelidir” dedi.

Sendika genel merkezinde yapılan açıklamada konuşan Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, “Eğitim sistemimiz, yıllardır benimsenen piyasa merkezli, rekabetçi ve sınav merkezli eğitim politikaları sonucunda tam bir sorun yumağı haline gelmiştir. Türkiye’de okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar eğitimin bütün kademeleri, uzun yıllardır en temel işlevlerini yerine getiremez durumdadır. Bu durum kaçınılmaz olarak eğitimin niteliğini de olumsuz etkilemektedir” dedi.

Irmak, “Okulların fiziki altyapı ve donanım eksikliklerinin giderilmemesi, kalabalık sınıflar, ikili öğretim, taşımalı eğitim, çocuk ve gençlerin dini cemaat ve vakıfların kreşlerine ve yurtlarına yönlendirilmesi, çocuklara yönelik taciz ve istismar vakaları geçtiğimiz eğitim öğretim yılında da devam etmiştir. Öğretmen açıkları sorun olmayı sürdürmekte, mülakata ve arşiv araştırmasına dayalı sözleşmeli öğretmenlik ve ücretli öğretmenlik uygulaması eğitim emekçileri arasındaki eşitsizliği ve adaletsizliği derinleştirmektedir. Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ‘eşit işe eşit ücret’ uygulamasına son verilmesi, ataması yapılmayan öğretmenler gibi çok sayıda sorun eğitim sisteminin çözüm bekleyen sorunları bulunmaktadır” dedi.

“DAYATILAN MÜFREDAT EĞİTİM SİSTEMİNİ TÜRK-İSLAM SENTEZİ ÇERÇEVESİNDE ŞEKİLLENDİRME ÇABASI”

Yeni müfredat değişikliklerinin öğrencilerin eleştirel düşünme becerilerinin zayıflatacağını ifade eden Irmak, “Örneğin, yeni müfredatla birlikte sosyal bilimler derslerinin kapsamının daraltılması, öğrencilerin toplumsal olayları ve tarihsel süreçleri derinlemesine anlama yetilerini ciddi şekilde sınırlamaktadır. Özellikle, tarih derslerinde Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemi ve Cumhuriyet’in kuruluş sürecine dair içeriklerin iktidarın siyasal-ideolojik bakış açısı dikkate alınarak azaltılması, gençlerin bu kritik dönemi anlamasını zorlaştıracaktır. Başından sonuna siyasal-ideolojik bir dayatma olarak hazırlanan ve “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adıyla kamuoyuna açıklanan müfredat değişiklikleri, eğitim sistemini Türk-İslam sentezi çerçevesinde yeniden şekillendirme çabalarının somut bir yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır. Müfredat değişiklikleri kapsamında, toplumsal cinsiyet rollerine yönelik geleneksel ve patriarkal bakış açısının yeniden güçlendirildiği gözlenmektedir. Özellikle ahlak ve değerler eğitiminde, kadının toplumdaki yeri daha çok geleneksel rollere indirgenmekte ve toplumsal cinsiyet eşitliği kavramı ele alınmamaktadır” dedi.

“EĞİTİM MASRAFLARI DEVLET TARAFINDAN ÜSTLENİLMELİ”

Artan eğitim masraflarının eğitim hakkını kullanılabilirliğini giderek zorlaştırdığını söyleyen ırmak, Eğitim masraflarının devlet tarafından üstlenilmesinin, ailelerin üzerindeki maddi yükü hafifleteceğini ve aynı zamanda çocukların nitelikli bir eğitim almalarını mümkün kılacağını vurguladı.  2024 yılı itibarıyla Türkiye’de yaklaşık 5,4 milyon çocuğun yoksulluk sınırının altında yaşadığını belirten Irmak,  “Eğitim ve öğretimde son yıllarda öne çıkan en önemli sorunlardan birisi öğrencilerin okullardaki beslenme sorunudur. Türkiye’de çok sayıda öğrenci okula kahvaltı yapmadan gitmekte, yine birçok öğrencinin okulda yemek yemeden günü tamamladığı ve eve döndüğü görülmektedir. Bu sorun temel ve acilen çözülmesi gereken bir sorundur” dedi.

“MESEM’LER GENÇ İŞ GÜCÜNÜ PİYASAYA HIZLA SÜRMEK İÇİN TASARLANMIŞ”

Mesleki Eğitim Merkezleri’nin mevcut yapısı, nitelikli bir mesleki eğitim sağlamaktan ziyade, genç iş gücünü hızla piyasaya sürmek amacıyla tasarlanmış bir sistem olduğuna dikkat çeken Irmak, “Mesleki ortaokulların açılması, öğrencilerin çok erken yaşta meslek seçmeye zorlanması anlamına gelmektedir. 10-14 yaş aralığındaki çocuklar, henüz kendilerini ve ilgi alanlarını tam olarak keşfetmemişken, belirli bir meslek dalına yönlendirilmeleri pedagojik açıdan sakıncalıdır.  Eğitim politikalarında, öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine göre yönlendirilmesi önemli olmakla birlikte, bunun sadece mesleki eğitime indirgenmesi büyük bir hata olacaktır. Eğitim, iş gücü piyasasına hizmet etmekten öte, bireyin bütüncül gelişimine odaklanmalıdır” dedi.

