SES: Çocukları koruyacak mekanizmalar hayata geçirilmeli
SES’in 8 yaşındaki Narin katledilmesiyle ilgili açıklamasında çocuklara sunulmayan her temel hakkın çocukların zarar görmesi, haklarından mahrum kalması ve istismar ile sonuçlandığını belirtti.
Fotoğraf: DBB Basın Birimi
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Sosyal Hizmet Komisyonu 8 yaşındaki Narin Güran'ın katledilmesiyle ilgili yaptığı açıklamada; “Çocukları korumuyorsunuz” denildi.
Türkiye’de çocuğa yönelik ihmal ve istismarın; çocukların yaşam haklarını ortadan kaldıran, çocukların çocuk olma, sağlıklı bir şekilde ve haklarıyla yaşama ve büyümelerini engelleyen çok ciddi bir sorun olduğu vurgulanan açıklamada; “Üstelik tespit edilebilen, kamuoyuna yansıyan, yani bizlerin gördüğü ve bildiği örnekler, yaşananların tamamını yansıtmadığı gibi buzdağının görünen kısmı olduğu da aşikardır. Çünkü çocukların karşı karşıya olduğu olası riskleri ve sorunları erken aşamada tespit edebilen ve önleyebilen bir sistem henüz mevcut değildir.
ÇOCUKLARA UYGULANAN CİNSEL İSTİSMAR DOSYA SAYISI 66 BİN 138
Türkiye’de sadece ÇİM (Çocuk İzlem Merkezi) bulunan illerde, mağdur çocuklardan alınan ifadelerdeki sayısal artış ve istismarın kimler tarafından uygulandığı yönünde bir veri tabanı oluşturulması dahi büyük resmi ortaya çıkarmaya yeteceğine vurgu yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi; “2023 yılındaki savcılık verilerine baktığımızda, ortaya çıkan tablo içler acısıdır. Savcılıklara gelen; çocuklara uygulanan cinsel istismar dosya sayısı 66 bin 138. Mahkemelerde görülen çocukların cinsel istismarı dava sayısı 14 bin 919. 2023’te bu suçtan mahkum olan kişi sayısı 7 bin 88.”
“YAŞAM HAKKI ELİNDEN ALINAN HER ÇOCUK POLİTİKALARDAKİ YANLIŞLARI GÖSTERİYOR”
İstismara uğrayan, yaşam hakkı elinden alınan her çocuğun hikayesinin, çocuk koruma sisteminin, çocuklara yönelik ve çocukları da ilgilendiren konulardaki politikaların eksiklerini, zayıflıklarını, yanlışlıklarını gösterdiği ifade edilen açıklamada; “Aynı zamanda çocukları koruyacak bir sistem için neler yapılması gerektiğini göstermektedir. Her bir çocuğun hikayesi aynı zamanda iktidara, tüm devlet kurumlarına, buralarda görevli olanlara, örgütlü kurumlara, çocuk alanında çalışan örgütlere sorumluluklarının ne kadar hayati olduğunu da hatırlatmaktadır” denildi.
“SİSTEMDEKİ HER ZAAF, ÇOCUKLARA ZARAR VERMEK İSTEYENLER İÇİN CESARETLENDİRİCİ OLMAKTADIR”
Narin’in yaşadıklarının ve ölümünün de, çocukların korunmasındaki eksikleri ortaya serdiğinin altı çizilen açıklamada şu ifadelere yer verildi; “Etkin işlemeyen çocuk koruma sistemi de, çocuklarla ilgili hemen her konudaki sorumluuğun ve inisiyatifin ailelere bırakılması da, çocukların devlet kurumları tarafından etkin şekilde izlenmesindeki ciddi boşluklar da, çocukla ilgili sorun ortaya çıktıktan sonra işleyen müdahale sisteminin çocuğu koruyamaması da, adalet sistemindeki eksikler de, yaşananların gizlenmeye çalışılması da Narin’i yaşamdan kopartılmasına zemin hazırlayan faktörlerdir. Sistemdeki her zaaf, çocuklara zarar vermek isteyenler için cesaretlendirici olmaktadır.”
“MUHAFAZAKAR KÜLTÜREL YAPI, AİLE İÇİ İSTİSMARIN AÇIĞA ÇIKMASINI ENGELLİYOR”
Türkiye’de hakim kılınmaya ve aileyi kutsayarak inşa edilmeye çalışılan muhafazakar kültürel yapının, çocuğa yönelik aile içi istismar olgularının da açığa çıkarılmasını engellediğine işaret edilen açıklamada; “Maalesef Türkiye Yüzyılı olarak ifade edilen bu dönemde çocukların eğitim, sağlık, beslenme gibi birincil ihtiyaçlarının karşılanması, tüm çocukları kapsayacak şekilde bir hak olarak sağlanmamaktadır. Çocukların ihtiyaçlarını tespit edecek ve karşılanmasını sağlayacak yeterli bir takip sistemi de hala kurulamamıştır. Aksine aile, kadın ve çocuklara yönelik uygulanabilecek temel politikaların çeşitli biçimlerde cemaat ve tarikatlara devredildiği görülmüştür” ifadelerine yer verildi.
“ÇOCUKLARA SUNMAYAN HER TEMEL HAK ÇOCUKLARA ZARAR VERİYOR”
Çocuklara sunulmayan her temel hakkın, sonuçları itibariyle çocukların çok ciddi şekillerde zarar görmesine, çocuk haklarından mahrum kalmasına ve çocuk istismarı ile sonuçlanmasına yol açtığı belirtilen açıklamada; “Çocukların erken yaşlardan itibaren kreş eğitiminden mahrum bırakılmadığı, hane içerisinde yeterli beslenme, sağlıklı ve güvenli barınma haklarının sağlandığı, eğitim ve sağlık hizmetlerinden faydalandığı bir sistem inşa edilmelidir. Yoksulluk nedeniyle küçük yaşlardan itibaren güvencesiz iş kollarında çalışmak zorunda kalmaları (mevsimlik tarım işçisi, ağır sanayi iş kolları vb.) bedensel bütünlükleri açısından daha da büyük riskler ortaya çıkarmaktadır. Eğitim sistemindeki yanlışlıklar çocukların geleceğine zarar vermektedir, Çocukların MESEM’lerde öğütülmesi engellenmeli, kontrol sisteminin bulunmadığı, eğitim pedagojisine uygun olmayan tarikat ve vakıflara bağlı eğitim kurumlarının kapatılması sağlanmalıdır. Madde kullanımı ve fuhuşun engellenmesi için her kim olursa olsun çıkar odakları ile gerçekçi mücadeleler edilmelidir” denildi.
Açıklamada şöyle denildi; “Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası olarak yaptığımız saha ziyaretlerinde, çocuk ihmal ve istismarı ile çalışan Sosyal Hizmet Uzmanı, Psikolog, Çocuk Gelişim Uzmanı, Sosyolog gibi meslek gruplarının yoğun bir iş yükü altında; çocuğa yönelik ihmal ve istismar ile mücadele ettiğini, fakat 2005 tarihinde yayımlanan Çocuk Koruma Kanunun güncelliğini yitirmesi, Kanunun esas olarak korunma ihtiyacı içindeki çocuklarla ilgili mekanizmaları ele alması, keza Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı kuruluşlarda çocuklarla ilgili yürütülen işlemlerde liyakatsiz yöneticiler ile önleyici politikaların hayata geçirilmesinin mümkün olmadığını görmüş bulunmaktayız.”
“ÇOCUKLARI KORUYACAK MEKANİZMALAR HAYATA GEÇİRİLSİN”
Aile Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın yaptığı açıklamada her haneye bir aile danışmanı ataması gerçekleştireceğini söylemesinin şaşırttığı vurgulanan açıklamada şöyle denildi; “Keza halihazırda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde ailelerin, sosyal destek uzmanı olması amacıyla görevlendirilmiş meslek elemanları zaten bulunmaktadır. Fakat ASDEP hizmetinin mevcut durumu, etkisi ve sonuçları henüz değerlendirilmeden, risk tespitinde etkisi ölçülmeden, henüz her çocuğun izlenmesinin dahi etkin olarak gerçekleştirilmediği bir sistemde her ailenin danışmanı olacak şeklinde bir hizmet modelinin duyurusu doğru bir politika olarak değerlendirilmemektedir.”
“Biz Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası olarak örgütlü olduğumuz her alanda çocukların haklarının korunması, etkili- çocukları koruyan çocuk koruma politikalarının hayata geçirilmesi, hak temelli, adil ve gerçekliği olan bir ‘çocuk koruma sistemi’ inşa edilmesi için çocukların haklarını ihlal eden ve geleceklerini karartan politikaların değiştirilmesi için sorumluluk almaya, mücadele etmeye devam edeceğiz” denilen açıklamada çocukları koruyacak mekanizmaların hayata geçirilmesi istendi. (HABER MERKEZİ)