11 Eylül 2024 05:26

Bu yıl ortalamanın iki katı orman yandı

OGM’nin verilerine göre 2024 yılının ilk 8 ayında 3 bin 22 orman yangını çıktı: “Normalde Türkiye ortalaması bin 408’dir. Bugünkü veriler bu sayının 2 katından fazla.”

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Özlem Songül ABAYOĞLU
İstanbul

Yaz aylarının başlamasıyla birlikte Türkiye’nin çeşitli illerinde orman yangınları sayısı arttı. Haziran ile eylül ayları arasında basına yansıyan 41 ilde 128 adet yangın var. Bu yangınların birçoğunun nedeni ve yangından etkilenen alan miktarı net olarak açıklanmıyor. Orman Genel Müdürlüğü (OGM) verilerine göre, 1 Ocak ile 8 Eylül arasında toplam yanan orman alanı 25 bin 355 hektar ve 3 bin 22 adet. Ancak OGM bu sayıyı açıklarken yangının detaylarına dair herhangi bir veri de açıklamıyor. Daha önce OGM’nin resmi sitesinde yer alan haritada aktif olarak nerelerde yangın çıktığını görebilmemize rağmen yaz ortalarında bu veri de kaldırıldı. Türkiye Ormancılar Derneği Başkanı Ahmet Hüsrev Özkara bu sayının normalin iki katı olduğunu vurguluyor. Yangınların durumu ve orman yangınlarının önlenmesine ilişkin konuştuğumuz Özkara, “Normalde Türkiye ortalaması bin 408’dir. Bugünkü veriler bu sayının 2 katından fazla” bilgisini verdi.

"TEDAŞ VE TEİDAŞ ÖNLEM ALMAYA ZORLANIYOR MU?"

İklim krizi riski gitgide artarken ve ormanlar iklim krizinin önlenmesi konusunda hayati öneme sahipken orman yangınlarına karşı alınan önlemlerin çok yetersiz olduğunu vurgulayan Özkara, “İklim krizini bahane etmek başka bir şey. İklim krizinin yaratacağı sonuçları dikkate alarak hazırlanmak başka bir şey. Genelde birincisi yapılıyor” dedi. Bu durumda yangın öncesi ortama dikkat etmek gerektiğini söyleyen Özkara, “Örneğin enerji nakil hatları Türkiye’de şu anda adet olarak yüzde beş ama alan olarak yüzde yirmi ile yirmi beş arası orman alanını yakıyor. Enerji nakil hatlarının bakım çalışması kontrolü yapılıyor mu, denetleniyor mu? Denetledikten sonra da bununla ilgili bugüne kadar hangi cezai sonuçlar ortaya çıktı? Bize ‘Her yıl iki defa gereken kontrolleri yapıyoruz. Mevcut hatların bakımını yaptırıyoruz. Kabloları kontrol ettiriyoruz. Mevcut şebekeleri kontrol ettiriyoruz. Gözümüz üzerinde biz Orman Genel Müdürlüğü olarak TEDAŞ ve TEİDAŞ’ı, önlem almaya zorluyoruz. Hatta yangın çıkarsa cezai olarak da şu kadar işlem yaptık’ diyebiliyorlarsa evet Orman Genel Müdürlüğü işini yapıyor” diyerek enerji nakil hatlarının denetim ve kontrol mekanizmasına dikkat çekti.

"ORMAN İÇİNDEKİ TESİSLER DENETLENİYOR MU?"

Yangının orman alanından yerleşim alanına, yerleşim alanından da orman alanına sıçradığını da hatırlatan Özkara, “Türkiye Ormancılar Derneği olarak turizm alanlarının orman yangınının etkisi üzerine bir proje yürütüyoruz. Gidiyoruz onlarla konuşuyoruz. Yangını önlemek için ne yaptıklarını ya da yangın çıktığında ne yapıyorsunuz diye sorduğumuzda bize verdiği yanıt ‘112’yi arıyorum’ oluyor. Senin ilk müdahale aracın var mı? İlk müdahale ekibi kurdun mu? Yanıcı maddeyi ortamdan çıkardın mı yangın öncesi dönemde? Bunların hiçbiri yok. Üstelik Orman Genel Müdürlüğüne de ne gibi önlemler aldığını ne gibi yasal düzenlemeleri olduğunu ve bunları uygulayıp uygulamadıklarını da sormak lazım” şeklinde konuştu.

Son yaşanan yangınlarda özellikle enerji nakil hatları ve anız yangınlarının öne çıktığına değinen Özkara, “Anız yakmalarından dolayı bu kadar fazla yangın çıkıyorsa demek ki o konuda bir sıkıntımız var. Ancak anız yangınıyla ilgili devletin hem caydırıcı yasaları olması lazım hem de o insanların yükünü azaltması lazım. Örneğin belediye ayın belirli günlerinde toplayabilmeli ya da oradaki insanı rahatlatacak adımlar atmalı. İkisi birden olmadığında o ateş illa ki yanacak. Onun yanı sıra halka ormana girmeyin, piknik yapmayın deniyor ancak tesislere, maden işletmelerine, enerji nakil hatlarına vs. izinler veriliyor. Burada halk tesise gidip ormanda kalan insanı gördüğünde dalga geçiliyor gibi olacak” ifadelerini kullandı.

"ORMANA YAKIN YAPILAŞMA ENGELLENMELİ"

Orman yangınlarının yerleşim yerlerini de etkilediğini hatırlatan Özkara, “Nasıl kentte depreme karşı bir dönüşüm zorunluysa, ormanla iç içe yaşayan köylerde de yangına karşı bir dönüşüm gerekli. Evlerde yangına dayanıklı malzeme kullanılmalı. Aynı zamanda köylerin ormanlık alan ile arasında bir mesafe olmalı. Bunun sağlanması gerekiyor. Orman içinde ya da hemen bitişiğindeki yapılaşma engellenmeli. Yangınlar sırasında hayvanlarını kurtarmaya giderken kendi hayatını riske atanları da görüyoruz. Bu gibi durumlar için bir tatbikat yapılmalı ve bilinçlendirilmeli. Yangın öyle birden gelen bir şey değil. Hayvanlar güvenli bir bölgeye yönlendirilebilir yangın yerleşim yerine gelene kadar. Ancak önlemleri alınmalı. Bununla birlikte orman alanı ile köy arasında bir sınır olmalı. Orman köylüleri daha önceden yapardı. Bu sınırı yangın dönemlerinde sürmeli, düzenlemeli, bunun için devlet köylüyü teşvik etmeli” dedi.

Aynı zamanda ormanlarda ağaçların kesim işlemi ve sonrasında orman yangınlarının şiddetini artıracak uygulamalar olduğundan söz eden Özkara, “Ormanda ağaç kesimi oluyor, ağacın para eden kısmı yani gövdesi alınıyor, dalları ve yaprakları, kozalağı orada bırakılıyor. Bunlar en ufak orman yangınını bile daha parlatacak şeyler. Ya da kesilen ağaçlar orman içerisinde bir yere diziliyor ve sonra onlar orman dışına çıkarılmadan yangın başlıyor. Bu ağaçların da kesilerek bir arada biriktirilmesi yangını daha da artırıyor” uyarılarında bulundu. 

ÖNCEKİ HABER

Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi Koordinatörü: Arama çalışmalarında zafiyet gösterildi

SONRAKİ HABER

TİS sürecindeki Eskişehir Büyükşehir Belediyesi işçileri: Düşük ücret istemiyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa