12 Eylül 2024 14:54

TBB'den deprem bölgesi raporu: Tasarruf tedbirleri toparlanmayı zorlaştırmakta

Türkiye Belediyeler Birliği, 6 Şubat depremlerinin ardından mevcut durum ve gelişim önerilerine ilişkin yayınladığı raporda, imar affı ve tasarruf tedbirlerinin toparlanmayı zorlaştırdığını söyledi.

Fotoğraf: ANKA

Paylaş

Türkiye Belediyeler Birliği (TBB), 6 Şubat depremlerinin ardından mevcut durum ve gelişim önerilerine ilişkin rapor yayınladı. Raporda, ''Hukuki süreçler hızlandırılmalı, hakları koruyacak mekanizmaların güçlendirilmesi ve her şehir için kamuoyu bilgilendirme platformları oluşturulması gerekmektedir. Koordinasyon eksiklikleri ve merkezi idarenin yerel aktörlerle iletişim sorunları normalleşme algısını zedelemektedir. İmar affı ve tasarruf tedbirleri toparlanmayı zorlaştırmakta, yeterli iş birliği sağlanamaması iyileştirme süreçlerini zorlaştırmaktadır'' görüşüne yer verildi.

Türkiye Belediyeler Birliği, 6 Şubat depremlerinin üzerinden geçen 18 ayın ardından kentlerin mevcut durumu, toplum ve insan refahı, belediyeler ve genel kamu yönetimi ile paydaş ilişkileri gibi birçok ana konunun incelendiği “6 Şubat Bölgesi Mevcut Durum Değerlendirmesi ve Gelişim Önerileri Raporunu” yayınladı.

Raporun ''Kamu Yönetimi ve Paydaş İlişkileri'' başlığı altındaki değerlendirmelerde; imar affı, tasarruf tedbirleri, rezerv alanları ve kurumlar arası iş birliği gibi konulara dikkat çekildi.

''İMAR AFFI VE TASARRUF TEDBİRLERİ TOPARLANMAYI ZORLAŞTIRMAKTA’’

Afet risk yönetimi sürecinde merkezi planlamaların bölgenin ihtiyaçlarını yeterince yansıtamadığının altı çizilen raporda şu ifadeler yer aldı: ''Tarım arazilerinin konut alanı olarak kullanımı ve hak kayıpları gibi çevresel ve ekonomik riskler öne çıkmıştır. Veri ve bilgi eksiklikleri belirsizliklere neden olmakta, koordinasyon eksiklikleri ve merkezi idarenin yerel aktörlerle iletişim sorunları normalleşme algısını zedelemektedir. İmar affı ve tasarruf tedbirleri toparlanmayı zorlaştırmakta, yeterli iş birliği sağlanamaması iyileştirme süreçlerini zorlaştırmaktadır.'

'''DEPREMİN TÜRKİYE EKONOMİSİNE YÜKÜ YAKLAŞIK 2 TRİLYON TL’’

Depremden en çok hasar alan bölgelerde afetin etkilerinin halen hissedildiğine dikkat çekilen raporda, “Bu felaketin Türkiye ekonomisine yükünün yaklaşık 2 trilyon TL (103,6 milyar dolar) olduğu tahmin edilmektedir. Strateji ve Bütçe Başkanlığının (SBB) raporuna göre, ekonomik kayıpların en büyük kısmı, konut hasarlarıyla ilgili olup, toplamı 1.073,9 milyar TL (56,9 milyar dolar) olarak belirlenmiştir. Kamu altyapısı ve hizmet binalarındaki yıkım ise 242,5 milyar TL (12,9 milyar dolar) zarara neden olmuştur. Ayrıca, özel sektör, imalat sanayii, enerji, haberleşme, turizm, sağlık ve eğitim gibi alanlarda ciddi hasarlar meydana gelmiş ve bu sektörlerdeki kayıplar 222,4 milyar TL (11,8 milyar dolar) olarak hesaplanmıştır” denildi.

''DEPREM SONRASI HARCAMALAR 950 MİLYAR TL’YE ULAŞTI’’

Şubat 2024 tarihi itibarıyla konteyner kentlerde 691 bin 959 kişi yaşadığı belirtilen raporda TOKİ tarafından 11 ilde toplam 45.901 konut inşa edilmesi planlandığı aktarıldı. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın Ocak 2024 itibarıyla açıkladığı verilere göre, deprem sonrası harcamaların yaklaşık 950 milyar TL’ye ulaştığı ifade edilen raporda, şöyle denildi:''Bölgenin yeniden inşa süreci uzun vadeli bir planlamayı gerektirirken, TOKİ ve diğer ilgili kuruluşlar tarafından yürütülen konut inşa projeleri kapsamında, 2025 yılı 4 sonuna kadar tüm kalıcı konutların tamamlanması hedeflenmektedir. Ocak 2024 itibarıyla, 46 bin kalıcı konut sahiplerine teslim edilmiş, her ay 25-30 bin konutun tamamlanması planlanmıştır. Deprem bölgesinde inşa edilen konutlar ve ticari alanlar için ise merkezi bütçeden 811 milyar TL tahsis edilmiştir. Ayrıca, Dünya Bankası tarafından finanse edilen acil inşa projeleri kapsamında hak sahiplerine yönelik konut yapım çalışmaları devam etmektedir.''

Merkezi planlamaların, bölgenin ihtiyaçlarını yeterince yansıtamadığı vurgulanan raporda, bölgede tarım arazilerinin konut alanı olarak kullanımı ve hak kayıpları gibi çevresel ve ekonomik risklerin öne çıktığı kaydedildi. Deprem bölgesinde rezerv alanlardaki hak sahipliği süreçleri ile ilgili genel bir memnuniyetsizliğin hakim olduğu, rezerv alanlarda hakkaniyete uygun hak dağıtımının yapılıp yapılmayacağı noktasında şüpheler görüldüğü vurgulanan raporda, “Rezerv alan belirlemesi yapılırken mikro ölçekteki kültürel dokunun göz ardı edildiği, birbirinden farklı yaşam tarzını belirlemiş mahallelerin aynı rezerv alana dahil edildiği, farklı kültürü benimsemiş kişilerin birbirine komşu olacağı ve çeşitli toplumsal uyumsuzlukların ortaya çıkabileceği katılımcılar tarafından bildirilmiştir.” ifadesine yer verildi.

Deprem bölgesinde gerçekleştirilecek birçok faaliyetin, tasarruf tedbirleri ile ilgili genelge hükümlerine takıldığına dikkat çekilen raporda, ''Depremden doğrudan etkilenmemiş belediyelerin deprem bölgesine yapacağı harcamalar da kısıtlamaya maruz kalmaktadır. Belediyelerin deprem bölgesine yapacağı harcamaların Tasarruf Tedbirleri Genelgesi’nin kapsamı dışına çıkarılması, depremzede belediyeler için mücbir sebep süresinin uzatılması gerekmektedir” görüşü savunuldu. (ANKA)

ÖNCEKİ HABER

İsrail’in Gazze’nin kuzey ve güneyine düzenlediği saldırılarda 25 Filistinli öldü

SONRAKİ HABER

Blinken’ın Kiev ziyareti: Uzun menzilli silahlar önündeki son engeller de kalkıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa