TPD: Toplumda intiharı konuşmak için eyleme çağırıyoruz
Türkiye Psikiyatri Derneği, Dünya İntiharı Önleme Günü'nde yaptığı açıklamada, işsizlik ve ekonomik zorlukların intiharı artırabileceğini vurguladı.
Fotoğraf: Pixabay
Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD), 10 Eylül Dünya İntiharı Önleme Günü'ne dair açıklama yaptı. 2024-2026 yılları arasındaki 3 yılın "konuşmayı başlat" teması olduğunun açıklandı.
TPD Krize Müdahale ve İntiharı Önleme Çalışma Birimi tarafından yapılan açıklamada, "İşsizlik ve zorlu ekonomik koşullar intiharı artırabilir. Ekonomik zorluklar, aile içindeki gerilimleri artırabilir ve ilişkilerde çatışmalara yol açabilir. Sosyal güvenlik sisteminin yetersizliği, işsiz bireylerin desteklenmesini zorlaştırabilir. Ekonomik kriz dönemlerinde sosyal yardım programlarının yetersizliği, bireylerin yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamalarını güçleştirebilir ve intihar riskini artırabilir. Ekonomik sıkıntılar, sağlık sigortası veya tedavi masraflarını karşılamayı zorlaştırabilir" denildi.
İntihar basit şekliyle kişinin ölmeyi isteyerek kendi hayatına son vermesi olarak tanımlandığının açıklamada, "Bu önlenebilir sorun dünya çapında her yıl bir milyona yakın kişinin erkenden kaybedilmesine yol açmaktadır. Bu yönüyle bir halk sağlığı sorunu olarak görülmektedir" denildi. 10 Eylül Dünya İntiharı Önleme Günü'nün 2024-2026 arasındaki üç yıllık teması "Konuşmayı Başlat". Bu eylem çağrısıyla damgalanmayı ve damgalanma endişesini azaltarak ve konuyla ilgili açıkça konuşmayı teşvik ederek intihar konusundaki farkındalığı artırmak ve intihar ile ilgili anlatıyı değiştirerek damgalama kültüründen açıklık, anlayış ve destek kültürüne geçmek hedefleniyor.
"İNTİHARIN RİSK ETMENLERİ ÇOK BOYUTLU VE KARMAŞIKTIR"
TPD, intihar davranışında risk etmenlerinin çok boyutludur ve karmaşık yapıda olduğunu hatırlatarak, tek bir stresöre yanıt olarak gözlenmeyeceğini açıkladı. Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı. "Çoğu zaman birden fazla etmenin etkileşimi sonucunda ortaya çıkmaktadır. İntihar davranışında risk etmenleri Dünya Sağlık Örgütü'ne göre ilişkisel sorunlardan çevresel zorluklara, toplumsal etmenlerden bireysel özelliklere ve sağlık sistemine kadar uzanan farklı aşamalarda değerlendirilmektedir. Bireysel etmenler arasında ruhsal hastalıklar, genetik yatkınlık, intihar girişimi öyküsü, ailede intihar öyküsü, umutsuzluk, iş kaybı ya da ekonomik kayıplar, alkol ve madde kötüye kullanımı, kronik ağrılı durumlar sayılabilir. İlişkisel etmenler arasında kişilerarası ilişkilerde sorunlar, ayrılık, sosyal izolasyon, sosyal desteğin olmaması; yaşanan çevreyle ilgili etmenler arasında travmatik deneyimler, cinsel ve fiziksel başta olmak üzere her türde istismar, ayrımcılık, göçe bağlı stres, felaketler, savaş ve çatışmalar da yer alır."
"2023'TEKİ İNTİHARLARIN YÜZDE 7'SİNİN SEBEBİ EKONOMİK ZORLUK"
Durkheim'in 19. yüzyılın sonlarında öne sürdüğü intihar kuramının intiharı sadece bireysel bir problem olarak değil, aynı zamanda toplumsal yapıların ve normların bir sonucu olarak ele aldığının hatırlatıldığı açıklamada, "Durkheim'in intiharın toplumsal faktörlerle nasıl ilişkili olduğunu açıklayan kuramı günümüz koşulları düşünüldüğünde göz ardı edilemez. Nitekim TÜİK'in 2023 yılı verileri Türkiye'de intihar ile kaybedilen bireylerin yaklaşık yüzde 7'sinin ekonomik zorluklar nedeniyle intihar ettiğini göstermektedir. İşsizlik ve zorlu ekonomik koşullar intihar riskini birçok açıdan arttırır. İşsizlik, bireylerin gelir kaynaklarını kaybetmelerine ve mali güvenliklerinin azalmasına neden olur. Mali belirsizlik ve ekonomik sıkıntılar, bireylerin yaşam standartlarını ve güvenliklerini tehdit eder ve bu durum intihar riskini artırabilir. İş kaybı genellikle sosyal etkileşimlerin azalmasına ve izolasyona yol açar. Sosyal destek eksikliği, yalnızlık ve umutsuzluk duygularını artırabilir, bu da intihar riskini arttırabilir. Ekonomik zorluklar, aile içindeki gerilimleri arttırılabilir ve ilişkilerde çatışmalara yol açabilir. Sosyal güvenlik sisteminin yetersizliği, işsiz bireylerin desteklenmesini zorlaştırabilir. Ekonomik kriz dönemlerinde sosyal yardım programlarının yetersizliği, bireylerin yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamalarını güçleştirebilir ve intihar riskini artırabilir. Ekonomik sıkıntılar, sağlık sigortası veya tedavi masraflarını karşılamayı zorlaştırabilir" denildi.
STRES, FAZLA İŞ YÜKÜ, SORUMLULUK, TRAVMATİK OLAYLAR İNTİHAR NEDENLERİ ARASINDA
Çeşitli meslek grupları arasında intihar oranlarının diğer meslek gruplarına oranla fazla olduğunun dikkat çekildiği açıklamada;
- "Yüksek stres ve travmatik olaylarla karşı karşıya kalan emniyet ve asker mensupları,
- Ekonomik belirsizlik, izolasyon ve fiziksel zorlukları nedeniyle çitfçiler ve tarım işçileri,
- Acı çeken hastalarla, ölüm ile karşılaşmaları, ağır iş yüküne maruz kalmaları, uzun çalışma süreleri, yüksek performan beklentisi ve ağır sorumluluk altında bulunma ile hekim ve sağlık çalışanları" arasında görüldüğü ifade edildi.
"TOPLUMSAL HUZUR, EKONOMİK ZORLUKLARIN AŞILMASI İÇİN KARARLI ADIMLAR ATILMALI"
"Toplumda intihar hakkında konuşmayı başlatmak için herkesi eyleme geçmeye çağırıyoruz!" diyerek, "Toplumsal etmenlerin intihar üzerindeki etkisini görmezden gelemeyiz. Bu nedenle intihar riskini arttırabilecek bireysel faktörlerin yanı sıra toplumsal faktörlerin de titizlikle analiz edilmesi gereklidir. Sosyopolitik koşulların, özgürlüklerin kısıtlanmasının ve ekonomik zorlukların intihar riskini arttırdığının bilincinde olunmalıdır. Bu konuları ele alan politikaların ve düzenlemelerin acilen gözden geçirilmesi gereklidir. Toplumsal huzur, ekonomik zorlukların aşılması için kararlı adımlar atılmalı, toplumsal kutuplaşmanın azaltılması ve barış ortamının sağlanması için eyleme geçilmelidir" denildi. (Ankara/EVRENSEL)