Bellek Müzesi Ayvalık’taydı | “Darbelerle yüzleşmeyince suçlar tekrarlanıyor”
Tarihsel Adalet İçin Bellek Müzesi”nin yürütücüleri Ayvalık'ta yaptıkları söyleşide darbelerle yüzleşilmeyince darbe suçlarının tekrarlanabileceğine dikkat çekti.
Fotoğraf: Gözde Tüzer/Evrensel
Gözde TÜZER
12 Eylül darbesiyle ilgili Türkiye’nin ilk dijital müzesi ve İnsan Hakları Arşivi olan “Tarihsel Adalet İçin Bellek Müzesi”nin yürütücüleri, Balıkesir Fabrika Ayvalık’ta dijital müzeyi, müze çalışmalarını ve önemini anlatan bir söyleşi gerçekleştirdi. Müze Yürütücü Direktörü Eylem Delikanlı ve Aylin Tekiner ile İletişim Çalışmaları Direktörü Özlem Delikanlı ve Hukuk Çalışmaları Direktörü Hülya Deveci’nin katıldığı söyleşide, darbelerle yüzleşilmeyince darbe suçlarının tekrarlanabileceğine dikkat çekildi.
Söyleşide ilk sözü alan Eylem Delikanlı, 12 Eylül’ün hedef aldığı ailelerin çocukları olarak projeye başladıklarını söyleyerek “12 Eylül’ü anlamasa da onun travmasıyla büyümüş ve sonrasında bunu anlamış çocuklarınız. Akademisyenler o jenerasyona ‘bir buçuk jenerasyon’ diyor. Biz onlarız” dedi.
3 temel koleksiyona sahip olan projede özellikle sözlü tarih koleksiyonu dikkat çekerken, dava dosyaları ve bellek nesneleri de söyleşide aktarıldı. Özellikle işkence haritası çıkarma ve veri tabanı oluşturma üzerine çalıştıklarını anlatan müze direktörlerinden Eylem Delikanlı “Yüzleşme pratiklerinin hayat bulmadığı ve uygulanamadığı coğrafyalarda, hukuki yollardan hiçbir şey yapılamayınca buradan bir ‘Adalet müzesi oluşturabilir miyiz’ fikriydi bizimki. Çalışmanın kendisi hâlâ başlangıç aşamasında. 12 Eylül; derinlikli ve her yönden işlenebilecek bir mesele. Bunu bir başlangıç noktası olarak görüp farklı çalışmalarla bir araya getirebiliriz” ifadelerini kullandı.
"DEVLET TEHLİKE ALTINDA HİSSEDİNCE AYNI REFLEKSE BAŞVURUYOR"
“Asıl hedefiniz ne?” sorusuna ise Eylem Delikanlı şöyle cevap verdi: “Elbette 12 Eylül’ün içinden geçmiş kişilerin hikayelerine yer vermek... Ancak asıl hedefimiz 12 Eylül darbesinin bugüne olan etkilerini anlayabilmek, bugünkü antidemokratik uygulamaların geçtiği yolları gösterebilmek, rabıtanın nereden kurulabileceğini gençlere anlatabilmekti.”
Söyleşide sorulan sorulardan biri de “Tarihsel adalet ne anlama geliyor?” sorusu idi. Müze direktörleri bu soruya şöyle cevap verdi: “Biz bu meselede yüzleşme pratiklerini nasıl sağlayabiliriz diye düşündük. Devletten beklediğimizde hukuki süreçlerin nasıl işlediğini gördük. Bu yöntemlerle bir sonuç elde edilemiyorsa faillerden hesap sorma sürecini bırakıyor muyuz ya da yarını mı bekliyoruz? Darbeyle yüzleşilmeyince darbe suçları tekrarlanabiliyor. 15 Temmuz sürecinde de bu suçlara tekrar başvuruldu. Biz o suçlarla yüzleşmediğimiz sürece, başka bir darbe girişimi gerçekleştiğinde yine bu suçlar işlenmeye devam ediyor. Devlet kendini tehlike altında hissettiğinde, tekrar aynı reflekslere başvuruyor.”
478 İŞKENCE MEKANI TESPİT EDİLDİ
12 Eylül sürecinde insan hakkı ihlali anlamında en çok işlenen suçun işkence olduğunu tespit ettiklerini aktaran Müzenin Hukuk Çalışmaları Direktörü Hülya Deveci “Bu yüzden bir harita çıkardık. Bu harita üzerinden somutlaştırmaya çalışıyoruz. 650 bin kişinin gözaltına alındığı söyleniyor. Haritada işkence mekanlarını işaretleyerek 478 işkence mekanı tespit ettik. Bunlar sadece polis ya da askeri merkezler değildi. Et ve balık Kurumu, eğitim mekanları hatta özel mülkler bile işkence mekanı olarak kullanılmıştı” dedi.
Failler ve sorumlular ile insan hakları ihlaline uğrayanların müzede yer aldığını söyleyen Deveci şöyle devam etti: “Faillerin sürekli cezasızlıkla ödüllendirildiğini, beraat ettiğini, dosyaların zaman aşımından düştüğünü ya da çok az bir cezayla dışarı çıktıklarını göstermeye çalıştık. Toplu dava dosyalarına bakınca bu işkence haritasında öngöremediğimiz sonuçlara da ulaştık.
GÖZALTILARIN YÜZDE 20’Sİ ÇOCUKTU
Bizim ulaşabildiğimiz 8 bin 757 kişinin yaş grubunun yüzde 13.5’ini 18 yaş altı çocuklar oluşturuyor. Yaşı bilinmeyenlerle 18 yaş altı gözaltına alınan çocuk sayısı toplam gözaltıların yüzde 20’sini oluşturuyor.”
Adalet Arayışı Koleksiyonunun ailelerin verdiği mücadeleyi konu aldığını belirten müzenin İletişim Çalışmaları Direktörü Özlem Delikanlı “İşlenen suçlarla yüzleşilmediğini ve bu süreçle hesaplaşılması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
"DARBE, MÜCADELENİN DENEYİMLERİNİ YOK ETTİ"
Eylem Delikanlı ve Aylin Tekiner şöyle devam etti: “12 Eylül öncesinde umudun en yüksek olduğu, toplumsal muhalefetin yükseldiği örgütlenme modellerinin hayata geçirildiğini hatırlamak ve bugün de bunun örneklerini verebilmek önemliydi. Darbenin en yakıcı etkilerinden biri geçmişte üretilen ve örülen mücadelelerin yok edilmesi ve sıfırdan bir askeri rejimin istediği gibi toplumu inşa etmesi oldu. Geçmişin hatırlanmasını istediğimiz mücadele alanının bugün neden ihtiyaç olduğunun altını çizme anlamında eğitim programlarına devam edeceğiz. Biz bu çalışmamıza devletin resmi anlatısının üzerine ‘karşı bellek’ diyoruz. Tüm bunlar arasında şiddeti yeniden üretmemeye dikkat ettik.”
BELLEK NESNELERİNE ÇAĞRI
Bellek nesneleri bölümünü anlatan Aylin Tekiner 12 Eylül’ün bütünlüklü bir koleksiyonu çıkarmaya çalıştıklarını bu nedenle mektupların, fotoğrafların, ihlallere yönelik resimlerin, cezaevinde çizilen karikatürlerin, farklı notların ve şiirlerin önemini vurgulayarak bu bölümün kolektif katkıya açık bir koleksiyon olduğuna dikkat çekti. Tekiner ayrıca çağrıda bulunarak “Elinizde ve çevrenizde 12 Eylül’e dair dava dosyası, resim, belge, dilekçe, fotoğraf, mektup ya da efemera soyadı resmi belgeler dilekçeler foto mektup ya da efemera nesneler varsa bütünlüklü hikayeye sizde katkı sağlayabilirsiniz” dedi.