“TAŞIMALI EĞİTİM SÜRDÜRÜLMELİ”

Taşımalı eğitimin bazı bölgelerde kaldırılmasının öğrencilerin eğitim hakkı ve eğitime erişilebilirliği açısından ciddi sorunlar yaratacağını söyleyen Irmak şöyle konuştu: “Bu durum, öğrencilerin eğitim hayatlarına devam etmelerini engelleyecek, devamsızlık oranlarını artıracak ve başta kız çocukları olmak üzere erken okul terklerine yol açacaktır. Mzellikle kırsal ve dezavantajlı bölgelerdeki öğrencilerin eğitimden kopmasına, devamsızlık oranlarının artmasına ve okullaşma oranlarının düşmesine neden olmaktadır. Bu durumun önüne geçmek için, bölgesel farklılıklar göz önünde bulundurularak, her bölgeye özgü çözümler üretilmesi gerekmektedir. Eğitim hakkı, her çocuğun temel hakkıdır ve bu hakkın korunması için taşımalı eğitim gibi uygulamaların devam ettirilmesi veya alternatif çözümler geliştirilmesi gerekmektedir. Eğitim Sen olarak, bu tür uygulamaların öğrencilerin eğitim hakkına zarar vermemesi için gerekli müdahalelerde bulunacak ve konunun takipçisi olmayı sürdüreceğimiz bilinmelidir.”

“OKULLAR ÖDENEK SIKINTISI ÇEKİYOR”

Okulların önemli bir bölümünün ciddi anlamda ödenek sıkıntısı çektiğini ifade eden Irmak, “Bakanlığın okullara ihtiyacı kadar ödenek ayırmaması nedeniyle, okulların pek çok ihtiyacı öğrencilerden düzenli olarak toplanan aidatlar, bağışlar ve okulların ticari faaliyetlerinden karşılanmaktadır. Eğitime bütçeden yeterli pay ayrılmaması ve okullara gönderilen ödeneklerin zorunlu harcamalara bile yetmemesi, okulların altyapı sorunları ve fiziki donanım eksikliklerinin sürekli artmasına neden olmaktadır. Eğitimde yaşanan eşitsizliklerin önüne geçmek ve her öğrencinin nitelikli bir eğitim alabilmesini sağlamak için devletin eğitime ayırdığı bütçeyi artırması gerekmektedir. Devletin, eğitimdeki eşitsizlikleri ortadan kaldırmak ve tüm öğrencilere eşit fırsatlar sunmak için okullara yeterli ödenek ayırması gerekmektedir. Bu, yalnızca daha adil bir toplum yaratmanın anahtarı değil, aynı zamanda geleceği güvence altına almanın da yoludur” diye konuştu.

İŞKUR tarafından okullarda geçici süreli istihdam edilmek üzere temizlik ve güvenlik personeli görevlendirileceğini hatırlatan Irmak, “Düşük gelirli bölgelerdeki okullar, İŞKUR personelinin yokluğunda temizlik ve güvenlik gibi kritik hizmetleri sağlamakta zorlanacak, okullarda hijyen ve güvenlik konusunda sorunlar yaşanacak, öğrencilerin sağlığını tehdit edebilecek sorunlar yaşanmasına neden olacaktır. Okullarda ihtiyaç kadar yardımcı hizmetli görevlendirilmemesi sadece hizmet sunumu açısından değil, aynı zamanda eğitimin kamusal niteliğinin zayıflatılması açısından da önemlidir. Eğitim kamusal bir hizmet olarak görülmesi gerekirken MEB’in bu adımı eğitim sisteminin daha fazla özelleştirme ve piyasalaşma yönünde ilerlemesi anlamına gelmektedir” dedi.

“EĞİTİM BÜTÇESİ ACİLEN ARTIRILMALI”

Eğitim hakkının, her çocuğun temel  anayasal hakkı olduğunu vurgulayan Irmak şöyle devam etti: “Okul ve kırtasiye masrafları devlet tarafından karşılanmalıdır. Bütün eğitim kademelerinde öğrencilere ücretsiz yemek hizmeti sunulmalıdır. Eğitim bütçesi acilen artırılmalıdır. Eğitimde kamu hizmeti anlayışı güçlendirilmeli ve kamusal eğitim politikaları benimsenmelidir. Eğitim hakkının önündeki bütün fiziki ve yasal engeller kaldırılmalıdır. Okullarda verilen eğitimin içerik bakımından dini değil, bilimsel esaslara dayalı olması, eğitimin gerçek anlamda laik ve demokratik bir yapıda örgütlenmesi için tüm emek ve demokrasi güçleriyle birlikte mücadelemizi sürdüreceğimiz bilinmelidir.” (Ankara/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Kudüs'teki ABD Büyükelçiliği önünde ateşkes talebiyle eylem yapıldı

SONRAKİ HABER

Muğla Menteşe’de orman yangını 43 saat sonra kontrol altına alındı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa